500 yıl sonra Piri Reis'in izinde...

Piri Reis, ünlü dünya haritasını nasıl yaptı? 'Kristof Kolomb' ile görüşmüş müydü? Piri Reis hakkında uzun bir süreden beri araştırma yapan ve belgesel bir film hazırlayan Gülşah Çeliker ile Piri Reis üzerine konuştuk.

cumhuriyet.com.tr

 

Neden Piri Reis?
Piri Reis de tıpkı Sabiha Gökçen gibi benim çocukluk önderimdi... Ben çocukken de coğrafyaya meraklıydım. İstanbul’da çok yağmur yağdığında, evlerimizin arka bahçesinde oluşan göl ve tepecikleri, Kızıl Deniz, Süveyş Kanalı diye adlandıran bir grup maceracı çocuktan biriydim ama babamın mesleği nedeniyle, etrafımda sürekli değişen coğrafyalar da kaderim olmuştu...

Tabii, Piri Reis özellikle, İngiltere’deki, lisansüstü eğitimimin ardından, staj yaptığımda, beraber çalıştığım; İngiliz yapımcı ve yönetmenlere, belgesel proje fikri olarak sunduğum tarihten beri aklımda. Piri Reis World Mapmaker, şimdi projemin ismi de, ‘Piri Reis Mapmaker of the World’ yani ‘Piri Reis Dünya Haritacısı

Dünya’da Piri Reis üzerine hangi çalışmalar yapılmış?

Piri Reis’in haritasının keşfi, aslında oldukça yeni; Topkapı Sarayı’nın entlektüel kalıntıları arasında, 1929 yılında, arkeoloji ve müzeler müdürü Halil Eldem’in öncülüğünde, Ord. Prof. Paul Kahle tarafından, el yazmaları ve haritalar incelenirken bulunmuş. Akabinde harita, Alman profesör tarafından, Atatürk’e Çankaya’ya çıkarılıyor, hatta Afet İnan da orada, Atatürk hemen reprodüksiyonlarının yapılmasını ve araştırılmasını, daha sonra bir kitap hazırlamasını istiyor. Zira, 1931 yılında, haritayı, Hollanda Leiden’de yapılan, 18. Şarkiyatçılar Kongresi’nde, ilk defa dünyaya tanıtan Profesör Kahle, Piri Reis’in 1513 Dünya haritasını, Kristof Kolomb’un kayıp Amerika haritası Topkapı Sarayı’nda bulundu diyerek anons ediyor! Hollanda, İngiltere ve İtalya’da haber ve makaleler yayımlanıyor.

Paul Kahle’nin iki makalesinin ardından, son yıllarda yayımlanmış birçok yeni eserler var.

Piri Reis üzerine bilmediğimiz ilginç şeyler var mı? Bunlar nelerdir?

Bir kere Piri Reis’in en bilinmeyen özelliği tam bir koleksiyoner olduğudur. Tabii ki çok zeki, çalışkan ve meraklı bir insan, indiği karalardan lokal pazarlardan, savaşlardan ganimet olarak sürekli harita topluyor, her türlü yeni bilgi ve keşfin peşinde iz sürüyor. Eline geçirdiği haritaları, büyük bir titizlikle analiz ederek birleştiriyor. Gerçek bir bilim adamı gibi çalışıyor, yani tez, antitez, sentez yapıyor. Bu sebeple o muhteşem Kitab-ı Bahriye vücuda geliyor. Tüm Akdeniz’in büyük bir portolan kitabı; atlasıdır... Oradaki efsaneler, onun anlatımı ve yeni keşifler de haritaları ile bugüne ulaşmıştır.

Bir de hem Türkler hem de yabancılar trafından bilinmeyen nokta; Piri Reis ve Kristof Kolomb’un dönemdaş, meslektaş ve arkadaş olduklarına, bilgi alışverişi yaptıklarına dair bulgular. Bir de tabii hayatlarında kesiştikleri diğer bir nokta, İspanya’daki ortak bağlantıları ile Piri Reis’in İtalya’dan bir başka atlasçıdan ilham alması gibi yeni bilgiler. Bunların hepsi belgeselde; arşiv belgeleri ve özel röportajları ile yer alacak...

