2011 bütçe tasarısı Komisyon'da

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2011 yılı bütçesinin makro ekonomik gerçekler çerçevesinde hazırlandığını belirterek, '' Bu yıl da bütçe açığı açısından Maastricht kriterini tutturacak ender Avrupa ülkelerinden birisi olacağız''dedi.

cumhuriyet.com.tr

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2011 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısını TBMM Plan ve Bütçe Komisyonuna sundu. Bakan Şimşek, sunuş konuşmasında, ülke imkan ve ihtiyaçlarını esas alarak, titizlikle hazırlanan 2011 Yılı Bütçesinin, AKP Hükümetlerinin 9. bütçesi olduğunu hatırlattı. 2011 yılı bütçesinin ülkenin dört bir tarafına ihtiyaç duyduğu yatırım götüren, reel kesimi destekleyen, ekonomik ve sosyal kalkınmaya odaklı, toplumsal refahı, ekonomik ve mali istikrarı gözettiğini belirten Şimşek, bütçenin, makro ekonomik gerçekler çerçevesinde hazırlandığını söyledi.

Sunuşunda dünya ve Türkiye ekonomisinin görünümüyle ilgili değerlendirmede de bulunan Şimşek, 2008'in son çeyreğinden itibaren dört çeyrek üst üste daralan dünya ekonomisinin, 2009'un son çeyreğinden itibaren yeniden büyüme trendine girdiğini, son 60 yılın en ağır krizini yaşayan dünya ekonomisinin 2009 yılında yüzde 0,6 daraldığını hatırlattı. Küresel ekonominin 2010 yılında ise yüzde 4,8 oranında büyümesi beklendiğine işaret eden Şimşek, 2009 yılında yüzde 11 daralan dünya ticaret hacminin ise 2010'da yüzde 11,4 artacağının tahmin edildiğini belirtti.

Dünya ekonomisinde 2009 yılının ikinci yarısında başlayan toparlanma eğiliminin 2010 yılının ilk yarısında devam ettiğini belirten Şimşek, ancak, gelişmiş ülkelerdeki makro ekonomik problemlerden ötürü küresel ekonominin son aylarda bir yavaşlama eğilimine girdiğine ilişkin sinyaller alındığını söyledi. Gelişmiş ülkelerdeki sıkıntılar nedeniyle kriz öncesi dönemdeki potansiyel büyümeye erişimin zaman alacağının görüldüğünü ifade eden Şimşek, bu süreçte gelişmekte olan ülkelerin pozitif yönde ayrışmasının da sürdüğünü bildirdi.

Türkiye'nin son 60 yılın en büyük küresel krizinden etkilendiğini, 2009 yılında ekonominin daraldığını, işsizlik oranlarının yükseldiğini ifade eden Şimşek, Türkiye ekonomisinin yüzyılın krizi diye anılan bu krizden güçlü ve hızlı bir şekilde çıkmasının da sevindirici olduğunu bildirdi. Krizin etkilemediği hiçbir AB ülkesi olmadığına işaret eden Şimşek, ''Sağlam makro ekonomik temelleri ve kriz sürecinde aldığı önlemler sayesinde, Türkiye ekonomisi dünyadan pozitif yönde ayrışarak hızlı bir toparlanma sürecine girmiştir. Bu ayrışma özellikle büyümede, istihdamda, kamu finansmanı dengelerinde, uluslararası kredi notlarında ve ülke risk primi gibi temel göstergelerde kendini açık bir şekilde göstermektedir'' diye konuştu.

Türkiye ekonomisinin 2010'un ilk yarısındaki yüzde 11'lik büyüme performansıyla dünyada ilk sıralarda yer aldığına işaret eden Şimşek, mevsimsellikten arındırılmış GSYH verilerine baktığımızda Türkiye'nin kriz öncesi seviyesine döndüğünün rahatlıkla görüldüğünü söyledi. ''Özellikle ikinci çeyrekte azalan baz etkisine rağmen beklentilerin üzerinde gelen büyüme performansı hepimize büyük moral ve güç verdi'' diyen Şimşek, şöyle devam etti: ''Krizin olumsuz etkilerini büyük ölçüde üzerinden atan Türkiye ekonomisinin, yılın ikinci yarısında bir miktar yavaşlaması beklense de 2010 yılını yüzde 6,8 bir büyümeyle tamamlayacağını öngörüyoruz. Bu ihtiyatlı bir tahmindir. Son dönemde açıklanan veriler ekonomik faaliyetlerdeki toparlanmanın üçüncü çeyrekte de güçlü bir şekilde devam ettiğini göstermektedir. Türkiye ekonomisindeki toparlanmanın en ayırt edici özelliklerinden birisi büyümenin istihdam yaratmasıdır. Türkiye ekonomisi 2007'den bu yana 3 milyona yakın ilave istihdam yaratmıştır. Aynı dönemde istihdam ABD;de yaklaşık 6,5 milyon, 27 Avrupa ülkesinde ise 2,2 milyon azalmıştır. İstihdamdaki güçlü iyileşmelere rağmen işsizlik oranı hala yüksek seviyelerdedir. Hükümet olarak bunu daha aşağıya çekmek için gerekli tedbirleri almaktayız.''
 

