Hak ve hukukun nöbeti sürüyor... Tüm gazetecilere özgürlük istiyoruz
Hakkın, hukukun ve adaletin nöbeti
cumhuriyet.com.tr
<video:743276>
Gazetemizin yayın politikasının suçlama konusu yapıldığı soruşturma kapsamında tutuklulukta 200 günü dolduran avukatlarımız Akın Atalay, Bülent Utku ve Mustafa Kemal Güngör nezdinde haksızlığa uğrayan herkes için hukuk ve adalet talebi ile başlatılan Adalet Nöbeti bu hafta Türkiye çapında tutuldu. Avukatlar yaptıkları açıklamada, “Bu nöbet tüm haksız yere gözaltına alınanlar ve tutuklananların hakların savunulması içindir. Bu nöbet hakkın, hukukun ve adaletin sembolüdür” dedi.
Gazetemizi susturma amaçlı soruşturma kapsamında Genel Yayın Yönetmenimiz Murat Sabuncu, İcra Kurulu Başkanımız Akın Atalay, Kitap eki yönetmenimiz Turhan Günay, yayın danışmanı ve yazarımız Kadri Gürsel, okur temsilcimiz Güray Öz, çizerimiz Musa Kart, yazarımız Hakan Kara, avukatlarımız Bülent Utku ve Mustafa Kemal Güngör ve yöneticimiz Önder Çelik 200, muhabirimiz Ahmet Şık 139, çalışanımız Emre İper 42, cumhuriyet.com.tr Genel Yayın Yönetmeni Oğuz Güven 3 gündür Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunuyor. Tutuklu Cumhuriyetçilerle dayanışma amacıyla İstanbul Adliyesi'nde başlatılan “Adalet Nöbeti” bu hafta 7. kez tutuldu. İstanbul'daki nöbetin yanı sıra Ankara, İzmir, Bursa, Adana ve Eskişehir Adliyeleri'nde avukatlar nöbet tuttu. Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'ndeki nöbete HDP Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, avukat Eşber Yağmurdereli, tutuklu yazar, çizer, avukat ve yöneticilerimizin yakınları da katıldı. Adliye içindeki nöbet nedeniyle çevik kuvvetin bina içinde konumlanması da dikkat çekti. Nöbetin ardından adliye önünde düzenlenen basın açıklamasında konuşan avukat Yağmurdereli, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a çağrıda bulundu.
Erdoğan'ın görevi Avukat Yağmurdereli, Erdoğan'ın Anayasa değişikliği ve insan hakları ile ilgili konularda kendisini yetkili kıldığını bildiğini belirterek, “O halde bu aynı zamanda ona bir görev yüklüyor. O da şudur: Bugün ülkemizdeki insan hakları ihlallerini tamamen ortadan kaldıracak şekilde görevini yapmasını talep ediyorum. En başta hapishanelerde bulunan basın mensubu arkadaşlarımızın bir önce özgürlüklerine kavuşturulmasının yolunu açması” dedi. Cezaevinde politikacıların da bulunduğu anımsatan Yağmurdereli, “Bu ülkede siyaset yapılacaksa ülkede yeniden seçim yaşanacaksa politikacıların özgür olması gerekiyor” diye konuştu. Anayasada cezaevindeki ölümcül hastalıkları olan kişilerin durumları ile ilgili Cumhurbaşkanı'na verilmiş bir yetki olduğuna dikkat çeken Yağmurdereli, “Bu yetkiyi kendisi hiç kullanmadı. Oysa burada takdir hakkı yoktur, bu bir görevdir. O insanlar hapishanede ölüm noktasına gelmişlerse yetkisini kullanması gerekir. Kullanmadığı takdirde bu görev ihmalidir” dedi.
