Filmekimi filmleri açıklandı: Toplumsal, ailevi, etnik, politik, dini dramlar

cumhuriyet.com.tr

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından 21. kez düzenlenen Filmekimi heyecanla beklenen dopdolu programıyla 7-16 Ekim tarihlerinde İstanbul’da sinemaseverlerle yeniden buluşuyor.

Merakla beklenen bol ödüllü filmleri izleyiciyle buluşturacak Filmekimi’nin biletleri 4 Ekim’de satışa çıkıyor.

İşte merakla beklenen Filmekiminin toplumsal, etnik, politik ve dini temalı filmleri...

* 2022 Cannes Jüri Ödülü, Film Müziği Ödülü

Usta Polonyalı sinemacı Jerzy Skolimowski, yedi yıl aradan sinemaya muhteşem bir dönüş yaptı ve hüzünlü bir eşeğin kocaman gözlerinden dünyanın halini beyazperdeye aktardı. Polonya’da bir sirkte doğan Aİ’nin başkahramanı hayat yolunda hem iyi hem kötü insanlarla karşılaşıyor; kader onu hem felaketlerle hem sınırsız mutlulukla sınıyor, ancak o her şeye rağmen masumiyetini hiç kaybetmiyor.

Bugüne dek kendisini ağlatabilen tek film olan Robert Bresson’un 1966 klasiği Au Hasard Balthazar / Rastgele Balthazar’dan esinlenen Skolimowski, bu duygusal, şiirsel, çağdaş meselin başrolündeki eşekler için şöyle diyor: “Eşekler yumuşak, narin, saygılı, kibar, sadıklar. Anı dibine kadar yaşıyorlar. Asla kendilerini beğenmiş değiller, mükemmel oyuncular.” Aİ, Skolimowski’nin bu içten hayranlığını izleyicilere ince bir sızıyla geçiriyor. Aİ, Polonya’nın Oscar adayı olarak açıklandı.

AİLE BAĞLARI

En derin sevgi, en derin nefret… 2022 Cannes Film Festivali’nde prömiyerini yapan son filminde Fransız yönetmen Arnaud Desplechin, kendince çok teorik bir soru üzerinde duruyor: Nefretin, yani sevginin öbür yüzünün bir sonu var mıdır? Nefret nasıl kurutulur? Filmin başkarakterleri, ellilerinde iki kardeş. Alice oyuncu, Louis ise öğretmen ve şair. Alice yirmi yıldır kardeşinden nefret edegelmiş.

Yıllardır hiç görüşmemişler, tesadüfen karşılaşsalar da Alice Louis’yi görmezden gelip ondan uzaklaşmış. Fakat anne-babaları feci bir kaza geçirdiklerinde iki kardeş hem görüşmek hem de birlikte vakit geçirmek zorunda kalacaklar. Parlak oyuncu kadrosu ve akıllara kazınacak duygusal yoğunluğuyla Aile Bağları, Desplechin’in önceki filmleri Un conte de Noël / Bir Noel Masalı ile Rois et reine / Krallar ve Kraliçe’den bazı öyküleri ödünç alıyor. Ailenin soyadıysa yönetmenin çoğu filminde olduğu gibi Vuillard.

AKDENİZ ATEŞİ

* 2022 Cannes En İyi Senaryo–Belirli Bir Bakış

Ev alma komşu al derler. Velid’in densiz komşusu Celal’le arkadaşlığı da bu sözü doğruluyor, bir anlamda. Karısı ve çocuğuyla Hayfa’da yaşayan Velid, hayallerini gelecekte yazar olmak üzerine kurmuştur, bir yandan da belli etmese de kronik depresyonun pençesindedir.

Velid sürekli huzursuzluk yaratan, tuhaf, arada ürkütücü, mafyacı komşusu Celal ile bir şekilde yakınlaşır. Beraber geçirdikleri zaman arttıkça şehirde attıkları turlar, uğradıkları yerler git gide tuhaflaşacak, Velid’in küçük hesapları kendisini iyice karanlık bir batağa çekecektir. İlk filmi Omor shahsiya / Kişisel Meseleler’de olduğu gibi İsrail’de yaşayan Filistinlilerin bastırılmış kimliklerini, hayal kırıklıkları ve ruhsal çöküntülerini ele alan yönetmen Maha Haj, Filistin'in Oscar adayı olan Akdeniz Ateşi’nde yine kendine has melankolisiyle özgün mizah hissini başarıyla yansıtıyor.

