2010 yılı bütçesi komisyonda
Devlet Bakanı ve Başbakan Yarımcısı Bülent Arınç, hayata geçirilen Coğrafi Bilgi Sistemi Projesi nedeniyle vakıf taşınmazlarını kira ödemeden kullananlarla, kayıtlarda görülmeyen taşınmazların tespit edildiğini bildirdi.
cumhuriyet.com.trDevlet Bakanı ve Başbakan Yarımcısı Bülent Arınç, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Bakanlığı'na bağlı Vakıflar Genel Müdürlüğünün 2010 yılı bütçesinin sunuşunu yaptı. Arınç, tarihi, sosyolojik, kültürel anlamda toplumsal hayatta etkin rolü olan vakıfların, toplum yararına bayındırlık ve imar hizmetlerinden tabiatın korunmasına kadar geniş bir perspektifte hizmet anlayışını ön planda tuttuğunu belirtti.
Bülent Arınç, ''Ecdadımız, insan odaklı bir anlayışla onun yaşadığı tüm sosyal yaşamı bir bütün içerisinde ele almış, yalnızca insanı değil onun yaşamış oluğu çevreyi ve aynı çevreyi paylaşmış oluğu hayvanların bile hukukunu gözeterek bir vakıf kültürü oluşturmuştur. Yaşamak için bir diğerini yok etmek yerine, yaşamak için elindekini bir diğeriyle paylaşmayı amaç edinmiş bir ruh dünyasının ürünü olan vakıf anlayışı, Osmanlı İmparatorluğunu önemli bir medeniyete dönüşmüştür. İnsanın doğumundan ölümüne kadar, doğduğu evden, yaşamış olduğu tüm çevreye kadar hayatını kuşatan bir toplumsal huzur iklimi oluşturmuştur'' diye konuştu.
Arınç, bir yandan eserlerin restore edilerek ayağa kaldırılması için köklü projeler geliştirilmeye çalışırken, öte yandan sosyal fayda açısından büyük önem sağlayacak yatırımların artırılmasına ve vakfiyelerde yer alan şartların eksiksiz yerine getirilmesine öncelik verildiğini kaydetti.
'Gelirlerin tamamı özkaynaktan'
Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından, 41 bin 720 mazbut, 287 mülhak, 4 bin 498 yeni ve 161 adet cemaat vakfın iş ve işlemleriyle denetimini, ecdat yadigarı 19 bin 980 tarihi eserin bakım ve onarımının yürütüldüğünü belirten Arınç, mülhak, cemaat ve yeni vakıfların beyanname, bildirim ve formların internet üzerinden doldurularak vakıflara, ilgili bilgilerin elektronik ortamda takibinin yapılabilmesi ve ilgili kurum ve kuruluşlarla bu bilgilerin paylaşılmasını sağlamak üzere ''Vakıf Bilgi Sistemi'' projesinin 2010 yılında tamamlanarak hizmete gireceğini bildirdi.
Hazineden hiçbir katkı almadan gelirinin yüzde 50'sini yatırıma ayıran Vakıflar Genel Müdürlüğünün, 2003 yılında 44 milyon TL olan bütçesinin 2009'da 443 milyon TL olarak gerçekleştiğini, 2010 yılında ise 460 milyon TL olarak öngörüldüğünü, gelirlerinin tamamının ise özkaynaktan karşılanacağını kaydetti. Vakıflar Genel Müdürlüğünün 25 bölge, 2 işletme müdürlüğü ve Vakıf Gureba Hastanesi'nde toplam 2 bin 768 personelle görevlerini yürüttüğüne değinen Arınç, bütçenin yatırım giderlerinin 69 milyon 472 bin TL personel, 12 milyon 738 bin sosyal güvenlik, 149 milyon 50 bin TL mal ve hizmet alımı, 22 milyon 236 bin TL hayri ve sosyal hizmet, 206 milyon 669 bin TL yatırım için ayrılığını bildirdi.
