'Her 10 kişiden birinde bu hastalık var ama fark edilmiyor'

Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Sefa Aktı radyofrekans ve PRP gibi yeni uygulanmaya başlanan yöntemlerle, her 10 kişiden 1’inde görülen topuk dikeni hastalığının iyileştirilebildiğini söyledi.

cumhuriyet.com.tr

Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Sefa Aktı radyofrekans ve PRP gibi yeni uygulanmaya başlanan yöntemlerle, her 10 kişiden 1’inde görülen topuk dikeni hastalığının iyileştirilebildiğini söyledi.

Dr. Aktı, kortizon iğneleriyle yapılan topuk dikeni tedavisinin de başarılı olduğunu ancak tekrarlama riski olduğunu belirterek şu bilgileri verdi: “Halk arasında topuk dikeni olarak bilinen plantar fasiitis rahatsızlığı en sık sebebi plantar fasiya dediğimiz ayak kubbesini dengeleyen bağ yapısının topuk kemiğine yapışma yerinde olan zedelenme ve buna bağlı olarak gelişen iltihabi durum. Hastalık ilk önce bu zedelenmeyle başlıyor, sonra zedelenen fasianın üzerine kalsiyum birikmesi ile çekilen filmlerde dikensi görünüm oluşuyor. Bu nedenle topuk dikeni olarak adlandırılıyor. Her 10 kişiden birinin çekilen ayak filminde topuk dikeni görülüyor. Fakat filminde topuk dikeni olan hastaların sadece yarısında topuk ağrısı oluyor. Yani hastada ağrıya yol açan durum topuk dikeni değil, plantar fasia dediğimiz bağ yapının iltihabı. Dolayısıyla bu dikenin kırılması veya alınması hastalığı tedavi etmez.”

Topuk bölgesinde ağrı ile kendisini gösteren hastalığın genellikle sabah yataktan kalkıp ilk adımını attığı zaman oluştuğunu belirten Dr. Aktı belirtileri ile ilgili şunları söyledi: “Ağrı dinlendikten sonra ilk bastığı zaman da meydana geliyor. Daha fazla ayakta kaldığı, yürüdüğü zamanlarda ağrı artıyor. Topuk dikeni çok sık görülen bir hastalık ve bazı hastalarda kendiliğinden iyileşebildiği için aşamalı tedaviyi tercih ediyoruz. İlk olarak ağrı kesici iltihap giderici ilaçlar kullanılabilir. Hastanın normalde ayak tabanına yük binen bölgenin değiştirilmesi tercih edilir. Yük binen bölgenin değiştirilmesi için daha çok plantar ark takviyesi olan silikon tabanlıklar tercih edilir. Piyasada topuk dikeni terliği olarak satılan terlikler de ayak kubbesini destekliyorsa faydası olabilir. Alınan terliğin düz olmaması, ayak çukuruna denk gelen kısmın yüksek olup ayak kubbesini desteklemesi önemli. Bu tedavilere ek olarak egzersiz tedavisi de önemli. Ayrıca baldır germe egzersizleri ve ayak fasiasını germe egzersizleri en etkili egzersiz yöntemleri.”

Tedavi yöntemleri ile ilgili de bilgi veren Dr. Aktı sözlerine şöyle devam etti: “Bu yöntemle tedavi olan hastalarda rahatsızlığın tekrarlama riski var. Yapılan kortizon iğnesi plantar fasiadaki iltihabı geçirerek başlangıçta ağrıyı geçirebiliyor. PRP uygulaması da yapılan iğne tedavilerinden güncel olanı. Bu uygulama sayesinde topuğun kanlanması artarak iltihabın iyileşmesi sağlanıyor. ESWT uygulaması, yani halk arasındaki adıyla topuk dikeni kırma tedavisiyle gerçekten topuk dikeni kırılmaz. ESWT tedavisinde topuğa verilen şok dalgaları ile topuk bölgesinin kanlanması, beslenmesi arttırılarak iltihabın iyileşmesi sağlanır. Henüz ülkemizde birkaç merkezde uygulanmaya başlanan radyofrekans, etkin bir yöntem. Uygun hastalara uygulandığında bir defada yüzde 90'a kadar başarı elde edilebiliyor. Bu işlemin diğer yöntemlerden farkı, tek seansta kalıcı sonuca ulaşılması. Bu yöntem, ağrıya neden olan ve plantar fasiite bağlı ağrıyı taşıyan küçük boyutlu sinirleri radyofrekans (RF) enerjisi ile yakmaya dayanıyor. Poliklinik ortamında rahatlıkla uygulanabiliyor. Hasta bir günlük istirahat sonrası işine dönebiliyor.”