Akbank Oda Orkestrası Aya İrini'de Pärt ve Schumann çaldı
38.Uluslararası İstanbul Müzik Festivali kapsamında, şef Cem Mansur yönetimindeki Akbank Oda Orkestrası, önceki akşam Aya İrini Müzesi'nde Robert Schumann ve Avro Pärt'in eserlerinden oluşan bir konser verdi.
cumhuriyet.com.trCumhuriyet Haber Portalı-Akbank Oda Orkestrası’nın dünyaca ünlü viyolonsel sanatçısı Antonio Meneses’e eşlik ettiği gecede doğumunun 200. yılında Schumann’ın "Viyolonsel Konçertosu Op.129" ve "Üvertür, Scherzo ve Finale Op.52" çalındı.
Konserin ilk yarısında ise bu yıl festivalin "Yaşam Boyu Başarı Ödülü"ü alan Arvo Pärt’in 4. Senfonisi “Los Angeles”ın Türkiye prömiyeri gerçekleştirildi. Bis parçası da gene Pärt’in popüler bestesi “Fratres” di. Her iki besteciye de saygı niteliği taşıyan bu sıra dışı konserinin provalarına katılan Pärt,konseri de izledi. Akbank Oda Orkestrası’nın 1998’den beri daimi şefi Cem Mansur, geniş bir yelpazeyi kapsayan repertuarında sıra dışı eserlere yer vermesiyle tanınıyor. Konserin solisti 1982 yılında Tchaikovsky Yarışması’nda aldığı birincilik ve altın madalya ile adını müzik dünyasına damgasını vurmuş olan Antonio Meneses ise, kariyeri boyunca başta Karajan olmak üzere Muti, Jansons, Abbado, Previn, Temirkanov, Rostropovitch gibi şeflerle aynı sahneyi paylaştı. Meneses, ısrarlı alkışlara güzel bir Bach süit yorumuyla yanıt verdi.
Mansur’un “Konsere Doğru” etkinliği kapsamında Aya İrini Müzesi İç Avlu’da yaptığı, ilgiyle izlenen açıklamalar da seyircinin konseri daha bilinçli izlemesini sağladı.
Cem Mansur, Pärt'le tanışma sürecini ve konseri şöyle anlattı: "Birkaç yıl önce “İstanbul’da Erguvan Zamanı” festivalini düzenlediğimde, programa; “Nerdeyse Aya İrini’de çalınmak için yazılmış müzik” diye yazmıştım. O zaman ve yıllar boyunca Akbank Oda Orkestrası’yla bestecinin yaylı sazlar orkestrası için bestelenmiş birçok eserini çaldık. Türkiye’de kapsamlı bir Arvo Pärt geçmişi olan orkestramla,4.cü Senfoni’yi bu büyülü mekanda seslendirmek, üstelik usta da oradayken, apayrı bir tecrübe oldu. Pärt, çağdaş dünyada, manevi ihtiyaçlarıızın sanat yoluyla tatmin olabileceğinin, her türlü dini dogmanın dışında da bunun varolabileceğinin en iyi kanıtı. Dinleyici ve besteci arasında kopan bağları en etkin şekilde tesis etmeyi başaran kişi.
2010 Müzik Yönetmeni olduğum sırada, Arvo Pärt ile Tallinn’de tanıştım. İstanbul için bir eser yazmayı düşündüğünü, Adem konusunun o zaman hayal ettiği Ayasofya için uygun olup olmadığını sormuştu, ben de özellike Hristiyan veya Müslüman değil, herkesi birleştiren bir simge olduğu için iyi olacağını söylemiştim.
2010’un yönetmenliğinden 2008 yılında istifa ettim. Şu anda müzik projelerinin danışıldığı biriyim. “İlk karşılaşmamızda Part, 4.ncü Senfoniyi bitiriyordu ve Helsinki Filarmoni Orkestrası’yla Avrıpa Prömiyerini yönettim. Helsinki’de de, İstanbul’da da provalarda olması çok ilginçti. İcracıların gözünden eserlerine bakmayı seviyor ve icracıların görüşlerini inanılmaz bir sıcaklık ve samimiyetle göz önüne alıyor. Geçen ay, da Polonya’da bir festivalde, kendi önerisi üzerine “Veni Creator”un dünya prömiyerini yönettim. Besteci, 4.nci Senfoniyi nasıl kurcaladığımı, notlar aldığımı görünce partisyonumun kopyasını istedi, arşivinde olmasını istiyormuş!
Konserin solisti, günümüzün en büyük viyolonselcilerinden, Antonio Meneses’le de orkestramızla uyumu, vitüozitesi, herşeyiyle ancak en büyüklerde olan bir çalışma rahatlığı, güzel bir paylaşım yaşadık. Bestecinin ve solistin orkestrayla ilgili övgü dolu sözleri bizi mutlu etti."