Arınç, Bezm-i Azam Vakıf Üniversitesi kurulması için hazırlanan tasarının Meclise sunuluğunu, İstanbul'a Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi adıyla bir üniversite kurulması çalışmasının başlatılarak YÖK'e gönderildiğini bildirdi. 2003-2009 yılları arasında 3 bin 383 eserin proje ve onarımının tamamlandığını, 2010 yılında ise 750 eserin proje ve onarımının yapılmasının planlandığını kaydeden Arınç, 2010 yılında Avrupa Kültür Başkenti seçilen İstanbul'da bulunan ve çeşitli eklemelere özgün yapısına uygun olmayan müdahalelerle günümüze kadar intikal eden ve herhangi bir olumsuzluk halinde müdahale edilmesi için projeleri dahi olmayan Süleymaniye, Fatih, Valide Sultan, Nur-u Osmaniye, Humbarhane, Ertuğrul Tekke camilerinin projelerinin yaptırıldığını, özgün yapılarına kavuşturulmak üzere onarımlarının devam ettiğini söyledi.
'Taşınmazlar kayıt altına alındı'
Vakıf taşınmazlarının sayısı, mevcut durumu ve sağlıklı bir envantere sahip olunması ve taşınmazlardan elde edilen gelirlerin kaydının vakıf adına tutulmasının önemine değinen Arınç, ''Coğrafi Bilgi Sistemi Projemiz hayata geçirilmiştir. Vakıf taşınmazlarını hiçbir kira bedeli ödemeden kullananlarla Vakıflar Genel Müdürlüğü kayıtlarında görülmeyen vakıf taşınmazları tespit edilerek kayıt altına alınmıştır'' dedi. Arınç, Coğrafi Bilgi Sistemiyle entegrasyonu sağlanarak, Vakıf taşınmazlarına ait her türlü gelirin takibini sağlamak ve ait olduğu vakıf hesabında elektronik ortamda izlemek üzere Vakıf Taşınmazları Yönetim Sistemi Projesi'nin de hazırlandığını, 2010 yılından itibaren işlemlerin bu sistem üzerinden gerçekleştirileceğini bildirdi.
Bakan Arınç, ''Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait gayrimenkuller yıllarca atıl urumda bırakılmışlardır. 2003 yılından bugüne kadar yapılan çalışmalarla; 290 gayrimenkul kat karşılığı modeli, 109 gayrimenkul yap-işlet-devret modeli, 95 tarihi eser restore et-işlet-devret modeli ile değerlendirilerek 1 milyar 750 milyon TL'lik yatırım gerçekleştirilmiştir. Bu yatırımlar için Genel Müdürlük bütçesinden hiçbir harcama yapılmamıştır'' diye konuştu.
Arınç, çeşitli arşivlerde dağınık ve bakımsız bir şekilde bulunan vakfiye, hüccet, berat, temessük kaydı gibi belgelerin derlenerek bilgisayar ortamına aktarılması ve Selçuklu, beylikler ve Osmanlı önemi kültür ve medeniyetine ait bilgi ve belgelerin internet ortamına Türk ve dünya kamuoyu ile paylaşılmasını kapsayan ''Vakıf Arşiv Yönetim Sistemi'' (VAYS) projesinin çalışmalarının da tamamlanmak üzere olduğunu kaydetti.
Camilerdeki fazla eserler, müzelerde sergilenecek
Vakıf eserlerinde ve camilerde bulunan taşınır vakıf kültür varlıkları ile ilgili hırsızlıkların yaşandığını, halı ve çinilerin yurt dışına kaçırıldığına dikkati çeken Arınç, şöyle devam etti: ''Koruma önlemleriyle birlikte, yurtdışı müzayedeler takip edilerek çalınan eserler tespit edilip geri getirilmektedir. Bu eserlerimizden 2009 yılında İstanbul Rüstem Paşa Camii'nden 1994 yılında çalınan çiniler yurt dışında tespit edilmiş ve geri alınmıştır. Adana'nın Seyhan ilçesinde Ramazan Oğulları Beyliği döneminde inşa edilen Ulu Cami'den 2002'de çalınan 223 adet çininin 67 parçası İstanbul'da ele geçirilmiştir. Eski yıllarda camilerimizden çalınmış yüzlerce eser yurt içinde de takip edilmiş ve duyuruları yapıldığı için rahatça satılamadıklarından ve yurt dışına çıkarılamadıklarından ya terk edilmiş olarak ya da çeşitli operasyonlarla geri alınmıştır. Böylece çalıntı eski eserlere iç ve dış piyasadaki talep kırılmıştır. Ele geçirilen bu eserler şu anda Ankara Vakıf Eserleri Müzesine ve İstanbul'daki vakıf müzelerinde sergilenmekte, bazıları da mümkünse eski yerlerine monte edilmektedir.''
