Dünya Su Günü nedir? İlk ne zaman kutlandı? İşte tarihçesi
22 Mart Dünya Su günü, temiz su kaynaklarının önemine dikkat çekmek ve su israfını önlemek için her yıl düzenli olarak kutlanan bir gün.
İklim değişiklikleri, sanayii üretiminin artışı, tarımda uygulanan yanlış sulama yöntemleri ve madencilik çalışmaları hem yeraltı hem de yeryüzü tatlı su kaynaklarını tükenme riskiyle karşı karşıya bırakıyor.
Türkiye henüz su fakiri bir ülke olmasa da su stresi yaşayan bir ülke ve kişi başına düşen su tüketimi azaltılsa da uzmanlar daha ciddi önlemler alınmasının önemine dikkat çekiyor.
Dünyada yılda ne kadar su israf ediliyor? Su israfı nelere mal oluyor? İşte sonuçları
22 MART DÜNYA SU GÜNÜ NEDİR? iLK DÜNYA SU GÜNÜ NE ZAMAN KUTLANDI?
Dünya Su Günü, her yıl 22 Mart'ta kutlanan bir gündür.
1993 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından ilan edilmiştir.
İlk kez 1993'de Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı'nda önerilen "Dünya Su Günü", gerek BM üyelerinin, gerekse diğer dünya ülkelerinin giderek büyüyen temiz su sorununa dikkat çekmek, içilebilir su kaynaklarının korunması ve çoğaltılması konusunda somut adımlar atılmasının sağlanmasında teşvik olması amacıyla bu isme bir gün adamak anlamında oluşturuldu.
Her üç yılda bir toplanan ve 2009'da İstanbul'da düzenlenen Dünya Su Konseyi'nde katılımı artıran Dünya Su Günü, artan su krizini, sosyal ve ekonomik kalkınmanın sürdürülebilirliğini tehdit eden bir olgu olduğunu vurgular.
Su, insan yaşamı için vazgeçilmezdir.
Dünya Sağlık Örgütünce 1978 yılında Kazakistan’ın başkenti Alma ata’da açıklanan Temel Sağlık Hizmetleri Bildirgesi’nde devletlerin toplumlarına sunacakları olmazsa olmaz sağlık hizmetlerinden birisi olarak kabul edilen “en az bakım” kavramı içerisinde yer alan “Temiz Su Sağlanması ve Sanitasyon” ilkesi, dünyadaki her insanın temiz ve güvenli suya ulaşımının bir insan hakkı olduğu vurgusunu da yapmaktadır
Su, hem günümüz hem de gelecek nesiller adına her türlü kirletici ve tehlikelerden korunması gereken bir madde ve varlıktır.
Su beslenmenin en önemli parçasıdır. Vücudunuzun her fonksiyonu sıvıyla sağlanır ve vücuttaki suyun yüzde 10`unu kaybetmek ciddi sorunlar doğurur.
Yüzde 90`ı su olan kan, besinleri hücrelere taşır ve buradaki atıkları alır. Normal bir insan için günde 8-10 bardak su yeterlidir. Vücuttaki suyun dengesinin yaşamsal önemi vardır, günlük gereksinim 35 mL x vücut ağırlığı (kg) eşitliği ile basitçe hesaplanır. İdrar renginin koyulaşması, su ihtiyacının karşılamadığını göstergesidir.
Evrensel'in haberine göre: İMO Adana Şube Başkanı Hasan Aksungur, Dünya Su Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada "Eğer etkili adımlar atılmazsa, 2030 yılındaki nüfus tahminlerine göre ülkemiz su fakiri bir ülke olacaktır" dedi.
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Adana Şube Başkanı Hasan Aksungur, 22 Mart Dünya Su Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada doğa ve emek sömürüsünün su ve gıdaya erişimi olumsuz etkilediğini vurguladı.
Dünya Su Günü temasının, “Yeraltı suyunu görünür yapmak” olarak belirlendiğini aktaran Aksungur, “İklim değişikliği kötüleştikçe, yeraltı suyu kaynakları giderek daha kritik hale gelecektir” dedi.
DÜNYA NÜFUSUNUN YÜZDE 18’İ TEMİZ SUYA ULAŞAMIYOR
Dünyadaki suyun sadece yüzde 2,5’ini tatlı suların oluşturduğunu belirten Aksungur, "Kullanılabilir su miktarı ise yüzde 1’den daha azdır. Dünya nüfusunun yüzde 18’i temiz suya ulaşamıyor. Su kaynaklarının azalması, göç ve salgın hastalıklar gibi olumsuz etkilere yol açmakta; kirli suların neden olduğu hastalıklar nedeniyle her yıl 485 bin ölüm gerçekleşmektedir" bilgilerini verdi.
