'Aldanan millet, aldatan AKP oluyor'

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, ''Sayın Başbakan ve AKP'nin politikaları, havaya, ortama göre değişen, yanar, döner politikalar. Zeytinyağı gibi üste çıkmayı marifet zanneden bir politika ile karşı karşıyayız'' dedi.

cumhuriyet.com.tr

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Genel Başkan Devlet Bahçeli'nin İzmir programı hakkında bilgi verdi. ''İktidarın, hangi görüşe sahip olduğunu seçmekte, değerlendirmekte zorlandıklarını'' belirten Vural, ''Sabun gibi... Neresinden tutarsanız, tutun kaymayı beceren, maharet sahibi, sorumluluk dahi duymayan bir iktidar'' ifadesini kullandı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, son AB İlerleme Raporu'na ilişkin sözlerini değerlendiren Vural, şöyle devam etti: ''Kalkıp, 'ısmarlama rapor, biz bildiğimizi okuruz' diyor. Bugüne kadar parlamentoda yapılan herşeyi, 'AB'ye uyum için yapıyoruz' dediler. Şimdi kalkmışlar, AB'nin çifte standartları karşısında, vatandaşlarımızın bu konuyla ilgili yaklaşımlarını dikkate alıp, 'biz bildiğimiz okuruz' diyorlar. Bugüne kadar ne okudun? 'AB'den başka seçeneğimiz yok', diyenler olmadı mı? Bundan öncekileri kim ısmarlamıştı? Konjonktür uygun olduğu zaman AB'ci, konjonktür uygun olmadığı zaman AB karşıtı. Sen nesin yahu? Bir onu söyle. Şaşkın bir hükümetle karşı karşıyayız. Bir taraftan başmüzakereci mi boş müzakereci mi diyor ki 'şimdiye kadar en dengeli rapor'. Başbakan, 'böyle rapor mu olur' diyor. Al birini vur ötekine. Türkiye'yi kim yönetiyor? Sayın Başbakan ve AKP'nin politikaları, havaya, ortama göre değişen, yanar, döner politikalar. Zeytinyağı gibi üste çıkmayı marifet zanneden bir politika ile karşı karşıyayız.''

''Hükümetin, önce AB karşıtı göründüğünü sonra AB havarisi kesildiğini'' öne süren Vural, ''AB'nin bugüne kadar Türkiye'nin ulus devlet yapısını değiştirmeye yönelik raporlarına dengeli diyen sen değil miydin? 2004 tarihli ilerleme raporuna dengeli diyen sen değil miydin? Bu millete hakaretlerin yer aldığı, Öcalan'ın yeniden yargılanmasını isteyen rapora, 'dengeli ve olumlu' diyen Başbakan'ın kendisi. Şimdi bu noktada, güya kendisi AB'ye karşı tavır oluşturan, hava atan birisi. Kim inanır sana?'' diye konuştu.
 

'Gerçek DNA ve şifrelerini göstermeye kararlıyız'

''Gelinen bu noktada pusulası, fikri olmayan bir hükümetin, zamana ve güne göre değişkenlik gösteren bir siyasetle Türkiye'yi yönettiğini'' öne süren Vural, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Daha önce, 'darbelerle, darbecilerle savaşıyoruz' diyerek topluma korku salan Başbakan, sonrasında diğer partileri korku salmakla suçluyor. 'Biz bunun savcıyız' diyor. Başbakan sonra da 'biz ne savcıyız, ne hakimiz' diyor? Hangisi doğru? Ortam baktı ki biraz böyle oluyor, 'hemen o kalıba gireyim' Adeta manken gibi... Podyumda mevsime göre kılık kıyafet değiştiren bir siyaset anlayışı. Sayın Başbakan, milli görüş gömleğini çıkardı ama bu kadar sürekli gömlek değiştirmek... Bukalemun gibi ortama göre renk değiştiren gömlekler var ya herhalde böyle bir şey icat oldu. Hangisine inanalım? Duruma göre, zamana göre kılık kıyafet, görüş değiştiren, ona göre kalıba giren bir siyaset anlayışı ama peşindeyiz, bu maskeleri düşüreceğiz.''

