2011 bütçesi komisyonda

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Anayasa değişikliklerinin, hukuk devleti anlayışının yerleştirilmesi doğrultusunda atılmış önemli bir adım olduğunu, bununla birlikte eksiksiz demokrasi doğrultusunda yapılan çalışmaların yeterli olmadığını belirtti.

cumhuriyet.com.tr

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, bakanlık bütçesini Plan ve Bütçe Komisyonuna sunarken, toplumsal düzenin sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesinin, tarafsız, hızlı ve etkili işleyen bir yargı mekanizmasının varlığını zorunlu kıldığını vurguladı.

Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan hukuk reformu ile o dönemin çağdaş hukuk normlarının yakalandığını, ancak adalet sistemini daha da ileriye taşımayı tarihsel bir sorumluluk olarak gördüklerini belirten Ergin, gelişen toplumsal yapı ve ihtiyaçlar ile dünya genelinde her alanda hissedilen ilerlemenin değişimi zorunlu hale getirdiğini ifade etti.
Ergin, hükümetleri döneminde adalet hizmetlerine yönelik olarak, TBMM'nin de desteğiyle önemli işler yapıldığını belirterek, ''2002 yılından bu yana yaptığımız çalışmalarla adalet hizmetlerinin sorunlarının çözümünde önemli bir mesafe kat ettiğimiz inkar edilemez'' dedi.

Türkiye'nin demokratik standartlarının yükseltilmesinin, en önemli amaçlarından biri olduğunu bildiren Ergin, tüm mevzuat değişikliklerinde bu hususun esas alındığını dile getirdi.

Ergin, HSYK ve Anayasa Mahkemesinin yeniden yapılandırıldığını, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru imkanı getirildiğini, Adalet Bakanının Cumhuriyet savcılarına talimat verme yetkisinin kaldırıldığını, yargı mensuplarının asılsız ihbar ve şikayetlerle rahatsız edilmelerini önleyecek düzenlemeler yapıldığını, yargı mensupları hakkındaki teftiş raporlarının şeffaf hale getirildiğini ve yargı mensuplarının terfi sürelerinin kısaltıldığını anlattı. Ergin, şöyle devam etti:

''Evrensel hukuk ilkeleri ve vatandaşlarımızın ihtiyaçları gözetilerek gerçekleştirilen Anayasa değişiklikleri, hukuk devleti anlayışının yerleştirilmesi doğrultusunda atılmış önemli bir adımdır. Bununla birlikte eksiksiz demokrasi doğrultusunda yapılan çalışmaların yeterli olmadığını belirtmek isterim. Bize göre 12 Eylülde yapılan referandumun doğurduğu en önemli sonuçlarından biri de yeni Anayasa talebidir. Türkiye'nin daha demokratik ve özgürlüklerine daha çok önem veren yeni bir anayasaya ihtiyacı bulunduğu konusundaki toplumsal mutabakat ve artan talep bu ihtiyacın aciliyetini göstermektedir.''

Adaletin zamanında ve etkili bir şekilde tesisi, mahkemelerin görevlerini gerektiği gibi yapabilmesinin hakim ve Cumhuriyet savcısı ile adliye personelinin yeterli sayıda olmasına bağlı olduğunu vurgulayan Ergin, son 8 yılda hakim ve Cumhuriyet savcısı sayısında geçmiş yıllara oranla önemli artışlar gerçekleştirilmesine rağmen, adalet hizmetlerinin daha kaliteli bir şekilde sunumunu sağlamak için arzuladıkları seviyelere henüz ulaşamadığını söyledi.

Ergin, Avrupa ülkelerinde bir hakimin baktığı dosya sayısının ortalama 200, Türkiye'de ise bu rakamın 1078 olduğuna işaret etti.