TÜRKİYE'DE SON 20 YILDA KIŞI BAŞINA DÜŞEN SU MİKTARI AZALDI
Türkiye'nin de su sorunu yaşayan ülkelerin dışında olmadığını vurgulayan Aksungur, "Türkiye'de son 20 yılda kişi başına düşen su miktarı 4000 metreküpten 1346 metreküpe indi. Türkiye kişi başına kullanılabilir su miktarı bakımından henüz su fakiri bir ülke olmasa da su stresi yaşayan bir ülkedir. Ve eğer etkili adımlar atılmazsa, 2030 yılındaki nüfus tahminlerine göre ülkemiz su fakiri bir ülke olacaktır" uyarısında bulundu.
Su varlığına göre ülkeler, yılda kişi başına düşen kullanılabilir tatlı su miktarına göre sınıflandırılıyor. Bu değerin 1000 metreküpten az olması su kıtlığı, 1000-1700 metreküp arasında olması su stresi, 1700 metreküpten fazla olması ise su zenginliği olarak nitelendiriliyor.
"ZEYTİNLİKLERİN MADENCİLİĞE AÇILMASI KABUL EDİLEMEZ"
Aksungur, kişi başına düşen su miktarındaki düşüşün sebeplerini ise şöyle sıraladı: Küresel iklim değişiminin yanında yeşil alanların azalıp betonlaşmanın artışı, yeşil alanların madenlere açılması, vahşi sulama, su kaynaklarının bilinçsizce kullanımı ve kirletilmesi, temiz su kaynaklarımızın özel sektörün rant alanı haline dönüştürülmesi.
Bunun örneklerden birisinin de Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmelik değişikliğiyle, zeytinliklerin madencilik faaliyeti için kullanılmasının önü açılması olduğunu belirten Aksungur, "Bu değişiklik, içinde bulunduğumuz iklim krizi ve ekolojik yıkım çağında, yapılabilecek en trajik hatalardan biridir. Enerji Bakanlığı, zeytinlikleri maden ve kömür santrali yatırımına açacak yönetmeliği geri çekmelidir" dedi.
TARIMDA VAHŞİ SULAMA TERK EDİLMELİDİR
Türkiye'deki su varlığının yüzde 73'ünün tarıma harcandığını aktaran Aksungur, "Temiz su kaynaklarımızın korunması için tarımda vahşi sulama yerine basınçlı su sisteminin kullanımını sağlamalıyız" dedi.
Aksungur son olarak şunları kaydetti:
"Doğa ve emek sömürüsünün sonucu haksız paylaşım, insanların temel ihtiyacı olan su ve gıdaya erişimi etkiliyor. Bu olumsuz tabloyu ortaya çıkaran en önemli etkenin insan faaliyetleri olduğunu yapılan çalışmalar açıkça göstermektedir.
İklim krizi, savaşlar, pandemi, ekonomik kriz gibi hayatımızdan eksik olmayan olumsuzluklar, su ve gıdaya erişimde sorunlar yaratmakta ve bu sorunların sonuçlarından da en çok yoksullar etkilenmektedir. Giderek artan gıdaya ve suya erişim güçlüğü, göçlere neden olmaktadır. Ortadoğu’dan, Afrika’dan ülkemize ve Avrupa'ya yönelik artan ve artmaya devam edecek olan göçler bunun somut örnekleridir.
Dünyada ve ülkemizde; doğaya, insana, çevreye, eşitliğe, özgürlüğe, demokrasiye dayanan bir toplumsal yaşam ancak kısıtlı kaynakların korunmasını ve eşit paylaşımını sağlayabilir.
İnşaat Mühendisleri Odası Adana Şubesi olarak, vazgeçilmez insan hakkı olan su ve gıdaya erişimin hakkaniyetli kullanımı ve doğal varlıklarımızın korunması için mücadelemizi eksik etmeyeceğiz."
“SU CANLI TÜM YAŞAMIN DOĞAL HAKKIDIR”
Suyun, canlı tüm yaşam için vazgeçilmez doğal bir hak olduğu hatırlatan Güleş, “Suyu doğal hak olmaktan çıkarıp, ticari bir mal haline getirerek sermayeye, küresel piyasaya açan politikalardan vazgeçilmesini, doğal kaynaklarımızı, halkımızın çıkarlarını ve geleceğini korumak için; kamu mülkiyeti temelinde örgütlenmiş, ulusal planlama çerçevesinde yerel kalkınmayı hedefleyen, her bireyin suya erişimine olanak sağlayan, eşitsizlikleri de ortadan kaldırarak, doğayla barışık yatırımı önemseyen ulusal su politikalarının bir an önce hayata geçirilmesi gerekliliğini bir kez daha vurguluyoruz” dedi.