"Abdestinden şüphesi olmayanın..."

Partisinin TBMM Grup toplantısında konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ergenekon operasyonuyla ilgili eleştirilerde bulunan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a bilindik uslubüyle seslenerek "Abdestinden şüphesi olmayanın namazından şüphesi olmaz" dedi.

cumhuriyet.com.tr

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup toplantısında konuştu. Ergenekon operasyonuyla ilgili değerlendirmelerde bulunun Erdoğan, savcıların, hakimlerin tamamen bağımsız bir şekilde çalışmalarını sürdürdüklerini ve sürecin tamamen hukuk çevresinde işlediğini söyledi.

Erdoğan, hükümet, siyasetçiler ve yurttaşlar olarak kendilerine hukuk kurallarının en sağlıklı şekilde işlemesine yardımcı olmak görevinin düştüğünü belirterek, "Bunun dışında durumdan vazife çıkarmak anayasa ve yasalara aykırı olduğu gibi hukukun sağlıklı şekilde işlemesine zarar verecektir" dedi.
 

"Bu bombalar neyin nesi?"

Bütün modern devlet sistemlerinde yasama, yürütme ve yargı erklerinin olduğunu ve bu erklerin birbirine müdahale edemediğine işaret eden Başbakan Erdoğan, "Yürütme özellikle emniyetimiz açısından kalkıp da adaletin kendisine tevdi ettiği, verdiği bir görevi yerine getirirken niçin birileri bundan rahatsız oluyor? Ben bunu hayretle karşılıyorum. Esasen hükümet olarak da, siyasetçiler olarak da vatandaşlar olarak da bize düşen hukuk kurallarının en sağlıklı şekilde işlemesine yardımcı olmaktır. Bunun dışında durumdan vazife çıkarma gayreti içinde olanlar var. Anayasaya ve yasalara aykırı olduğu gibi hukukun sağlıklı şekilde işlemesine de zarar verecektir" dedi.

Erdoğan, hükümet olarak iş başına geldikleri andan itibaren birçok kirlilikleri ortaya çıkarmanın ve karanlıkları aydınlığa kavuşturmanın gayreti içinde olduklarını ifade ederek, şöyle dedi:
"Gelirken 'biz mafyalarla çetelerle mücadele edeceğiz' dedik. Asla bizim mafyalarla, çetelerle mücadelemiz bir intikam hırsına dayalı değildir. Fakat bazıları, başta ana muhalefet öbür taraftan yavru muhalefet adeta böyle kızım sana söylüyorum gelinim sen işit kabilinden bunun bir intikam hırsından kaynaklandığını ortaya koyma gayretine giriyorlar. İnsan biraz burada insaf eder, biraz sıkılır. Allah aşkına günlerdir çukurlardan çıkarılan bu bombalar bu silahlar neyin nesi? Bu haritalar neyin nesi? Birilerini vurmaya yönelik, öldürmeye katletmeye yönelik bu planlar neyin nesi? Bu konuda yargı, yürütmeye böyle bir görevi vermiş ve yürütme de bunu sümenaltı etmeden meydana çıkarmışsa o zaman bizim güvenlik güçlerimizi, polisimizi de jandarmamızı da alkışlamanız gerekir tebrik etmemiz teşekkür etmeniz gerekir."

 

"Bunlar daha işin başı"

Suç işleyenlerin hangi kurum içinde olursa olsun o kurumun zan altında bırakılmaması gerektiğini kaydeden Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
"İşte dün gece olanları görüyorsunuz. Yine bakıyorsunuz ki insana hayrete düşüren law silahlarından tutunuz el bombalarına varıncaya kadar binlerce mermiye varıncaya kadar, nedir bu hal? Bakın neler yapılıyor? Ne tür adımlar atılıyor. Bu ülkede neler olmuş, neler oluyor? Kim bilir. Bunlar daha işin başı. Daha neler gelecek insanı bir düşündürüyor. Birilerinin bu işe güvenle, cesaretle gitmesi gerekiyor. Ben burada bu noktada güvenle cesaretle vicdanını sesine uyarak adımı atan herkesi kutluyorum tebrik ediyorum ve hayırlı olsun."

