Kirli operasyon

Cumhuriyet, MİT’in IŞİD bayrağı dalgalanan Atme kampından yaptığı cihatçı ve silah transferini belgeleyen görüntülere ulaştı. İşte şoförlerin ifadeleri:

cumhuriyet.com.tr

Cumhuriyet, MİT’in IŞİD bayrağı dalgalanan Atme kampından yaptığı cihatçı ve silah transferini belgeleyen görüntülere ulaştı. İşte şoförlerin ifadeleri:

Şoför 1 anlatıyor: “Şurdan girdik böyle önde eskort.. Kulübenin içinde bekledik, beklememizi söylediler zaten arabanın içinde ışıkları söndürdük. O şahıs da şurdan karanlıktan geldiler. Bagajları açtılar gelen eşyaları indirdiler. Biz inmedik, araçtan indirmediler. Bir tane de böyle işte bekliyordu bizim başımızda, seyde. Araçtan inmedik. Bir araç geldi benim arabanın arka tarafına ordan birşeyler indirdi ben görmedim karanlıkta tabi ki. Öbür tarafları, bagajları hep kendileri attı zaten biz bir şeyi ellemedik karanlıkta. İki araç.. Geri dönüş de aynı bu şekil. Burdan çıktık. Araçların olduğu yer orası. Biz araçtan inmedik. Herşeyi kendileri attı.”

Şoför 1, “İnenler sakkallı mıydı düzgün müydü?” sorusuna: “Sakallı, düzgün insanlar değildi. Benim arabaya 46 kişi bindi. Öbür arabaya da sonradan öğrendim, 27. Dolu olduğunu zannediyordum. Dolu değilmiş.” cevabını verdi.

Şoför 2 anlatıyor: “Otobüslerle beraber nereye kadar geldiniz?” sorusuna: “Bu yoldan geldik, şurdan dönüş yaptık. Şu karşıda. Orda araçlarımızı ters çevirdik. Önlü arkalı park ettik. Akşam saaat 10’u geçiyordu. Benim aracıma 24 kişi bindi. Diğerine 46 kişi bindi.

Araçlara binenlerin hepsi Araptı. Ellerinde birşey yoktu. Bütün eşyalarını bagajlara yüklediler. Sakallı da vardı. Bizi araçtan aşağı indirmediler, ışıkları yaktırmadılar. Dışarıda sigara içmemize bile izin vermediler. Arabada için dediler. Tekrar aynı güzergahtan çıktık. 01.30 gibi hareket ettik. Burdan istikametimiz. Geldiğimiz yola çıktık. Şahısları Akçakale’ye bıraktık.”

Şoförler Akçakale yolunda yaşananları anlatıyor, otobüstekilerin acil bir şey olmadıkça durmak istemediklerini söylüyorlar:

Şoförler Akçakale yolunda yaşananları anlatıyor, otobüstekilerin acil bir şey olmadıkça durmak istemediklerini söylüyorlar... Şoför 1 anlatıyor: Ordan sonra çıktık, geldik buraya kadar eskortla. O eskort geri döndü, başka bir araçla önümüzden eskort devam etti. “Reyhanlı mülteci kampına iki otobüs olarak giderken eskortluk yapan kaç kişi olduğu” sorusuna: Giderken tek eskorttu dönerken çift. Ufak bir taksi 2-3 kişi.

Şahıslar yürüyerek mi geldi” sorusuna: Yürüyerek geldiler ellerinde büyük bir şey. Dönerken de buraya kadar eskort eşlik etti. O sola döndü sonra önümüze tekrar bi araba düştü devam ettik.” “Önde giden araba sizi burda bıraktı geri döndü. Diğer burada bekleyen bir araba vardı” sorusuna: O şekilde devam ettik. İleride de bi yerde tercüman bindi arabaya. Tercüman dedi ki “Varacağımız yere erken varmamız lazım. Mümkün olduğunca durmayalım acil bir şey olmadıkça” dedi

