'Anadilde eğitim' dilekçeleri Meclis'e sunuldu
Demokratik Toplum Kongresi'nde alınan karar gereğince yürütülen "Anadilde eğitim" kampanyası çerçevesinde toplanan bir milyon 100 bin imzalı dilekçeler, Meclis Dilekçe Komisyonu'na sunuldu.
cumhuriyet.com.trDemokratik Toplum Kongresi Eşbaşkanı Aysel Tuğluk, BDP Grup Başkanvekili Ayla Akat Ata, Hak Par, Barış Anneleri İnisiyatifi, KADEP, İHD, Mazlum Der, Eğitim Sen, Mezopotamya Kültür Merkezi ve TZP-Kurdi temsilcileri ile birlikte Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, Demokratik Toplum Kongresi'nde alınan karar gereğince yürütülen "Anadilde eğitim" taleplerini içeren imza kampanyası hakkında bilgi verdi. İmza kampanyasında çok kısa sürede hedeflenen sonuca ulaştıklarını bildiren Tuğluk, anadilde eğitim dilekçelerini TBMM'nin yanı sıra, Pazartesi günü de AB Temsilciliği, AB Komisyonu, BM ve Unesco'ya sunacaklarını kaydetti. Anadilde eğitim ve öğretim sorununun Kürt sorunundan bağımsız ele alınamayacağını, Kürt sorununun bazı özgürlükler olsa da çok boyutlu adalet ve demokrasi sorunu olduğunu ifade eden Tuğluk, kimlik ve dil hakkının vazgeçilmez haklar olduğunu söyledi. Tuğluk "Özgürlüklerin gerçekleşmesi herkesin yararına bir durumu ifade ediyor, bunlar temel haklardır ve insan onuru ile ilgili bir durumu da ifade ediyor. Yasaklar her zaman toplumsal yaşam açısından risk teşkil eder, gerçek çözüm kimlikleri tanımaktan, kültürel, sosyal bütün özgürlükleri tanımaktan geçiyor" dedi.
'Hak gaspının iade edilmesini istiyoruz'
Kürtlerin ciddi baskılar altında olduğunu, Kürt dilinin sayısız engelleme ve yasaklarla karşı karşıya olduğunu savunan Tuğluk, mevcut yasakçı uygulamaların Kürtler ve diğer halklar açısından hayatı zorlaştırdığını söyledi. Tuğluk "Kürt gerçeğini tanımak, bütün dünyada herkese tanınan hakları tanımak demektir. Kürtler bundan daha azına razı olmayacak. Özgünlüklerinden kaynaklı özgürlüklerini istiyorlar, dilini, kimliğini istiyorlar" dedi. Kürt dilinin günlük yaşamda konuşulmasının yasaklandığı gibi anadilde eğitimin de yasaklandığını, bunun insanlık suçu olduğunu belirten Tuğluk "Bu insanlık suçu tüm dünyanın gözü önünde Kürt halkına uygulanmıştır. BM ve temel insan hakları sözleşmesindeki haklarımızı kullanmak istiyoruz. İnkar politikasından vazgeçilmesini istiyoruz. Başbakan Mısır'daki olaylar için 'halkın taleplerini dikkate alın' demişti. İşte imzalar, halkın taleplerini dikkate alın. Kampanyamızı devam ettirsek imzalar on milyonu bulur, Başbakan'ın yanı başındaki halkın dilini öncelikli gündem haline getirmesini istiyoruz. Kürtçe, Türkçe kadar saygıdeğer bir dildir, hak gaspının iade edilmesini istiyoruz" diye konuştu. Tuğluk, cezaevlerinden de imza kampanyasına destek geldiğini belirtirken "Muş, Amed cezaevlerinden tutuklu ve hükümlüler de bir yolunu bulup Kürtçe dilekçelerini bize ilettiler" dedi.
'Adaylığım konusunda henüz birşey söylemek durumunda değilim'
Tuğluk, 12 Haziran'da aday olup olmayacağı yönündeki bir soruya "Henüz o konuda bir şey söylemek durumunda değilim. Çalışmalarımız devam ediyor" yanıtını verdi.
Bir milyon 100 bin imza toplandı
Basın toplantısının ardından Tuğluk, BDP Grup Başkanvekili Ayla Akat Ata, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri toplam bir milyon 100 bin imzayı içeren dilekçeleri TBMM Dilekçe Komisyonu'na sundu. Anadilde eğitim taleplerini içeren dilekçede ise şu görüşlere yer verildi: "Farklı kültürlerin, dillerin, inançların, o ülkenin zenginliği olduğuna inanmaktayız. Bu zenginlik, tektipçi değil ama demokratik bir ulusun temellerini gerekli kılmaktadır. Ne var ki, bugün bile Kürt vatandaşlar ana dilde öğrenim görememekte, tutuklular ana dillerinde savunma yapamamakta, Türkçe bilmeyen vatandaşlar her türlü kamusal hizmete erişiminden mahrum kalmaktadırlar. Kürtçe'nin anayasal ve yasal düzlemde kabul edilmemesi, halkımız açısından bir 'kültür kırım', 'dilkırım' halini almıştır. Sunduğumuz dilekçelerin, kültürlerarası bağların ve çok dilliliğin değerini vurgulayarak ve anadillerin korunmasının ve teşvik edilmesinin, resmi dillere ve resmi dilleri öğrenme ihtiyacına halel getirmeyeceğini bilerek; 20 yüzyılın tekçi-asimilasyoncu ulus-devlet mantığından kurtulmamız ve tam demokratik çoğulcu bir Türkiye'ye ulaşabilmemiz için anadillere eğitim ve öğretim serbestisinin tanınmasının bir ilk adım olacağını öngörerek, uygar ve tam demokratik bir ülke olmanın temel şartları olan üç kuşak insan haklarını, çekincesiz bir şekilde imzalayıp onaylayarak, bu temel belgeler ışığında çağdaş bir Anayasaya kavuşmamıza önayak olmasını diliyoruz."