ARMAGEDDON TIME

Usta yönetmen James Gray’in Cannes’da dünya prömiyerini yapan son filmi, aile bağlarının sağlamlığı, arkadaşlığın karmaşık doğası ve “Amerikan Rüyası”nın kuşaklar boyu kovalanmasına dair son derece kişisel bir hikâye anlatıyor. Gray’in 1980’lerde New York’un Queens bölgesinde geçen kendi çocukluğundan anekdotlar içeren film, ikisi de kendi kişiliklerini bulma çabasında, biri Yahudi biri siyah iki küçük çocuğun yakın arkadaşlığı ekseninde siyasal belirsizliğin hüküm sürdüğü bir dönemi merceğine alıyor.

Olabildiğince kişisel, acı-tatlı, içten, alabildiğine duygusal ve dokunaklı Armageddon Time, parlak kadrosundaki oyuncuların zihinlere kazınacak performanslarıyla da büyük övgü topladı. Little Odessa, The Yards, We Own the Night, Two Lovers, The Immigrant, The Lost City of Z ve en son Ad Astra filmlerini izlediğimiz James Gray, şöyle diyor: “Ailem ve yaşamımın o dönemi hakkında bir şeyler yapmak istemiştim. Sevdiğim filmlere tutkumu yeniden keşfetmenin de bir yolu oldu benim için.”

CENNETTEN GELEN ÇOCUK

* 2022 Cannes En İyi Senaryo, François Chalais Ödülü

Bilimkurgu animasyon Metropia’nın yönetmeni, Tarik Saleh, bol ödüllü 2017 polisiye filmi The Nile Hilton Incident / Esrarengiz Cinayet’in izinde yine Mısır siyasetinin karanlık dehlizlerine dalıyor. Cennetten Gelen Çocuk, Mısır’ın ve Sünni İslam dünyasının geleneksel olarak en güçlü dini merkezlerinden El Ezher üniversitesine öğrenci olarak kabul edilen, bir balıkçının oğlu olan Adem’i izliyor.

Üniversitenin başındaki, nüfuzu sınırları aşan Büyük İmam, tüm öğrencilerin önünde aniden hayatını kaybedince Adem kendini cinayet ve entrikalarla örülmüş bir casusluk ağının tam göbeğinde buluyor–kendisi hiç istemese de, Büyük İmam’ın yerinin boşalmasıyla Mısır’ın en güçlü siyasal ve dini odaklarının acımasız güç mücadelesinde önemsiz biri olarak çok önemli bir rol oynayacağını fark ediyor. Mısır’da çekilemediği için büyük kısmı İstanbul’da çekilen ve İsveç'in Oscar adayı ilan edilen Cennetten Gelen Çocuk paranoya, ikiyüzlülük, yozlaşma ve inancın ön planda olduğu, sürükleyici bir politik gerilim.

HAYVANLAR

* 2022 San Sebastian İzleyici Ödülü

2022 Cannes’da eleştirmenlerin dikkatini en çok çeken filmlerden Hayvanlar, Boorman ile Peckinpah’ı anımsatsa da günümüz insanının kaygılarıyla oynayan sürprizli anlatısıyla kentten taşraya yerleşmek isteyenlerin yüreğine derin bir şüphe yerleştirecek. Film, Galiçya’nın içlerinde bir köye yerleşen Fransız bir çifti izliyor.

Metruk yapıları tamir edip yaşanır hale koyan, sebze yetiştirerek doğayla uyumlu, sakin, huzurlu bir hayat sürdüren Vincent ile Olga ne yazık ki köy sakinleriyle pek de uyum içinde değildir. Ekolojik gerekçelerle köye bir rüzgâr enerjisi santrali kurulmasına itiraz ettiklerinde komşularıyla araları bir daha düzelmeyecek bir noktaya varacak kadar bozulur. Screendaily’ye göre “müthiş bir psikolojik gerilim” olan ve Cannes’da Prömiyerler bölümünde gösterilen Hayvanlar, yönetmen Sorogoyen’in başyapıtı olarak anılabilir.

