Alevilerin inancı ilk kez beyazperdede

Sinemamız, Alevileri salt katliamlarla hatırlar, "Bir Ses Böler Geceyi" filmi ise milyonlarca insanın inancına ve dini ritüellerine kameralarını çevirerek, bir ilki gerçekleştiriyor.

cumhuriyet.com.tr

Ahmet Ümit'in aynı adlı romanından uyarlanan film, ufak tefek kusurlarına karşın son derece iyi kotarılmış bir yapım. Sofuların ve dedelerin de yozlaşabileceğine atıfta bulunan Bir Ses Böler Geceyi, bir delikanlının verilenle yetinmeyerek, kamil insan olma arzusunu, Hz. Ali'yi arayışını ve insanlardan kaçarak, kurda kuşa ve doğaya karışmasını anlatıyor. Film, veli olmuş bir gence, toplum tarafından deli yaftası yapıştırılmasını kurguluyor, özetle.

En son “Saklı Hayatlar” filminde, Çorum katliamından kaçan Alevi bir ailenin İstanbul'da yaşadığı trajediyi seyretmiştik. Bir Ses Böler Geceyi ise bize Alevililer'in günlük yaşayışını anlatmaya çabalıyor. Ahmet Ümit'e anlatılan İsmayil'in (İsmail değil) trajik öyküsü, önce romana dönüşmüştü, şimdi de beyazperdeyle buluşmuş oldu.

Ersan Arsever’in yazıp yönettiği ve yapımcılığını üstlendiği Bir Ses Böler Geceyi filminde, Cem Davran, Merve Dizdar, İpek Tenolcay, Ali Sürmeli, Gün Koper, Rıza Akın, Müfide İnselel, Recep Yener ve Turgay Tanülkü rol alıyorlar. Başroldeki Cem Davran dışında oyuncu kadrosunda sırıtan yok. Özellikle genç oyuncular Merve Dizdar ve Gün Koper, gerçekten başarılı performanslar sergiliyorlar.

Filmin iki öyküsü var, bir yerde kesişiyorlar, daha doğrusu rastlaşıyorlar, çünkü hikayeler birbirine müdahale etmiyor. Ömrü cezaevinde geçmiş, dönek arkadaşları gibi sisteme uymamış, hala içinde cevher taşıyan bir eski devrimci ile canına kıyan yeni evli bir genç, kader bu ya bir Alevi köyünde buluşuyorlar. Ardından bir Cem Ayini'ne (Görgü Cemi demek sanırım daha doğru, haftada bir değil, yılda bir kez yapılan, bir tür halk mahkemesi bu) tanıklık ediyoruz.

Ahmet Ümit'e sordum; filmi nasıl buldun? “Beğendim, temiz ve dürüst bir iş olmuş” dedi.Evet, Bir Ses Böler Geceyi, kusurları olan ancak dürüst bir film, salt Aleviler değil, memleketteki her inançtan insan izlemeli ve üzerine düşünmeli.


Aşklar, Ayrılıklar ve Mektuplar

Beyazperde, özellikle son yıllarda daha çok ilk yönetmenlik denemelerine hedef oluyor. İnanın bunlardan önemli bir bölümü, vasat, kötü ve bir kabusla eşdeğer... “El Yazısı” ise bir ilk film için oldukça başarılı bir proje.

Genç bir adam olan Ali Vatansever'in hem yazıp hem de yönettiği El Yazısı, naif, romantik, sımsıcak bir film. Bu yapım, çok üşüdüğümüz ve gerçekten hiç bitmeyecek gibi gelen kışa inat, bize baharı ve yazı hatırlatıyor. El Yazısı, tam tekmil aşka dair, ilk sevmelerden sevdanın son demlerine kadar...

Küçük ve güzel bir ilçe (Bolu Göynük) düşünün, burada kötülük yok, iyilik çok. Sadece gizlenmesi mümkün olmayan duygular, insanlar ve doğaya yaslanan bir hayat var. Elbette vedalar, kavuşmalar ve elden ele dilden dile dolaşan mektuplar da. Birçok facia muadili yerli işi filmin ardından bu film beni tek kelimeyle ferahlattı, sizlere de iyi gelir umarım.

Filmin önemli rollerini Cansu Dere, Wilma Elles, Sarp Akkaya, Kenan Bal, Sercan Badur, Salih Kalyon, Baran Akbulut ve Bahtiyar Engin sırtlıyorlar. Çocuk oyuncular Deniz Ali Akbaş ve Ezgi Gör ise büyükleriyle performans konusunda resmen yarışıyorlar. Ama en çok Cansu Dere ve Kenan Bal'ı beğendiğimi söylemeliyim.