Stratejik plan

Bakan Ergin'in değindiği diğer konular ise özetle şöyle:
''-2002 yılına kadar adliyelerde hizmetler daktilolarla yerine getirilmekteydi. Yaptığımız çalışmalarla bugün için adliyeler bilgisayarlarla donatılmıştır.
-Adalet hizmetleri son derece olumsuz şartlarda yerine getirilmekteydi. Bunun ortadan kalkması için 2002 yılında adeta seferberlik ilan edilmiştir. 2002 yılından bu yana Cumhuriyet tarihinde yapılanın 4 katından fazla adalet sarayı yapılmıştır.
-Adli Tıp Kurumumuz, yaptığımız çalışmalar neticesinde gerek fiziki gerekse insan kaynağı açısından çağdaş standartlara erişme noktasında mesafe kaydetmiştir.
-2010-2014 dönemini kapsayan Adalet Bakanlığı Stratejik Planı hazırlanmış ve uygulamaya konulmuştur. Adalet teşkilatı tarihimizde bir ilk olan bu çalışma, geleceğe ışık tutacak bir referans belge niteliğindedir.
-4 Kasım 2010 tarihi itibarıyla cezaevlerinde 120 bin 916 hükümlü ve tutuklu var. Uluslararası normlara uymayan, fiziki şartları ve kapasiteleri itibarıyla eğitim ve iyileştirmenin kısıtlı yapılabildiği ya da hiç yapılamadığı küçük ilçe ceza infaz kurumlarının kapatılarak, modern ceza infaz kurumlarının yapımı zorunluluk taşımaktadır. Bu kapsamda son 8 yılda 191 ceza infaz kurumu kapatılmıştır.''

Adalet Bakanı Ergin, yıllarca sorunlarla kamuoyu gündemine gelen adalet sisteminin bugün modern cezaevleri, bilgisayar teknolojilerinin kullanımında devlet kurumları arasında birincilik ödülü alan projeleri, yükselen adalet sarayları ile gündeme geldiğini söyledi.

Ergin, ''Demokratik, laik ve sosyal hukuk devletinin gerekleri doğrultusunda, evrensel hukukta kabul edilen ilkelere dayanmak suretiyle adaletli bir hukuk düzeni oluşturup, toplumumuza her alanda zahmetsiz, hızlı, isabetli, etkin, güvenli hizmeti sunma heyecanıyla çalışmalarımıza devam edeceğimizi belirtmek isterim. Bakanlık olarak sorunların farkında olduğumuzu ve çözüme yönelik olarak bilimsel metotlarla hareket ettiğimizi ifade etmek isterim'' diye konuştu.

 

''Mahkemeler bize hakaret ediyor''

BDP Siirt Milletvekili Osman Özçelik de kaldırılan DGM'lerin özel yetkili ağır ceza mahkemeler eliyle sürdürülüğünü iddia etti.

KCK davasında Diyarbakır Özel Ağır Ceza Mahkemesinin yargılananlara ''kendi dilinde savunma hakkı vermediğini, Kürtçe savunma yapanlar için 'bilinmeyen bir dilde konuştu' kaydı düşürdüğünü ve mikrofonları kapattığını'' belirten Özçelik, ''Bu dil var. TRT-6 bu dilde yayın yapıyor. Mahkemeler bize hakaret ediyor'' iddiasında bulundu.

CHP İzmir Milletvekili Bülent Baratalı ise tutukluluk sürelerini eleştirdi, ''Silivri tutuklamalarının'' uzunluğundan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de şikayet ettiğini ifade etti. Baratalı, ''Bu, sizi rahatsız etmiyor mu?'' diye sordu.

Baratalı, Reichstag yangınından sonra tutuklanan 4 komünistten 3'ünün tahliye edilmesi üzerine Hitler'in bütün mahkemeleri ortadan kaldırarak, kendi mahkemelerini kurduğunu anlatarak, ''Biraz bizde de benzer bir durum var. Yasama, yürütme, yargı tek partinin eline geçmiştir. Türkiye'de parlamenter demokrasi bitmiştir'' görüşünü savundu.

 

Ergin, milletvekillerinin sorularını yanıtladı

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Adalet Bakanlığı, Türkiye Adalet Akademisi Başkanlığı, Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştayın bütçeleri kabul edildi. Bakan Ergin, bütçe üzerindeki görüşmeler sırasında milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Ergin, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın, Anayasa'nın ilk üç maddesine ilişkin ifadeleri ile ilgili eleştirilere karşılık, ''Değişikliği, yazım şekli ya da ifade tarzı olarak söyledi, diye anladım. Bu üç maddenin özünü dokunulamaz'' yanıtını verdi.