İNCİR AĞAÇLARININ ALTINDA

* 2022 Cannes EcoPro Jüri Ödülü - Yönetmenlerin On Beş Günü

Hasat zamanı yeni mahsulleri toplamak için genç kadınlar ve genç erkekler incir ağaçları altında birlikte çalışıyorlar. Yan yana flörtleşiyor, birbirlerini anlamaya çalışıyor, daha derin bağlara teslim olup yeni birlikteliklerden kaçıyorlar… Eleştirmenler tarafından “Bir Yaz Gecesi Rüyası kadar aşk dolu” sözleriyle övülen İncir Ağaçlarının Altında, tek bir gün boyunca mevsimlik işçilerin birbirlerine kur yapmalarını, eski bağlarını tazelemelerini, dedikodularını, hatta birbirlerini ispiyonlamalarını, bir yandan patronlarının her daim mevcut bakışından kendilerini esirgemeye çalışmalarını gözlemliyor.

Tamamen amatör oyuncuların rol aldığı, 2022 Cannes’da Yönetmenlerin On Beş Günü bölümünde dünya prömiyerini yapan ilk kurmaca filmi hakkında Tunus asıllı Fransız yönetmen Erige Sehiri şöyle diyor: “Filmde konu aldığım kişileri ve dünyalarını gerçekçi bir şekilde yansıtmak benim için olmazsa olmaz. Umudum, Tunus sinemasına şiirsel bir katkıda bulunmak”. İncir Ağaçlarının Altında, Tunus’un Oscar adayı oldu.

LEYLA’NIN KARDEŞLERİ

Kırk yaşındaki Leyla, tüm hayatını anne-babasına ve dört erkek kardeşine bakmakla geçirmiştir. Aile, ağır ekonomik koşulların da etkisiyle borçların altında ezilmektedir. Hayal kırıklıklarının gölgesinde, kavgasız geçmeyen tek bir gün yoktur. Kardeşler iki yakalarını bir araya getirmeye çalışırken, Leyla belki de hepsini düze çıkartacak bir fikri ailesine açar.

Yüksek temposu, vurucu diyalogları, etkileyici performansları ve sürprizleriyle 2022 Cannes Film Festival’nde Uluslararası Eleştirmenler Federasyonu’nun ödülüne layık görülen Leyla'nın Kardeşleri, Cannes’da Altın Palmiye için yarıştı. İlk filmi Abad va yek ruz / Sonsuzluk ve Bir Gün ve 2020 yapımı bol ödüllü polisiye Metri shish-o-nim / 6,5 Metre’de olduğu gibi yine aile dinamiklerini mercek altına alan İranlı yönetmen Saeed Roustaee, bu son filminde de aynı oyuncu kadrosuyla çalışmayı tercih etmiş.

KUTSAL ÖRÜMCEK

Gräns / Sınır ile 2019’da İstanbul Film Festivali’ni ziyaret eden yönetmen Ali Abbasi, sert, kışkırtıcı, kapkara bir gerilim filmiyle sinemaya dönüyor. İlk gösterimini Cannes Film Festivali’nde yapan Kutsal Örümcek, kendine biçtiği bir misyonla kutsal Meşhed kentini 'ahlâksız ve namussuz sokak kadınlarından temizlemeyi' hedefleyen saygın vatandaş ve aile babası Said’i izliyor.

Cinayetler dehşet saldığında bir kadın gazeteci olayı kendi olanaklarıyla araştırmaya karar veriyor. Ancak feci gerçekler açığa çıktığında bile katilin birçokları tarafından kahraman olarak görüldüğü anlaşılıyor ve adaleti sağlamak gittikçe zorlaşıyor. 2000’de Meşhed’de seks işçilerini hedef alan bir seri katilin eylemleriyle mahkemesinin gerçek hikâyesinden esinlenen Ali Abbasi, ataerkil temelde kadın düşmanlığını eleştiriyor ve şöyle diyor: “Özellikle kadınlar gibi belli grupların insandışılaştırılmaları yalnızca İran’a özgü bir olgu değil, buna çeşitli şekillerde dünyanın dört bir yanında rastlanıyor”. Kutsal Örümcek, Danimarka'nın Oscar adayı olarak açıklandı.