Piri Reis üzerine inşa edilen en büyük mit nedir?

Tabii ki, Piri Reis’in meşhur 1513 Dünya haritasının uzaylılar tarafından yapıldığı! Bu gerçekten hayal sınırlarını zorlayıcı ve onun bilim adamı kimliği, zeki, araştırmacı, çalışkan bir kartograf olarak meydana getirdiği, iki büyük Dünya haritası ve Akdeniz atlası ile Kitab-ı Bahriye için verdiği emekleri hor gören yersiz bir tahmin....

Piri Reis haritalarını tamamen kendi başına mı çizdi, eline geçen İtalyan vb. haritaları da kullanmış mı?

Elbette eline geçen çok farklı haritaları kullanarak kendi haritasını oluşturuyor. Hatta geçen ay, İstanbul’da, emekli İtalyan Amiral Paolo Bembo, ‘Piri Reis, Venedikliler: Haritacılık Bilgileri Doğu’dan mı geliyordu?’ konulu bir konferans verdi. Ayrıca İtalya’da görüştüğüm, Kolomb hakkında bir kitap yazan gazeteci ve yazar Ruggero Marino da kitabının bir bölümünü Piri Reis’e ayırmış. Özellikle 1513 Dünya haritasının, İtalyan kaynaklarına dayandırılarak pek çok Hıristiyan haritasının birleştirilmesiyle oluştuğunu savunuyor. Aynı fikri, Napoli Üniversitesi’nden Kolomb uzmanı Prof. Simonetta Conti de savunuyor. Ayrıca, Venedik, Ca Foscari Üniversitesi’nden Osmanlı tarihçisi Maria Pia Padani de Venedik haritalarını kullandığını söylüyor.

Piri Reis’in Kolomb haritasını kullanması nasıl gerçekleşiyor?

Piri Reis’in, Kolomb’un 1498 tarihli meşhur kayıp haritasını kullandığı doğrudur. Bu da 1501’de Piri Reis’in amcası ünlü deniz kaptanı Kemal Reis’in kumandasında, Valencia açıklarında, İspanyollara karşı yapılan büyük deniz savaşını kazanmalarının ardından, tecrübeli gemi kaptanlarından birinin esir alınması ile gerçekleşiyor. Rodrigo, Kristof Kolomb’un 2 ya da 3 Amerika seferinde de bulunan bir kaptan ve böylece Kolomb’un Amerika haritası da savaş ganimeti olarak, Osmanlıların eline geçiyor.

Haritalarla casusluk var mı? Harita çalma ya da getirme?

Evet var bence. Zira 15. ve 16. yüzyıla has bir durum olarak aynı zamanda ‘keşifler çağı’ ve deniz gücünün keşfedildiği bir dönem olarak göze çarpıyor... Böylece yeni keşfedilen yerler ile yeni ve zengin kaynaklar da kullanıma hatta sömürüye açık hale geliyor. Nitekim 17.yy.’dan sonrası, büyük imparatorluklar ve sömürgeler dönemi olarak tarihe geçiyor. Haritalar yüksek değerlerde satılıyor ve bazen gizlice el değiştiriyor. Şehirlerdeki lokal pazarlarda gizli haritalar satan kimseler olduğu biliniyor. Hatta deyim yerindeyse, bu haritalar, ‘pasaport’ niteliğinde çünkü ele geçiren kaptanlar ile ülke yeni ve bakir kaynakların kaşifi ve sahibi olabiliyor. Kesinlikle eski dönem casusluk maceralarının haritalar üzerinden döndüğünü söyleyebiliriz.

Piri Reis’i denizcilik ve bilim tarihinde nereye koyuyorsunuz?