Bakan Ergin, ''Anayasa'da kısmen değişiklik yapmak yerine neden tümünü değiştirme yoluna gitmediniz?'' şeklindeki soruyu yanıtlarken tek parti olarak Anayasa'yı değiştirmek istemediklerini, uzlaşma esası ile bu çalışmayı yapmayı arzuladıklarını ifade etti. 2007 yılında böyle bir girişimde bulunulduğunu ancak o dönemde uzlaşma komisyonunun tam anlamıyla kurulamadığını kaydeden Ergin, 2011 seçimlerinden sonra yine bir uzlaşma zemini hazırlanacağını dile getirdi.
 

İzinsiz dinlemeler

Bakan Ergin, milletvekillerinin, ''izinsiz dinlemeler'' ile ilgili sorularını yanıtlarken bu konuda caydırıcı yaptırım hazırlığı içinde olduklarını bildirdi. Ergin, şöyle devam etti: ''Bu konuda altı aydır çalışma yapıyoruz. Bu suçlar aynı zamanda basın yayın kuruluşları ve basın mensuplarını da doğrudan ilgilendiriyor. Çünkü bir kısım mahkumiyetler onları da etkiliyor. Bunlarla beraber yapıyoruz çalışmayı. TCK'nın 132'nci ve devam maddelerinde bu yönde bir hazırlığımız var. Cezalar daha caydırıcı hale getirilecek. Cezaları arttıran ve caydırıcı tedbirler öngörülüyor. 'Savcı harekete geçer ama mağdurun ifadesine başvurarak devam edip etmek istemediğini sorar' diye yenilik de getiriyoruz. Çünkü bu tip fiillerde konunun üzerine gidilmesi, soruşturma haline geçilmesi, mağdur olan kişiyi yeniden mağdur edebilir. Bu kişi, bu soruşturmanın yapılmasını istemeyebilir. Bu nedenle mağdura seçim hakkı verilmesi düşünülüyor. Son noktaya geldi çalışmalar. Tasarıyı yakında Parlamentoya getirme durumumuz var.''
 

'TİB'de olumsuzluk tespit edilmedi'

Görüşmelerde, ''İzinsiz dinlemelerle Türkiye korku imparatorluğuna dönüştürüldü'' yönünde ifadeler kullanıldığını anımsatan Bakan Ergin, 2005 yılında çıkarılan yasa ile Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) kurulduğunu anımsattı. Bu başkanlık kurulmadan önce ''Türkiye'nin neresinde, kim kimi dinliyor, nasıl dinliyor'' konusunun denetlenemediğine dikkati çeken Ergin, şöyle devam etti: ''Kimse dinlenildiğini sorgulayamıyordu. Bu düzenlemeden sonra bunlar zapturapt altına alınmıştır. Mahkeme kararı ile alınan dinleme kararları da yasaya uygun olup olmadığı yönünde kontrol ediliyor. Şikayetler daha çok yasa dışı dinlemelerle ilgili. TİB aracılığıyla yapılan dinlemelere ilişkin bugüne kadar bir tek olumsuz tespit yapılmamıştır. Ankara Başsavcılığı defalarca denetim yapmıştır. Bu merkezde herhangi bir usulsüzlük tespit edilememiştir. Ancak yasa dışı dinleme konusundaki endişelerinize hak veririm. Aynı endişeleri ben de taşırım. Ben de insanım, siz de insansınız. Bunun önlenmesi için de bizim caydırıcı tedbirler içeren tasarımız kısa süre içinde Parlamentoya gönderilecektir.''
 

'Adalet Bakanlığı'nın ilgisi yok'

Bakan Ergin, Adalet Bakanlığının dinlemelerle ilgili en ufak yetkisi ya da müdahalesinin söz konusu olamayacağını belirterek, ''Ceza Usul Yasası kapsamında soruşturma yapan Cumhuriyet savcıları, başka yoldan elde edilemeyeceğine inandığı soruşturmalarda, delil noktasında bu tedbire başvurmak isterse, ilgili hakimlerden izin almak suretiyle bu yola başvurabilir'' dedi.

