Stres anne karnındaki bebeği direkt etkiliyor: Hastalık sebebi

cumhuriyet.com.tr

Anne karnında gelişen bebek, plesanta ile anneyle doğrudan ilişki kuruyor. Annenin yaşamını etkileyen tüm faktörler ve annenin duygu durumu stres dahil olmak üzere bebeğe iletiliyor.

Anne karnında strese maruz kalan bebekte davranış bozukluğu görülme ihtimali artıyor. Mesela, kıtlık zamanlarında hamilelik geçiren kadınların bebekleri, obeziteye yatkınlık gösteriyor.

Stres bebeğin ilerleyen dönemlerde kronik hastalıklara yakalanma riskini artırıyor, düşük IQ skoru, hiperaktivite ve anksiyete bozukluğu gibi bazı hastalıklara neden olabiliyor.

İşte anne karnında bebeği etkileyen stresin sonuçları...

ANNE KARNINDA BEBEĞİN YAŞADIĞI STRES 8 HASTALIĞA NEDEN OLABİLİR

Gebelik döneminde annenin yaşadığı stres; bebeğin zihinsel gelişimi, fiziksel sağlığı ve kişilik yapısına da etki edebiliyor. Hatta bebeğin yaşamının ilerleyen dönemlerinde kronik hastalıklara yatkınlığını artırabiliyor. Bu nedenle gebelik döneminde annelere mümkün olduğunca huzurlu ve stresten uzak bir ortam sağlanması gerekiyor ve en büyük görev ise eşler ile aileye düşüyor. Op. Dr. Müjde Şekeroğu, gebelikte anne adaylarının yaşadığı stresin bebeğe etkileri hakkında bilgi verdi. 

STRES ANNE KARNINDAKİ BEBEĞİ DİREKT ETKİLİYOR

Gebelikte yaşanan stresin kaynakları farklı. Deprem, sel, fırtına gibi doğal felaketler ya da savaş, terörizm gibi önlenmesi pek mümkün olamayan sebeplerden olabileceği gibi; aile içi şiddet, evde veya işyerindeki olumsuz insan ilişkilerinden de kaynaklanabiliyor. Sebebi ne olursa olsun, stres vücut dengesi için bir tehdit ve beden orijinal koşula geri dönmek için çeşitli yapısal, işlevsel ve davranışsal cevaplar oluşturuyor. Bu da gelişmekte olan bebeğin zihinsel ve fiziksel sağlığı üzerinde olumsuz etkilere neden oluyor. Beyin gelişimini olumsuz etkilemenin yanı sıra; erken doğum, bebeğin büyüme hızında yavaşlama, düşük doğum ağrılığı ve bebeğin baş çevresinde geri kalma gibi durumlar oluşturabiliyor. 

STRES ANNE VE BEBEĞİ 2 ŞEKİLDE ETKİLİYOR

Anne karnında strese maruz kalan bebekler üzerinde yapılan çalışmalar, ilerleyen dönemlerde duygusal problemlerin ve davranış bozukluklarının görülme sıklığının yüksek olduğunu gösteriyor. Prenatal dönemde yaşanan stres anne ve bebek sağlığını iki farklı yönden etkiliyor.

Birincisi stres hormonları salgısının artması ile vücut doğrudan etkileniyor. İkincisi ise stres belirtileri yaşayan annede madde kullanımı, gebelik kontrollerine gitmeme gibi bilinçsiz davranışlar ile anne ve bebek sağlığı dolaylı olarak etkileniyor.

ANNE KARNINDAKİ BEBEĞİN YAŞADIĞI STRES İLERLEYEN DÖNEMDE ŞU TABLOLARA YOL AÇABİLİYOR:

* Entelektüel aktivite ve problem çözme yeteneğinde azalma

* Geciken dil edinimi

* Düşük IQ skorları

* Anksiyete bozukluğu

* Hiperaktivite

* Depresyon

* Otizm

* Şizofreniye yatkınlık

Stresin gebeliğin 12-22.haftaları arasında yaşanması durumunda etkilenme daha fazla olabiliyor. Annede artan stres hormonları plasentadan geçen kan akımını azaltarak oksijende azalmaya neden olabiliyor. Normal koşullarda plasenta annedeki stres hormonunun bebeğe geçişini azaltıyor fakat uzun süreli devam eden stres durumunda plasentada stres hormonunu etkisiz hale getiren enzim azaldığından bebeğe geçen hormon miktarı artıyor. Artan stres hormonu bebeğin beyninde yapısal değişiklikler yapıyor ve bireylerin ileri evrelerdeki stres yanıtında artışa neden olarak psikopatolojik bozukluklara yatkınlığını artırıyor.

Prenatal stres yaşamın ilerleyen dönemlerinde kronik hastalıklara yatkınlığı artırıyor. Epigenetik mekanizmalar yani çevresel koşulların hangi genlerin aktif olacağını belirlemesi kişinin dış görünüşünü ve sağlığını etkilemesine neden oluyor. Anne karnında yüksek miktarda kortizole (stres hormonu) maruz kalan bebekte sağlıksız gen aktivasyonları olabiliyor. 

Mesela kıtlık döneminde gebelik geçirmiş bir annenin bebeğinde obezite görülme ihtimali çok yüksek. Çünkü genleri dış ortamda kıtlık varmış gibi çalışıyor ve yağ depolamaya eğilimli oluyor. Yüksek miktarda stres hormonu sağlıklı bağırsak florasını da bozarak bağışıklık sistemini olumsuz etkiliyor.

Son zamanlarda, kordon kanındaki lökositlerdeki telomer uzunluğundaki bir değişikliğin, gebeliğe özgü stres ile ilişkili olduğunu gösteren çalışmalar bulunuyor. Yapılan çalışmalar ile prenatal strese maruz kalmanın daha kısa telomer uzunluğuyla ilişkili olduğunu tespit edildi. Telomer kısalmasının insan hücresinin ömür uzunluğunun kısalmasında evrensel bir rol oynadığı ve bu durumun da yaşlanma üzerindeki rolleri yapılan çalışmalarla doğruladı. Yani; anne karnında yaşanan stres vücudu yetişkin dönemindeki strese daha dayanıksız hale getiriyor.

Özellikle aile içi şiddet ve iletişimsizliğin neden olduğu strese maruz kalan anne adayının bebeği ileride zor bir kişilik yapısına sahip olma ihtimali yüksek olduğundan, ailesi ve toplum açısından stres nedeni olabiliyor. 

Gebelik süreci ve doğum şekli, çocukluk ve ergenlik dönemini, yetişkinlikteki davranış ve duygusal süreçleri, kişilik yapısını, hayatla ve olaylarla baş etme şeklini, tüm ilişkilerimizi yani kısacası tüm insanlık tarihini etkiliyor. Bu nedenle gebelik döneminde annelere mümkün olduğunca huzurlu ve stresten uzak bir ortam sağlamak birey ve toplum sağlığı açısından olumlu sonuçlar doğuruyor.