'2011'de Maastricht kriterlerini tutturacağız'

Hükümetin gerçekleştirdiği yapısal reformlar sayesinde ülkenin risk priminin de düştüğüne işaret eden Şimşek, Türkiye'nin risk primi göstergeleri kredi notu A düzeyinde olan İspanya, İrlanda ve İtalya gibi gelişmiş ekonomilerden daha iyi duruma geldiğini ve Cumhuriyet tarihinde ilk defa iç piyasada Türk Lirası cinsinden 10 yıllık vade ile borçlanıldığını kaydetti. Başta finansal piyasalar olmak üzere, Türkiye ekonomisinin bu küresel şoka karşı büyük bir dayanıklılık gösterdiğini belirten Şimşek, siyasi ve ekonomik istikrar ve gerçekleştirilen yapısal reformlar sayesinde sağlam makro ekonomik temellere sahip bir ülke olarak krize karşı direnç gösterdiklerini söyledi.

Türkiye'nin kamu borcunun düşük seviyesinin Türkiye'nin olumlu yönde ayrışmasına destek olan bir diğer husus olduğuna işaret eden Şimşek, bunun 2002'den bu yana uygulanan sıkı maliye politikasından kaynaklandığını, 2005-2008 yılları boyunca tam 4 yıl Maastricht kriterini sağladıklarını söyledi. ''Hükümetimizin güçlü iradesi ve Orta Vadeli Programımız ile Mali Planımız mali disiplinin en büyük teminatıdır'' diyen Maliye Bakanı, Türkiye'nin 2011 yılında da bütçe açığı açısından Maastricht kriterini tutturacak ender Avrupa ülkelerinden biri olacağını bildirdi.

Krize karşı proaktif önlemler aldıklarını, likidite ve fon akışının sorunsuz bir biçimde işlemesini ve kredi mekanizmasının normalleşmesini sağlamak, reel sektöre destek olmak, istihdamı teşvik etmek ve finansman kaynaklarını çeşitlendirmek amacıyla çok sayıda önlemi hayata geçirdiklerini anlatan Şimşek, Türkiye'nin, ilk defa bir krizi uluslararası kuruluşlardan destek almadan başarıyla atlattığını söyledi.
 

'Krizin faturasını halka çıkarmadık'

Son 60 yılın en büyük krizini kendi tedbirleriyle atlattıklarını belirten Şimşek, ancak daha da önemli krizin faturasını halka çıkartmadıklarını ifade etti. Kriz süresince Türkiye'nin ihtiyacı olan memur alımına devam ettiklerini, kamu çalışanlarına ve emeklilere enflasyonun üzerinde maaş artışları yaptıklarını, karayolları, demiryolları ve havaalanları yapmaya devam ettiklerini anlatan Şimşek, krizde birçok ülkede maaşların dondurulduğunu, emeklilik yaşı ve vergi oranlarının artırıldığını ve yeni vergiler uygulamaya konulduğunu kaydetti.
 

Cari açık konusu

Türkiye'de hala çözüm bekleyen bazı yapısal sorunların bulunduğuna işaret eden Şimşek, makro ekonomik açıdan bakıldığına iki temel sorunun cari açık ve işsizlik olduğunu bildirdi. Bunların farkında olduklarını ve bu sorunların giderilmesi için çözüm üretmeye devam ettiklerini belirten Şimşek, Türkiye ekonomisinin yapısal özellikleri nedeniyle, yüksek oranda büyüdüğü her dönemde cari açık verdiğini, 2010 yılında cari açığın 39,3 milyar dolar seviyesine çıkacağını ve bunun GSYH'ye oranının yüzde 5,4 civarında olacağını öngördüklerini ifade etti. Mevcut küresel likidite koşulları ve Türkiye'nin sağlam makro ekonomik temelleri dikkate alındığında cari açığın finansmanının önümüzdeki birkaç yılda sorun olmayacağını öngördüklerini vurgulayan Şimşek, bunun orta ve uzun vadede çözümü için gerekli tedbirleri aldıklarını ve almaya devam ettiklerini söyledi.

