11 Nisan Dünya Parkinson Günü
Her sene 11 Nisan Dünya Parkinson Günü’nde tüm dünyada çeşitli etkinlikler düzenlenerek Parkinson Hastalığı konusunda farkındalık yaratılmaya çalışılıyor.
En güvenilir bilgileri anlaşılır düzeyde Parkinson’lu bireylere, ailelerine ve topluma aktarmak, tıbbi ve sosyal sorunlara çözümler getirmek amacıyla bu günde düzenlenen etkinliklerde, Parkinson'un yalnızca yaşlılarda görülmediğine gençlerde de karşılaşılabildiğine dikkat çekiliyor...
İşte Parkinson Hastalığı hakkında ayrıntılar...
Prof. Dr. Ayşe Bora Tokçaer, Parkinson Hastalığına dikkat çektikleri bu önemli günde hastalıkta erken teşhis ve doğru tedavinin önemine değinerek doğru tanınmasını sağlamayı hedeflediklerini belirtti.
PARKİNSON HASTALARININ YARISI HEKİME GİTMİYOR
Türkiye'de 65 yaş üstü 130 bin kadar Parkinson hastası olduğunu kaydeden Prof. Tokçaer “Ancak bu kişilerin yarısı hastalığının bilincinde ve hekime ulaşabiliyor. Diğer yarısı hastalığın belirtilerini tanımadıkları için hareket kısıtlılığını yaşlılık, aşırı kilo, eklem sorunları gibi nedenlere bağlıyorlar. Dolayısıyla tedavisiz ve günlük yaşamda başkalarına bağımlı hale geliyorlar. Bu yüzden de hastalık hakkında farkındalığın arttırılması büyük önem taşıyor” dedi.
Parkinson sessiz başlangıçlı, yavaş seyirli ve alzheimer hastalığından sonra en sık görülen nörodejeneratif (sinir hücre harabiyeti sonucunda gelişen) hastalık olarak tanımlanıyor.
Parkinson hastalığının görülme sıklığı 55-60 yaş üzerindeki nüfusta %1, bu oran oldukça sabit olmasına karşın, yaşam süresinin uzaması dolayısıyla toplumda yaşlı nüfusunun artması parkinson hastalarının sayısında da artışa neden oluyor.
PARKİNSON YALNIZCA YAŞLILIK HASTALIĞI DEĞİL
Parkinson hastalığı ender olarak, 20’li ve 30’lu yaşlarda da görülebiliyor, bu genç vakalar tüm parkinsonluların %5-10 kadarını oluşturuyor. Genellikle bu yaş grubundaki parkinson hastalığı kalıtsal ve akraba evlilikleri genç hastaların artmasına neden olabiliyor.
Kalıtsal parkinson hastalığı çok genç yaşlarda hareket yavaşlığı, titreme gibi belirtilerle başlayabiliyor. Önemli olan erken teşhis ve doğru tedavi yöntemiyle hastalık belirtilerinin önemli ölçüde kontrol altına alınabilmesi; böylelikle yaşam kalitesi yükseltiliyor. Birey iş ve sosyal yaşamını daha rahat sürdürebiliyor. Bu nedenle, 11 Nisan’ın Dünya Parkinson Günü'nün toplumda farkındalığı artırmak açısından oldukça önemli bir yeri bulunuyor.
PARKİNSON HASTALIĞININ BAŞLICA BELİRTİLERİ
Parkinson hastalığının temel belirtisi hareketlerde yavaşlama, buna ek olarak eklem hareketlerinde katılık, titreme erken dönemde ortaya çıkan başlıca belirtiler. Hastalığın ileri dönemlerinde denge bozukluğu da tabloya ekleniyor. Parkinson hastalığında bu motor bulgulardan başka motor dışı belirti ve bulgular da izleniyor. Motor dışı belirtiler kabızlık, pozisyon değişikliği ile kan basıncının düşmesi, depresyon, anksiyete, uyku bölünmeleri, huzursuz bacak sendromu olarak sıralanıyor.
PARKİNSON HASTALIĞININ TEDAVİSİ
Hastalığın tedavisinde yer alan ilaçların hastalığı durduramadığı ancak belirtileri hafifleterek hastanın günlük yaşam faaliyetlerini rahat sürdürebilmesine yardım ettiği söyleniyor. Yirmi yıl kadar önce parkinson hastalığı tanısı koyduğumuzda hastaya günlük işlerini görebildiği sürece ilaç başlamaz, tedaviyi ertelerdik. Günümüzde bu yaklaşım kabul görmüyor. Çünkü hastalığın erken evresinde tedaviye başlandığında dopamin eksikliğinin beyinde oluşturacağı diğer işlev bozuklukları geciktirilebiliyor.
PARKİNSON HASTALARINA ÖNERİLER
Parkinson hastalığı ile mücadele etmede erken teşhis, fizyoterapi ve egzersiz, uygun ilaçlarla doğru tedavi seçiminin uzmanlarca yapılması çok önemli. Böylece hastalık önemli ölçüde kontrol altına alınabiliyor. Parkinson hastaları için egzersiz ve hareket, özellikle ilaçların pek etki edemediği yürüyüş ve denge bozukluklarının kontrolünde çok önemli. Egzersiz sadece yürüyüş, denge, duruşu düzeltmekle kalmıyor, parkinson hastalığının depresyon, durgunluk, yorgunluk ve kabızlık gibi diğer belirtilerini de olumlu etkiliyor. Hareketsizliğin davet edeceği kalp damar hastalıkları ve kemik erimesine karşı da koruyucu işlev görüyor.
Parkinson hastası günü programlı yaşamalı ve mutlaka egzersize zaman ayırmalı. Bununla beraber günde en az bir istirahat dönemi olmalı. Bir işe başlarken veya işin bitiminde ya da her ikisinde dinlenebilir. İlaç tedavisini aksatmamak ve ilaçları aniden kesmemek gerekiyor. İlaçlar başka bir sağlık sorunu nedeniyle bir süre kullanılamayacaksa nöroloji doktorunun önereceği takvime göre azaltılıp kesilmeli.
Parkinson hastalığının başlangıç tedavisi ilaçlar olarak biliniyor. Cerrahi tedavi hastalığın orta evrelerinde, ilaçlar belirtileri kontrol ettiği halde, ilaca bağlı istemsiz hareketler ve ilaç aralarında aşırı yavaşlama gibi sorunların ortaya çıktığı durumlarda uygulanabiliyor. Demansı, denge bozukluğu olan veya sık düşen parkinson hastalarında cerrahi tedavi yapılamıyor.
Parkinson hastalığı yaşam boyu bireye eşlik edeceğinden ona teslim olmamak, onu yönetmek gerekiyor. Tedaviye uyan ve yaşam biçimini uyarlayabilen hastalar Parkinson'la dik bir yokuşu hızla inmek yerine, hafif eğimli bir rampada ılımlı seyirli bir hastalıkla yolculuk ediyor.