Türkiye'deki tüm camilerde ihtiyaç fazlası olan halı ve kilimlerle diğer teberrukat eşyaların Ankara'ya getirilerek uzmanlar tarafından gerekli bakımın yapıldığını belirten Arınç, bu eserlerin değerlendirilmesi için mevcut müzelere ilave olarak müzelerin açıldığını belirtti. ''Vakıflar Genel Müdürlüğü paha biçilmez taşınır eski esere sahipken, müzecilik faaliyeti yıllar boyunca ihmal edilmiştir'' diyen Arınç, bu nedenle vakıf eserlerinin daha iyi korunması ve teşhirleri için Vakıflar Bölge Müdürlükleri'nin olduğu illerde vakıf eserler müzelerinin açılması çalışmasının sürdürüldüğünü söyledi.
Her gün 16 dilde haber taraması
Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü'nün bugüne kadar devlet enformasyonu, Türkiye'nin dünyaya tanıtımı, yerli ve yabancı basın-yayın organlarının ve mensuplarının çalışmalarını kolaylaştırmak üzere kendisine verilen görevleri yerine getirdiğini belirten Arınç, kurumun, Kurtuluş Savaşından bugüne önemli görevler yaptığını, yurtiçinde ve yurtdışında devlet enformasyonu alanında en köklü kurumlardan biri haline geldiğini söyledi.
Arınç, her gün 16 dilde haber taraması yapıldığını, yayın yapan yabancı gazete, radyo, televizyon ve internet sitelerinin izlendiğini, günde yaklaşık 5 bin haberin işlendiğini kaydetti. İlgili kuruluşlara geçen yıl 22 bin, bu yılın ilk 9 ayında ise 24 bin haber iletildiğini belirten Arınç, web sayfası oluşturan ilk kamu kuruluşları arasında yer alan Basın Enformasyon Genel Müdürlüğünün, Türkçe ve İngilizce sayfasını ayda ortalama 750 bin kişinin ziyaret ettiğini, İngilizce, Almanca ve Rusça bültenler yayınlandığını, önümüzdeki günlerde Fransızca, gelecek yıl ise Arapça bülteni çıkarılmasının planlandığını bildirdi.
Türkiye'de görev yapan yabancı medya mensuplarının mesleki çalışmalarına yardımcı olunduğuna değinen Arınç, 2000'li yıllarda 30-40 yabancı basın mensubu gelirken, bu sayının bu yıl 265'e yükseldiğini bildirdi.
Dost ve komşu ülkelerde medya ile ilgili konferanslar ve toplantılar düzenlendiğini, komşu ülke basın yayın mensuplarına da eğitim verildiğini belirten Arınç, AB'ye üye ülkelerin kamu iletişim kurumlarının oluşturduğu danışma ve istişare platformu olan ''Venedik Kulübü''nde 2004 yılında üyelik statüsü elde edildiğini söyledi.
Basın kartları yönetmeliği
Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü'nün, yerli basın mensuplarının çalışmalarını kolaylaştıracak ve özellikle çok sesliliğin gereği olan yerel basını güçlendirecek tedbirleri aldığını belirten Arınç, bu kapsamda yerel medya eğitim seminerleri düzenlendiğini, basın mensuplarına, haber, fotoğraf, yayın ve eğitim desteği verildiğini kaydetti.
Bugün itibariyle basın kartı hamili gazeteci sayısının 11 bine ulaştığını kaydeden Arınç, ''Bazı medya kuruluşlarında yaşanan yeniden yapılanma ve iletişim sektöründeki hızlı gelişim sebebiyle sekretaryası Genel Müdürlük tarafından yerine getirilen, Basın Kartları Komisyonunca, Basın Kartları Yönetmeliğinde değişiklik çalışmaları yapılmaktadır'' dedi.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Arınç, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünün 2010 yılı bütçesinin 67 milyon 175 bin TL olarak öngörüldüğünü belirterek, ''2010 yılı için 2 milyon TL yatırım ödeneği sağlanmıştır. Ekonomik sınıflandırmaya göre Genel Müdürlük hizmetlerinden en fazla ödenek kullanan haber hizmetleridir. Yatırım ödeneği ile Medya Takip Merkezi, Matbaa Birimi ve Elektronik Arşiv projeleri gerçekleştirilecektir'' diye konuştu.