Cari açığa neden olan hususlardan ilki olan enerjide dışa bağımlılığı azaltmak için yenilenebilir enerji kaynağının harekete geçirilmesi ve nükleer enerji konusunda çalışmalarda bulunduklarını anlatan Şimşek, daha ileri teknoloji üreten ve daha yüksek katma değer yaratan bir üretim yapısına kavuşmak yönünde AR-GE reformu gibi alanlarda ciddi adımlar attıklarını ifade etti. Teşvik sistemini de cari açığı azaltacak bir biçimde yapılandırdıklarını belirten Şimşek, Türkiye'nin rekabet gücünün artırılması anlamında altyapı yatırımlarına büyük önem verdiklerini vurguladı. Dünya ile rekabet etmek için eğitime büyük önem verdiklerinin altını çizen Şimşek, geleneksel sektörlerin değişim ve dönüşümü için de çalışmalar yaptıklarını, markalaşmayı ve özgün ürün geliştirmeyi teşvik ettiklerini, geleneksel sektörlerin fiyat avantajı sağlayacağı bölgelere taşınmasını desteklediklerini kaydetti.
 

İşsizlik sorunu

Yapısal sorunlardan bir diğerinin işsizlik olduğuna işaret eden Şimşek, Türkiye'de de işsizlik oranının küresel krizin getirdiği belirsizlik ortamında yüzde 16'lar düzeyine çıktığını, ancak ekonomik faaliyetlerdeki canlanma ve istihdamın artırılmasına yönelik alınan tedbirler sayesinde Temmuz 2010 itibarıyla yüzde 10,6 seviyesine gerilediğini, mevsimsellikten arındırılmış işsizlik oranlarında da benzer bir düşüş görüldüğünü belirtti. Önümüzdeki aylarda mevsimsel etkilerden ötürü işsizlik oranlarında bir miktar artış olacağına dikkati çeken Şimşek, bu nedenle 2010'un tümünde ortalama işsizlik oranının yüzde 12 civarında olmasını beklediklerini bildirdi.

Şimşek, ''Ancak önümüzdeki birkaç yıl içerisinde işsizlik oranlarını daha aşağıya çekmeyi hedefliyoruz'' dedi. Türkiye'de işsizlik sorununu çözmek için birçok tedbir aldıklarını anlatan Şimşek, aktif işgücü politikaları çerçevesinde işgücünün niteliğinin artırılmasına yönelik eğitimlere ağırlık verdiklerini, bölgesel kalkınma projelerini hızlandırarak yeni istihdam alanları açtıklarını ve yeni uygulanan teşvik sistemi sayesinde yatırımları ve istihdamı artırdıklarını, istihdam üzerindeki yükleri azaltarak yeni ve kayıtlı istihdamı teşvik ettiklerini kaydetti. Çalışmaları süren Ulusal İstihdam Stratejisi'nin ana eksenlerden biri olarak işgücü piyasasının esnekleştirilmesinin de yer aldığına dikkati çeken Şimşek, bu kapsamda, güvenceli esneklik modellerinin yaygınlaştırılmasının planlandığını söyledi.

Şimşek, erişilebilir bir eğitim sistemiyle herkese temel beceri ve yetkinliklerin kazandırılmasını amaçladıklarını vurguladı ve sözlerine şöyle devam etti: ''Gerçekleştirdiğimiz yapısal reformlar ve krize karşı aldığımız önlemler neticesinde, ekonomide başlayan toparlanmanın kalıcı olmasını sağlayacağız. Sağlam ekonomik temellerimiz Türkiye'nin orta ve uzun vadeli görünümü konusunda ümitli olmamızı mümkün kılmaktadır. Türkiye, genç nüfusu, güçlü girişimci kültürü ve uygulamaya koyduğumuz yapısal reformlar sayesinde geleceğe emin adımlarla yürümektedir.
Son 60 yılın en büyük krizine rağmen göreve geldiğimiz 2002 yılında 3 bin 492 dolar olan kişi başına milli geliri, 10 bin doların üzerine çıkarttık. Küresel krizin başında dünya ekonomileri sıralamasında 17'nci sırada yer alan Türkiye, IMF tahminlerine göre gelecek sene 16'ncı sıraya gelecektir. 2002 yılında ise 26'ncı sıradaydık.''

 

Mali Plan hedefleri

Bakan Şimşek, 2011-2013 dönemi Orta Vadeli Programı ve Mali Plan hedefleri hakkında da bilgi verdi. Orta Vadeli Mali Plan'da, 2011 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe açığının milli gelire oranının yüzde 2,8 olarak gerçekleşeceğini, 2012 ve 2013 yıllarında ise bu rakamın sırasıyla yüzde 2,4 ve 1,6'ya düşeceğini belirten Şimşek, bu dönemde faiz dışı fazlanın GSYH'ye oranının da yüzde 2,1, yüzde 1,8 ve yüzde 1,1 olacağını bildirdi.

