Biz FETÖ’yü yazarken ortada kimse yoktu

Tutuklanan yazar ve yöneticilerimiz, İstanbul 9. Sulh Ceza Hâkimliği’nde verdikleri ifadede suçlamaları reddetti. Gazeteciliğin suç olmadığını bir kez daha vurguladılar: “Biz FETÖ’yü yazarken ortada hiçbir gazeteci yoktu. Biz o haberleri yaparken birçok kez hedef olduk. Bu kez de hedef olunca hiç şaşırmadık” dediler.

cumhuriyet.com.tr

Tutuklanan yazar ve yöneticilerimiz, İstanbul 9. Sulh Ceza Hâkimliği’nde verdikleri ifadede suçlamaları reddetti. Gazeteciliğin suç olmadığını bir kez daha vurguladılar: “Biz FETÖ’yü yazarken ortada hiçbir gazeteci yoktu. Biz o haberleri yaparken birçok kez hedef olduk. Bu kez de hedef olunca hiç şaşırmadık” dediler.

Manşetleri baz alarak bizi nasıl itham ediyor? Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu: Suçlamaların hepsini reddediyorum. Yaklaşık 41 sayfalık bir metinle (bilirkişi raporu) karşı karşıyayız. Metinde benim adım iki yerde geçiyor. İddia edilen vakıf ilişkileri, reklam ve diğer parasal işlemler benim sorumluluğum altında değil. Bu ifademden, doğru olmayan bir şey olduğunu söylediğim çıkarılmasın. Gazetemizin her alanında, saygın, hukuka uygun hareket eden kişiler çalışmaktadır. Bizler, Basın Kanunu’na tabi olarak çalışırız. Başta Hikmet Çetinkaya olmak üzere bu gazete, yıllarca FETÖ’ye karşı duruş göstermiştir. Genel Yayın Yönetmeni seçildiğimde, Vakıf Başkanımız, beni odasına çağırdı ve ‘yayın yönetmenimsin, bu çizgiye sımsıkı bağlanarak yayın yapacaksın’ dedi. Savcı, dört, beş manşeti baz alarak bizi nasıl itham ediyor? Üstelik bu savcı FETÖ/ PDY’den yargılanmaktadır.

Subliminal mesaj değil siyasi mizah yazısı Yayın danışmanımız, yazarımız Kadri Gürsel: Sayın savcının görüşleri doğrultusunda hüküm kurulduğunda, gazetecilik yapamayacak duruma geleceği aşikâr olan Cumhuriyet gazetesinin yayın danışmanlığını yapmaktayım. Yayın danışmanlığının ne olduğunu açıklamak istiyorum. Cumhuriyet’in künyesinde bugüne kadar görülmemişti. Görüş ve önerilerini yazıişleriyle paylaşıyor. Perspektif aktarıyor. Bilgi ve birikimini gazetenin istifadesine sunuyor. Ancak karar mercii değildir. Karar vericilere bir anlamda destek sağlıyor. 2016 yılının 20 Eylül gününden itibaren yayın danışmanlığını yapıyorum. Son 5 günümü saymazsak eğer, sayın savcının buradaki hukukçular tarafından çürütülen hükümleri değer bulmaz ise özgürlüğümüz kısıtlanacaktır. Tutuklanırsam kendimi çok mağdur hissedeceğim. Benim adım sadece bir yerde geçmektedir. Bir köşe yazım alıntılanmaktadır. Sanılmasın ki diğer meslektaşlarımın adı çok geçiyor diye ben buradan bir karine üretiyorum. Zaten bu gazetede çalışmaya 10 Mayıs 2016’da başladım. Daha önceden çalışmaya başlasaydım kötü niyetli kişiler tarafından daha çok atıfta bulunulacaktım. ‘Erdoğan babamız olmak istiyor’ şeklindeki yazılarım siyasi mizah yazısıdır. Sayın Cumhurbaşkanı’nın sigara konusundaki yaklaşımını, siyasi bir yolla eleştirdim. Kim olduğunu bilmediğimiz bilirkişinin dediğinin aksine subliminal mesaj vermedim. Ne yazdıysam doğrudan yazmışımdır. Bu bir mizah yazısıdır. Buradan darbeyi meşrulaştırma mantığı üretildiğini hayretler içerisinde görüyorum. Talihsizlik.

