Anayasa Mahkemesinden "spin ve drift" kararı
Anayasa Mahkemesi, araç sahibi olmayan sürücülerin, kamuoyunda "spin ve drift" olarak bilinen; el freni çekilmesi veya başka yöntemlerle aracın ani olarak yönünün değiştirilmesinde veya kendi etrafında döndürülmesinde araçların 60 gün süreyle trafikten men edilmesine yönelik kuralı Anayasa'ya aykırı olduğu için iptal etti.
AA
Bursa 3. İdare Mahkemesi ile Trabzon 1. Sulh Ceza Hakimliği, araç sahibi olmayan sürücülerin eylemleri nedeniyle araçların 60 gün trafikten men edilmesi yönündeki idari yaptırım kararlarının iptali ve kaldırılması talebiyle araç sahipleri tarafından açılan davalarda itiraz konusu kuralın Anayasa'ya aykırı olduğu kanısına vardı.
Bunun üzerine, Karayolları Trafik Kanunu'nun 67'nci maddesinde yer alan, herhangi bir zorunluluk olmaksızın, kara yollarında dönüş kuralları dışında bilerek ve isteyerek aracın el freninin çekilmesi suretiyle veya başka yöntemlerle aracın ani olarak yönünün değiştirilmesi veya kendi etrafında döndürülmesi sonrasında aracın 60 gün trafikten men edilmesini öngören kuralın Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali talep edilerek, Anayasa Mahkemesine başvuruldu.
Başvuru kararlarında, araç sahibiyle araç sürücüsünün farklı kişiler olabileceği, çoğu zaman ticari taşımacılık yapılmasında araç sürücüsü ile araç sahibinin aynı kişiler olmadığı, kural gereği uygulanacak yaptırımın sürücünün araç sahibi olmadığı durumlarda cezanın şahsiliği ve hukuk devleti ilkeleriyle çelişeceği, mülkiyet hakkının da kısıtlanacağı belirtildi.
Kanundaki kuralı "sürücülerin araç sahibi olmadığı durumlar" yönünden inceleyen Yüksek Mahkeme, oy çokluğuyla, araç sahibi olmayan sürücülerce, halk arasında "spin" ya da "drift" denilen; el freni çekilmesi veya başka yöntemlerle aracın ani olarak yönünün değiştirilmesinde veya kendi etrafında döndürülmesinde araçların 60 gün trafikten men edilmesine yönelik kuralı Anayasa'ya aykırı bularak iptal etti.
- Karardan
Anayasa'nın 38'inci maddesinin 7'nci fıkrasında ceza sorumluluğunun şahsi olduğunun belirtildiği aktarılan kararda, cezaların şahsiliğinden amacın, bir kimsenin işlemediği fiilden dolayı cezalandırılmaması olduğu vurgulandı.
Kararda, itiraz konusu kuralda, herhangi bir zorunluluk olmaksızın, kara yollarında dönüş kuralları dışında bilerek ve isteyerek aracın el freninin çekilmesi suretiyle veya başka yöntemlerle aracın ani olarak yönünün değiştirilmesi ya da kendi etrafında döndürülmesi halinde trafikten 60 gün men edilmesinin öngörüldüğü hatırlatıldı.
Kural gereği yaptırıma tabi kabahati aracın sahibi olmayan sürücünün gerçekleştirmesi halinde de aracın 60 gün trafikten men edileceğine işaret edilen kararda, bu yönüyle kuralın, söz konusu manevra hükmünün ihlalinde araç sahibinin kusuru veya fiile iştiraki bulunması koşulları aramaksızın cezalandırılabilmesine imkan tanıdığı hatırlatıldı.
Kanun koyucunun, itiraz konusu kuralla, manevra kurallarına aykırı araç idare ve sevkinin önüne geçilmesini, daha güvenli bir trafik akışının sağlanmasını amaçladığına değinilen kararda, şu görüşe yer verildi:
"Aracın kullanımını başka bir kimseye bırakanın ya da herhangi bir şekilde oluşturdukları hukuki ilişki çerçevesinde aracı sürücüye teslim eden araç sahibinin, sürücünün aracı kurallara aykırı şekilde kullanması nedeniyle idari bir cezaya maruz kalması, başkasının fiilinden dolayı cezalandırılması sonucunu doğurmaktadır. Araç sahibinin bu gibi hallerde sürücünün manevra kullarına uymayacağını önceden bilmesi veya bunu denetleyebilmesi beklenebilecek bir durum değildir. Manevra kurallarını ihlal eden fiil araç sahibinin eyleminden değil, sürücünün eyleminden kaynaklanan bir fiildir. Dolayısıyla aracı manevra kurallarına aykırı şekilde kullanan araç sahibi olmayan sürücünün fiili nedeniyle aracın trafikten de men edilmesi, fiili işlemeyen araç sahipleri yönünden cezaların şahsiliği ilkesini ihlal etmektedir."
Kararda, araç sahibinin önceden öngörmesinin ve denetlemesinin beklenemeyeceği sürücünün manevra kurallarına aykırı fiili nedeniyle idari cezaya maruz bırakılmasının hukuk devleti olmanın gereklerinden olan adalet ve hakkaniyet ilkeleriyle de bağdaşmadığına değinildi.