Yıllar sonra ilk kez yüzünü yıkadı
Güneş ışınlarına maruz kaldıkça vücudunda DNA mutasyonu gerçekleşerek kanser hücreleri hızla yayılan ve bu yüzden bazı uzuvlarını kaybeden 43 yaşındaki Sibel Oflas, kemoterapi tedavisi sonrası yıllar sonra yüzünü yıkamanın mutluluğunu yaşadı. Oflas, "Yaralarım iki ay önce kadar iyileşti ve iki aydır doya doya yüzünü yıkayabiliyorum, krem sürebiliyorum. Ben üç, belki daha fazla yıldır bunları yapam
İHA
Güneş ışınlarına maruz kaldıkça vücudunda DNA mutasyonu gerçekleşerek kanser hücreleri hızla yayılan ve bu yüzden bazı uzuvlarını kaybeden 43 yaşındaki Sibel Oflas, kemoterapi tedavisi sonrası yıllar sonra yüzünü yıkamanın mutluluğunu yaşadı. Oflas, "Yaralarım iki ay önce kadar iyileşti ve iki aydır doya doya yüzünü yıkayabiliyorum, krem sürebiliyorum. Ben üç, belki daha fazla yıldır bunları yapamıyordum" dedi.
Antalya’da yaşayan 43 yaşındaki Sibel Oflas 8 yaşından beri ’epidermodisplazya verrüsiformis’ adı verilen deri hastalığıyla mücadele ediyor. Nadir görülen hastalık sonrası yaşı ilerledikçe Oflas’ın yaraları güneş ışığının etkisiyle kansere dönüştü.
Yüzü neredeyse tamamen yarayla kaplanan talihsiz kadının 2 yıl önce kulağının ve yanağının bir bölümü operasyonla alındı. Son olarak sağ eline yayılan kanser hücreleri ilk etapta 2 parmağını, ardından tüm kolunu sardı. Acılara dayanamayan Oflas, gittiği hastanede elinin kesilmesi gerektiğini, aksi takdirde kanserin iç organları da tehdit edilebileceği bilgisini aldı. Acilen ameliyat masasına yatırılan Oflas’ın eli, bilek bölümünden kesilerek ampute edildi. İhlas Haber Ajansı (İHA) aracılığı ile sesini duyuran Oflas, aylar sonra yeniden evinin kapılarını açtı. Oflas, tedavi sürecini ve hastalığındaki gelişmeleri aktardı.
Tedavisine farklı bir doktorla Eğitim ve Araştırma hastanesinde devam ettiğini dile getiren Oflas, şansın kendisinden yana olduğunu ifade ederek, doktorunun kendisiyle ilgilendiğini ve kanseriyle genetik hastalığını dengelemeye çalıştığını söyledi. Oflas, "Derya hanıma buradan çok teşekkür etmek istiyorum. Farklı bir kemoterapi vermeye başladı ve gerçekten iyi geldi. Küçük küçük dozlarla veriyor ki daha önceki gibi kaldıramama durumu olmasın. Kemoterapinin yan etkilerini de yaşamıyorum, hatta kilo bile aldım. Burnumun içi, dudağım, göz kapaklarım, alnımdakiler gördüğünüz gibi gitmeye başladı. Şu an direnç dönemine girdim, 6’ıncı kürü bitirmeyi bekliyorum" şeklinde konuştu.
Kemoterapiyle sonuca ulaşılamazsa Amerika’da üretilen bir ilaca yeniden başvuracaklarını söyleyen Oflas, Türkiye’de her hasta için onaylanmayan ilaç için daha öncesinde 3 defa başvurduklarını ancak reddedildiğini aktardı.
Uzun zamandır, yüzünü su ile yıkama hayali kurduğunu anlatan Oflas, "Yaralarım iki ay önce kadar iyileşti ve iki aydır doya doya yüzünü yıkayabiliyorum, krem sürebiliyorum. Ben üç, belki daha fazla yıldır bunları yapamıyordum. Sık sık banyo yapamıyordum, yaralarım iltihaplanıyordu. 10 günde bir banyo yapıyordum ve o gün benim için büyük bir ızdırap oluyordu" ifadelerinde bulundu.
İnatçı türde bir kanserle mücadele ettiğini belirten Oflas, kemoterapi sürecinde saçlarının, kaşlarının ve kirpiklerinin döküldüğünü anlattı. Yaşıtlarının kendisine abla teyze demesinden ötürü kendine olan güveni yitirdiğini kaybetmeye başladığını kaydeden Oflas, Güler Çetingöz’ün kendisine peruk hazırladığını söyledi. Oflas, "Kendime yakıştırdım, çok hoşuma gitti. Antalya çok sıcak olduğu için her zaman takamıyorum, bu röportaja özel sizin için taktım" diye konuştu.
Denize bir buçuk kilometre uzaklıkta oturan ama güneşin deri hastalığına olumsuz etkisi yüzünden dışarı çıkamayan Oflas, güneşle ömür boyu barışamayacağını belirterek, "Güneşle düşman olduk. Eskiden kış depresyonu vardı, şimdi tam tersi oldu. Kapalı havaları seviyorum. ’Güneş girmeyen eve doktor girer’ sözü benim için geçerli değil. Bizim evde güneş giren eve doktor giriyor tam tersi. Bu açığı kapatmak için de D vitamini alıyorum" dedi.