Mali Plan döneminde uygulayacakları maliye politikalarıyla, büyümeye istikrar kazandırılmasının, istihdamın artırılmasının, kamu dengelerinin iyileştirilmesinin, sağlık, eğitim ve sosyal nitelikli harcamalara öncelik verilmesinin, toplumun yaşam kalitesinin yükseltilmesi ve beşeri sermayenin niteliğinin artırılmasına dönük politikalar uygulanmaya devam edilmesinin ve altyapı yatırımlarına ağırlık verilmesinin amaçlandığını kaydeden Şimşek, bu dönemdeki maliye politikası hedeflerini de şöyle sıraladı: "Ekonomide kayıt dışılığın azaltılması, vergi politikalarının uygulanmasında istikrar ve vergilendirmede öngörülebilirliğin esas olması, vergi mevzuatının sadeleştirilmesi, vergi kayıp ve kaçağını önlemeye yönelik denetimlerinin artırılması, etkin bir tahsilat sisteminin oluşturulması, vergiye gönüllü uyumun artırılması ve vergi tabanının genişletilmesine yönelik çalışmalara devam edilmesi ve vergi bilincinin artırılmasına yönelik faaliyetlere ağırlık verilmesi.''

Bakan Şimşek, Mali Plan döneminde gelir politikalarının temel amacını da, ''Büyüme, yatırım ve istihdamın desteklenmesi ve ekonomide kayıt dışılığın azaltılması'' olarak belirlediklerini ifade etti. Bu dönemde vergi kanunlarında yer alan istisna, muafiyet ve vergi indirimi hükümlerini yeniden değerlendirerek vergi mevzuatını sadeleştirmeye devam edeceklerini, Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Stratejisi Eylem Planı'nı güncelleyeceklerini anlatan Maliye Bakanı, aynı şekilde denetim kapasitesini artıracaklarını ve yaptırımların caydırıcılığını güçlendireceklerini belirtti.
 

2010 bütçesi

Sunuş konuşmasında 2010 yılı gerçekleşme tahminleriyle ilgili açıklamalarda da bulunan Şimşek, yıl sonunda bütçe giderlerinin 297 milyar lira, gelirlerin 252,8 milyar lira, bütçe açığının da 44,2 milyar lira olmasını beklediklerini söyledi. Şimşek, faiz dışı fazla rakamını da 5,3 milyar lira olarak bildirdi. Başlangıç bütçesine göre, bütçe giderlerinin 10 milyar, bütçe gelirlerinin ise 16 milyar lira daha fazla olmasının beklendiğini kaydeden Şimşek, şöyle konuştu: ''Giderlerdeki artış, özellikle altyapı yatırım harcamalarındaki artıştan, gelirlerdeki artış ise ekonomik büyümeden ve yürütülen çalışmaların olumlu etkilerinden kaynaklanmaktadır. AK Parti'nin iktidarda bulunduğu 8 yıllık dönemdeki ortalama bütçe açığı ile bu dönemden önceki 8 yıllık bütçe açığı kıyaslandığında, bütçe performansı net şekilde görülmektedir. 1995-2002 döneminde ortalama bütçe açığı yüzde 8,2 düzeyindeyken, 2003-2010 döneminde bu oran sadece yüzde 3,6 düzeyindedir'' .
 

2011 bütçe hedefleri

Maliye Bakanı Şimşek, daha sonra 2011 yılı bütçesiyle ilgili bilgi verdi. 2010 yılı bütçesini krizden çıkış bütçesi olarak hazırladıklarını dile getiren Şimşek, AKP iktidarının 9'uncu, 60'ıncı hükümetin de 4'üncü bütçesi olan 2011 yılı bütçesinin ise ''Sürdürülebilir büyümenin devamlılığını sağlarken aynı zamanda mali dengeleri de iyileştirecek bir bütçe'' şeklinde hazırlandığını ifade etti.

2011 yılı bütçesinde faiz giderlerinin azaltıldığını, faiz haricindeki giderlerin ise nominal büyüme oranının altında artırıldığını kaydeden Şimşek, ''Diğer yandan bütçe gelirleri ve vergi gelirlerimizde ise nominal büyüme oranında artış öngörüyoruz. Bu suretle 2011 yılı bütçe açığını, 2010 yılı gerçekleşme tahminine göre yaklaşık yüzde 24 oranında düşürmeyi hedefliyoruz'' dedi. 2011 yılı için, 1 trilyon 215 milyar lira GSYH öngördüklerini, yüzde 4,5'lik büyüme ve yıl sonu için yüzde 5,3'lük TÜFE öngördüklerini anlatan Maliye Bakanı, 2011'de ihracatın 127 milyar dolar, ithalatın da 199,5 milyar dolar olmasının planlandığını bildirdi.

