'301 diyorlar ya, doğru değil 500 kişi'
Soma’daki faciadan 10 saat sonra sağ kurtulan madenci Cumhur Ataş, ’Televizyonlarda 301 diyorlar ya, doğru değil 500 kişi.’ diyor.
cumhuriyet.com.tr
Soma'daki maden faciasından yaralı olarak kurtulan maden işçisi Cumhur Ataş, Ayşe Arman'a verdiği röportajda kazada hayatını kaybedne madencilerin sayısı için tartışma yaratacak bir iddia ortaya attı. Ataş, kazada 301 değğil 500 işçinin hayatını kaybettiğini iddia etti.
İşte o madencinin Ayşe Arman'a anlattıkları:
Allah bir an evvel canımı alsın diye kelimeyi şahadet getiriyordum
CUMHUR Ataş da o sessiz kahramanlardan biri.
İçeride 10 saat kalıp korkunç acılar yaşadıktan sonra kurtarıldı. Ama hiçbir şey, kurtarılmakla, yeryüzüne sağ salim çıkmakla, gün ışığı görmekle, temiz hava solumakla bitmiyor. İnanılmaz travmalar oluşuyor onlarda. Cumhur’u aradığımda psikologdan yeni çıkmıştı. Önümüzdeki günlerde uzmanlarla, madencilerinin ve ailelerin yaşadıkları travmayı da konuşmak istiyorum...
İsim?
-Cumhur Ataş.
Yaş?
-28.
Cumhur, o madenden 10 saat sonra çıkarıldın. Allah’a şükür hayattasın. Neler anlatırsın?
-Ne anlatayım... Azrail’le mücadele ettik, Azrail’le boğuştuk! Hayatta olmam tamamen şans eseri.
Kaç kişiydiniz?
-180-200 arası.
Patlama olduğunda neredeydiniz?
-Çalışıyorduk, haber geldi “Patlama oldu” diye. Sonra dumana maruz kaldık.
Kaçabildiniz mi dumansız bir yere...
-Evet. Temiz havaya ulaştığımız dönemler oldu. Ama duman o kadar korkunç bir şey ki, peşinden geliyor adamın. Kaça kaça bir hal olduk. “Duman geliyor, yere yatın!” diye bağırıyorlardı, seni ayakta yakalarsa bitiyorsun, patır patır yere devriliyordu insanlar...
Gözünü kapattığında ne hatırlıyorsun peki?
-Ölen arkadaşlarımı... Onların çektikleri acıyı. Öyle anlattıkları gibi kolay ölmediler. Canlarını öyle kolay vermediler. Burunlarından, kulaklarından kan geldi. Her yerdeydiler. Onları hatırlıyorum. Çaresizliğimizi, onlara yardım edemeyişimizi...
Taşları, demirleri ısırarak hava solumaya çalıştık
“Ben de ölürüm burada, çıkamamam” dedin mi?
-Demez miyim? Dedim. Sürekli ölmek için kelimeyi şahadet getirdim. Allah’a yalvardım bir an önce canımı alsın diye. Hemen, oracıkta...
Neden?
-E çünkü çıkamayacağımıza inanıyordum. Ve arkadaşlarımın da ne kadar acı çekerek öldüğünü görüyordum. Hemen bir an önce olsun bitsin istedim. Tek istediğim acı çekmeden ölebilmekti. Herkes şunu bilsin: Madende can vermek kolay değil, orada can verenler, kanıyla, canıyla verdiler. Tarifsiz acılar çektiler. Gözlerinden bile kan geldi...
MASKEMİ ÇIKARMADIM
Çok arkadaşını kaybettin mi?
-Kucağımda ölenler oldu. O yüzden kendime gelemiyorum. Geceleri uyuyamıyorum hâlâ.
Sen hayatta kalmayı nasıl başardın?
-Arkadaşlarımın bir kısmının havası bitti ya da dayanamadılar maskelerini çıkardılar, ben hiç çıkarmadım.
Hepinizde 45 dakikalık maske var, neden onlarınki daha önce bitiyor...
-Patlamadan sonra duman gelince, madenin içinde temiz hava aradık, bulduk. Orada, bayağı bir durduk. Ama duman tekrar bastırdı, o zaman işte her şey koptu. Biz yere yatarak, taşları, demirleri ısırarak hava aldık. Yere yatıyorsun hava solumaya çalışıyorsun, demiri ısırdığında da soğuk hava geliyor...
Kaç arkadaşını kaybettin?
-Çoğunluğunu. Televizyonlarda 301 diyorlar ya, doğru değil 500 kişi...
O zaman geri kalan 200 kişi nerede?
-Onlara soracaksın!
En çok kime öfkelisin, sence kim sorumlu?
-Kim olacak? Yetkililer sorumlu. İhmalin daniskası yaşandı, o kadar cana kıydılar, yazıktır, günahtır...
BİZ ÖLÜRSEK, ÖLECEKLER
Devletin yardım yapacak olması, senin acını hafifletiyor mu?
-Devletin ne yapacağını yaşayıp göreceğiz. Ama acının hafiflemesi diye bir şey yok. Yardımla, destekle ya da parayla can geri gelir mi? Trilyonlar verseler, yine bizim acımızı hafifletemezler...
Doktor ne dedi?
-“Hastaneye yatacaksınız!” dedi. Psikolojik tedavi görmemiz gerekiyormuş.
Uyuyabiliyor musun?
-Hayır. Aklıma, can veren arkadaşlarım geliyor. Gözümden gitmiyorlar.
Hissettiğin duygu en çok hangisi: Öfke, üzüntü, derin bir acı, çaresizlik...
-Donmuş gibiyim. Arkadaşlarımı çıkaramıyorum aklımdan. Biz yaşadıkça, onlar da yaşayacak bizimle. Ancak biz ölürsek, ölecekler...