İstanbul'un ormanlarındaki yaban hayatı da canlandı
Doğa Koruma
ve Milli Parklar İstanbul Şube Müdürü Mevlüt Özyanık, yeni tip koronavirüs (Covid-19)
sürecinde, tabiat parklarının, piknik yerlerinin ve orman
girişlerinin yasaklanmasının ardından doğada canlanma olduğunu, birçok
yaban hayvanı türünün doğada varlığı ve sayılarının arttığını söyledi.
Özyanık, yaptığı
açıklamada, İstanbul’un biyolojik çeşitlilik konusunda dünyada birçok
ülkeden daha zengin olduğunu, yaklaşık 2 bin 500 bitki türü ile kentin,
bin 600 bitki türüne sahip Hollanda, bin 850 bitki türüne sahip İngiltere ve 2
bin 450 bitki türüne sahip Polonya gibi Avrupa ülkelerini geride bıraktığını
belirtti.
Çin'de
başlayıp dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs salgınının ardından
sokağa çıkma kısıtlamaları ve sosyal izolasyonun, hastalığın yayılmasını
önlediği kadar doğal yaşama da katkıları olduğuna değinen Özyanık,
"İstanbul’da yoğun bir insan nüfusu söz konusu olmakta ve
vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu, başta Belgrad Ormanı Tabiat Parklarımız
olmak üzere, Kuzey Ormanları'na bahar ve yaz döneminde yoğun baskı yapmakta ve
birçok güzelliğimizin kısmen zarar görmesine neden olup, özgürce yaşamalarına
engel olmaktaydı." dedi.
İstanbul'da
tabiat parklarının, piknik, mesire yerlerinin ve orman girişlerinin
yasaklanmasından sonra insanların toplu ortamda bulunması engellenerek bulaşma
riski azaltıldığını ifade eden Özyanık, şöyle konuştu:
"Bu
durum doğadaki bitki ve hayvanların insan baskısı olmadan yaşamalarını
sağlamıştır. Sayı ile ilgili bir çalışma yapılmamış olsa bile fotokapan ve
çıplak gözle yaptığımız çalışmalar neticesinde birçok türümüzün doğada varlığı
ve sayılarının arttığını görmekteyiz. Yaban hayvanları daha özgürce dolaşarak,
önceki süreçte insanların kullandığı alanları kullanmaya başlamıştır. Tilki,
çakal, kara leylek, gri balıkçıl, şah kartalı gibi daha önceki süreçte Belgrad
Ormanları'nda zor görülen türlerimiz, gözlem çalışmalarımızda kendini daha
rahat ve özgürce göstermeye başlamışlardır."
Doğadaki
hayvanların daha özgürce dolaşması ve besin kaynağı olan bitki türlerindeki
baskının azalmasıyla özellikle günübirlik kullanılan piknik alanlarında da
yeşermelerin başladığını kaydeden Özyanık, çiçeklerin de sevgiliye verilmek
için koparılmadığından dalında kaldığını ve Belgrad Ormanı'nın
güzelliklere büründüğünü vurguladı.
İnsanların,
doğanın sunduğu faydaları göz önüne alarak yaşamlarını sürdürmeleri ve doğadaki
her şeyin yerinde kalması gerektiğinin unutulmaması gerektiğine dikkat çeken
Özyanık, "Çiçekleri kopardığımızda bir kişi, yerinde kaldığında çok
kişinin güzellikleri görerek mutlu olacağı için bitkilerimizi lütfen koruyalım
ve koparmayalım. Doğaya biz insanoğlu ne kadar kötü davransak da bizlere hep
güzelliklerini sunmaya devam ediyor. Doğal afetlerde bile zarar görmemize yine
biz insanoğlu kendimiz sebep olmaktayız. Doğayı anlamak yaşam kalitemizi
artırır. Kim bilir belki ömrümüzü de uzatacaktır." ifadelerini kullandı.