Aleviler laiklikle Diyanet'i çelişkili buldu
Eğitim Bir-Sen'in yaptığı "Ötekilik araştırması"na göre, anadilde konuşma hakkını en çok destekleyen kültürel kesimler sırasıyla yüzde 87.4 Kürtler, yüzde 73.5 ile Aleviler ve yüzde 64.4 ile Müslümanlar yüzde 49.9 ile Türkler olarak belirlendi.
cumhuriyet.com.trEğitim Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, 14 ilde amaçlı örneklem yoluyla seçilen isimlerle 78 derinlemesine görüşme ve 16 ilde 2 bin 190 kişi ile yüz yüze anket uygulaması yöntemiyle yapılan araştırmayla Türkiye'de insanların kültürel ve siyasal kimlik ile ötekiliğe ilişkin algılarının bir tespitinin yapıldığını ifade etti.
Eğitim Bir Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu yaptığı basın toplantısında "Türkiye'de Ortak Bir Kimlik Olarak 'Ötekilik' araştırmasının sonuçlarını açıkladı. Gündoğdu, kültürel ve siyasal kimlik ile eğitim düzeyleri değişkenleri bakımından sorulara verilen cevapların incelendiği belirtildi.
Gündoğdu araştırmanın, "Demokratik Açılıma Bakış", "Genel Olarak Aleviliğe ve Alevi Açılımına Bakış", Türkiye'de Siyasi Kimlik Algıları", Türkiye'de Kültürel Kimlik Algıları", "Demokratik Hak ve Özgürlüklere Bakış", "Mahalle Baskısı, Ötekileşme ve Ayrımcılığa Bakış", "Azınlık Haklarına Bakış", "Dini Haklar ve Özgürlüklere Bakış" ve "Eğitim Hakkına Bakış" ana bölümlerinden oluştuğunu açıkladı. Eğitim Bir-Sen'in araştırmasına göre, "Kendinizi Kültürel Kimlik olarak birinci derecede nasıl tanımlarsınız?" sorusuna yüzde 52.6 Türk, yüzde 32.9 Müslüman olarak yanıtladı. Ankete katılanların yarıdan fazlasının birincil düzeydeki kültürel kimliğini Türk olarak ifade etti. Bu sonucun Türk Müslüman bileşiminin Müslümanlık bileşiminden daha baskın olduğunu söyleyen Gündoğdu, kendisini birincil düzeyde Türk olarak tanımlayanların yüzde 86. 7'sinin ikincil kimlik olarak Müslümanlığı seçtiğini açıkladı.
"Siyasal kimlik olarak yüzde 22.8 demokrat, 22.6 milliyetçi olarak tanımladı"
Araştırmaya göre, "Kendinizi siyasal kimlik olarak birinci derecede nasıl tanımlarsınız" sorusuna yüzde 22.8 demokrat, yüzde 22.6 milliyetçi, yüzde 17.3 Atatürkçü yanıtını verdi. Kültürel kimliklere göre siyasal kimlik tercihleri başlığı ile yapılan araştırmada "Kendini kültürel kimlik olarak birinci derecede Müslüman hissedenler kendilerini siyasal kimlik olarak birinci derecede ne hissediyor" sorusuna, yüzde 21.8 demokrat, yüzde 20'si milliyetçi, yüzde 14.2 Atatürkçü, yüzde 19.3 islamcı olarak yanıt verdi. Araştırmaya göre, birincil düzeyde sahiplenilen siyasal kimliklerin hiçbiri diğer siyasal kimlikler karşısında baskın hale gelmediğini kaydeden Gündoğdu, siyasal kimlikler arasında orantılı olarak dağılan birincil tercihin yüzde 22.8 demokrat, yüzde 22.6 milliyetçilik olduğunu dile getirdi.
"Cemevlerinin statüsü yüzde 33.5 ibadethane olarak görüldü"
"Mahalle baskısı ötekileştirme ve ayrımcılığa bakış" başlığıyla yapılan araştırmaya göre, "Kendinizi tanımlama biçimi dolayısıyla diğer toplumsal kesimlerden dışlanma veya baskı görüyor musunuz" sorusuna yüzde "Hayır kesinlikle dışlanma ve baskı görmüyorum", yüzde 12.3 "Zaman zaman görüyorum" yanıtını verdi.
"Sizce Türkiye'de en fazla baskı ve ayrımcılığa tabi olan kesim hangisidir?" sorusuna yüzde 37.5 başörtülüler, yüzde 19.3 Kürtler, yüzde 5.5 Aleviler yanıtı verildi.
Aleviliğe ve Alevi Açılımına Bakış başlığında "Cemevlerinin statüsü sizce nedir" sorusuna yüzde 33.5 ibadethane, yüzde 42 kültür evi, tekke veya dergah diye yanıtladı.
