'Açıklama gerçekdışı'
CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay, Adalet Bakanlığı'nın 'Silivri 1 No'lu Cezaevi'nde tek kişilik hücrede kendi isteğine bağlı olduğu' şeklindeki açıklamasının gerçekdışı ve çelişkili olduğunu belirtti.
cumhuriyet.com.trBalbay, dün avukatı aracılığıyla basın mensuplarına gönderdiği yazılı açıklamasına, “9 aydır isteğim dışında tek kişilik hücrede tutuluyorum” ifadesiyle başladı. Adalet Bakanlığı tarafından yapılan açıklamanın çelişkili ve gerçekdışı olduğunu belinrten Balbay şöyle devam etti:
“Tuncay Özkan ile aynı koğuşta kalırken yöneticilerin ‘Aynı koşullarda yerleştirileceksiniz’ sözüyle 28 Şubat 2011 akşamı 1 No’lu cezaevine sevk edildik. Gece yarısına doğru getirildiğimiz cezavinde 03.00’e kadar bekletildikten sonra, zor kullanma tehdidi ile ayrı hücrelere konulduk” dedi. 1 No’lu Cezaevi’ne konulmalarından 2 gün sonra İP lideri Doğu Perinçek’in getirildiğini ancak Perinçek’in hücreden alındığını anlatan Balbay, “Bir iki saat sonra Muzaffer Tekin’i benim koğuşma getirdiler. Ben de ikinci müdüre ‘Sayın Tekin ile hiçbir husumetim yok. Ancak kendisini tanımıyorum. Ben Cumhuriyet gazetesi yazarıyım, iddianameye göre teröristim. Sayın Tekin de iddianameye göre Cumhuriyet’in bombalanmasında rolü olan kişi. Birbirimizi tanımıyoruz ve bizi aynı koğuşa koyacaksınız’ dedim. O sırada Tekin de ‘Ben daha büyük koğuş olduğunu sanıyordum. Bu durumda ben de burada kalmak istemiyorum’ dedi. Aynı gün saat 19.00 sıralarında 2 görevli koğuşa geldi, ‘Birlikte müdüre gideceğiz’ dedi. Bana ‘Bu durumda herkesle husumetinin olduğuna ilişkin bir dilekçe yaz’ dediler. Ben de ‘Kimseyle husumetim yok, hem tanımadığım kişilerle ilgili nasıl husumetim var’ derim. Ben sadece söz verildiği gibi 4 No’lu cezaevi koşullarında kalmak istiyorum karşılığını verdim.”
“Ölünce mi?”
“Bakanlık hem kendisiyle çelişmekte hem de gerçek dışı bilgi vermektedir. Bu tablo gösteriyor ki, bizim tutuklu olmamız yetmemektedir. Bir anlamda ‘ağırlaştırılmış tutukluluk’ uygulanmaktadır. Bir milletvekili olarak soruyorum: Bu ortamı yaratanların, devamını isteyenlerin yüreği ne zaman soğuyacak. Amansız bir hastalığa yakalanınca mı? Ruhen çökünce mi? Ölünce mi?”