'Son 5 yılda sağlanan kaynak, 40 yılda sağlanan üstüne çıktı'
Devlet Bakanı Mehmet Aydın, TÜBİTAK'a son 5 yılda sağlanan kaynağın, 40 yılda sağlanan kaynağın üzerine çıktığını söyledi. Plan ve Bütçe Komisyonunda, TÜBİTAK ve TÜBA'nın bütçeleriyle ilgili sunuş yapan Aydın, bilim, teknolojik ve yenilik alanında önemli gelişmeler kaydedildiğini belirterek, tam zaman eşdeğer AR-GE personeli sayısının 2007 yılında 2,2 katına çıkarak, 63 bine ulaştığını, bilimsel yayın sayısının ise 21 bin 779'a yükseldiğini anlattı. 2002-2007 yılları arasında patent başvurularının 4,4 katına çıktığına işaret eden Aydın, ''Türkiye, 2002-2007 arasında GSYİH (gayri safi yur içi hasıla) artış hızında dokuzuncu, AR-GE harcamaları, AR-GE personeli ve araştırmacı sayısında artış hızında ikinci, bilimsel yayın sayısı artışında da 3. sırada yer almıştır'' dedi.
Aydın, 2009 yılında TÜBİTAK bütçesine 200 milyon lira ek kaynak tahsisi yapıldığına dikkati çekerek, Türkiye araştırma alanı programları için 2005 yılından itibaren önemli kaynaklar ayrıldığını, TÜBİTAK'a son 5 yılda sağlanan kaynağın 40 yılda sağlanan kaynağın da üzerine çıktığını ifade etti. Aydın, ''Bu programlar için 2010 yılında 625 milyon lira ayrılması planlanmıştır. Ümit ediyorum ki ek desteklerle bu biraz daha yukarıya çekilecektir'' diye konuştu.
Bilim İnsanı Yetiştirme ve Geliştirme Destek Programı çerçevesinde 1 Ekim'den itibaren desteklenen toplam kişi sayısının 12 bin 214 olduğunu kaydeden Aydın, bu tarih itibariyle aktarılan toplam fon miktarının ise 50 milyon lira olduğunu bildirdi. Aydın, TÜBİTAK'tan burs alan toplam öğrenci sayısının 5 bin 752 olduğunu belirterek, ''İşte bu çabaların katkısıyla ülkemiz, tam zamanlı eşdeğer araştırmacı sayısı artış hızında dünyada ikinci olmuştur'' dedi.
TÜBİTAK tarafından yürütülen destek programlarından biri olan Akademik ve Uygulamalı AR-GE Destek Programı olduğunu ifade eden Aydın, 2004-2008 yılları arasında toplam 19 bin 358 projenin önerildiğini, 5 bin 678 projenin ise desteklendiğini, toplam destek bütçesinin ise 634 milyon lira olduğunu bildirdi. Bu projelerin değerlendirilmesinde görev alan bilim insanlarının sayısının 2008 yılında 92 farklı üniversiteden 3 bin 521'e ulaştığını vurgulayan Aydın, ''Kamu kurumları araştırma programı çerçevesinde bugüne kadar toplam 2,3 milyar lira bütçeli 726 proje başvurusu yapılmış olup, bu projelerden toplam 350 milyon lira bütçeli 118 projenin desteklenmesine karar verilmiş, 17'si de başarıyla sonuçlanmıştır'' bilgisini verdi.
2005 yılında başlatılan program kapsamında, savunma AR-GE projeleriyle Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) AR-GE ile giderilebilecek ihtiyaçlarının karşılanabilmesi çerçevesinde, bugüne kadar 68 proje başvurusu yapıldığını, bunlardan 557 milyon lira bütçeli 47 projenin desteklenmesine karar verildiğini anlatan Aydın, bunlardan 8'inin sonuçlandığını ve proje sonuçlarının TSK tarafından uygulanma aşamasında olduğunu bildirdi. Aydın, Ekim ayı itibariyle 568 firmaya 886 proje için TÜBİTAK kaynaklarından 181 milyon lira ödendiğini, ayrıca KOBİ AR-GE Başlangıç Destek Programı kapsamında bu yıl 584 firmanın 602 projesine 659 milyon lira tutarında destek sağlandığını kaydetti.