Şoför 2 anlatıyor: Stadyumun önünde karşılayan siyah araç tekrar önümüzde buraya kadar geldi. Burada bir araç bekliyordu. 34 EYZ veya EZY plaka rakamı, hatırlamıyorum. O araç bizi bekliyordu. birkaç kişi daha vardı. Onlar da hep birlikte aşağı indiler bana kapıyı açmadım, açtırmadılar. Aşağıda bişeyler konuştular. Hepsi Türk’tü. Sonra kapıyı açmamı söyledi sakallı biri geldi. Siyah beresi vardı. Ön tarafa çıktı aracın yanında da bir tane Arapça bilen birisi vardı. Sakallı adam Türkçe konuşuyordu. diyor ki: ‘Şu an yolumuz uzun yolda durmamamız gerekiyor. Gün ağırmadan Akçakale’ye indirmemiz lazım karanlıkta. Onun için durmayacağız. Çok ihtiyacınız olursa 1-2 dakika durur devam ederiz.’

“Buraya gelen araba geri mi döndü” sorusuna: “Siyah araç burdan döndü. bizi bekleyen araç 34 plakalı önüme geçti devam ettik. Arkada bir araç daha vardı ama onu hiç görmedim. Akçakale’ye kadar hiç durmadım.”

Şoför 1 anlatıyor: O anda durduk 15-20 adam seri bir şekilde bagajları açtırdılar. Eşyayı alan gitti öbür tarafa. Arapça bilen adam da vardı. Onlar birşeyler söylüyodu. Yarım saat falan zaman geçti burda. 20 kişi vardı silahlı düzgün vaziyetli insanlar. Geri dönüş yaptık. Lambayı da dışarıda yaktım hatta. Yanımızda kimse yoktu. “Ödeme şeyleri? Telefon açtınız mı M. Bey’e?” sorusuna: Yok, bilgi vermedik. Zaten o dedi. İşiniz bitti gidebilirsin deyince çıkın gelin dedi. Saat 11 gibi aradı. Sordu. Bir sıkıntı yok dedik. Arabada bir sıkıntı vardı onu söyledim sadece. Hayırlısıyla gelin dedi. Aynı istikamet burda. Sabah namazı gibi indirdik.

Şoför 2 anlatıyor: “Reyhanlı’da yüklediniz. Ordan Akçakale sapağından buraya kadar geldiniz. Önde arkada eskortla mı geldiniz” sorsusuna: Evet. “Bu kapıdan içeri mi geçiş yaptınız” sorusuna: Soldaki kapıdan. “Akçakale gümrük kapısından... görevlilerle birlikte geçtiniz” sorusuna: Tabii öndeki eskorttu zaten. “Ne kadar gittiniz buradan” sorusuna: Çok fazla birşey değil çok çok 15-20 metre gittik. Park ettik. Lambaları söndürdük. Görüntülerde şoförler ve yetkililerin şoförlerin gösterdiği kapıdan sınırı geçtiği görülüyor. Bir yetkili “Buraya kadar geldiniz” diye soruyor: Sol kapında giriş yaptık durduk. Işıkları söndürdük. 20 kadar sivil şahıslar kim olduğunu bilmediğimiz MİT veya asker. Malzemeleri indirdiler. İşimiz bitti. “Senin araba direkt buraya doğru mu yanaştı. Farları söndürdünüz. Yönünüzü dönderdiniz mi?” sorusuna: Bütün farlar söndü. Öbür şoför de benim yanım yanaştı. Girdiğimiz gibi durduk. Aşağı indik bagajları açtık. Bagajları ben açtım.

“Sonra araca bindiniz mi” sorusuna: Aracın önünde bekledik. Dışardaydık. Malzemeyi onlar aldı. “Silahları var mıydı” sorusuna: Araçtakilerde yoktu çünkü bindikleri yerde tek tek üstleri arandı. “İndiler malzemeleri aldılar. Size tamam diyen kimdi yine eskortlar mı?” sorusuna: Hayır. Komutan dedikleri biri geldi. Uzun boylu ama hep sivildi ve silahlılardı. Yarım saat burda bekledik. Şahıslar gözden kaybolana kadar. “Tamam deyince kontrol etmediniz mi bagajları?” sorusuna: Ben aracımı 4-5 defa kontrol ettim. Aracımda hiç bişey yoktu. İki tane de görevli bindirdim burdaki görevlilerden onlar da kontrol ettiler. Birşey yok dediler. Yarım saaat sonra biz burdan geriye dönüş yaptık.