"Amaç TSK'yi, yargının beynini kontrol altına almak"
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a yönelik suikast iddiaları kapsamında kozmik odada yapılan araştırmanın, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne yönelik bir ithama dönüştüğünü savunan Baykal, Türk milletinin de bu ithamdan rencide olduğunu ifade etti.
cumhuriyet.com.tr"Gerçeklerin peşinde miyiz, yoksa ülkeyi karıştırmak mı istiyoruz" diye soran Baykal, "Herkes ciddi olacak ve yaptığı iddianın hesabını verecek. İddiası doğru çıkarsa tamam ama doğru çıkmazsa hesabını verecek. Dursun Çiçek'e yönelik iddialara ne oldu? Unutuldu gitti. Bunu vicdan kabul eder mi? Ne oldu suikast iddiası. Komutanı öldürme iddiasıyla intihara sürüklenen Albayın vicdan azabını nasıl unutabiliyorsunuz? Bir toplumda bir tek kişiye haksızlık yapılır, geri kalan da susarsa toplumun tümü o haksızlığa layık hale gelmiş olur. Biz bu haksızlığı görüyor ve kabul etmiyoruz diyoruz" dedi.
Tüm bu gelişmelerin bazı yazarlarca demokrasiye gidiş aşamaları olarak yorumlanması da tepki gösteren Baykal, hükümetin asıl amacının Anayasa değişikliği HSYK'nın yapısını değiştirerek, yargının beynini, kalbini kontrol altına almak olduğunu söyledi. Baykal şöyle devam etti:
"Türkiye demokratikleşiyor diyenler, Türkiye'de siyasetçilerin AKP'nin HSYK'nın oluşturmasını, nasıl değerlendirebilirler. Bunlar yargının özünü belirleyecekler, bunlar da demokrasinin çiçek açması olacak. Türkiye'de dokunulmazlık kaldırılmadan, nasıl ellerine verirsiniz. Milletvekillerini Yüce Divan olarak yargılayacakların seçimini, şu andaki sanıklara bırakacağız ve buna demokrasi diyeceğiz. Bu parlamentonun beşte dördü dokunulmazlık zırhı altında yargıdan kaçan insanlardan oluşmaktadır. Kendi hesabını vermemiş. Kendi itham altında. Kalpazanlıktan itham altında. Bunlar şimdi yargıcı seçecek olanları seçecek. Çocuk mu aldatıyorsunuz? Türkiye'de demokrasiye doğru gidiyormuşuz. Yargıtay Başkanı mı engel, yargıçlar mı engel, medya mı engel demokrasiye gidişte? En büyük baskı sansürün ötesinde otosansür. Yargıtay Başkanı konuştu kaç gazetenin birinci sayfasında yer aldı? Onlar da haklı ama 'bu şartlar altında koyamayız' diyorlar. Bu acı tabloyu demokrasiye gidiş olarak tanımlamak mümkün mü? Türkiye'de demokrasiyi üniversiteler mi, sendikalar mı tehdit ediyor her birisi susturuldu. Demokrasiyi işçiler, eczacılar, öğrenciler mi tehdit ediyor? Hepsi yıldırıldı. Devletin bankalarının paralarıyla gazete satın aldırılan, yayıncılığın yüzde 70'ini mülkiyet yoluyla elde etmiş kalanını da yıldırmış bir zihniyet hakim olmuş siz demokrasiden bahsedeceksiniz."
"İktidar komplocu"
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Türkiye'nin 'komplocu' bir iktidarla karşı karşıya olduğunu belirterek, "Türkiye'nin sorunu muhalefetin darbeci değil iktidarın komplocu olmasıdır" dedi.
AKP'nin oylarının hızla düştüğünü ifade eden ve erken seçim sinyali veren Baykal, "Asıl oy kaybı için nedenler şimdi ortaya çıktı. Zam yağmuru bastırmış, Türkiye küçülmüş, kurumlar birbiriyle çatışmış, tarımın hali ortada, 'Kürt açılımı' dedin milleti birbirine düşürdün. Sana oy vermiş olan Tekel işçileri itfaiyeciler artık sana oy vermeyecek. Sen 18 ayda yüzde 8,5 oy kaybetmişsin bu dönemde hiçbiri yoktu. Türkiye'nin yeni dönemine hazırlanın" dedi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal partisinin grup toplantısında AKP iktidarına yüklendi. AKP'yi Ergenekon Davası, Albay Dursun Çiçek'in hazırladığı iddia edilen "AKP ve Gülen'i bitirme planı" belgesi ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a suikast iddiaları olmak üzere 'komplocu' olmakla suçlayan Baykal, söz konusu iddiaların aslının da ortaya çıkarılamadığını belirtti.