Ergin, Adalet Bakanlığının bu konularla uzaktan yakında bir ilgisinin bulunmadığını belirterek, ''Ancak kamuoyunda, hakim ve savcıların dinlenmesine ilişkin haberlerden dolayı, sanki bütün toplumdaki dinlemeler Adalet Bakanlığının bağlı kuruluşları tarafından yapılıyormuş gibi algılanıyor. Bu doğru değil'' diye konuştu.

'Takipsizlik yok'

Bakan Ergin, ''Anayasa'da gerekli değişiklik yapılmasına rağmen Kenan Evren neden yargılanmıyor?'' sorularını da yanıtladı. Bu konuda referandum öncesinde de bir açıklama yaptığını anımsatan Ergin, şunları söyledi: ''Bu açıklamalarımda, 'Biz 'geçici 15'inci maddedeki, (hiç bir suretle sorgulanamayacağı, soruşturma yapılamayacağı) yasağını kaldırıyoruz. Bunun yapılıp yapılamayacağı, zaman aşımı ve ilgili ihtilafların çözümü bu madde kaldırıldıktan sonra ilgili savcılıkların yapacağı çalışmayla belli olur' demiştim. Bugün bunları konuşuyorsak, bugün savcılarımız soruşturma açmış ise ve bununla ilgili çalışmalar yapabiliyor ise Geçici 15'inci maddenin kaldırılmasından dolayıdır. Takipsizlik kararı yok şu anda. Görev konusu ile takipsizlik çok farklı şeylerdir. Görevlendirme konusunda savcılığın tereddütü var. Bunu ilgili organlar kendi arasında bir şekilde karara bağlayacaktır. Bunu önümüzdeki süreç gösterecektir. Şu anda 'yargılanır ya da yargılanmaz' diyemem.''
 

Deniz Feneri e.V davası

Bakan Ergin, ''Adalet Bakanlığının, Deniz Feneri ile ilgili soruşturmaları engellediği'' yönündeki iddialara yanıt verirken, ''Bizden ne istiyorsunuz? Soruşturmanın başına geçip Adalet Bakanlığının soruşturma yapmasını mı istiyorsunuz?'' dedi. Ergin, şöyle devam etti: ''Adalet Bakanlığının, Deniz Feneri ya da başka bir soruşturmada herhangi bir suretle müdahale etme yetkisi yoktur. Böyle olursa suç işler. Deniz Feneri davasıyla ilgili iki ayrı dosya vardır. Bunların biri, Alman makamlarının yaptığı soruşturmadan dolayı Türk makamlarından talep ettiği adli yardım talebine ilişkin dosyadır. Diğeri, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının açtığı, kendi açısından devam ettirdiği soruşturma ile ilgilidir. Bütün bunlarda, Adalet Bakanlığı tabiri caizse postacıdır. Savcılık bize yazı yazar, 'Bunu Alman makamlarına gönderin' der. Bize gelen yazılar ya aynı gün ya da bir kaç gün içinde muhataplarına gitmiştir. Alman makamlarından gelen cevaplar ve talepler ya aynı gün ya da bir kaç gün içinde Ankara Başsavcılığımıza gönderilmiştir.''

Bakan Ergin, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, soruşturma ile ilgili Almanya'ya savcı gönderme talebinin olduğunu, bu talebin aynı gün Alman makamlarına iletildiğini ve Alman makamlarının gün vermesinin beklendiğini bildirdi. Ergin, Adalet Bakanlığında bekleyen hiç bir yazının bulunmadığını, hiç bir belgenin bekletilmediğini bildirdi.