Popüler bilim kitapları
TÜBİTAK'ın bilim toplum programları kapsamında yürüttüğü faaliyetleri hakkında da bilgi veren Aydın, şöyle konuştu: ''1993 yılından itibaren bugüne kadar 312 popüler bilim kitabı yayınlanmıştır. 2009 yılında 440 yatılı ilköğretim bölge okulu ile 647 il, ilçe ve kasaba halk kütüphanelerine toplam 500 bin kitap ve 455 bin popüler bilim dergisi ulaştırılmıştır. Bu proje çerçevesinde yaklaşık 170 bin öğrenci ve 11 bin öğretmen popüler bilim yayınlarına ulaşmış oldu. Türk araştırmacılarının yabancı meslektaşlarıyla ortak bilimsel projeler yürütebilmelerini teminen 20 ülkeden 24 kuruluş ile ikili anlaşma imzalanarak, Ekim ayı itibariyle 280'den fazla proje yürütülmektedir. 2009 yılında bir önceki yıla göre başvurularda yaklaşık yüzde 80'lik artış olmuştur. 7. Çerçeve Programı kapsamında 350 Türk kuruluşu, ileri teknoloji programlarında yer almakta olup, bu kuruluşların ülke içindeki harcamalarını fonlamak için Avrupa Komisyonu'ndan aldıkları destek miktarı 55 milyon avro olmuştur. TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM) tarafından yürütülen projelerin büyüklüğü 2008 yılında 10 kat artarak 239 milyon lira ulaşmış olup, yılda 200'ün üzerinde AR-GE projesi yürütülmektedir.''
Aydın, TÜBA'nın da bugüne kadar 200 bin genç bilim adamını desteklediğini, ayrıca tarihten miras kalan arkeolojik yapıların korunması ve restorasyonu çalışmalarında örnek sayılayabilecek uygulamalar gerçekleştirdiğini söyledi. Aydın, ''Yatırım programları kapsamında yürütülen Süleymaniye Külliyesindeki Rabi Medresesi'nin restorasyonu, özgün bir restorasyon örneği olarak tamamlanmak üzeredir'' diye konuştu.
CHP'li Hamzaçebi, Arınç'ın sözlerini eleştirdi
Basın-Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü ile Vakıflar Genel Müdürlüğü bütçelerinin sunumunu yapan Arınç, daha sonra Başbakanlıktaki bir toplantıya katılmak üzere Komisyondan ayrıldı. Bakanların sunumunun ardından konuşan CHP'li Akif Hamzaçebi, Arınç'ın dağıtılan konuşma metninde ''web sayfası'' ifadesine yer verildiğini göstererek, ''W türk alfabesinde yok. Arınç'ın bunu kullanmasını yadırgıyorum. Bu harfe ihtiyaç varsa, Türk Dil Kurumu, alfabede bu yönde değişiklik yapar. Alfabeye konulursa kullanılır'' dedi.
Hamzaçebi'ye itiraz eden bazı AKP milletvekilleri, ''Bu Türkçe bir harf değil ki... Orijinali böyle. Web nasıl yazılacak? '' dedi. Alfabenin 29 harften oluştuğunu ifade eden Hamzaçebi, ''X harfini kullanıyor muyuz? Bu harfler belki özel yazışmalarda kulanılabilir ama arkadaşlar, burası TBMM, konuşan kişi de Başbakan Yardımcısıdır'' diye konuştu.
AKP Tokat Milletvekili Osman Demir'in ''Türkçe kelimeyi yazsa haklısınız ama bu kelime zaten yabancı'' demesi üzerine Hamzaçebi, ''Vaşington'u nasıl yazıyorsunuz. W ile mi? Ama ben V ile yazıyorum'' karşılığını verdi.
Kürtçülük tartışmaları
2010 yılı bütçesinin görüşüldüğü Plan ve Bütçe Komisyonunda, DTP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın Türkiye'de yaşayan Kürtlerin sayısıyla ilgili sözleri tartışmalara neden oldu.
