20 dakikada pişen nohut yetiştirdiler

Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) Sarayköy Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi (SANAEM), hem dekar başına iki kat ürün alınabilen hem de akşamdan ıslatıldığında 20 dakikada, ıslatılmadığında ise 37 dakikada pişen nohut yetiştirdi.

cumhuriyet.com.tr

SANAEM Tarım Birimi Koordinatörü Zafer Sağel, ıslah çalışmaları kapsamında uyguladıkları teknikle nohutun kendi genetik yapısı içindeki değişiklik sağlayarak, protein değeri yüksek ve kısa sürede pişen bir çeşit geliştirdiklerini belirtti.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile işbirliğinde mutasyon ıslahı üzerine çalışmalar yaptıklarını ifade eden Sağel, hazırladıkları “Nohutta Mutasyon Islahı Projesi”nin, nükleer teknikler kullanarak yeni çeşitler geliştirmeyi amaçladığını bildirdi.

Türkiye'de çeşitli bölgelerde farklı nohut çeşitleri yetiştirildiğini, yaptıkları çalışmalarda küçük taneli ve verimi az olan bu çeşitleri, iri taneli ve verimi yüksek çeşitler haline getirdiklerini anlatan Sağel, “Hedefimiz, mutasyon ıslahı çalışmalarında geliştirdiğimiz çeşidin kolayca hasat edilebilmesini sağlamak. Mutasyon tekniğini kullanarak, yüksek boylu, dik büyüyen, iri taneli, antraktoz hastalığına dayanıklı bir çeşit üretmek için geniş bir varyasyon yarattık. Bu varyasyon içinden istediğimiz özellikteki hayal ettiğimiz ve beklediğimiz, bitkileri hem gözlemlerle hem de laboratuvar izlenimleri sonucunda seçtik” dedi.

Ürünün, verimliliğinin de yüksek olması gerektiğini anlatan Sağel, şöyle konuştu:

“Türkiye ortalamasında şu anda dekarda 93 kilogram olan verimi bizim çeşidimizle dekarda 185 kilogramların üstüne çıkardık. Türkiye'de geliştirilmiş diğer çeşitlerin veriminden daha fazla verimli olduğunu düşünürseniz, 185 kilogram verimin, yüksek verim değeri olduğu söylenebilir. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın enstitüleri tarafından da yapılan kontrollerde çeşidimizin en iyi, kısa sürede pişen, protein oranı yüksek bir çeşit olduğu teyit edilmiştir.”

Mutasyon tekniği ile Genetiği Değiştirilmiş Organizmaların (GDO) tekniğinin çok farklı olduğunu, GDO'nun ürüne yeni bir gen eklenmesiyle oluştuğuna dikkati çeken Sağel, şunları söyledi:

“Kullandığımız teknikle doğada da olduğu gibi ürünün mutasyonla kendi gen yapısındaki değişiklik sağlanıyor. Genetik yapısında oynama yapmadan küçük genetik değişiklikler yapıyoruz, genel genetik yapı değişmiyor yani genetiğini tamamen değiştirip bir karmaşa yaratmıyoruz, yeni bir gen eklemiyoruz. Bu nedenle bizim uyguladığımız teknikle insan, çevre ve ekosisteme bir zarar söz konusu değildir.”