'Tutuklu sayısı azalıyor'

Son dönemde tutuklu sayısının azaldığını belirten Ergin, 63 bin 813 hükümlü, 57 bin 103 tutuklu bulunduğunu, bu tutukluların 21 bin 160'ının hükmen tutuklu olduğunu, dosyalarının temyiz aşamasında beklediğini bildirdi. Ergin, ''Yani yüksek yargıda bekleme olmasa -ki orada 21 bin dosya var- yaklaşık yüzde 70'e yüzde 30 diye bir oran olacak ve gerçekten makul bir noktaya gelmiş olacak. Ancak yüksek yargıda hükmen tutuklu dosyaları iş birikmesinden dolayı zor çıkıyor. Ondan kaynaklı bir durum söz konusu'' diye konuştu. Bakanlık bütçesinin yüzde 29 oranında artmasının nedenlerini de açıklayan Ergin, artışın, yeni personel istihdamı ile ilgili olduğunu söyledi. Ergin, özellikle zabıt katibi ve infaz koruma memuru alacaklarını, denetimli serbestlik bürolarında altyapı çalışmaları yapacaklarını kaydetti. Bakan Ergin, ihtiyaç duyulan her yerde yeni adliye saraylarının tasarruf genelgesine takılmadan inşa edileceğini, bu konuda herhangi bir parasal sıkıntının bulunmadığını bildirdi.

HSYK seçimleri

HSYK seçimlerine yönelik soruları da yanıtlayan Ergin, şunları söyledi: ''(HSYK'nın yeni oluşumu içerisinde yeni bürokratlar getirdiniz) şeklinde eleştiriler oldu. Kürsü hakimlerinin seçmen olduğu seçimlerde, 10 asıl 6 yedek olmak üzere 16 üye seçildi. Bunun 2'si Bakanlık çalışanı. Diğerleri kürsüde görev yapan insanlar. Bunları seçenlerin kitlesi ne göbeğini kaşıyan adam ne bidon kafalı adam... Bunların her biri trilyonluk tazminat dosyalarında karar veren, hürriyeti bağlayıcı ceza veren hakimler ve bunların soruşturmasını yapan savcılardır. Yüksek Seçim Kurulu üyeleri, Yargıtay ve Danıştay tarafından oluşturulan kuruldur. Seçim sonrasında yapılan itirazlara ve feryatlara şu karşılığı vermiştir, '81 vilayette kurulan sandıklarda seçimler sağlıklı olarak tamamlanmış bir tek şikayet söz konusu olmamıştır'. Bu seçimlerde ortaya çıkan irade, tamamen hakim ve savcılarımızın kendi kararlarıyla oluşmuştur.''

Bakan Ergin, başka bir soruyu yanıtlarken Diyarbakır'daki eski cezaevinin yıkılarak yerine yeni bir cezaevi yapılacağı yönündeki bilginin yanlış olduğunu söyledi. Cezaevinin binasının Milli Emlak Genel Müdürlüğüne ait olduğunu ve bu kuruma teslim edileceğini belirten Ergin, ''Hükümetimiz bu cezaevinin ne yapılacağı konusundaki talepleri değerlendirecektir'' dedi.

Önerge tartışmaya neden oldu

Görüşmelerde, AKP Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç, Yargıtay bütçesine, taşıma hizmeti, yakacak alımları ve temizlik hizmeti için 350 bin TL'lik ek ödenek konulmasını ve bu ödeneğin bilgisayar alımlarından ve diğer gider tertibinden kısıtlama yapılarak sağlanmasını öngören önerge verdi. Önerge, muhalefet milletvekillerinin tepkisine neden oldu. Muhalefet milletvekilleri, bütçenin kısa sürede hazırlandığını daha sonra bu tür yollara başvurulduğunu söyledi.

Bakan Ergin ise Yargıtay Genel Sekreterliğinin isteği üzerine önergenin verildiğini belirterek, ''İster oy verirsiniz, ister vermezsiniz'' dedi. Bu sözler de muhalefet milletvekillerinin tepkisine neden oldu. MHP Sakarya Milletvekili Münir Kutluata, Bakan Ergin'in üslubunun uygun olmadığını söyledi. Ergin ise saat 11.00'den beri devam eden görüşmelerde, ''hakaret ve aşağılamaya varan'' sözler ifade edildiğini söyledi. Ergin, kendisinin kimseyi incitmek gibi bir niyetinin olmadığını ifade etti. Yapılan oylamada önerge kabul edildi. Görüşmelerin ardından Adalet Bakanlığı, Türkiye Adalet Akademisi Başkanlığı, Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştayın bütçeleri kabul edildi.