Konuşmasında, Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker'in,
"Ateş bacayı sardı"şeklindeki sözlerine değinen Baykal, HSYK'de boş bulunan üyelikler için Adalet Bakanlığı'nın pazarlık yaptığını öne sürdü. Baykal,
"Yargıtay başkanının feryadını dinledik, dedi ki 'Ateş bacayı sardı. Yangın büyüyor. Yargı artık bağımsız değildir' diyor. Bunu AKP ile çatışmak için mi diyor? Böyle feryat ediyorsa buna saygı göstermek hepimizin görevi değil midir? Bunu önemsemek gerekmez mi? Başbakan 'kurumlar arası çatışmayı nereden çıkarıyorsunuz' diyor. Başbakan bunu görmüyor mu? Yetmiyor mu Başbakan'a. Başbakan'a yangın feryadı da yetmemiş anlaşılan. Yargıtay'ın işi başından aşmış. Yargıtay'daki üye sayısı yetersiz. 34 üyenin ataması lazım. Bir türlü atanamıyor. Pazarlık ile üye atanmaya çalışılıyor. Adalet Bakanlığı pazarlık yapıyor HSYK ile şu akdarını 'ben yapayım' diye. HSYK'nın gündemini belirleme sorumluluğunu taşıyan Adalet Bakanı'nın bu yaptığı görevi kötüye kullanmaktır ve açık bir anayasa suçudur. Böyle bir anlayış olur mu? Başbakanın esip gürlemesine gerek yok. Boş laf onlar. Sen polemiği bırak boş üyelikleri seç"diye konuştu.
Çare millet
Baykal, gidişatın bir kişisel hegemonyanın toplumun her kesme hakim kılınması olduğunu söyleyerek, bu manzaranın karşısında tek çarenin millet olduğunu söyledi. İktidarların her gücü susturabileceğini; ancak, millet "dur, artık yeter" diyene kadar, bunun sürebileceğini ifade eden Baykal, Türkiye'nin o noktaya gelmekte olduğunu gördüğünü ifade etti. Bir erken seçim istemi doğduğunu ve bunun altında yatanın partilerin söylemi değil milletin ihtiyacı olduğunu belirten Baykal, "Her erken seçim sözü başbakana 'sen ülkeyi yönetemiyorsun' demektir. Türkiye'nin sorunu muhalefetin darbeci değil iktidarın komplocu olmasıdır. Komplocu bir iktidarla karşı karşıyayız arkadaşlar. Darbe lafı bir suçlama vesilesi olarak kullanılıyor. Komplocu bir iktidar tehdidine karşı Türkiye saygınlığını koruyacaktır. Bu mücadelemizi mutlaka başarıya ulaştıracağız.
Başbakan diyor ki ben parasını verip araştırma yapmayacağım ama onun söylediğini ikiyle çarpın. Ben para verip araştırma yapmıyorum. Başbakanın açıklayamadığı, para verip yaptırdığı araştırma sonuçlarını ben açıklıyorum. Bu araştırmalar bizzat başbakanın yaptığı araştırmaların sonucudur. Oylar yüzde 30'un altına inmiş. Asıl oy kaybı için nedenler şimdi ortaya çıktı. Zam yağmuru bastırmış, Türkiye küçülmüş, kurumlar birbiriyle çatışmış, tarımın hali ortada, Kürt açılımı dedin milleti birbirine düşürdün. Sana oy vermiş olan Tekel işçileri itfaiyeciler artık sana oy vermeyecek. Sen 18 ayda yüzde 8,5 oy kaybetmişsin bu dönemde hiçbiri yoktu. Senin söyleyemediklerini ben söylüyorum. Saklama bildiklerini milletten. Türkiye'nin yeni dönemine hazırlanın" dedi.