Vicdanları halkın acılarına kapalı Yağmurdereli, Kanun Hükmünde Kararnameler ile ihraç edilen akademisyenleri de anımsatarak, şunları söyledi: “2 tanesi de malum ölüm orucunda. Ölümün eşiğine gelmiş bulunuyorlar. Bunlar sadece bir bildiriye imza attılar. Demokratik bir ülkede bundan daha doğal bir hak olamaz. Bir hakkı kullandıkları için ölümle yüzyüze gelmiş olmaları kabul edilebilir bir şey değildir. Ölüm orucu, açlık grevi gibi eylemler insanların ve toplumun vicdanına hitap eden eylemlerdir. En başta da bu mevkide bulunan insanların vicdanlarını halkın acılarına karşı açık tutmaları gerekir. Oysa tecrübe vicdanlarının yılladır kapalı olduğu yönündedir. Sayın Cumhurbaşkanı'ndan talebim, aramızdaki eski hukuka da dayanarak, insan hakları ve saydığım konularda görevini yerine getirmesidir. Bu insan hakları hukukunun gereğidir ve bu hukuka uygun davranmamak aynı zamanda insanlığa karşı işlenmiş suçtur. Dolayısıyla bir an önce bu dediklerimi yerine getirmesini kendisinden kamuoyu önünde talep ediyorum.” Mesleklerini, hukuku seven insanlar Avukat Alp Selek de konuşmasında, “Bu tutuklu gazetecilerin hepsini tanıyorum. Hepsi de pırlanta gibi insanlar. Daha evvel 12 Eylül'de ben de içeri girmiştim. Hatta avukatlık elimden alınmıştı. 4.5 yıl sonra avukatlığı yine kazanmayı bildim. Bu arkadaşlar da çıktıklarında avukatlığı aynı güzellikte yapacaklar. Bunlar mesleklerini, insanları, hukuku seven insanlar” ifadelerini kullandı. Avukat Yeşinil Yeşilyurt yaptığı açıklamada ise şu ifadeleri kullandı:
“Dost ve meslektaşlarımız olan Bülent Utku, Akın Atalay ve Mustafa Kemal Güngör 200 gündür özgürlüklerinden mahrum. İlk olarak İstanbul Çağlayan adliyesinde her hafta Perşembe günü tutulmaya başlanan Adalet Nöbeti bugün 7. Haftasında. Meslektaşlarımız nezdinde başlayan adalet nöbeti bugün tüm Türkiye’de çeşitli illerde aynı anda aynı saatte; adliye mekanizması ve tutukluluk uygulamasının siyasal iktidarın yargısız infaz aracı haline getirilmesine karşı, meslektaşlarımızın serbest bırakılması, adalet sisteminin hukuka uygun hale gelmesi ve uygulanması için tutulmaktadır. Hepimizin bildiği gibi son süreçte hukuksuzluk ve adaletsizlik hiç olmadığı kadar yoğun ve fütursuz biçimde gerçekleşmektedir. Belgesiz, bilgisiz, delilsiz, sorgusuz, sualsiz insanlar gözaltına alınıp tutuklanmaktadır. Uzun süreler boyunca ortaya ne bir iddianame konulmakta ne de dava açılmaktadır. Dava açılsa dahi tutukluluğun devamına karar verilerek duruşmalar aylar sonraya atılmaktadır. Bu yapılanların hukukla hiçbir ilgisi yoktur. Gazeteci, bilim insanı, milletvekili, belediye başkanı, avukat, yazar-çizer kim varsa tutukluyorlar. Bu yapılanlara toplumdan yeterince tepki gelmedikçe ses çıkmadıkça daha da ileriye gidebiliyorlar. İktidarın amacı kendi dışında ne varsa baskılamak, susturmak ve sindirmektir. Biz buna boyun eğemeyiz, izin veremeyiz. Bu nedenlerle avukatlar olarak tutuklu 3 meslektaşımız Akın Atalay, Bülent Utku, Mustafa Kemal Güngör nezdinde başlattığımız esasen haksızlığa uğrayan herkes için hukuk ve adalet talebi ile her perşembe saat 11.30 - 12.30 arasında bulunduğumuz yerlerde adalet nöbetimizi tutuyoruz, tutmaya devam edeceğiz. Bu nöbet tüm haksız yere gözaltına alınanlar ve tutuklananların hakların savunulması içindir. Bu nöbet hakkın, hukukun ve adaletin sembolüdür.”