DTP grubu adına söz alan Kaplan, kültürel farklılıkların, ayrılıkların değil zenginliğin harcı olduğunu söyledi. ''Türkiye'de 20 milyon Kürt yaşadığını'' iddia eden Kaplan'a, AKP İstanbul Milletvekili Alaattin Büyükkaya, ''Arttır, arttır. 35-40, 50-60 falan... Bölücülük yapma'' diye tepki gösterdi.
Kaplan, Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) iktidarın emrinde olduğunu ileri sürerek, ''Yaparsınız bir sayım, kaç tane Kürt var, kaç tane Çerkez var, kaç tane Arap var? Boşnak var, Arnavut var. Bütün bunlar ülkemizin zenginliği. TÜİK doğru dürüst bir bilimsel araştırma yapıp, herkesin ne kadar olduğunu... Ama siz bunlarla yüzleşmekten korkuyorsunuz?'' diye konuştu.
DTP'li Kaplan'a, bunun ne faydasının olacağını soran Büyükkaya, ''Hepimiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız'' dedi. Bunun üzerine Kaplan, Anadolu'yu bir çiçek bahçesine benzeterek, ''Koparın bütün çiçekleri, bir tane çiçek bırakın orada. O bahçe olur mu? Zenginlik olur mu?'' diye sordu. ''Hergün aynı şeyleri konuşuyorsunuz, abartarak, bölücülük yaparak bunlar yapılmaz'' diyen Büyükkaya'ya, Kaplan, ''Kafanız alana kadar bunu anlatacağız. Herkes kendi kimliğiyle, diliyle özgür yurttaş olarak yaşayacak'' karşılığını verdi.
MHP'li Ayhan ile AKP'li Bilgiç de tartıştı
Bu sırada, ayağa kalkan MHP Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan, Başkanlık Divanı üyesi olan AKP Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç'in kendisine ''Kaplan senin yanında oturuyor, sen müdahale et'' dediğini iddia ederek, Bilgiç'e tepki gösterdi. ''Böyle rezillik olmaz. Sen bana böyle konuşamazsın'' diyen Ayhan, Bilgiç'e, ''Ben senin askerin miyim.? Adam söylüyor, ben konuya müdahil oldum mu? Ben senin babanın oğlu muyum?'' ifadelerini kullandı.
Tartışmanın yatışmasının ardından TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanvekili Recai Berber, CHP Antalya Milletvekili Osman Kaptan'a söz verdi. Kaptan'ın konuşmasının ardından söz almak isteyen MHP'li Ayhan, ayağa kalkarak, yüksek sesle AKP'li Bilgiç'e yeniden tepki göstermeye başladı. ''Neden bağırarak konuşuyorsun?'' diyen AKP'lilere Ayhan, ''Böyle rezillik olmaz. Türkiye'yi bölme konusundaki metot tartışmalarına bizi alet etmeyin'' dedi.
Başkanlık Divanı Kürsüsü'ne doğru yürüyen Ayhan'ı, DTP'li Kaplan ile diğer MHP'li milletvekilleri durdurdu. Bilgiç de Başkanlık Divanı kürsüsünden kalkarak, milletvekilleri sırasına oturdu ve ''Utanılacak tavır olsa özür dileriz'' dedi. Tartışma, Başkanvekili Recai Berber'in CHP İstanbul Milletvekili Esfender Korkmaz'a söz vermesiyle sona erdi.
'Divana güvenimiz kalmadı'
Daha sonra yeniden söz alan DTP'li Hasip Kaplan, Bilgiç'in Başkanlık Divanı kürsüsüne yeniden oturmasını eleştirdi. ''Ya Bilgiç özür diler ya da Başkanlık Divanına güvenimiz kalmamıştır'' diyen Kaplan, Meclise geldikten itibaren MHP ile yan yana oturduklarını, şimdiye kadar birbirlerine karşı en küçük bir saygısızlıkları bulunmadığını söyledi. Elini masaya vuran Kaplan, Bilgiç'e hitaben ''Ya kürsüden inersin ya da müzakereler devam etmez. Ben buradayken siz o kürsüde oturamazsınız'' diye bağırdı. AKP'li milletvekilleri Kaplan'a ''Tahrik etme'' karşılığını verdi.
