A tipi kişiliğe dikkat! Farkında olamayabilirsiniz
Şişli Memorial Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Deniz Şener 17 Nisan Dünya Hipertansiyon Günü'nde hipertansiyon tedavisine dikkat çekti ve "A tipi dediğimiz kişilik tipi hipertansiyona neden olabilir" dedi.
DHA
Tansiyona belli bir noktaya kadar müdahale edilmediğini belirten Dr. Şener, "Normal şartlarda 120/80 olarak adlandırdığımız tansiyonun damar içerisindeki kanın basıncının yükselmesi halidir. Kan basıncının yüksekliği, hafif, orta, ağır derecelerde olabilir. Kan basıncı 140'a 90 oluncaya kadar kabul edilebilir sınırda tansiyon olarak değerlendiriyoruz. Bunun üzerindeki değerleri mutlaka müdahele edilmesi, normal seviyelere getirilmesi gerekiyor" dedi.
TÜRKİYE'DE 15 MİLYON TANSİYON HASTASI VAR VE BİRÇOĞU FARKINDA DEĞİL
Hipertansiyonda genetik yatkınlık, kişilik yapısı ve beslenmenin de etkili olduğunu belirten kardiyoloji uzmanı Dr. Deniz Şener şunları söyledi,
"Tahmin edilenin çok üzerinde hipertansiyon olan kişi var. Şu an Türkiye'de en az 15 milyon civarında yüksek tansiyonu olan kişi var. Maalesef sinsi seyreden, çok fazla belirti vermediği için de fark edilmeyen bir durum. Tansiyonun belirtileri çabuk yorulma, eforla birlikte çarpıntı hissetmek, baş ağrısı, baş dönmesi, dengesizlik, çabuk yorulma, efora tahammülsüzlük gibi pek çok şikayetin sonucunda ortaya çıkan bir rahatsızlık. Yüksek tansiyonu olan kişilerin, tansiyon ölçümü ile ancak tansiyon hastası oldukları anlaşılır."
A TİPİ KİŞİLİK HİPERTANSİYON NEDENİ
Tansiyonun doğru ve sürekli ölçümü ile kişilerin hipertansiyonu olup olmadığının anlaşılabileceğini belirten Dr. Şener, 5 dakika dinlendikten sonra, her iki koldan da yapılan tansiyon ölçümünün önemli olduğunu belirtti. Bir kere yapılan tansiyon ölçümlerinde teşhis koyulamayacağını da belirten Dr. Şener, uzun süre ve her gün düzenli yapılan ölçümlerle doğru teşhisin koyulabileceğini söyledi ve kişilik tipinin tansiyon üzerindeki etkisini şöyle açıkladı:
"Tansiyonda en önemli etken genetik yapıdır. Tansiyonu yükselten faktörlerden bir tanesi de hormonal faktörlerdir ki adrenalin bunlardan bir tanesidir. Heyecanlı, duygusal, olaylardan çabuk etkilenen, A tipi kişiliği olan kişilerde tansiyon olma ihtimali çok daha yüksektir. Önceleri geçici, zaman zaman olan yükseklik yani labil dediğimiz hipertansiyon dediğimiz tansiyonu takiben yerleşik tansiyon şekline dönüşür. Onun için duygusal değişimi çabuk hisseden, hassas yapısal özelliği olan bu kişilerde tansiyon olma ihtimalini düşünmek ve tansiyon takiplerini yapmak gerekir."
ANİ TANSİYON YÜKSELMESİNDE SARIMSAK İŞE YARAMIYOR
Yüksek tansiyonu olan kişilerin ilaçları bırakması halinde inme, felç, kalp rahatsızlıklarına yakalanabilecekleri konusunda uyaran Şener bu konuyla ilgili de şunları söyledi,
"Tansiyon yüksekliği kalp adelesinde kalınlaşma, damar sisteminde sertleşme yani damarın adele sisteminde olan kalınlaşma ile birlikte kendini gösterir. Organların beslenmesini bozar. Başta kalp, böbrek ve beyin olmak üzere hayati organlarda hasara neden olur. Onun için tansiyonun normal sınırlar içerisinde kalmasını sağlamak çok önemlidir. Ara ara bakılan tansiyonların normal çıkmış olması, tansiyon ilaçlarını terk etmeyi gerektirmez. Tansiyon yüksek olduğu zaman ilaç almak son derece yanlış bir davranıştır. Çünkü tansiyonun yükselmesiyle birlikte yapacağı zararı zaten yapmış sayılır. Onun için tansiyon yükselmeden düzenli ilaç kullanılarak yükselmemesini sağlamak gerekir. Onun için yüksek tansiyonu olan kişilerin mutlaka düzenli ilaç kullanması gerekir. İlaçlarını bırakmak, bu kişilerde ara ara olan tansiyon yükseklikleri ile zararlı olur hatta çok ciddi tansiyon krizlerine neden olabilir."
Tansiyon tedavisinde iki tane önemli nokta olduğuna da dikkat çeken Dr. Şener bu noktaları açıkladı, "Bunlar aktivitenin arttırılması, kilo verilmesi ve düzenli ilaç kullanılması. Bir de ani yükselen tansiyonlarda müdahale şekli var. Şehir efsanesi olarak çok fazla duyduğumuz limon suyu içilmesi, sarımsak yenilmesi gibi bir takım yöntemler var. Sarımsağın belki tansiyonu düşürdüğüne dair bir iki bilgi var ama ani yükselen tansiyonun düşürülmesinde bu söylediğimiz faktörler çok etkili değiller."