TANRININ UNUTTUĞU YER

* 2022 Cannes Palm Dog Jüri Büyük Ödülü

Görsel yapısı, kurgusu ve tarzıyla bu yıl Cannes'da prömiyerini yapan en cüretkâr filmlerden Tanrının Unuttuğu Yer İzlanda'nın benzersiz doğasını fon alıyor. İnanç, ölüm, doğa, aile, zaman, ahlâk kavramlarını ele alan film, bir kilise inşa etmek amacıyla 19. yüzyılda İzlanda'ya gelen Danimarkalı bir rahibin doğayla ve ada halkıyla karşı karşıya geldikçe asıl niyetinden, kendi ahlâki ve insani ideallerinden uzaklaşmasını anlatıyor.

Vinterbrødre / Kış Kardeşleri ve Hvítur, Hvítur Dagur / Bembeyaz Bir Gün filmlerinin yaratıcı ve çokyönlü yönetmeni Hlynur Pálmason'un bu son filmi Cannes'da Belirli Bir Bakış bölümünde gösterildi. Pálmason, “Ölümde yaşamın ta kendisini görebiliyorsun. Bizi bir arada tutan şeyin aslında ölüm olabileceğini öğrendiğimde çok şaşırdım. Filmin özünde bu yatıyor, yüreği bu” diyor.

SEKİZ DAĞ

* 2022 Cannes Jüri Ödülü

Sekiz Dağ çok iyi bir arkadaşlığın hikâyesini, çocukların büyüyüp yetişkin olmalarının, babalarının izini silmeye çalışırken hep onların izinden baba evine dönüşlerinin hikâyesini anlatıyor. Pietro ile Bruno, Alp dağlarının benzersiz doğası ve şartlarında çocukken tanışırlar. Pietro şehirli, Bruno is gerçek dağ köylüsüdür. Yıllar içinde her karşılaşmalarında aşkları, kayıpları, aileleri, yazgılarını birbirleriyle paylaşırlar; arkadaşlıkları her yıl perçinlenir, gerçek dostluğun özünü görürler.

Paolo Cognetti’nin Türkçeye de aynı adla kazandırılan romanından uyarlanan Sekiz Dağ, hayatın dört mevsimini otuz yıla yayarak basit ama epik bir hikâye anlatıyor; doğa, erkeklik, aile, zaman, yakın arkadaşlığa dair evrensel değerler ve kendi yolunu çizmek gibi hayatın elzem niteliklerini el alıyor. Sekiz Dağ’ın yönetmenleri Altın Lale kazanmış Felix van Groeningen (Şeylerin Boktanlığı, Güzel Oğlum) ile oyuncu eşi Charlotte Vandermeersch.

MAVİ KAFTAN

* 2022 Cannes FIPRESCI Ödülü–Belirli Bir Bakış

Açığa vurulmayan duygular, gizlenen arzular, her şeye rağmen dinmeyen bir aşk… Fas’ın en köklü pazarlarından birinde geleneksel kaftan satan Halim ile Mina’nın ve birbirine âşık bu çiftin dükkânına çırak gelen Yusuf’un hikâyesi bu. Halim de Mina da saygın bir kaftan dikim ustası, yani maalem olan Halim’in yanına aldıkları Yusuf’un nakışta da saygıda da kusursuz olduğunu görürler. Mina bir şey daha fark eder: kocasının bu genç adamdan nasıl etkilendiğini.

Fas’ın 2020 Oscar adayı Adam’ın yönetmeni Maryam Touzani’nin Cannes’da dünya prömiyerini yapan son filmi Mavi Kaftan duygu yüklü bakışlar ve sözlerden daha derin ifadeler taşıyan suskunluklarla izleyiciyi sarmalıyor. “Gözlerle, bakışlarla öyle çok şey ifade edilebilir ki' diyor Touzani, 'bazı şeyler söylenmeli, bazı hikâyeler anlatılmalı; bunun için cesaret gerekli mi, hiç düşünmedim, çünkü önemli olan samimiyet ve kanaat.”