"Biz çocuklarımıza, torunlarımıza tertemiz bir Türkiye bırakmak zorundayız" diye konuşan Erdoğan, şu anda bunun çalışmalarının yapıldığını söyledi. Erdoğan, Türkiye'de çok şeyin ülkede sümen altına girdiğini belirterek, "Bunları içimizde çok bilen arkadaşlarımız var biz de bunları çok iyi biliyoruz. Maalesef bunları bize yaşattılar. Bildiğimiz içindir ki bu konudaki hassasiyetimizi koruyoruz" diye konuştu.
 

"Neden korkuyorsun Sayın Baykal?"

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın hukuk sürecine her fırsatta müdahale etmek istediğini savunan Erdoğan şöyle dedi:
"Ana muhalefet liderinin hukuk fakültesi mezunu olduğunu biliyoruz, bir süre avukatlık yaptığını da biliyoruz. Üzerinden çok zaman geçti ama herhalde hukukun temel ilkelerini benden daha iyi bilecektir, unutmamıştır. Bir dönem geliyor 'çetelerle, mafyayla, gladyoyla mücadele edilmelidir' diyor ama bir dönem geliyor çetelere mafyaya avukatlık yapıyor. Bir dönem çetelerin üzerine gidilmesi için soru önergesi veriyor, bir dönem gemliyor 'ıvır zıvır' ifadesini kullanıyor. Bir dönem 'şeriatın kestiği parmak acımaz' diyor 6 ay geçince hukuka savcılara hakimlere kontrolsüz şekilde hücum ediyor. Neden korkuyorsunuz Sayın Baykal? Neden çekiniyorsunuz? Bağımsız mahkemeler gerekenleri, gereken usullerde yapıyorlar? Telaş etmenize hiç gerek yok. Anadolu güzel bir laf var: Abdestinden şüphesi olmayanın namazından şüphesi olmaz. Olay bu kadar basit.Bazı isimlerle gönül bağınız, iletişiminiz, ilişkiniz olabilir. Bu ülkenin savcısı, hakimi soruşturmasını yapar, kararını verir, masumsa masumiyetini açıklar, şüpheliyse mahkemeye zaten sevk eder. Bu paniğiniz niye? Hiç korkmayın, hiç telaş etmeyin. Hele hele mahkemeler üzerinde siyasi baskı oluşturmaya hiç yeltenmeyin. Bir kez daha söylüyorum. Aksi ispat edilene kadar herkes masumdur. Bizim hukuka bakışımız budur. Bizim tutuklananlara yargılananlara bakışımız budur. Akla karanın er geç açığa çıkacağından biz şüphe duymuyoruz. Gelin siz de adalete güvenin gelin siz de hukuk sistemine güvenin gelin siz de bu ülkenin hakimlerine savcılarına güvenin ve lütfen mesuliyet makamında biri olarak elinizi ve dilinizi hukukun üzerinden lütfen çekin."

Erdoğan, Anayasa'nın yargı bağımsızlığıyla ilgili hükmü de anımsatarak, "Birileri söylediği zaman 'burada yargıya müdahale var' deyip de Sayın Baykal söylediği zaman 'ne kadar da güzel söylemiş, bize destek çıkmış diyenleri' kınıyorum" diye konuştu.

 

"Gazze'de insanlık test ediliyor"

İsrail'in Gazze'ye yönelik başlattığı operasyonla ilgili değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, operasyonlarda ölü sayısının 900'e yaklaştığını kaydeden gerçek kayıp sayısının bu rakamın üzerinde olduğuna dikkat çekti. Erdoğan, Gazze'de tüm bir insanlığın test edildiği, sınandığını belirterek, İsrail'in BM Güvenlik Konseyi'nin, ABD'nin çekimser, diğer 14 üyenin ise oybirliği ile vermiş olduğu ateşkes kararını tanımadığını anımsattı. Saldırıların durması için uluslararası toplumun önemli bir bölümü duyarsız bir tutum sergilemeye devam ettiğini belirten Erdoğan, "Adeta 'İsrail işini bitirsin, yapacağını yapsın, arkasında enkaz bıraksın sonra devreye gireriz' şeklinde bir tavır sergileniyor. Bu saldırılara karşı susmak, harekete geçmemek sebep olunan drama ortak olmaktır. Ölen masum çocuklardan, İsrail ile birlikte sessiz ve tepkisiz kalan herkes sorumludur" dedi.

