Adli Tıp skandalına yargı kalkanı

Mehmet Canpolat, Kocaeli Devlet Hastanesi’nin ‘cezaevinde kalabilir’ raporu vermesinden beş gün sonra, beynindeki tümör nedeniyle komaya girmişti.

Hilal Köse

Komünist Parti - İnşa Örgütü davasında müebbet hapis cezasına mahkûm edilen ve 18 yıllık cezaevinde kalan iki çocuk babası Mehmet Canpolat (48), 12 Ocak 2015’te yaşamını yitirdi. Canpolat ailesi o günden beri adalet arıyor. Canpolat’ı son ana kadar tahliye etmeyen, cezaevinde tedavisini yapmayan kamu görevlileri hakkındaki suç duyurusu takipsizlikle sonuçlanmıştı. Kocaeli 2. İdare Mahkemesi de ailenin tazminat davasında ‘hizmet kusurunun olmadığına’ karar verdi. Mahkeme, ailenin şikayetçi olduğu kurumlardan biri olan Adli Tıp’tan aldığı görüş alarak davayı reddetti.

Rapor beklerken komaya girdi

Cezaevinde uzun yıllar kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) ile mücadele eden, bir gözünü kaybeden Canpolat’ın avukatı, 13 Mayıs 2014 tarihinde, infazının ertelenmesi için savcılığa başvurdu. Kocaeli Devlet Hastanesi Sağlık Kurulu’nca 7 ay sonra verilen raporda “Cezasının infazının ertelenmesi gerekmez” denildi. Raporun çıkmasını beklediği süreçte Canpolat’ın sağlığı daha da bozuldu. Canpolat, 4 Aralık’ta, konuşamaz, hafızasını ve hareket kabiliyetini yitirmiş bir halde apar topar, Seka Devlet Hastanesi’ne, oradan da Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin tutuklu servisine sevk edildi. Burada beyninde tümör olduğu tespit edildi ve 3 operasyon geçirdi. Yoğun bakım ünitesine konuldu. Vücudu kemoterapiyi kaldırmadığı için uyutuldu.

İnfaza devam kararı

Canpolat’ın avukatı 10 Aralık’ta savcılığa infaz ertelemesi için yeni bir dilekçe sundu. Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı İnfaz Bürosu, Adli Tıp’tan görüş istedi. Adli Tıp raporunda, “Hükümlünün hastane şartlarında yatırılarak infazına devam edilmesinin uygun olduğu” ifade edildi. Canpolat ise 40 gün sonra yaşam savaşını kaybetti. Ailesi, sağlığa erişim hakkı ihlalinden suç duyurusunda bulundu. Savcılık, başkasına atfı mümkün kasıt ve kusur bulunmadığı gerekçesiyle soruşturmaya takipsizlik kararı verdi. Savcılığın, 7 Kasım 2016’da verdiği karar avukatlara gönderilmedi.

Adli Tıp’ta sessizlik

Ailenin, Sağlık ve Adalet Bakanlıkları aleyhine açtıkları 300 bin TL’lik tazminat davası Kocaeli 2. İdare Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme, ailenin şikayetçi olduğu Adli Tıp Kurumu’nu dosyaya bilirkişi atadı. Kurum savcılığa sunduğu raporda, ‘ölümde Kocaeli 1 No’lu Cezaevi’nde görevli doktor ve cezaevi personeline kusur atfedilemeyeceği’ bildirildi. Canpolat’ın muayeneye götürüldüğü diğer hastanalerdeki doktorlar hakkında değerlendirme yapmayan Adli Tıp, kendisine yönelik suçlamalara da ‘sessiz’ kaldı. Mahkeme davayı 1 Ocak 2018 tarihinde karara bağladı. Adli Tıp raporuna yapılan itirazların raporu kusurlandırıcı nitelikte olmadığına karar vererek, davayı reddetti. Savcılığın ölümle ilgili takipsizlik kararı verdiği anımsatılan kararda, Canpolat’ın gerekli tedavilerinin düzenlendiği, gerekli hallerde hastaneye sevkinin sağlandığı belirtildi.

Aile vazgeçmiyor

Ailenin avukatı Gülizar Tuncer, İstanbul Bölge İdare Mahkemesi’ne başvurarak karara itiraz etti. Tuncer, “Canpolat, yaklaşık 8 aylık bir dönemde hastalığının teşhis ve tedavisini yaptırmak için sürekli talepte bulunmasına karşın, gittiği hapishane revirinden veya hastanelerden, kendisine doğru dürüst muayene yapılmadan, ağrı kesiciler veriler hücresine gönderilmiştir. Tahliye için yaptığımız bütün başvurular sonuçsuz kalmıştır. Canpolat komada hastaneye yatırılmıştır” dedi. Tuncer, Adli Tıp Kurumu’nun da ‘ceza ertelemesine gerek yok’ raporu verdiğini anımsatarak, şöyle devam etti: “Adli Tıp, Canpolat yoğun bakımda hortumla beslenerek ve solunum cihazıyla nefes olarak, makinalara bağlı biçimde yaşamaya çalışırken bile cezasının ertelenmesi için rapor sürecini alabildiğine uzatmış, sürekli yeni bilgi, belgeler istemiş ve hastanede infaza devam raporu vermemiştir.”