Kendimi karikatürün içinde hissediyorum Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyesi, çizerimiz Musa Kart: Ben 35 yıldır karikatür çiziyorum. Yaşadığım olaylardan bir karikatür çıkarıyorum. Ancak şu anda kendimi bir karikatürün içinde hissediyorum. Savcılık çok ağır bir ithamda bulundu hakkımızda. Karikatürlerde PKK’ye de, FETÖ’ye de çok ağır eleştiriler yapılıyorsa, bu gazetenin bu örgütlerle bağlantısı olamaz. Türkiye’de bir kanaat oluşturulmaya çalışılıyor. Lütfen bu kanaati dağıtın. Bunlarla bizim bir alakamız yok.

Hoşa gitmeyen haberler de yazılır Okur temsilcimiz, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Güray Öz: Zaman kısıtlı olduğu için değinemediğim bir husus vardır. Başka gazetelerin başlıkları bu suçlama dosyasına delil olarak konulmuştur. Bunlar olsa olsa eleştiri olabilir. Başka insanlar da bizleri eleştirebilir. Eleştiri eleştiridir. Bunun dosyaya delil olması gariptir. Yine atılan tweetlerden çok bahsediliyor. Bütün gazeteler ve internet sitelerinde yer alan Fuat Avni’nin iddialarının aktüalite açısından değeri vardır. Basın, yalnızca hoşuna giden haberleri değil, hoşuna gitmeyen haberleri de yayımlar. Bundan neden Cumhuriyet gazetesi suçlanıyor. Anlamıyorum. Suçlamaları kabul etmiyorum.

Savcıya teessüf ederim Kitap Eki Genel Yayın Yönetmeni Turhan Günay: Bu iddialarla dosya hazırlayan savcılara teessüflerimi sunuyorum. Diğer şüphelilere 40 küsür sayfa ayrılmış bana ise 36 sayfa ayrıldığı için. Ben ne Cumhuriyet Vakfı’nın ne de Yenigün Haber Ajansı’nın Yönetim Kurulu üyesiyim.

Suçlamaları görünce içim acıdı Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyesi avukat Mustafa Kemal Göngör: Bıçak sırtında günler yaşıyoruz. Türkiye’de siz de bu zor günlerde tarihi bir anı yaşıyorsunuz. Bütün Türkiye kulak kesilmiş bu kararı bekliyor. Nezarette olduğumuz için gazete veya TV takip edemiyoruz. Bu tamamen siyasi bir operasyon bence. Onun için yaşamsal bir karar vereceksiniz. 31 yıllık avukatım. Bu suçlamaları görünce içim acıdı. Ben, Cumhuriyet ve arkadaşlarım FETÖ/ PDY, PKK/KCK terör örgütlerinin faaliyetlerini destekleyen faaliyetlerde bulunmuşuz. IŞİD eklenmemiş nedense... Yönetim kurulu seçimine ilişkin İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki dosyada hukuki tartışma yapılmaktadır. Bu dosyanın bir ceza soruşturmasıyla ne alakası vardır? O dosyadaki vakıflar müdürlüğünün raporuna karşı Marmara Üniversitesi’nden hukuki mütalaa istedik. Verilen raporun tam tersini söyledi. Vakıf tüzüğüne uygun olduğunu bildiren bir mütalaaydı. 93 yıllık gazete böyle bir şey yapar mı? Masumiyet karineli savcımız, masumiyet karinesi ile işine devam etsin. Biz de masumiyet karinesinden faydalanalım.

