"2010 yılı tedirgin bir yükseliş yılı olacak"

Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi, krizin etkilerinin bir anda sıfırlanmayacağını vurgulayarak, 2010 yılının tedirgin bir yükseliş yılı olacağını belirtti.

cumhuriyet.com.tr

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, Erzurum'da Ocak ayı İhracat rakamlarını açıkladı. Büyükekşi yaptığı konuşmada, ihracat oranlarına bakıldığında piyasaların ve taleplerin toparladığını kaydetti. 2010'dan umutlu olduklarını belirten Büyükekşi, "2009 yılının son ayı itibarıyla ihracatta aylık bazda iki haneli artışlar yaşamaya başladık. 2010 yılının ilk ayını da çift haneli bir ihracat artışıyla açıyoruz. Bunu görmekten mutluyuz. 2010 yılında hedefimiz 111 milyar dolarlık ihracat. Fakat unutulmamalı ki, küresel bir krizin etkileri de hemen birden bire sıfırlanmıyor. 2010 yılı tedirgin bir yükseliş yılı olacaktır ve bu yeni yılda, tedirginliklerini üstlerinden en erken atanlar kazanacaktır. Türkiye de işte bu grupta yerini almalı" dedi.

Yeni yılın ilk ayının geride kaldığını belirten Büyükekşi, "Ekonomimizin genel gidişatı iyiye doğru gidiyor. Oysa 2010'a büyük bir küresel ekonomik krizin gölgesinde başladık. Biliyorsunuz, 2009 yılında talep iyice düştü, ihracat düştü. Buna rağmen biz Türkiye olarak krizde atalete kapılmadık, çok hareketli ve dinamik bir dönem geçirdik. Beklentimizin ötesinde bir ihracat gerçekleştirdik. Komşu ülkelere olan ihracatımızı arttırdık. Yeni pazarlar keşfettik. 100'ler kulübünde kalmayı başardık" diye konuştu.


IMF anlaşması endişelendiriyor

Piyasaları uzun süredir meşgul eden konulardan birisinin Türkiye'nin IMF ile yeni bir anlaşma imzalayıp imzalamayacağı olduğunu ifade eden Büyükekşi, olası bir IMF anlaşmasının Türkiye'ye davet edeceği sıcak para ile bu paranın döviz üzerine yapacağı baskının kendilerini endişelendirdiğini belirtti. Büyükekşi, konuşmasına şöyle devam etti:
"Zira ihracatın artışı için rekabetçi ve istikrarlı bir kur şart. Oysa istikrarsız bir kur dalgalanması altında uzun vadeli kontratlar yapmak çok büyük risklere yelken açmak anlamına geliyor. Geldiğimiz noktada biz şu tespiti yapmak istiyoruz, IMF anlaşması ile ilgili tam bir karar verilememiş olması, artık bu tip bir anlaşmanın ülkeye getireceği faydanın sorgulandığı anlamına gelmektedir. Kaynak ile ilgili soru işaretlerinin bulunduğu bir ortamda bile, IMF kredisi ile ilgili kesin bir anlaşmaya varılamamış olmasının arkasında, ihracatçıların bugüne kadar gösterdiği çabanın da etkisi bulunmaktadır. Bugünkü durumda IMF reçetesinin Türk sanayi ve ihracatı için doğru bir reçete olmayacağını, ülkelerin neredeyse tamamında destek planları devam ederken, IMF'nın bir 'sıkboğaz' reçetesi yazacağını anlattık durduk. Şimdi, büyüme oranlarının dikkatle takip edildiği bu dönemde ve özellikle kamu-özel sektör işbirliği ile kalkınma hamleleri yapılırken, Türkiye'yi rakiplerinden geride bırakacak bir plana mecbur etmeyi mantıksız buluyoruz."

Geçen hafta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Bakanların ve özerk kurum başkanlarının yaptığı açıklamalarının özetinin "Reel Sektöre destek vermeye devam edeceğiz" cümlesiyle birleştiğini kaydeden Büyükekşi, "Bu söylemi pekiştiren uygulamaların sayısı arttıkça, bizim de moralimiz yükseliyor. Bir IMF reçetesinin cenderesi içinde, reel sektöre destek vermenin imkansızlığı artık her kesim tarafından anlaşılmış durumda. Bizzat IMF Başkanı 'Türkiye'nin IMF anlaşmasına ihtiyacı yok' demesi bile, Türkiye'nin nerden nereye geldiğini gösterir niteliktedir" diye konuştu.


"Türkiye için gaza basma vakti geldi"

Çin'in artık yavaşlamak için hamleler yapmakta ve bankacılık sisteminde daralmaya gitmekte olduğunu belirten Büyükekşi, tam bu anda Türkiye için gaza basma vaktinin gelmiş olduğunu kaydetti. Büyükekşi, Çin'in kendi sanayisini yaratmak için yoğun çaba harcamakta olduğunu ifade ederek, "Üstelik bazı markalarla da otomotiv ve beyaz eşya gibi sektörlerde marka yaratmaya çalışan Çin'e karşı rekabette yeni bir strateji uygulamanın vakti gelmiştir. Aslında 2009 krizinden sonra tam bir ölüm kalım savaşı başlamıştır ve tarihe karışan bazı rakiplerin boşalttığı pazar payları için kıyasıya rekabet başlamıştır. Burada ulusal bir duruş sergilemek artık bir zorunluluktur. Eğer Çin ile işbirliği yapacaksak, bunun siyaset ile birlikte pekiştirilmesi gerekmektedir. Eğer rekabet edeceksek de, mutlaka başka şeyler söylemenin vakti geldiğini belirtiyoruz" dedi.

Bu sebeplerden dolayı Türkiye'ye kaynak getirmenin koşullarının artık değişmesi gerektiğini vurgulayan Büyükekşi, faiz manevralarıyla ülkeye sıcak parayı sokarak döviz arzını artırma modasının tarihe gömülmesi gerektiğini kaydetti.