''2009'da Kıbrıs sorununun çözülmesini umuyoruz''
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, Türk ve Rum tarafların dört yıl aradan sonra yeniden kapsamlı çözüm müzakerelerine başlamasının çok olumlu bir gelişme olduğunu belirterek, her iki liderin de büyük bir iyi niyetle yürüttüğü müzakereler sonucunda, sorunun 2009 yılında BM kararları çerçevesinde çözülmesini umduklarını söyledi.
cumhuriyet.com.trTÜSİAD-İŞAD tarafından düzenlenen "AB Kapı Aralığına Sıkışmış Ülke: Kuzey Kıbrıs" konulu toplantıda konuşan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, çözümsüz kalmış uluslararası sorunların en eskilerinden birinin Kıbrıs olduğunu belirterek, "Birleşmiş Milletler soruna taraf olduğu yıldan bu yana dönem dönem inisiyatif alarak çözüm arayışlarında bulunmasına ve geçen süre zarfında beş BM Genel Sekreteri değişmiş olmasına rağmen halen sorun çözülmüş değildir. Ancak içinde bulunulan dönem çözüme yakınlaşmış olması adına ve çözüme etki eden birçok parametrenin ciddi değişimler göstermiş olması adına önemlidir" dedi.
2008 yılının, Kıbrıs sorununun çözümü için yeni açılımlara ve müzakerelere sahne olduğunu ifade eden Yalçındağ, Kıbrıs'ta tarafların dört yıl aradan sonra yeniden kapsamlı çözüm müzakerelerine başladığını anımsattı. "AB Kapı Aralığına Sıkışmış Ülke: Kuzey Kıbrıs" çalışmasında Ada'da sürmekte olan müzakerelerin çözüm veya çözümsüzlükle sonuçlanmasının ekonomik sonuçlarının irdelendiğini kaydeden Yalçındağ, Türk ve Rum tarafların dört yıl aradan sonra yeniden kapsamlı çözüm müzakerelerine başlamasının çok olumlu bir gelişme olduğunu belirtti.
"Ekonomi mevcut yapısal sorunlarla yüzleşmeli''
Her iki liderin de büyük bir iyi niyetle yürüttüğü müzakereler sonucunda, sorunun 2009 yılında BM kararları çerçevesinde çözülmesini umduklarını vurgulayan Yalçındağ, şöyle devam etti: "Siyasi sorunları geride bırakmış birleşik bir Kıbrıs, bölgesinde çok ciddi bir çekim merkezi olma potansiyeline sahip. BM parametreleri ve AB mevzuatı çerçevesinde sağlanacak bir çözüm, Kuzey Kıbrıs'ta tümden bir yeniden yapılanma anlamına geleceğinden birçok reformun da gerçekleşmesini zorunlu kılacak. Kapsamlı bir çözüm olmadığı durumda da, KKTC ekonomisinin karşı karşıya olduğu izolasyonların kaldırılması ve AB'ye yakınlaşma, gelişme perspektiflerini olumlu etkileyecek. Gerek yurtdışı kaynak girişi, gerekse yeni dış pazar erişiminin yaratacağı imkanlar, ekonominin büyüme trendini artıracak. 2002-2004 döneminde çözüm beklentisinin yüzde 12-14 aralığında bir büyümeye yol açmış olması, kısmi bir çözümün dahi yaratacağı olumlu etkinin boyutları konusunda bir fikir veriyor."
Çözümün olmadığı senaryoda ise KKTC ekonomisinin mevcut yapısal sorunları ile yüzleşmesinin gerektiğini ifade eden Yalçındağ, dünya ekonomik sistemine entegrasyon sorununun devam edeceği bu senaryo altında, yapısal sorunları ortadan kaldırmak üzere kapsamlı bir reform programının uygulanmaya konulmasının zorunlu olduğunun altını çizdi.
KKTC'nin 30 yıllık ekonomik tarihinin, ekonomik büyüme sürecinin sık sık ve derin krizlerle kesintiye uğradığını gösterdiğini anlatan Yalçındağ, "Çok kırılgan bir yapıya sahip olan KKTC, kendi iç şokları ve Türkiye ekonomisinin girdiği krizler, Kuzey Kıbrıs ekonomisinde 1980-2007 yılları arasında ortalama olarak her 6 yılda bir ekonomik küçülme yaşanmasına ve Ada'nın kuzeyi ile güneyi arasında ciddi gelişmişlik farklılıkları olmasına yol açtı. Bir ada ekonomisi olarak kendi iç kaynakları yetersiz olan KKTC'nin dünya ekonomik sisteminin de dışında olması, ekonominin kamu kaynakları ile desteklenmesi yolunu açmış, bu ise zaman içinde ekonomide çok sayıda yapısal soruna neden olmuştur" dedi.