'Milli kimliğimiz tartışmaya açılıyor'
MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, kurum bütçeleri üzerinde yaptığı konuşmada, milli kimliğin tartışmaya açıldığını, ikinci bir dile resmiyet kazındırılmasının düşünüldüğünü ileri sürerek, Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumunda görev yapan bilim adamları ve uzmanların son gelişmelere karşı sessiz kaldığını söyledi. Hükümetin, açılım konusunu 10 Kasım'da TBMM'ye getireceğini belirten Kalaycı, ''(TDK ve TTK'daki) Bilim adamları bu konuda ne düşünüyor? Yoksa siz de 10 Kasım'da PKK açılımıyla ilgili anma mı yapacaksınız? Çünkü 19 Ekim'de Habur sınır kapısında yaşananlar nedeniyle ben buna PKK açılımı diyorum'' diye konuştu.
AKP Bitlis Milletvekili Zeki Ergezen, tarih öğretimini eleştirerek, ''Malazgirt savaşını nasıl öğrendik? 50 bin ordumuz var, 300 bin de Bizans'ın ordusu var. Tarih bu mu? Bize bundan fazla bir şey öğretildi mi? Bu bilgilerle mi geleceğimizi şekillendireceğiz'' diye konuştu. Ergezen, 600 yıllık bir geçmişin büyüklüğünün ve öneminin genç kuşaklara iyi anlatılması gereğine işaret ederek, ''Kendi özünü, kültürünü küçümseyenler ve her fırsatta buna saldıranların, 'bugün bütün bunlar niye oluyor?' demeye hakkı olamaz'' dedi. Bilim ve teknolojinin önemini vurgulayan Ergezen, TÜBİTAK'ın son yıllardaki çalışmalarının övgüye değer olduğunu, araştırmacı ve proje sayısında geçmişle kıyaslanmayacak adımlar atıldığını kaydetti.
'Sosyolog maaşları yetersiz'
AKP Çorum Milletvekili Cahit Bağcı, kamuda görev yapan 59 sosyoloğun aldığı maaşların yetersiz olduğunu belirterek, ayrıca çıkarılan SHÇEK yönetmeliğinde sosyologlara yer verilmediğini söyledi. Özürlülere yönelik hizmet veren özel eğitim kurumlarının kapanma noktasına geldiğini ifade eden Bağcı, ayrıca ilk ve ortaöğretimde ücretsiz dağıtılan kitapların özel eğitim kurumlarına verilmediğini kaydetti. Bağcı, 4 bin 500 çocuğun bu kurumlardan yararlandığını, devletin kendilerine taşıma hizmeti vermesini istedi.
AKP İstanbul Milletvekili Alaattin Büyükkaya, Yunanistan'da Osmanlı döneminden kalma eserler bulunduğunu hatırlatarak, bazı eserlerin yıkılmaya bırakıldığını savundu. Bu eserlere sahip çıkılmasının önemli olduğunu kaydeden Büyükkaya, ''Yunanlılar, farklı yollarla eski vakıf eserlerini ele geçirmeye çalışıyor'' dedi. MHP Manisa Milletvekili Erkan Akçay, vakıf eserlerinin restorasyonunda özenli ve dikkatli davranılmasını isteyerek, vakıf eserlerinin ya kaderine terk edildiğini ya da hatalı restorasyonların kurbanı olduğunu savundu.
Tartışma
DTP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın öğleden önceki oturumdaki konuşması sonrasında başlayan tartışma, aranın ardından da devam etti. Kaplan, konuşmasını sürdürürken, Başkanlık Divanı üyesi AKP Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç'in MHP'li bir üyeden kendisine müdahale etmesini istediğini belirterek, ''Başkanlık Divanı bunu onaylıyor mu? Ya kendisi özür diler ya da ben bütün yıl boyunca bunu protesto etmek için ayakta beklerim'' dedi.
Komisyon Başkanı Mustafa Açıkalın, tartışma sırasında Komisyonda olmadığını hatırlatarak, ''Arkadaşlarımla konuyu değerlendireceğim'' demesine tepki gösteren Kaplan, tartışmanın Komisyon üyeleri ve diğer katılanların önünde olduğunu, konunun netleştirilmesi gerektiğini belirterek, bu yapılmadan görüşmelere devam edilemeyeceğini söyledi.
