Akil İnsanlar Komisyonu

cumhuriyet.com.tr

Uzun süredir tartışılan ve PKK örgütü ile Başbakanlık’ın yaptığı pazarlıklarda bir ön koşul olduğunu herkesin bildiği “Akil İnsanlar Komisyonu” sonunda kuruldu.

Başbakan, bu komisyonun işlevini “Toplumu bilgilendirme ve hazırlama, toplumsal algıyı oluşturup geliştirme” olarak tanımladı.

Akil insanların “Toplumdaki yanlış algıyı düzeltme konusunda çalışabileceklerini, kendisinin de toplumun algısını yönlendirme konusunda onlardan yardım alabileceğini” söyledi.

Ne var ki bu komisyonun hangi “yanlış algı”yı düzelteceği, toplumu nasıl bilgilendireceği ve de neye hazırlayacağı konusunu örtülü geçti.

Ama Türk halkı, Başbakan’ın gerçekte AKP’nin PKK ve BDP ile ortaklaşa yürüttüğü sözde “yeni anayasa” yapma, rejimi değiştirme (başkanlık sistemine ve federatif yapıya geçme) amacının PKK’nin yıllardır akıttığı kanı durduracak bir “barış ve helalleşme”(!) iklimi yaratma söyleminin arkasına gizlenerek kendisine yutturulmaya çalışıldığını biliyor.
Bu “yutturma” ya da “algı değiştirme” görevine atanan Akil İnsanlar Komisyonu ise bir tür “toplum mühendisliği” yaparak sözde “barış süreci”ne halkımızın desteğini sağlayacakmış.

Benzer bir komisyonun Amerika Birleşik Devletleri’nde de Birinci Dünya Savaşı öncesi ve sırasında CREEL Komisyonu adı altında kurulmuş olduğunu anımsıyoruz. Bu komisyonun amacı o sıralarda savaşa karşı olan Amerikan halkının düşüncelerini (ya da algılarını) sinema ve basından yararlanarak ünlülerin de yardımıyla değiştirmekti. Yani, savaş karşıtı duyguları yönlendirip denetim altında tutma işlevini üstlenmişti. Nitekim yaptığı propaganda ile başlangıçta savaşa karşı olan Amerikan halkının Almanlardan nefret eden savaş çığırtkanlarına dönüşmelerini başardı.

Daha sonraki yıllarda da ABD’de kitleler, hükümetlerinin (emperyalist amaçlar için değil de) “özgür dünya ideali” ve “demokrasi” adına savaştığına inandırıldılar. Tıpkı günümüzde Irak’a demokrasiyi götürmek için savaştıklarına inandırıldıkları gibi...

Bizim Akil İnsanlar Komisyonu’na geri dönecek olursak, onların işi gerçekten çok zor. Çünkü son 30 yılda 10 bini aşkın güvenlik görevlisini, 20 binden fazla sivil vatandaşı öldüren PKK terör örgütünü ve lideri Öcalan’ın kanlı ellerini “barış süreci”nin arkasına sığınarak halkımıza unutturması; bir çeşit mucizeyi, “katillerden barış güvercinleri yaratması” bekleniyor.

Türk halkının ABD’den esinlenen (ya da yönlendirilen) bu “beyin yıkama” operasyonunu benimsemesi, algısını değiştirmesi için yüreğini, vicdanını, belleğini yitirmesi, şehit analarının ve gazilerin isyanlarını duymamak üzere kulaklarını sağırlaştırması gerekiyor. Bu nedenle ABD’deki CREEL Komisyonu kadar başarılı olması olanaklı görünmemekte...

Akil İnsanlar Komisyonu’nun yanı sıra şimdi PKK’ye hukuksal meşruiyet kazandırmak için TBMM’de bir komisyon oluşturulması da gündemde. Çünkü, Öcalan, Karayılan ve Cemil Bayık (ve kuşkusuz BDP) iktidara “sınır dışına geri çekilmek için” (silahları bırakmak için değil) “Meclis’te bir komisyon kurulup yasal zemin hazırlanmasını” buyuruyorlar.

 

PKK’ye ödün veriliyor

AKP iktidarı İmralı’daki caninin ve yardımcılarının isteklerine boyun eğiyor. “Kürt sorununu çözüyoruz. Barış sürecini başlattık. Anaların gözyaşlarını dindireceğiz” aldatmacası ile halkımıza dayatılan “İmralı Süreci”nin başarıya(!) ulaşması için PKK’ye ödün üzerine ödün veriyor.

Nitekim, Başbakan önceleri “PKK ve Öcalan ile muhatap olanın yürütme (yani hükümet) olduğunu, Meclis’te böyle bir komisyonun kurulamayacağını” hem de birkaç kez dile getirmişti. Meclis Başkanı Cemil Çiçek de ısrarla “Meclis muhatap değildir” demişti. Ama şimdi “Süreci İzleme ve Değerlendirme” adı altında böyle bir komisyon, muhalefetin haklı itirazlarına karşın kurulmaktadır.

Türk halkının bütün bu olanların bilincinde olduğuna ve akil insanların aklı ile değil de kendi akıl ve vicdanı ile en doğru kararı vereceğine inanırken CHP’nin de terör örgütünü meşrulaştırma sürecine hiçbir koşulda payanda olmamasını diliyoruz.
\t \t