Bütçenin temel özellikleri

Yeni yıl bütçesine baz oluşturan makroekonomik varsayımları ''ihtiyatlı ve gerçekçi'' olarak niteleyen Şimşek, 2011 Merkezi Yönetim Bütçesinin temel özelliklerini de şu şekilde ifade etti: ''2011 yılı bütçesi; reel kesimi destekleyen bir bütçedir. İstihdamı destekleyen bir bütçedir. Sosyal bir bütçedir. Kamu görevlilerini gözeten bir bütçedir. Öğrencilerin eğitim, barınma, yiyecek ihtiyaçlarını karşılayan bir bütçedir. Özürlü vatandaşlara destek olan ve eğitimine katkı sağlayan bir bütçedir. Eğitime ve sağlığa ayrılan kaynağın artırıldığı bir bütçedir. Reel kesimi destekleyen bir bütçedir. Bütçede esnaf kredileri ve tarımsal kredilerde faiz desteğine, ihracat desteklerine, küçük ve orta ölçekli işletmelere sağlanan desteklere, Hazine teşvik ödemelerine devam ediyoruz. İstihdamın maliyetini azaltmak amacıyla yürürlüğe koyduğumuz işveren primi 5 puan indirimi uygulamasını sürdürüyoruz. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonuna aktarılan kaynağı yüzde 12,8 oranında artırarak 2,2 milyar liraya, yeşil kartlılara sağlamış olduğumuz sağlık yardımı ödeneklerini 4,7 milyar liraya çıkarıyoruz. Sosyal Destek Projesi (SODES) ile kırsal kesimden kentlere göç eden aileleri, kent hayatına uyum sağlamak üzere destekliyoruz. Özürlü eğitimi ve evde bakımı uygulamasına 3,2 milyar lira ile daha fazla kaynak ayırıyoruz.''
 

Kamu görevlileri ve emekliler

Maliye Bakanı Şimşek, 2011 yılı bütçesinin kamu görevlilerini ve emeklileri gözeten bir bütçe olduğunu da söyledi. 2011'de memurların aylıklarında yapılacak artışların devletin mali imkanları, ülkenin ekonomik gelişmesi ve enflasyon hedefi ile toplu görüşme süreci sonucunda anlaşmaya varılan hususlar göz önünde bulundurularak belirlendiğini kaydeden Şimşek, bu çerçevede kamu görevlilerinin maaşlarına ocak ve temmuz aylarında yüzde 4 oranında zam yapılacağını vurguladı.

Ayrıca, kamu personelinden ek ödemesi olmayanların aylıklarının iyileştirilmesi ve ücret adaletinin sağlanması amacıyla 2006 ve 2008 yıllarında önemli ölçüde artırılan ek ödeme tutarlarında da, ilave 80 lira artış sağlanacağını belirten Şimşek, bu şekilde kamu personeli arasında kısmen var olan ücret dengesizliğinin önemli ölçüde azaltılması suretiyle ücret adaletinin sağlanması yönünde önemli bir mesafe almış olacaklarını kaydetti.

Çalışmayan eş için ödenmekte olan aile yardımı ödeneğinde de ocak ve temmuz aylarında ilave 20'şer lira artış sağlanacağına dikkat çeken Şimşek, şöyle konuştu: ''Sözleşmeli personel de, devlet memurlarına ödenmekte olan aile yardımı ödeneğinden aynı usul ve esaslar dahilinde yararlandırılmaya başlanacaktır. Yapılacak artışlar sonucunda; 2010 yılı Ekim ayında aile yardımı ödeneği dahil en düşük devlet memurunun 1.300 lira olan net maaşı, 2011 yılı Ocak ayında 1.454 liraya, temmuz ayında ise 1.532 liraya yükselecektir. Böylece 2011 yılında en düşük devlet memuru aylığında yüzde 17,9 oranında artış yapmış olacağız. 2011 yılı için tüketici fiyatlarında öngörülen kümülatif artış ise yüzde 5,3'tür. 2010 yılı ekim ayında 1.577 lira olan aile yardımı dahil ortalama memur maaşı 2011 yılı Ocak ayında 1.717 liraya, temmuz ayında ise 1.793 liraya yükselecektir. Böylece 2011 yılında ortalama devlet memuru aylığında yüzde 13,7 oranında artış yapmış olacağız.''

Şimşek, SGK tarafından işçi, esnaf ve tarım sigortası emeklilerine ödenen aylık ve gelirlerin de, 2011 yılı ocak ayında 60 liradan az olmamak üzere yüzde 4 oranında artacağını, emekli aylıklarına temmuzda da ayrıca yüzde 4 oranında zam yapılacağını bildirdi.
 