Piri Reis, kesinlikle Türk denizcilik tarihinde ardında bıraktığı eserler, makale ve kitaplara konu olan dünya haritaları (1513-1528) ve 232 Akdeniz haritası içeren Kitab-ı Bahriye’si ile en üst sırada. Bilim tarihinde de ilk üç arasındadır; eğer hocalarım bana kızmazlarsa, günümüzde de geçerliliği olan bu değerli harita ve eserleri dolayısıyla hakkı birinciliktir.

Yeni adalar ve haritacılık tarzında yenilikler var mı?


Tabii ki Akdeniz’in bilinmeyen bazı adalarının da resmedildiğini görüyoruz. Kitab-ı Bahriye, 232 kıyı ve ada haritası ile çok kapsamlı bir Akdeniz portolandır. Haritacılık tarzında ise yeni geliştirilen Mercator tekniğini kullandığını söyleyebiliriz. 1513 haritasından ziyade 1528 haritasında. Amerikalı Prof. Svat Soucek, 1528 Dünya haritasını; 7 renk ayrımı, rüzgâr gülleri ve çerçevesindeki sanatsal ayrıntıları ile haritacılık başyapıtı olarak tanımlar. Döneminin kuşkusuz en güzel haritasıdır...

Piri Reis haritalarındaki limanları ve yolları takip ederek seyahat eden var mı?

Ege ve Akdeniz’de kısa mesafelerde birkaç denemenin yapıldığını tahmin ediyorum. Aslında, deniz tarihçisi Ahmet Güleryüz’ün fikir önderliğinde; Piri Reis’in izinde bir Akdeniz seyrü sefer ( kruvaze ) planımız var. Hatta geçen yaz sonunda yapmayı istedik, rotayı ve ziyaret edeceğimiz ülkeler ile adaları belirledik, 9 Eylül Üniversitesi’ne bağlı; Piri Reis araştırma gemisi ile yapmak için olumlu görüşmeler yaptık. Uluslararası bir çekim ve bilim ekibi için çalışmalar yaptık, ama bu sefer için ayrı bir sponsora ihtiyacımız olduğundan gerçekleştiremedik. 2013 yılı yaz başında; belgeselin karadaki prodüksiyonun bitiminin ardından denizlere açılacağız, tabi, bunun için hâlâ sponsora ihtiyacımız var...

Piri Reis’in idamı ile Osmanlı ne kaybetti?

Benim fikrime göre, Piri Reis’in Kanuni Sultan Süleyman’ın emri ile savunmasını bile vermeden idam edilmesi, Osmanlı İmparatorluğu için sanki parlak bir devrin kapanışı ve sessiz bir devrin başlangıçı olmuştur... Ondan sonra da bilim adına, coğrafya ve kartografya konusunda; bir yeni keşif, ya da buluş olmamıştır. Onun ardından bilimsel çalışmaların ve yeni keşiflerin önü tıkanmıştır. Avrupa’da kâşifler ve mucitlerle, yeni buluş ve icatların olduğu, bizimse onları ancak kopyaladığımız bir dönem başlamıştır. Osmanlı, belki de bilimsel geleceğine ket vurmuştur...

Şimdi projeniz ne durumda?

Belgesel, 6 yıllık büyük bir emek, araştırma; Türkçe, Osmanlıca, İtalyanca, eski Latince, İspanyolca, Almanca, Fransızca geniş bir bibliyografya çalışması ile Vatikan’ınkiler dahil pek çok kaynak taranarak, yüzlerce uzman kişi ile oluşturulan bilimsel ağ çerçevesinde, nihayet 2013’ün ortalarına kadar bitireceğimiz bir olgunluğa geldi... Zira, bunca çabadan sonra bu belgeseli tamamlamayı, Osmanlı bilim mirasına saygı, onun değerini bilen genç Cumhuriyetin liderlerine ve halkımıza karşı bir görev olarak görüyorum.

Son bir gayret ve sponsorluk desteği ile yegâne amacım; projeyi Akdenizli ve global perspektifi ile uluslararası alanda da ses getirecek bir belgesel olarak gerçekleştirmek ve ülkemizin tarihi, kültürel ve bilimsel alandaki başarılarına bu eserle bir yenisini eklemektir...