Akademisyenlerden yanıt: 12 Eylül günlerine dönüyoruz
Akademisyenler Erdoğan ve YÖK’ün açıklamalarının ifade özgürlüğüne yönelik bir saldırı olduğunu dile getirdiler.
cumhuriyet.com.trBildiriye imza veren akademisyenler, Erdoğan ve YÖK’ün yaptığı açıklamaların ifade özgürlüğüne yönelik bir saldırı olduğunu dile getirdiler.
Erdoğan'ın Türkiye'ye davet ettiği Chomsky'den cevap
1100’ün üzerinde akademisyenden barış çağrısı: Bu suça ortak olmayacağız
Farklı tepki beklemiyorduk
Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı: Hem Cumhurbaşkanı’nın açıklaması hem de YÖK’ün inceleme başlatacağına yönelik ifadesi, ifade özgürlüğüne yönelik bir saldırıdır. ‘Hukukun gereği yerine getirilecek’ diyorlar, hukukun gereği ifade özgürlüğünü saygıyla karşılamak olmalı. Tabii bu yaklaşım, tartışma ortamlarını yok etmeye, muhalif sesleri ortadan kaldırmaya yönelik bir yaklaşım. Akademisyenler olarak farklı bir tepki beklemiyorduk. Biz sorumluluğumuzu yerine getirdik.
Önce barış, sonra anayasa
Prof. Dr. İzzettin Önder: Birincisi eğer özgürlük ve demokrasi üzerinde konuşuyorsak bütün fikirlerin; saldırıların hedefi olmadan özgürce konuşulması lazım. İkincisi, Türkiye son 30 yılda çok kayıp vererek mücadele ettiği halde, soruna çözüm bulamadı. Bu da gösteriyor ki barış dışı yollarla insani bir çözüme ulaşmak mümkün değil. Onun için önce barış!. Sonra parlamento çatısı altında müzakere edilerek yeni anayasa yapımı çerçevesinde çözüm.
Sınırlarımız daraldı
Doç. Dr. Ayşe Gül Altınay: Her aşamada hedef gösteriliyoruz. Metinde Türkiye’nin ulusal hukuku, uluslararası hukuku ve insan hakları hukukunu uygulanmasına bir davet vardı. Bu nasıl bir suç unsuru olabilir. Erdoğan’ın açıklamasında metni imzalayanlardan aşağılayıcı ifadelerle bahsedilmesi, hain ilan edilmeleri, artık ifade özgürlüğünün ve bilimin sözünün sınırlarının ne kadar daraldığını gösteriyor.
12 Eylül günlerine dönüş
Prof. Dr. Gençay Gürsoy: 1402’lik olma diye bir deyim vardı bizim zamanımızda. 12 Eylül döneminde, 150 kişilik bir kadro üniversiteden sorgusuz sualsiz, mahkeme kararı olmadan, kamu görevinde çalışmamak üzere atıldı. 12 Eylül günlerine geri dönüyoruz. O zaman bu icraatın başında bugün hayatta olmayan general vardı. Bu tehditlerin devam edeceği inancındayım. Alıştık, ama imza sahipleri adına söylüyorum, bu ülkeye demokrasiyi, barışı ve özgürlükleri getirene kadar devam edeceğiz.
İfade hürriyetini kullandık
Yrd. Doç. Erhan Keleşoğlu: Biz ifade hürriyetimizi kullandık. Akademi demek düşünceyi ifade hürriyeti demektir.
YÖK karar vermiş bile
Dr: Ohannes Kılıçdağı: Verilen tepki, Türkiye siyasetinin çok iyi bildiği karalama, ihanetle suçlamaya, bastırmaya, korkutmaya odaklı. YÖK’ün toplu soruşturma tehdidiyse tam darbe veya tek parti dönemlerini çağrıştıran bir durum. YÖK bildirinin, ‘teröre destek verdiğine’ karar vermiş bile çünkü mantık cumhurbaşkanının dillendirdiğiyle aynı. Devletin her yaptığına onay vermiyorsan otomatikman terörden yanasın. Ara pozisyonları yok etmeye çalışan bu mantık çatışmayı derinleştirecektir, dolayısıyla kabullenmemek gerek.