Dar gelirlilerin durumları iyileşti

Şimşek, 2002'den bu yana çalışanlar ile emekliler ve dar gelirlilerinin mali durumlarının iyileştiğini de söyledi. 2003 Ocak–2010 Eylül döneminde TÜFE'deki kümülatif değişmenin yüzde 103,5 olduğunu kaydeden Şimşek, buna karşılık söz konusu dönemde, en düşük memur maaşında yüzde 207, net asgari ücrette yüzde 194,3, en düşük SSK emekli aylığında yüzde 180, en düşük Bağ-Kur esnaf emekli aylığında yüzde 288,7, en düşük Bağ-Kur çiftçi emekli aylığında yüzde 523,1, en düşük memur emekli aylığında da yüzde 138,6 artış olduğunu belirtti. Bu dönemde 65 yaş aylığında yüzde 311,7, muhtar aylığında yüzde 263,9 oranında artış meydana geldiğini anlatan Maliye Bakanı, ''Bu oranlar ve maaş tutarları, çalışan, emekli ve dar gelirli vatandaşlarımızın mali durumlarının 2002 yılına göre iyileştiğini, gelirlerinde reel artışlar olduğunu açıkça ortaya koymaktadır'' dedi.

Bakan Şimşek, yeni yıl bütçesinin, ''vatandaşın sağlık hizmetine erişimini kolaylaştıran, üniversitelere personel ve kaynak desteğini artıran, üniversite eğitimini ülke geneline yayan, çiftçiye destek olan, mahalli idarelere desteği artıran, bilimi ve AR-GE ile bölgesel gelişme projelerinin tamamını destekleyen'' bir bütçe olduğunu belirtti.
 

2011 bütçe büyüklükleri

Daha sonra bütçe büyüklükleri hakkında da bilgi veren Şimşek, 2011 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesinde, bütçe giderlerinin 312,5 milyar lira, faiz hariç giderlerin 265 milyar lira, bütçe gelirlerinin 279 milyar lira, vergi gelirlerinin 232,2 milyar lira, bütçe açığının 33,5 milyar lira, faiz dışı fazlanın da 14 milyar lira olarak öngörüldüğünü bildirdi. 2010 yıl sonu gerçekleşme tahminleriyle kıyaslandığında, bütçe giderlerinde yüzde 5,2, faiz hariç giderlerde yüzde 7,1, bütçe gelirlerinde yüzde 10,4, vergi gelirlerinde de yüzde 10,5 oranında artış görüldüğünü anlatan Şimşek, faiz giderlerinde ise yüzde 4 düşüş olduğuna dikkati çekti. Şimşek, ''Bütçe giderlerinde artışı kontrol altına alırken, bütçe gelirlerinin giderlerden daha fazla artmasını öngördük. Bu suretle bütçe açığının milli gelire oranını, yüzde 4'ten yüzde 2,8'e düşüreceğiz. Bu gelişme, bütçe açığının azaltılmasına yönelik politikamızın bir sonucudur. Bu oran, Maastricht kriterlerinde belirlenen yüzde 3 oranının altındadır'' dedi.
 

2011'de de mali disipline devam

Maliye Bakanı Şimşek, konuşmasında AKP iktidarlarının bundan önceki 8 yıllık bütçe karnesinde olduğu gibi, 2011 bütçesinin de mali disiplin anlayışı içerisinde hazırlandığını söyledi. ''2011 Yılı Bütçesi, bir seçim bütçesi değildir'' diyen Şimşek, seçim bütçesi hazırlamadıklarını ve seçim ekonomisi uygulamadıklarını ifade etti. Yeni yılda da mali disiplinin devam edeceğini belirten Şimşek, bu çerçevede faiz yükünün de azaltılacağını vurguladı.
 

Borçların yeniden yapılandırılması

Daha sonra gelir politikası ve uygulamalarına ilişkin açıklamalar yapan Şimşek, vergi politikalarında ''istihdam ve büyümenin desteklenmesinin'' temel amaç olarak belirlendiğini dile getirdi. Bu hedef doğrultusunda istihdam üzerindeki vergi ve prim yükünü azalttıklarını ve bu şekilde evli, 2 çocuklu ortalama ücretli üzerindeki vergi yükünü yüzde 42,7'den yüzde 36,2'ye düşürdüklerini anlatan Şimşek, bu dönemde yatırımları destekleyen düzenlemeleri hayata geçirdiklerini, küresel krize karşı başarılı bir gelir politikası da uyguladıklarını söyledi. İktidarları döneminde vergi sisteminin etkin, basit, adil ve geniş tabanlı olması açısından yapılandırma çalışmaları yürüttüklerine de işaret eden Bakan Şimşek, ''Küresel kriz nedeniyle vergi ve prim borçlarını ödemede güçlüğe düşen mükelleflerimize, vergi ve prim aslından vazgeçmeksizin ödeme kolaylığı getiriyoruz. Tasarı ile ilgili çalışmalarda son aşamaya gelinmiştir. Muhtemelen yakında Meclise sunulacak. Kapsamı geniş tutulmuştur'' açıklamasında bulundu.