"Türkiye'de orta ve uzun vadede Alevi-Sünni eksenli bir iç çatışma ihtimali vardır" sorusuna "Kesinlikle katılıyorum ve katılıyorum" ile birlikte yüzde 19, "Katılmıyorum ve kesinlikle katılmıyorum" diyenler oranı ise yüzde 53.1 oldu.
Demokratik açılımın Kürt sorununu çözeceğine inanmayanların oranı yüzde 42.3
Eğitim Bir Sen Başkanı Gündoğdu bu oranlara ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:
"Aleviler Sünniliğe dair güçlü bir ötekilik tasavvuruna sahipken Sünnilerin büyük çoğunluğunda Alevilere yönelik benzer bir ötekilik algısı bulunmuyor. Hatta Sünnilik ayrı ve bağımsız bir kültürel kimlik olarak bile düşünülmemekte. Alevi Sünni karşıtlığı ekseninde oluşan ayrışmanın Sünni kutbu oldukça zayıf kalmaktadır."
Kürt sorunu ve demokratik açılıma bakış adı altında yapılan ankette ise, "Demokratik açılım tartışmaları milli bütünlüğümüzü tehdit etmektedir" cümlesine, "Katılıyorum, kesinlikle katılıyorum" diyenlerin oranı yüzde 42.3, Katılmıyorum, kesinlikle katılmıyorum" diyenlerin oranı ise yüzde 35.2 oldu. Demokratik açılım kürt sorunu olarak ifade edilen sorunu çözecektir" cümlesine katılıyorum ve kesinlikle katılıyorum diyenler yüzde 31.5, "Katılmıyorum, kesinlikle katılmıyorum" diyenler yüzde 42.3 olarak belinlendi.
Demokratik açılımın Kürt sorununu çözeceğine yüzde 43.5 ile İslamcılar inanıyor
Bu oranlara ilişkin olarak Eğitim Bir Sen Başkanı Gündoğdu, demokratik açılımla ilgili olarak toplumda üç ayrı bakış açısının oluştuğunu söyleyerek, "açılıma kesin olarak karşı çıkanlar, açılımı az ya da çok destekleyenler ve açılıma karşı nötr davrananlar" olarak kategorize etti. Demokratik açılıma destek verenler ile karşı çıkanlar arasında birbirine oldukça yakın değerleri temsil eden bir ayrışma bulunduğunu söyleyen Gündoğdu sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gerek demokratik açılımı destekleyenlerin oranının nispeten daha yüksek çıkması ve gerekse bu açılıma ilişkin herhangi bir önyargıyı taşımayan ya da açılımın yapılmasından veya yapılmamasından ötürü herhangi bir rahatsızlık duymayan önemli bir kesim var. Toplumun yaklaşık üçte biri yüzde 31.5 demokratik açılımın Kürt sorununu çözeceğine inanmakta. Demokratik açılımın Kürt sorunun çözeceğine en çok inanan siyasal kesimler sırasıyla yüzde 43.5 İslamcılar, yüzde 42.9 Demokratlar, yüzde 20.8 Atatürkçüler, yüzde 20.8 milliyetçiler."
"Yüzde 41.5 Ruhban okulunun açılmasını istemiyor"
Yüzde 53.2'lik bir kesimin farklı etnik unsurlara yönelik anadil öğretimi hakkını koşullu veya koşulsuz olarak desteklerken, koşulsuz olarak destekleyenlerin oranı yüzde 30.9 tespit edildi.
Araştırmaya göre, farklı etnik unsurlara yönelik anadil öğretimi hakkını koşullu veya koşulsuz olarak en çok destekleyen kültürel kesimler yüzde 87.4 Kürtler, yüzde 70.8 Aleviler, yüzde 43.8 Türkler. Araştırmada diğer öne çıkanlar oranlar şöyle:
"Farklı etnik unsurlara yönelik anadil öğretimi hakkını koşullu veya koşulsuz olarak en çok destekleyen siyasal kimlerler sırasıyla yüzde 75.2 solculuk, yüzde 70.2 demoratlık, yüzde 63.4 İslamcılık, yüzde 39.9 milliyetçilik, yüzde 38.6 Atatürkçülük ve yüzde 42.8 sağcılık. Azınlık Haklarına bakış başlığında 'Ruhban okulunun açılması konusunda ne düşünüyorsunuz?' sorusuna yüzde 41.5 'Kesinlikle desteklemiyorum, Türkiye'nin menfaatine olacaksa kabul edilebilir ve kesinlikle destekliyorum diyenlerin oranı toplam yüzde 27.7. Ruhban Okulu'nun açılmasını koşullu veya koşulsuz olarak en çok destekleyen kültürel kesimler sırasıyla Kürtler ve Aleviler iken; buna koşulsuz olarak en çok karşı çıkanlar sırasıyla Türkiyeli kimliğiyle kendisini ifade edenler, Müslümanlar ve Türkler."