54 bin 740 başlıktan sadece biri çakıştı Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyesi, yazarımız Hakan Kara: Ben de savcı beye teessüf ediyorum. Meslektaşım 40. yılını doldurmuş. Ben de 32 yıldır gazeteciyim. Soruşturma dosyasında tek bir sayfada adım geçmiyor. Biz FETÖ ile ilgili yazı yazdığımız zaman ortada hiçbir gazete yoktu. Bu haberleri yaptığımız zaman, birçok kez hedef olduk. Bu kez de hedef olunca hiç şaşırmadık. Bana yönelik suçlamanın ne olduğunu bilmiyorum. Somut olarak ben ne yapmışım? Bana okuduğunuz haberler ilginç haberler ama biz yönetim kurulu üyeleri yapılan haberlere müdahale etmeyiz. Şimdi haberde gerçekten bir yanlışlık varsa, bu olabilir. O haber hakkında dava açılır. O haberi yapan kişi yargılanır. Suçlu bulunursa mahkûm edilir. Bana okunan haberler suçsa eğer neden öncesinde dava açılmadı? Bilirkişi raporundan bahsetmek istiyorum. ‘Zaman gazetesi ile Cumhuriyet gazetesi aynı manşeti atmış’ diyor. Aynı gün, aynı haberi, farklı 7 gazete aynı başlıkla manşetten vermiştir. Raporda bundan bahsedilmiyorsa, bilirkişi yanlı rapor vermektedir. Son yıllarda 54 bin 740 haber başlığı yapmışız. Sadece bir tane haber başlığının çakışması normaldir. Sayın savcı (Murat İnam) masumiyet karinesiyle şu anda çalıştığına göre, bizim için de masumiyet karinesi geçerli olsun. Görevimin başında olmak istiyorum.

Avukatlık yaparken söylediklerim suç oldu Cumhuriyet avukatı, vakıf yönetim kurulu üyesi Bülent Utku: Hikmet Çiçek isimli bir yazar var. Hikmet Çiçek’in Ergenekon davasıyla ilgili yaptığı yorumlar bana suçlama olarak getirilmiştir. Ergenekon davasında avukatlık yaptım. Avukatlık görevi yaptığım sırada kullandığım sözcüklerle suçlanmayı yadırgadım. Ben Cumhuriyet gazetesinin avukatlığını yapıyorum. Serbest olarak da avukatlık yapıyorum. Ayrı bir bürom da var. Gözaltındayken Ali Kemal Günay ve Sabri Bayar’ın kimler olduğunu hatırlayamadım. 2013’te, 4 bin 619 TL ve 2014’te 1020 TL parayı hesabıma gönderdikleri gözüküyor. Büyük bir ihtimalle avukatlık faaliyetimle ilgilidir. Araştırıp hâkimliğinize sunacağım. Gözaltında tutanağın 41. sayfasındaki para alışverişini görünce, anılan Filiz Küçük ismini çok net hatırladım. Kadın doğum uzmanı Filiz Küçük, müvekkilimdir. Kendisine hem danışmanlık yaptım. Hem de davasını takip ettim. Bana gönderdiği miktar avukatlık ilişkisi nedeniyle 3 bin 160 TL’dir. Suçlamaları yadırgadım. Kaynağı nedeni belirtilmeden böyle bir suçlamanın yapılmasını hukuka uygun bulmuyorum.

Cumhuriyet’in tek geliri satış ve reklam Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Önder Çelik: ‘Terör örgütlerinin mali ve idari yönetimi etkisi altına alması’ iddiası tamamen asılsızdır. Cumhuriyet Gazetesi satış ve reklam gelirleriyle yaşamını sürdürmektedir. Ayrıca Yenigün Haber Ajansı’nın Yönetim Kurulu Üyesi olarak sorumluluk alanımda, matbaalar ve idari işler koordinatörü olarak görev yapmaktayım. Görev dağılımı içerisindeki alanım budur. Bu nedenle bu görevlerin dışında yer alan herhangi bir iş veya işleme müdahalede bulunmam mümkün değildir. Söyleyeceklerim bundan ibarettir.