Avukatlar cübbeleriyle TBMM'ye yürüdü
Türkiye'nin dört biryanından gelerek İç Güvenlik Reformu Paketi yasa tasarısını protesto eden yüzlerce avukat, Ankara Adliyesi önünde bir araya gelerek Türkiye Büyük Millet Meclisine yürüdü.
DHA
Türkiye'nin dört biryanından gelerek İç Güvenlik Reformu Paketi yasa tasarısını protesto eden yüzlerce avukat, Ankara Adliyesi önünde bir araya gelerek Türkiye Büyük Millet Meclisine yürüdü. Türkiye Büyük Millet Meclisinde yarın görüşülmeye başlayacak olan İç Güvenlik Reformu Paketi yasa tasarısını protesto eden yüzlerce avukat Ankara Adliyesi önünde bir araya geldi. Adliye önünde Mersin'de hunharca katledilen Özgecan Aslan için bir dakikalık saygı duruşunda bulunan avukatlar fotoğrafı önüne karanfil bıraktı. Aralarında Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, CHP Milletvekilleri Mahmut Tanal, Bülent Tezcan, Sezgin Tanrıkulu'nun da bulunduğu kalabalık daha sonra TBMM'ye doğru yürüyüşe geçti. Ellerinde yasa taraşını eleştiren dövizler ve Özgecan Aslan'ın fotoğraflarını taşıyan avukatlar Atatürk Bulvarı üzerinden yürüyerek TBMM Çankaya Kapısına geldi.
Burada tüm barolar adına ortak açıklamayı okuyan Ankara Baro Başkanı Hakan Canduran, özetle şunları söyledi: "Başta evlatlarının katillerinin cezalandırılmasını isteyen aileler olmak üzere, HES'lere direnen köylüler, halkın haber alma özgürlüğünü savunan gazeteciler, madenlerde, inşaatlarda öldürülen işçiler için isyan edenler, laik eğitim için sokağa çıkan öğretmenler, halkın hakkını savunan avukatlar karşılarında orantısız şiddeti alışkanlık haline getiren polisi buldu.Şimdi ise iktidar; halkın yıllarca maruz kaldığı bu saldırıyı yasal kılıfa sokarak, şiddetin dozunu artırma peşindedir. İç Güvenlik Paketi, bugüne kadar yaşanan hukuk tanımaz anlayışın bir adım daha ilerisine geçildiğini göstermektedir. Tasarı adeta 'hukuk devleti' yerine kurulmak istenen 'polis devletinin' belgesi niteliğindedir. Bu paketle birlikte, herhangi bir toplantı ve yürüyüşe katılmakla, terörist olarak yargılanabilirsiniz.
Polis, gösteri ve yürüyüşlerde, üç gün çıkmayacak özellikte boyalı su sıkabilir, biber gazından korunmak için yüzünü kapatırsanız 5 yıla kadar hapis cezası ile yargılanabilirsiniz. Masumiyet karinesi bir kenara atılarak, üzeriniz, eşyanız ve aracınız, 'yargıç kararı olmaksızın' polis tarafından aranabilir, Cumhuriyet Savcısı'nın talimatı olmaksızın 48 saat gözaltında tutulabilirsiniz. Yargı denetimi olmaksızın telefonlarınız 48 saat boyunca dinlenebilir. Hakkınızı aradığınız, gösteri yürüyüşüne katıldığınız için polis sizi vurabilir. Ayrıca bu düzenlemeyle, devam eden yargılamalarda suç işlemiş olan polisi aklamanın da yolu açılacaktır. Hukukun üstünlüğünü savunmak ve geliştirmek Baroların yasal görevidir. Barolarımızın katkısı ve meslektaşlarımızın katılımı ile gerçekleştirdiğimiz yürüyüş ile avukatların, özgürlüklerimizi yok eden güvenlik paketine karşı olduğunu gösteriyoruz"
Ortak açıklamanın ardından söz alan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ise meclisteki paket faşizmin yasallaşması paketi olduğunu söyleyerek, "Bu paket olağanüstü bir yönetim olan sıkıyönetimin olağan bir Türkiye'de yasallaşması anlamına gelmektedir. Kaymakam ve valilerin her birinin sıkıyönetim kaymakamı ve valisi yapmaya yönelik bir pakettir. Bu paket yürütmenin yargı üzerinde yasal olarak söz sahibi olmasını amaçlayan bir pakettir" şeklinde konuştu. Eylemin ardından Özgecan Aslan cinayeti ile idam ve hadım tartışmalarını değerlendiren TBB Başkanı Metin Feyzioğlu, kendisinin de iki kız çocuğu babası olduğunu belirterek, "Özgecan'ın fotoğrafına bile bakmaya kıyamıyoruz. Perişanız. Ona bakınca öğrencilerimi evlatlarımı görüyorum. Bir daha Özgecan'lar olmasın diye Türkiye'de herşeyi baştan düşünmemiz lazım, kökten düşünmemiz lazımö şeklinde konuştu.
Eğitim sisteminde kökü bir değişim yapılması gerektiğini vurgulayan Feyzioğlu, “anasının diz kapağını görünce tahrik olabilir cümlelerini bu ülkeden silip atmamız lazım. Köklü bir eğitim değişikliği yapmamız gerekiyor. Cezaları ağırlaştıralım ama cezaları ağırlaştırmak cezanın mutlak olması yanında yeteri kadar etkili değil. Bir kişi bırakın öldürmeyi fiske vurduğunda ceza alacağını bilmeli. Fiskeyle başlar öldürerek biter bu iş. Birileri kadını eğitmeyi bıraksın da erkekleri eğitmeye başlasın. Kadınların namusu kendilerine aittir. Siyasetçilerde değildir. Kadınların namusu ahlakı üzerinden kimse polemik yapmasın. Bu millet meselesidir" dedi. Feyzioğlu,ö Ben iyi şeyler yapıyorum, mücadele ediyorum demek için göstermelik bir yaklaşım. Ağırlaştırılan cezaların Özgecan'ın katili vahşilere uygulanması zaten mümkün değil. Çünkü cezalar geriye doğru yürümez. Ağırlaştırılan bir kanun hükmü geriye doğru yürümez zaten.
Onun ötesinde idam cezalarının suçları caydırmadığı zaten bilimsel bir gerçek. Bu ve benzeri suçlara idam getiriyoruz diye en sonunda geleceğimiz yer, siyasi suçlara da idam getirelim olacak. Düşünsenize eğer Ergenekon ve balyoz davaları sırasında idam cezası olsaydı belkide pek çok yurtsever idam edilmiş olacaktı. Duygusal değil akılcı yaklaşmamız lazım burada. Özgecan'ın katillerinin hiçbir indirim almadan en ağır cezaya çarptırılmasını Türkiye Barolar Birliği ve Mersin barosu olarak takipçisiyiz. Hapisten çürüyene kadar çıkmayacaklar. Bunun takipçisiyiz, peşindeyiz. Geri dönüşü olmayan cezaların kalıcı bir hadım cezası ile bu çerçevede elbette çağdaşlıkla ilgisi yok Özgecan'lar olmasın diyorsak, bir fiskeden itibaren erkek şiddetine dur diyecek tedbirleri almak zorundayız" şeklinde konuştu.