ANKARA’DA POLİS MÜDAHALE ETTİ Gazetemizin 200 gündür hukuksuz olarak tutuklu bulunan avukatları için başlayan “Adalet Nöbeti” başkente de taşındı. Ankara Adliyesi önünde yoğun güvenlik önlemleri altında bir araya gelen Özgürlükçü Çağdaş Avukatlar, gazeteci ve avukatlara karşı keyfi tutuklamalara tepki gösterdi. Avukatlara CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal da destek verdi. Avukatlar adına konuşan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Ankara Şube Başkanı Murat Yılmaz, tutuklamaların Türkiye’de tedbir yerine ceza niteliği kazandırılmasını eleştirerek, gazeteci, bilim insanı, milletvekili, belediye başkanı, avukat, yazarların adaletsizce tutuklanmasına tepki gösterdi. Açıklamanın ardından avukatlar adliye girişine oturarak bir süre daha eylemi sürdürmek istedi. Ancak çevrede güvenlik önlemi alan polis, avukatlara eylemi sonlandırmamaları halinde müdahale edeceğini söyleyerek, grubun etrafını sardı. CHP’li Tanal oturma eyleminin sembolik olarak 5 dakika sürdürüleceğini belirterek polisin müdahelesini engellemeye çalıştı. Polisin müdahale ısrarı üzerine Tanal, “İyi o zaman oturmaya niyetim yoktu ama ben de oturacağım” diyerek avukatların arasında yerini aldı. Polis müdahalesinin engellenmesi amacıyla eylem sonlandırılmak istense de polis ve güvenlik görevlileri, avukatların adliye girişini engellemeye çalıştı. Tanal ve avukatların adliyeye girişi sırasında özel güvenlik görevlileri arasında yaşanan arbedede güvenlik görevlilerinden birisi CHP’li Tanal’ı itekleyerek saldırdı. Tanal’ın tepki göstermesinin ardından adliyenin özel güvenlik amiri saldırganı uzaklaştırdı. Tanal’ın kaçan özel güvenliği yakalamak için koşmaya başlaması üzerine gerginlik adliye koridorlarına taşındı. Özel güvenliği yakalayan Tanal güvenlikle konuşurken, bu sefer de güvenlik amiri güvenlik görevlisini yumruklayarak tartakladı. Özel güvenlik görevlisini ise amirinin elinden avukatların kurtarması dikkat çekti.
GAZETECİLERE ENGEL İzmirli avukatlar, 200 gündür tutuklu bulunan Cumhuriyet gazetesi avukatları Mustafa Kemal Güngör, Bülent Utku, Akın Atalay ve gazeteciler için İzmir Adliyesi’nde Adalet Nöbeti tuttu. Nöbet sırasında polisin adliye içinde yoğun güvenlik önlemleri alması dikkat çekti.
Nöbet sırasında çekim yapan gazeteciler ise polis tarafından adliye karakoluna götürüldü. Gazeteciler, görüntü ve fotoğrafları silindikten sonra serbest bırakıldı.
ADALET ARTIK İKİYÜZLÜ Bursalı avukatlar da adliye sarayının önünde Adalet Nöbeti tuttu.
Burada açıklama yapan kapatılan Bursa Çağdaş Hukukçular Derneği eski Başkanı Avukat Umut Beyaz Utku, “Artık ikiyüzlü adalet istemiyoruz. Dün paralel devlet yapılanması ile kol kola hareket edenler dışarıda gezerken, ömrünü bunlarla mücadele etmeye adayan Cumhuriyet Gazetesi yazarları usulsüz şekilde tutuklu bulunuyorlar. Bu kabul edilemez” dedi.
ANAYASAYA AYKIRI Eskişehir’de bir araya gelen avukatlar, gazetemizin yazar ve yöneticilerinin tutukluluğunun 200. gününde Adelet Nöbeti tuttu. Eskişehir Barosu İnsan Hakları Komisyonu sözcüsü Fatma Girgin, tutukluğunun infaza dönüştüğünü belirterek, bir hukuk devletinde yargının asli unsuru olan avukatların görevlerinden dolayı tutuklanmalarının kabul edilemez olduğunu söyledi.
