"AB'nin yaptırımlarını yanlış buluyorum"

Türkiye'de düzenlenen bir toplantıya katılan Eski Almanya Başbakanı Gerhard Schröder, dünya ekonomisi hakkında açıklamalarda bulundu. ABD'de patlak veren ve tüm dünyaya yayılan krizin reel sektöre etkilerinin giderilmesi için en az 2 yıla ihtiyaç olduğunu söyleyen Schröder, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) üyeliği konusunda ise AB'nin yaptırımları yanlış bulduğunu belirtti.

cumhuriyet.com.tr

Eski Almanya Başbakanı Gerhard Schröder, Marmaray'ın atık su tünelini inşa edecek ''Herrenknecht Tünel Sistemleri'' adlı Alman şirketi tarafından Çırağan Sarayı'nda düzenlenen ''Türkiye ve Almanya: Geleceğin Birlikte yapılandırılması'' başlıklı toplantıya katıldı.

Gerhard Schröder, toplantı öncesi şirketin yönetim kurulu başkanı Martin Herrenknecht ile gerçekleştirdiği basın toplantısında, dünyaya yayılan finansal krizin Alman ekonomisine etkisi konusunda yaptığı açıklamada, Türkiye'nin aksine daha fazla dünyayla bağlantılı olan Alman ekonomisinin krizden büyük oranda etkilendiğini belirterek, Alman ekonomisinin gelecek yıl bu sebeple büyüme yerine küçüleceğini ve bu küçülmenin yüzde eksi 1'in üzerinde seyredeceğini söyledi.

Alman hükümetinin krize karşı uyguladığı programı yeterli görmediğini ifade eden Schröder, alt yapı yatırımlarını ve halkın alım gücünün arttıracak tedbirleri içeren bir programın uygulanması gerektiğini dile getirdi.

Bu program için ayrılacak bütçenin Almanya GSMH'nın yüzde biri civarında bir rakam olması gerektiğini söyleyen Schröder, otomotiv sektörünün de bu doğrultuda desteklenmesi gerektiğini ifade etti.

Schröder, ''Krizin ne kadar devam edeceğini tahmin etmek mümkün değil. Önümüzdeki yılın ikinci yarısına kadar süreceği tahminleri yapılıyor. Ancak finans krizinin reel sektöre etkilerinin giderilmesi için en az 2 yıla ihtiyaç var'' dedi.

Finansal krize rağmen Türkiye'de Alman yatırımlarının durmayacağını, hız kesse de devam edeceğini dile getiren Schröder, Almanya için Türkiye'nin önemli bir pazar ve üretim yeri olduğunu söyledi.

Bir soru üzerine ''Avrupa'da Macaristan, Ukrayna ve İzlanda'nın Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından desteklenmesinin Avrupa'da endişe yaratıp yaratmayacağını'' değerlendiren Schröder, maddi yardıma ihtiyacı olan bu ülkelerin desteklenmesinin IMF'nin görevlerinden biri olduğunu, AB'nin finans krizi ile ilgili son derece mantıklı bir politika izlediğini dile getirdi.

 

Finansal konuları eşim düzenliyor

Schröder ''Finans krizi sebebiyle siz bir kayba uğradınız mı?'' şeklindeki soruya da şöyle yanıt verdi: ''Ailemizde finansla ilgili konular eşim tarafından düzenleniyor. Ben son derece rahatım. Ne bir karar aldım, ne bir yatırım yaptım. Yanlış bir şey yapmam söz konusu değil. Tasarruflarımızda bir zarara uğradığımızı söyleyemem. Eşim Almanya'nın Schwaben bölgesinden olduğu için çok tutumludur. Orada faiz oranları küçüktür, ancak güvenlidir. Fon ve hisse senetlerine yatırım yapıldığını sanmıyorum. Zaten elimizde o kadar para yok. Bir de zarar ettirecek yatırım araçlarına yatırım yapmadık sanırım.''

 

Türkiye'nin AB üyeliği

Gerhard Schröder, bir gazetecinin ''AB ile müzakere sürecinde her yıl en fazla 2 başlık açılıyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?'' şeklindeki sorusu üzerine, ''Ben AB'nin Türkiye ile ilgili yaptırımlarını yanlış buluyorum. Tam üyelik sadece Türkiye'nin değil, AB'nin de çıkarınadır. Ana hedef tam üyelik olmalı. Müzakere sürecine dinamizm getirilmeli. Bu durumun itici gücü Fransa oldu. Ancak yeni üye ülke Çek Cumhuriyeti'nin dönem başkanlığında müzakerelere biraz daha dinamizm gelecektir'' diye konuştu.

Kıbrıs sorununa da değinen Schröder, Kıbrıs meselesini kendisinin hiçbir zaman geciktirici bir neden olarak kabul etmediğini belirterek, Annan Planı'nı uygulama kararı alan tarafın Rum kesimi değil, Kuzey Kıbrıs tarafı olduğunu hatırlattı.

Schröder, Almanya Başbakanı Angela Merkel döneminde Türkiye ile Almanya ilişkileri hakkında yöneltilen bir soru üzerine de öteden beri Almanya ile ilişkileri güven içerisinde olan Türkiye'nin AB üyeliği konusunda 2 Alman siyasi partisinin konuları ele alışları açısından farklılıklar olabileceğini dile getirerek, ''Bu hükümetin Türkiye'nin AB üyeliği ile ilgili farklı tutkuları olabilir, ancak bunlar sadece tutkudur'' dedi.


"İran doğalgazına ihtiyacımız var"

Gerhard Schröder, basın toplantısının ardından katıldığı ''Türkiye ve Almanya: Geleceğin Birlikte Yapılandırılması'' başlıklı toplantıda, iş adamlarının sorularını yanıtladı.
Avrupa'nın enerji sorununda Türkiye'nin rolünü değerlendiren Schröder, Türkiye'nin konumu itibariyle 2 büyük enerji sağlayıcısı İran ve Rusya'nın da aralarında bulunduğu enerji sağlayıcısı ülkelerle Avrupa arasında bir enerji köprüsü olduğunu söyledi.

Şu anda dışardan 5 milyar metre küp doğalgaz alan Batı Avrupa'nın 2020 yılında doğalgaz ihtiyacının 200 milyar metre küp olacağını kaydeden Schröder, inşası süren boru hattı projelerinin bunun ancak 20 milyar metre küpünü karşılayabileceğini dile getirdi.
Schröder, Nabuko projesinin yanında diğer projelere de ihtiyaç olduğunu, projelerin birbiriyle rekabet içinde olmaması gerektiğini belirtti.

Avrupa ülkeleri ile Rusya arasında son dönemde bazı sorunlar yaşandığına dikkat çeken Schröder, ''İran doğalgazına ihtiyacımız var. İran'a karşı halihazırdaki ABD Başkanı'ndan farklı bir politika izlememiz gerekiyor'' dedi.