Yüzde 57.2 Türkiye'de laikliğin dindar insanların beklentilerini karşıladığını düşünüyor
"Türkiye'de laiklik uygulaması dindar insanların beklentilerini karşılıyor mu?" sorusuna "evet kesinlikle karşılıyor, kısmen karşılıyor" diyenlerin oranı yüzde 57.2, "hayır kesinlikle karşılamıyor" diyenlerin oranı ise yüzde 32.4 oldu.
"Üniversitelerde, okullarda ve çalışma hayatında devam eden başörtüsü yasağı hakkında ne düşünüyorsunuz?" sorusuna; "Her alanda yasak devam etmelidir diyen 26,3; eğitim hayatında kaldırılması, fakat çalışma hayatında devam etmesi gerektiğini düşünenlerin oranı ise yüzde 13.3 bütünüyle kaldırılmalı diyen yüzde 53.1 açıklandı.
Araştırmaya göre, toplumun yüzde 59.2'si Diyanet İşleri Başkanlığı'nın varlığını laik sistem açısından bir çelişki olarak görmezken, kültürel kimlikler açısından, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın varlığını laik sistem açısından en yüksek düzeyde çelişki olarak görenler yüzde 58.6 ile Aleviler, bu kurumun varlığını laik sistem açısından en yüksek düzeyde tutarlı bulanlar yüzde 64.7 ile Müslümanlar.
Yüzde 39.8 okuldaki eğitimin bugünkü dünya görüşünde etkili olmadığı görüşünde
Araştırmaya göre, toplumun yüzde 68.7'si başörtüsü yasağını laikliğin bir gereği olarak görmüyor.
Araştırmaya göre ankete katılanların yüzde 53.1'i başörtüsü yasağının her alanda kaldırılması gerektiğini düşünürken, yüzde 26.3 başörtüsü yasağının her alanda devam etmesi gerektiğine ifade etti. Araştırmaya katılanların yüzde 55.6'sı zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinin azınlıkta kalan farklı inanç grupları için bir baskı ve ayrımcılık oluşturmadığını düşünürken, bu dersin söz konusu gruplar için bir baskı ve ayrımcılık oluşturduğuna mutlak olarak inananların oranı ise yüzde 19.5 olarak açıklandı. Eğitim hakkına bakış başlığında yapılan araştırmada ise, "Okullarda gördüğünüz eğitim bugünkü dünya görüşünüzün oluşmasında ne ölçüde etkili oldu" sorusuna ankete katılanların yüzde 39.8'lik bir kesimi "hiçbir etkisi olmadı" derken, "Biraz ve çok etkili oldu diyenler az ya da çok etkili olduğunu söyleyenlerin toplam oranı yüzde 48.6 olarak belinlendi.
Yüzde 81.7 Türkiye kültürel mozait dedi
Ankete katılanların yüzde 48.6'sı Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde aldığı formel eğitimin mevcut dünya görüşünün oluşmasında az ya da çok etkisi olduğuna inanırken, yüzde 58.9'u anadilde konuşma hakkının doğal bir hak olduğunu ve bu hakkın kullanımının hiçbir şekilde engellenemeyeceğini düşündüğünü belirtti. Araştırmaya göre, anadilde konuşma hakkını en çok destekleyen kültürel kesimler sırasıyla yüzde 87.4 Kürtler, yüzde 73.5 ile Aleviler ve yüzde 64.4 ile Müslümanlar yüzde 49.9 ile Türkler oldu. Demokratik hak ve özgürlüklere bakış başlığında, "Türkiye'de hak ve özgürlükler yeterlidir" cümlesine "katılmıyorum" diyenlerin oranı yüzde 35, "katılmıyorum kesinlikle katılmıyorum" diyenlerin toplam oranı ise yüzde 43.3 oldu. Türkiye bir kültürel mozaik olarak tanımlanabilir mi?" sorusuna, "Evet ve kısmen tanımlanabilir" yanıtı verenlerin oranı yüzde 81.7 oldu. Ankete katılan yüzde 43.3'ü demokratik hak ve özgürlüklerin yeterli olmadığını ifade etti.
Araştırmaya katılanların yüzde 75.7'si Türkiye'nin farklılıklarıyla bir arada yaşaması durumunda daha güçlü olacağına inanırken, ankete katılanların yüzde 89.7'si toplumsal düzeydeki ilişkiler açısından karşılıklı saygının yüzde 85.1'i de devletle kurulan ilişkiler açısından da eşit vatandaşlık algısının bir arada ve kardeşçe yaşamanın temel ölçüsü olduğunu düşünüyor.