"Gazze'de yaşananların artık diplomasinin sınırlarını aşmıştır" diyen Erdoğan, "Bir yandan masum insanların üzerine bomba yağdırmak, bir yandan da bu insanların yaralarını sarmasını engellemek, bununla kalmayıp ekmeği, suyu, elektriği, yakıtı, ilacı, bu insanlardan esirgemek hakla hukukla evrensel değerlerle diplomasiyle bağdaşmıyor" diye konuştu.

 

"Benim duygusallığım Filistinlilere"

Başbakan Erdoğan, bir zamanlar İspanya'dan kovulan Musevilerin o zamanlarda mağdur olduklarını, mağdur oldukları için Türkiye onlara Osmanlı olarak bağrını açtığını belirterek şöyle dedi:
"Ama şimdi o mağduriyeti yaşamış olan Museviler, maalesef Musevi olarak - bugün bu ifademi kullanmıyorum - İsrail olarak Filistin'e bomba yağdırıyor ve mağdur bir toplum meydana getiriyor. Bunu ben bir Müslüman olarak, oradaki Müslüman kardeşlerimi sahiplenmek noktasında değil, birinci derecede insan olarak sahiplenme durumunda ve bir Müslüman yaklaşımıyla da olaya yaklaşıyorum."

Türkiye'nin Gürcistan'a, Somali'ye, Lübnan'a da aynı şekilde yaklaştığını belirten Erdoğan, uluslararası medyada kendisinin duygusal yaklaşım içinde olduğuna dair çıkan haberlere de şu sözlerle yanıt verdi:
"Benim duygusallığım, Filistin'de şehit olan, ölen çocuklara, kadınlara, bütün sivillere karşıdır ama İsrail'in uygulamalarına karşı değildir. İsrail'in uygulamalarına karşı bir siyasetçi olarak duruyorum. İnsanlığın, bir dram olarak ortaya konulmuş bu uygulamaya, sorumluluk mevkiindeki bir Başbakan olarak karşı duruyorum. Ona göre de atılacak adımları, şüphesiz ki bundan sonra çok daha farklı atacağımızı ifade etmek istiyorum."

 

"BOP Ortadoğu barışı için kuruldu"

Başbakan Erdoğan, Büyük Orta Doğu Projesi'nin (BOP) amaçları ve bu amaçlar içinde Türkiye'nin üstlendiği görevin belli olduğunu belirterek, BOP'un Ortadoğu barışına yönelik kurulduğunu, bunun yanında bölgenin ekonomik kalkınmasına, özgürlüğüne, kadın haklarına yönelik kurulmuş, eğitim özgürlüğünü daha ileri safhalara taşımak için atılmış bir adım olduğunu savundu. BOP çerçevesinde Türkiye'ye de görev verildiğini ve Türkiye'nin de bu görevi üstlendiğini belirten Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu, aslında şu anda zaten doğmadan ölen bir proje durumuna düştü. Bunu kalkıp ikide bir, gerek ana muhalefeti gerek yavru muhalefeti, bu şekilde kullanıyor. Bunun bizi bağlayıcı yanı yok. Bu konuyla ilgili olarak bizi bağlayan, Tayyip Erdoğan'ın attığı bir imza yoktur. Bu sadece insani olarak bizim üstlendiğimiz görevdir. Kusura bakmasınlar, ne ana muhalefet ne yavru muhalefet ne yanındakiler, bizim şu anda Ortadoğu'da duyduğumuz hassasiyeti, bugüne kadar duymadıkları gibi bundan sonra da duyamazlar."

 

"Randevu istersin, gelirsin özel konuşursun"

İsrail'in yaptığı operasyonun Yahudi dayatması ve Yahudi desteği altında olan medya tarafından mazur göstermeye yönelik tavır sergilediğini savundu. Erdoğan şöyle dedi:
"Bizim de bu noktada attığımız adımlar ve söylemlerimize, 'yarınlar düşünülmelidir. Yarınlarda bu ilişkiler ne olacak?' diye soranlar oluyor. Bunları soruyorsan, ne olacağını merak ediyorsan, randevu istersin, gelirsin oturur sizinle özel bunları konuşuruz. Her şeyi kalkıp da burada ve meydanlarda konuşmanın anlamı yok. Nerede, neyi, ne zaman, nasıl konuşacağımızı da bilmeliyiz. Türkiye olarak, hükümet olarak Ortadoğu tarihinde barışı en fazla arzulayan ve bölge ülkelerini barış noktasında en çok teşvik eden biz olduk. Somut ilerleme kaydettik. Diplomasinin gereği neyse bunları A'dan Z'ye yapmaya çalıştık."
 