Şimşek, son dönemde gecikme zammını ve tecil faizini düşürdüklerini, sorgulu tahsilat ve e-tahsilat uygulamalarıyla hızlı ve hatasız tahsilat sağladıklarını da ifade etti. Kredi kartıyla vergi tahsilatı yapılmasının önünü açtıklarını ve kapsamın genişletilmesi çalışmalarına devam ettiklerini de belirten Şimşek, tebligatları hızlandırmak ve kolaylaştırmak için de e-tebliğ uygulamasını getireceklerini bildirdi. Mükellef haklarını güçlendirmek amacıyla, vergi incelemelerinde uyulacak esasları belirlediklerini anlatan Bakan Şimşek, bu şekilde vergi incelemelerinde şeffaflığın sağlanacağını söyledi.
 

Benzinde en yüksek vergi ülkemizde

Maliye Bakanı Şimşek, dolaylı ve dolaysız vergilerle ilgili değerlendirmelerde de bulundu.
Dolaysız vergilerin payının hesabında sosyal güvenlik primlerinin de dikkate alınmasını isteyen Şimşek, Türkiye'de gelir ve kazançlar üzerinden yeterince vergi alınamadığını açıkladı. Türkiye'de vergi yükünün yüksek olmadığını da savunan Şimşek, sosyal güvenlik primleri de dahil edildiğinde Türkiye'nin yüzde 23,5'lik vergi yüküyle, OECD'de Meksika'dan sonra en düşük oranlı ikinci ülke olduğunu bildirdi.

Şimşek, şöyle devam etti: ''OECD ortalamasının yüzde 35,8 olduğu genel vergi yükü karşılaştırmasında, Meksika yüzde 20,4 oranı ile son sırada olup, bu oran Kore'de yüzde 26,6, ABD'de yüzde 26,9, İrlanda'da yüzde 28,3'tür. Buna rağmen ülkemizde bazı akaryakıt ürünlerinde vergi yükünün yüksek olması, genel vergi yükünün yüksek olduğu doğrultusunda bir algıya sebep olmaktadır. Zira OECD ülkeleri arasında benzin açısından yüzde 66,8 oranıyla en yüksek konumda olan ülkemiz, motorinde yüzde 57,1 oranıyla ikinci sırada yer almaktadır.''
 

Kayıt dışı ekonomiyle mücadele

Kayıt dışı ekonomiyle mücadele çalışmaları hakkında da açıklamalar yapan Şimşek, yeni Eylem Planıyla ilgili hazırlıkların sürdüğünü söyledi. Merkezi Risk Analizi ve Katmanlaştırma (MERAK) Projesiyle riskli kurumlar vergisi mükelleflerini tespit ettiklerini ve KDV iadelerinde Risk Analizi Projesini hayata geçirdiklerini kaydeden Şimşek, e-fatura ile de kayıtlı ekonomiye geçişi hızlandıracaklarını anlattı. Denetim kapasitesinin artırılmasına dönük olarak bu yıl 750 vergi denetmen yardımcısı ve 315 gelir uzman yardımcısı aldıklarını belirten Şimşek, 2011 yılında da 1.500 vergi denetmen yardımcısı ve 3.000 gelir uzman yardımcısı almayı planladıklarını ifade etti.

Gelir İdaresi Başkanlığında otomasyon kapsamına alınmamış birim bırakmadıklarını ve vergi beyannamelerinin yüzde 99'unu elektronik ortamda aldıklarını anlatan Şimşek, yeni dönemde mükellef hesap bakiyesinin güncel olarak izlenmesini sağlayacak Mükellef Cari Hesap Sistemini getireceklerini de açıkladı. Bakan Şimşek, konuşmasının son bölümünde, siyasi sorumluluk ve riskleri üstlenerek, geleceğin güçlü Türkiye'si için aldıkları kararların ne kadar doğru kararlar olduğunu hep beraber yaşayarak göreceklerini ifade ederek, şöyle konuştu: ''2002 yılından beri uyguladığımız reformlar sayesinde, hiç kuşkusuz ki Türkiye ekonomisi eskiye göre çok daha güçlü ve daha dayanıklıdır. Ancak ihtiyatı elden bırakmayacak ve temel politikalarımızdan biri haline getirdiğimiz yapısal reformlara kararlılıkla devam edeceğiz.''
 