Ayağa kalkarak, ''Demek ki siz de üyenizin tavrını onaylıyorsunuz. Başkanlık Divanı bu konuda karar verinceye kadar bende ayakta protestomu sürdüreceğim'' diyen Kaplan, Mecliste bugüne kadar böyle bir durumun yaşanmadığını savundu. Bunun Meclise güven sorunu yaratacağını ileri süren Kaplan'a, AKP'li bazı milletvekilleri tepki gösterdi. Tartışmanın sürmesi üzerine Komisyon Başkanı Açıkalın, birleşime ara verdi. Kaplan, tepkisini, verilen arada da sürdürerek, ''Burası dağ başı mı? Bu Meclis kolay mı kuruldu?'' dedi.
Açıkalın, arada konuyu kendi içlerinde değerlendirdiklerini belirterek, herkesin görüşlerini açıkça ifade etmesinden yana olduğunu, ancak, bunun hakarete vardırılamayacağını vurguladı. Açıkalın, yaşanan tartışmaya üzüldüğünü ifade ederek, ''Komisyonda böyle bir olayın bir daha yaşanmayacağı konusunda size teminat veriyorum'' dedi. Tartışma, Açıkalın'ın açıklamasının ardından sona erdi.
AKP Adana Milletvekili Necdet Ünüvar, Türk Dil Kurumu'nun son yıllarda güzel çalışmalar yaptığına dikkati çekerek, 600 bin sözcük varlığı olan yeni Türkçe Sözlüğü'nün 2010 yılında yayımlanacağını, sözlüğün tanıtımının iyi yapılması gerektiğini söyledi.
Çocukların cep telefonu ve bilgisayar ortamında mesajla iletişim sağlarken bazı sembol ve kısaltmalar kullandıklarını belirten Ünüvar, bunların gözardı edilmemesi, uygun bir şekilde konuyla ilgili çalışma yapılması gerektiğini ifade etti.
Üniversitelerin çoğunluğunda ilk yıl İngilizce eğitim verildiğine değinen Ünüvar, ''Acaba bu bir yıllık yabancı dil eğitimi öğrencilerin yabancı dil bilgisini ne kadar geliştiriyor? Acaba bir yıl kaybetmiş mi oluyorlar? Başka bir ülkenin dilinin eğitim dili olarak kullanılmamasını diliyorum'' diye konuştu.
CHP İzmir Milletvekili Bülent Baratalı, kendisinin de bir ''vakıf evladı'' olduğunu, vakıf kurumlarına herkesin duyarlı olduğunu belirterek, buralara emeği geçenlere teşekkür etti.
Her 4 kadından 3'ünün iş gücüne katılmadığına dikkati çeken Baratalı, ''Kadınların eğitilmesine ve iş gücüne katılarak Türkiye'ye katkılarının artırılması konularında çalışılması gerekir'' dedi.
AKP Bursa Milletvekili Sedat Kızılcıklı, Türkiye'de 8,5 milyon özürlü olduğunu belirterek, bunun dünya ortalamalarına yakın bir oran olduğunu kaydetti. Özürlülerin sorunlarının çözümü konusunda en büyük adımın Özürlüler Yasasının çıkarılmasıyla atıldığını belirten Kızılcıklı, daha önce özürlülere verilen sembolik miktardaki maaşlarda iyileştirme yapıldığını anlattı.
Kızılcıklı, 199 bin özürlünün evde bakımlarının sağlanması amacıyla 950 milyon TL ödeme yapıldığını, bu miktarın özürlü ailelerine büyük bir destek olduğuna dikkati çekti.
MHP Sakarya Milletvekili Münir Kutluata, vakıf üniversitelerinin devletten ve öğrenciden aldığı parayla eğitim verdiğini belirterek, vakıf üniversitelerinin de birer özel üniversite olduğunu savundu.
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfına başvuruların artışının toplumun ciddi bir sorunu olduğunu belirten Kutluata, bu vakfın bütçesinin artırılması, daha fazla kaynak aktarılması gerektiğini söyledi.
CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal ise özürlülerin herkesin ortak paydası olduğunu ifade etti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ulusa sesleniş konuşmasında 11 rehabilitasyon merkezinin yapılacağını söylemesine rağmen, bu projelerin hayata geçirilmediğini ileri süren Soysal, ''Sadece Altındağ Belediyesi'nde bir merkezin temeli atıldı, halen hayata geçirilemedi. Bu, 1970'li yıllardaki temel atma anlayışı mı yoksa?'' diye konuştu.