"Antisemitizme prim vermedik"

Sivil bir toplum örgütünün başkanlığını da yapan bir köşe yazarının siyasette ve uluslararası diplomaside özel temsilci diye bir şey olmadığını yazdığını kaydeden Erdoğan, "Önce insan sorar, öğrenir. Ama tabii kendi zat-ı şahanelerine bunları yakıştıramadıkları için, sorma lütfunda bulunamıyorlar. Evet beyefendi, özel temsilci vardır. En ileri en gelişmiş ülkelerin özel temsilcileri vardır. Karşılıklı olarak bunlar oluşturulur. Bunlar karar vericilere altyapıyı hazırlar ve karar vericinin önüne gelir. Onlar da karşılıklı oturur karar verirler. Şu anda benim özel temsilcim yanındaki arkadaşlarıyla Kahire'den Şam'a geçti ve şu anda tekrar Kahire'ye geçmesi lazım. İnşallah, temenni ediyoruz ki bunun neticesinde hayırlı bir karar çıksın."

Başbakan Erdoğan, ne kendisinin, ne hükümetin ne de partisinin antisemitizme ve Yahudi karşıtlığına asla prim vermediğini ifade ederek üslubunun sert olduğu şeklindeki eleştirilere de "Herhalde bu, fosforlu bombalardan daha sert değil. Kusura bakmayınız, ben de her şeyden önce bir insanım, her şeyden önce Başbakanlık görevimin yanında bir babayım. Bizler, dürüstlüğü, doğruluğu, şiar edinmiş bir medeniyetin çocuklarıyız" sözleriyle yahıt verdi.

Erdoğan konuşmasında 29 Mart'ta yapılacak olan yerel seçimlerle ilgili değerlendirmelerde de bulunarak, partisinin adaylarını parti içi demokrasiyi işleterek belirlediklerini söyledi.

"İzmir, Eskişehir, Diyarbakır, Mersin gibi büyükşehirlerimizi ak belediyecilikle tanıştırmak istiyoruz" diye konuşan Erdoğan, bu noktadaki gayretimiz farklı olacaktır. Ak belediyecilikten bu illerimiz de nasibini alsın istiyoruz" dedi.
 

"Ne demek kredi mağduru"

Sicil affı düzenlemesi hakkında da konuşan Erdoğan, "kredi kartı mağduru" ifadesini kabul etmediğini söyleyerek şöyle dedi:
"Ne demek kredi kartı mağduru? Parayı sınırsız kullanıyorsun, ondan sonra ödemiyorsun. Sonra da kredi kartı mağduru oluyorsun, bu nasıl iş? Kredi kartını kullanmada kusura bakmasınlar ciddi bir yanlışlık, haksızlık var. Öbür tarafta kazandığı kadar tüketmesini bilenle, kazanmadığını tüketme gayreti içerisine gireni aynı kefeye koyabilir miyiz? Nasıl oluyor da mağdur oluyor? Biz dürüst bir toplumu inşa etmenin gayreti içerisinde olacağız. Benim insanım dürüsttür, dürüstlüğü sever, dürüst olanın yanındadır. Bunu sağlayacağız. Bunu siyasi istismar vesilesi yaparak kredi kartı mağduru gibi bir ifadeyi literatüre sokmanın hiçbir anlamı yok. Ciddi bir yanlıştır."

Başbakan Erdoğan AB ile ilişkiler konusunda da değerlendirmelerde bulunarak AKP İstanbul Milletvekili Egemen Bağış'ın, AB ile ilişkilerde başmüzakereciliğe atandığını anımsattı. Erdoğan, Dışişleri Bakanlığının çok daha farklı bir performans sergileyebilmesi için müzakere süreciyle ilgili başmüzakerecilik görevini Bağış'a verdiklerini açıkladı.