GAP projesi
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Doğu ve Güneydoğu'daki illerin AKP döneminde milli gelirden aldıkları payın düşündürücü düzeyde gerilemeye başladığını ifade ederek, "O bölgeye sahip çıkmak istiyorsan PKK açılımı yapacağına GAP açılımı yap, GAP açılımı; bir an önce o bölgedeki insanların işsizliğine çare olacak ... Somut ekonomik gerçek işte budur" dedi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, hükümetin ekonomi politikalarını eleştirdi. Sigara zamlarına tepki gösteren Baykal, Maliye Bakanlığı'nın yabancı firmaların zamları geri çekeceğini açıklamasının ardından, aksi yönde baskı yaptığını öne sürdü. Baykal, "Hükümet bindirin fiyatları diyor. Bindirin ki ben payımı alayım. Milletin sırtından sen pay alacaksın diye, yabancı sigara şirketlerinin daha fazla kazanmasını zorlamanın, nasıl bir sorumlu devlet politikasıyla bağdaşlaştırılabilir? 2010 yılı hükümet tütün konusunda kendisini ortaya koydu. Tekel işçileri konusunda en dayatmacı mücadeleyi veriyor, onlara her türlü copu, dayağı, gaz sıkmayı kendisine hak biliyor, ama yabancı tekellere daha çok zam yapın, daha çok kazanın diye garip baskılar yapıyor" dedi.
AKP Hükümeti'nin kimliğinin anlaşılması bakımından bunların çok önemli ipuçları olduğunu söyleyen Baykal, güdülen tarım politikası nedeniyle işsizliğin de artış göstermeye devam edeceğini belirtti. Türkiye'nin ekili alanlarının iki milyon hektarını AKP hükümeti'nin yanlış uygulamaları sonucunda tarım dışına çıkarıldığını kaydeden Baykal şunları dedi:
"Yani bir rant alanı olarak, bir ticarileşme fırsatı olarak ikame edilmesi mümkün olmayan, yerine yenisini koyamayacağız, en bereketli iki milyon hektar tarım arazisi, bu iktidarın rant talanının kurbanı olmuştur. Yaşanılan sıkıntılar adına bunlar unutulmaması gereken gerçeklerdir. Ülkenin nüfusu artıyor, hayvancılık fevkalade önemli. 2002'de Türkiye'de tarımda yaşayan insanların yüzde 19'u yoksulluk sınırının içinde yaşarken, şimdi maalesef yüzde 31'i yoksulluk sınırının altında yaşar noktaya gelmiştir. Yani 7 yıllık dönemde AKP yüzde 20 olan yoksul sayısını yüzde 31'e çıkarmıştır. Bu tablodur işte. Çiftçinin yoksullaşması dediğimiz budur.
Sandık milletin önüne gelince, Türkiye'de yeni bir dönem açılacak. Bu dönemde en temel önceliği taşıması gerektiğini düşündüğüm sektör tarım sektörüdür. Derhal Türkiye GAP bölgesindeki sulama projelerini sahiplenmek zorundadır, bu en temel önceliktir. Bu Türkiye tarımının ayağa kalkması demektir. Bu konuda AKP tam bir bilgisizlik içindedir."
Doğu ve Güneydoğu'daki illerin AKP döneminde milli gelirden aldıkları payın düşündürücü düzeyde gerilemeye başladığını ifade eden Baykal, "O bölgeye sahip çıkmak istiyorsan PKK açılımı yapacağına GAP açılımı yap, GAP açılımı; bir an önce o bölgedeki insanların işsizliğine çare olacak ... Somut ekonomik gerçek işte budur" diye konuştu.
Baykal, bunun altında destekleme konusundaki yanlış uygulamalar yattığına işaret ederek şöyle devam etti:
"AKP, tarıma verilen destekleri sistematik olarak azaltmıştır. Yoksul sayısı artmaktadır, destekleme oranı azalmaktadır. Traktör satışları düşmüştür. 2006'da 28 bin olan traktör sayısı 2008'de 14 bine inmiştir. bu Türkiye'deki tarımın nasıl bir sıkıntı içinde olduğunu açıkça göstermektedir. Bu tablo düşündürücü bir tablodur. Türkiye inşallah yeni bir başlangıç yapacak sandık önüne gelince. Yeni bir dönem açılacak, hiç kuşku duymuyorum. Bu dönemde en temel önceliği taşıması gerektiğine inandığım sektörlerin başında tarım sektörü geliyor. Tarım ve hayvancılık sünger gibidir işsizliği emer. CHP olarak nerede ne yapacağımız biliyoruz. Bunları yapacak en deneyimli kadrolar CHP'dedir."