Rakamlarla 2011 bütçesi

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in Plan ve Bütçe Komisyonuna sunduğu 2011 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesinin bazı kalemleri şöyle:

Bütçe Giderleri : 312,5 milyar TL
-Personel Giderleri : 72,3 milyar TL
-SGK Devlet Primi Gid. : 12,7 milyar TL
-Mal ve Hiz.Alım Gid. : 30,0 milyar TL
-Faiz Giderleri : 47,5 milyar TL
-Cari Transferler : 115,8 milyar TL
-Sermaye Giderleri : 21,7 milyar TL
-Sermaye Transferleri : 4,3 milyar TL
-Borç Verme : 6,4 milyar TL
-Yedek Ödenekler : 1,7 milyar TL
Faiz Hariç Giderler : 265,0 milyar TL
Bütçe Gelirleri : 279,0 milyar TL
Vergi Gelirleri : 232,2 milyar TL
-Gelir Vergisi : 47,3 milyar TL
-Kurumlar Vergisi : 23,1 milyar TL
-Dahilde Alınan KDV : 26,8 milyar TL
-İthalde Alınan KDV : 41,0 milyar TL
-Özel Tüketim Vergisi : 61,1 milyar TL
-Motorlu Taşıtlar Vergisi: 5,9 milyar TL
-BSMV : 4,3 milyar TL
-Harçlar : 7,8 milyar TL
-Damga Vergisi : 5,7 milyar TL
Vergi Dışı Gelirler : 46,8 milyar TL
Bütçe Açığı : 33,5 milyar TL
Faiz Dışı Fazla : 14,0 milyar TL

 

Sunum 1,5 saat sürdü

Şimşek, 74 sayfadan oluşan ve tabloların da yer aldığı 2011 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının sunumunu 1,5 saatte yaptı. Sunumun ardından Şimşek, kamu alacaklarının yeniden yapılandırılmasına yönelik çalışmalara ilişkin gazetecilerin sorularını yanıtladı. Çalışmaya son şeklinin henüz verilmediğine işaret eden Şimşek, kapsamın oldukça geniş tutulmasına yönelik bir eğilimin bulunduğunu belirtti.

Şimşek, ''Yazılan rakamlar; özellikle sosyal güvenlik alacakları boyutuyla biraz gerçekçi olmayan rakamlardır. Kağıt üzerinde muhtemelen doğru rakamlardır ama tahsil edilebilir alacağı baz oluşturması anlamında yüksek rakamlar'' dedi. Bakan Şimşek, bu hafta içerisinde yapılacak bir-iki toplantı sonrasında çalışmanın son şeklini alacağını ifade etti. Bir gazetecinin, ''Kapsam tartışması mı yoksa taksitlendirmeyle ilgili mi bir tartışma var, neden son şekli verilemiyor?'' sorusuna Şimşek, ''Genele ilişkin çalışma bitince, sizinle paylaşalım, o detaylara giremem'' karşılığını verdi. Şimşek, mükellefleri, yapılandırmaya gittiklerinde başlangıç tarihinin, tasarının yasalaştığı tarih olmayacağı şeklinde uyardıklarını belirtti.
 

'Koruma olmasın'

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda tasarının sunumundan önce milletvekilleri, usul hakkında söz aldı. CHP İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek, anayasanın, bütçenin nasıl hazırlanacağını düzenlediğini ancak Hükümetin bu kuralları uygulamamayı adet haline getirdiğini söyledi. Özyürek, bütçenin, hukuki açıdan tartışmalı olduğunu iddia etti.

BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, milletvekillerinin konuşma süreleriyle ilgili önergeyi eleştirdi. Kaplan, bakanlıkların bütçe görüşmelerinde hem milletvekillerine hem de gruplar adına söz verilmesini istedi. Kaplan, ayrıca bakanlıklardan, bütçe dokümanlarını 3 gün öncede kendilerine iletmesini talep etti.

CHP İzmir milletvekili Harun Öztürk de Maliye Bakanlığının bütçe gerekçelerini, anayasada belirtilen süre içerisinde TBMM'ye iletmesi gerektiğini söyledi. CHP Malatya Milletvekili Mevlüt Aslanoğlu da bütçe görüşmelerinde korumaların bulunmamasını istedi, ''Korkuyorum. Komisyon içinde korumalar, polisler olmuyor'' dedi.

MHP Sakarya Milletvekili Münir Kutluata, Orta Vadeli Programın Resmi Gazete'de ilanından komisyona geliş süresinin 4 ay olduğunu ancak şimdi bu sürenin 1 haftaya indiğini belirtti. Komisyon Başkanı Mustafa Açıkalın da bakanlıkları, sözlü olarak daha önce dokümanları komisyona ulaştırması konusunda uyardığını ancak yeniden uyarıda bulunacağını bildirdi.