Geçmişte kendilerinin, AB İlerleme raporlarının çifte standartlarla dolu olduğunu söylediğini hatırlatan Vural, ''O zaman bizi millete şikayet edenler, şimdi bunu kullanıyorlar. ABD'nin yine Ankara Büyükelçisi, biliyorsunuz bir şeyler söyledi. 'Acemi elçi' dedi. Sonra manşetler, 'elçiye randevu yok' şeklinde. Başbakan, bugün görüşmüyor mu? Hani randevu yoktu? MHP olarak, bu yanar döner, zamana ve mekana göre gömlek rengini değiştiren siyaset anlayışını deşifre etmeye, gerçek DNA ve şifrelerini millete göstermeye kararlıyız'' şeklinde konuştu.

Sözleşmeli er tasarısı

Parlamentoda dün, sözleşmeli er ve erbaş alınması ile YAŞ kararlarıyla TSK'dan ilişiği kesilenlere emeklilik ya da kamuda istihdam olanağı getiren tasarının kabul edildiğini anımsatan Vural, hükümetin bugüne kadar korucuların sorunlarını bir türlü çözemediğini ileri sürdü. Vural, ''Madem bunlar sınırda istihdam edilecekse, koruculardan durumu uygun olanlara öncelik tanınmasını içeren bir önerge verdik. Bu da kabul edilmedi. Hükümet, yine vatandaşların askerlikle ilgili beklentileriyle sürekli oynuyor. 'Erken terhis olacak, olmayacak', 'Bedelli olacak, olmayacak' sürekli olarak konuşuyorlar'' ifadelerini kullandı. Hükümetin, bu şekilde, ''milletin bir takım sorunlarını istismar etmek ve beklenti oluşturmaya çalıştığını'' savunan Vural, ''Ne olursa olsun aldanan millet, aldatan AKP oluyor. Artık çekirge bir sıçrar, iki sıçrar üçüncüsünü de 12 Haziran'da çekirgeyi göreceğiz, sıçrayamayacaksın'' dedi.

'Hanımefendilerin dava açması gerekiyor'

''Ülkeyi yöneten zihniyet, millete tepeden bakıyor, hakir ve göbeğini kaşıyan adam olarak görüyor'' diyen Vural, ''Milletin iradesiyle gelenlerin, işi milleti aşağılamaya kadar götürdüğünü'' ileri sürdü. Vural, şöyle devam etti: ''Haddinizi bilin. Başbakan 'ananı da al git' derse. Kalkıp, AKP Ünye teşkilatında hanımefendiler hakkında ağza alınmayacak lafları konuşabiliyor. Bu nasıl bir zihniyettir? Ulaştırma Bakanlığının demiryolları dergisinde Erzurumlu hanımefendiler hakkında yazı yazarlar. Bunlar çöreklenmişler bir yere. Rize Belediye Başkanı 'kuma getirmekten' çözüm olarak bahseder. Başbakan, 'hayır diyenler darbeci' der. Bu zihniyet ülkeyi uçuruma doğru sürüklüyor. Açıkçası tüm hanımefendilerin bunlarla ilgili tazminat davası açması gerekiyor. Belediye başkanı kalkıyor, 'git yolu yala' diyor. Olur mu böyle bir şey? Bu beyefendiler, bu millete hakaret etme görevlisi mi?''

Vural, gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Bir gazetecinin, ''28 Şubat süreci ile ilgili soruşturma başlatıldı. Bunu nasıl karşılıyorsunuz'' sorusuna Vural, şu yanıtı verdi:
''Bence o soruşturmada öncelikle Başbakan'ın ifadesini almakta büyük fayda var. Çünkü 28 Şubat'ın istek ve arzularını yerine getirerek, partilerini terk eden bir siyasal zihniyetin temsilcisi olduğuna göre... 28 Şubatçıların isteklerine göre siyaset dizayn edildiğine göre bu dizaynı yapanların sorgulanmasında da fayda vardır. 27 Nisan konusunda da bir soruşturma açıldığında yine 4 Mayıs'ta Dolmabahçe'de yapılan toplantıda neler konuşulduğu konusunda da Başbakan'ın bilgisine başvurulsun. Çok isabetli olur. Adama da sorarlar, 'bugüne kadar neredeydiniz?' Bu hükümetin çok şikayet ettiği bir konuyla ilgili özellikle seçim öncesinde yapılan bu soruşturmalar, bu süreçleri siyasi malzeme olarak kullanmak amacıyla yapılıp yapılmadığının da sorgulanmasında fayda vardır.''

Bir başka gazetecinin, ''İklim Bayraktar'ın iddialarına ilişkin değerlendirmesini'' sorması üzerine Vural, ''Bilgim ve ilgim dahilinde olmayan konulardır. Bu tip ilişkilerle, bu tip ortamlarla Türk siyasetinin güveni zedelenmektedir'' dedi.