SAVUNMAYA ÖZGÜRLÜK Adana Barosu ve Çağdaş Hukukçular üyesi avukatlar ise Adana Adliyesi Taş Bina önünde bir araya geldi. Polis engellemeye çalışsa da avukatlar, bir saat boyunca nöbet tuttu. Adana Barosu Avukat Hakları Merkezi Başkanı Avukat Volkan Hüseyin Ertem, “Savunma tutuklanamaz. Savunmaya özgürlük” dedi.
HUKUKLA İLGİSİ YOK Mersin Barosu’na kayıtlı bir grup avukat, Mersin Adliyesi önünde “Adalet Nöbeti” tuttu. Demokrat Avukatlar Grubu adına açıklama yapan Avukat Bilgin Yeşilboğaz, “Gazeteci, bilim insanı, belediye başkanı, milletvekili, avukat, yazar-çizer kim varsa tutukluyorlar. Biz buna boyun eğmeyiz, izin vermeyiz. Bu nöbet hakkın, hukukun ve adaletin sembolüdür” ifadelerini kulland
Artvin
Özgürlük istiyoruz Basın örgütleri, gazetemiz yazar, çizer ve yöneticilerinin tutukluluklarının 200. gününde, Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde, “Gazetecilere özgürlük” pankartının ardında buluştu. Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), DİSK Basınİş Sendikası, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) üyeleri ve tutuklu ailelerinin katıldığı eylemde, “Özgür basın susturulamaz sloganları” yükseldi. DİSK Basın İş Genel Başkan Faruk Eren, “Biz gazeteciler burada açıklama yapıyoruz çünkü hapishanedeki gazetecilerin sayısı giderek artıyor. Yaklaşık 160 gazeteci hapiste. Gazeteciler için özgürlük istiyoruz. Gazetecilik suç değildir” diye konuştu. TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, son yedi yıldır ikinci adreslerinin adliyeler olduğunu vurgulayarak “Sürekli dışarıdan içeriye mektup yazar durumdayız” dedi. Tutuklu yazar ve yönetecilerimizin yakınları adına açıklama yapan Gazetemiz İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay’ın eşi Adalet Dinamit ise şunları söyledi: “Bugün yakınlarımızın haksız tutukluluğunun 200’üncü günü. 24 Temmuz’da, 9 ay sonra ilk kez yargı karşısına çıkacaklar. Bu durum bize tutukluluk uygulamasının yargısız infaz aracı haline getirildiğini açık olarak gösteriyor. Yargısız infazlar kamuoyunu vicdanında onarılamaz yaralar açıyor. Arkadaşımız cumhuriyet.com.tr Genel Yayın Yönetmeni Oğuz Güven’e uygulanmıştır. Oğuz Güven 55 saniyelik bir başlık nedeniyle tutuklanmıştır. Gazetecilik faaliyetinin terör örgütü adına faaliyette bulunma ve terör propagandası olarak sayılmasının asıl nedeni halkın gerçekleri öğrenmesini engellemek, devletin korunması bahanesiyle özgürlükleri sınırlandırmaktır. Özetle amaç Cumhuriyet Gazetesi’nin ödünsüz ilkeli yayıncılığını susturmaktır. Basını özgür olmayan bir ülkede demokrasinin varlığından söz edilemez. Gazetecilik yaptığı için tutuklanan tüm gazeteciler için özgürlük istiyoruz. Gazetecilik suç değildir. Yakınlarımızı unutmadığınız ve unutturmadığınız için hepinize aileler adına teşekkür ediyorum.”
ANTALYA’DA ENGELLEME Antalya’da Adalet Nöbeti tutan avukatların açıklama yapmasına polis izin vermedi. Çıkan kısa süreli arbedede Baro Başkanı Polat Balkan, kendisine dirsek atıldığını iddia etti. Balkan, tutukluluk uygulamasının yargısız infaz aracı haline getirilmesine karşı, tutuklanan avukatların serbest bırakılması, adalet sisteminin hukuka uygun hale gelmesi için bu nöbetlerin tutulduğunu söyledi. Uzayan soruşturmaların bir türlü tamamlanmadığını söyleyen Balkan, “insanlar belgesiz, bilgisiz, kanıtsız, sorgusuz sualsiz ve usulsüz olarak tutuklanabilmektedir” dedi.