Sonsuz kimyasala son verin
Tekstilden kozmetiğe, temizlik ürünlerinden mutfak gereçlerine kadar birçok alanda var olan sonsuz kimyasallar (PFAS), ABD’nin New York eyaletinde yasaklandı. Şimdi sıra bizde.
Ayça Ceylanİnsanız ya, elbette giyiniyoruz ve sürüp sürüştürüyoruz -seviyesi çok da önemli değil- özgüvenli bir şekilde topluluğun içine dahil olup sosyalleşmek amacındayız. Özünde her birimiz beğenilmek, değer görmek ve sevilmek istiyoruz.
Tam da bu nedenlerden dolayı moda ve kozmetik dünyası insanlar için binbir vaatle dolu. Açıkçası özgün benliğimizi tanımlarken giysilerden ve kozmetikten destek almakta bir sakınca yok. “Peki, sorun ne” derseniz, sorun satın aldığımız ürünlerin içeriği ve üreticiden son kullanıcıya ulaşma aşamalarında yaşam evimiz dünyaya olan etkileri.
1940'ların sonlarından beri tekstilden mutfak gereçlerine, temizlik gereçlerinden kozmetik sektörüne kadar birçok endüstride hammadde olarak kullanılan perfloroalkiller ve polifloroalkiller (PFAS) bileşikleri ise kırmızı listemize almamız gereken maddeler arasında.
"Sonsuz kimyasallar" olarak adlandıran PFAS'ın insan ve çevre sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri oldukça fazla. 2022 Şubat ayında IPEN ve Arnika tarafından yayımlanan bir araştırmaya göre, PFAS'ın doğurganlık, fetal gelişim, tiroid hormon fonksiyonu bozukluğu gibi bir dizi olumsuz sağlık durumuyla ilişkili olduğu gösterilmiştir.
PFAS'ın bir diğer olumsuz etkisi aşıları daha az etki eder hale getirmesidir. Araştırma, kanında yüksek seviyede PFAS'ın olan bireylerin COVID-19'da daha şiddetli bir hastalık seyiriyle karşılaşmış olduklarını da savunuyor.
PFAS'ın moda ve kozmetikteki sürecine geri dönecek olursam ilk olarak suya dayanıklı ve leke tutmaz tanımlarına dikkat etmeniz gerektiğini söylemek isterim. Okuduğum birçok araştırma uzun süre dayanan makyaj gereçlerinin tehlikesini ortaya koyuyor. Başka bir tanımla “kolayca çıkmayan ruj, kolay akmayan maskara...” gibi sloganlarına karşı tüketiciyi uyarıyor da diyebilirim.
Aynı zamanda organik ve doğal diye tanımlanan bazı kozmetik ürünlerinde de aynı sorun devam ediyor. PFAS içeren rujunuzu yaladığınızda veya PFAS içeren maskaranız gözyaşı kanallarına yakın deri bölgesinden kolayca emilip, bedeninize karışıyor. Kaldı ki suyla çıkarılan makyaj da ise PFAS atık su ile denizlere karışıp birçok canlının biyoçeşitliliğini de ortadan kaldırıyor. Kötü haber PFAS'a insan kanında ve anne sütünde rastlandı bile. Modada ise işler yine aynı karmaşıklıkta.
BİLİNÇLENİN, BİLİNÇLENDİRİN
“Peki ne yapacağız dört bir yanımız PFAS ile sarılmış bir durumdayken?” diyorsanız, tabii iklim ve çevre konularında her ne kadar yeri geldiğinde olumsuz haberler alsak da önemli olan olumsuz olanı olumluya çevirecek bir davranış biçimini hep beraber oluşturabilmektir.
Bu nedenle olan biteni el verdiğince takip etmek, araştırmak ve bu konudaki isteklerimizi dile getirmek önemli. Şöyle bir örnek verecek olursam: Birçok ülke gibi ABD’de PFAS konusu bir süredir gündemdeydi. Ve iyi haber; geçtiğimiz günlerde ABD’nin New York eyaleti PFAS’ın 2023 itibarıyla tekstil ürünlerinde yer almayacağını duyuran bir yasa yayımladı.
Bizler de kendi ülkemizde iklim okuryazarlığını geliştirdikçe daha çok farkında olarak taleplerimizi kanun koyuculara ve markalara iletebiliriz. Emin olun markalar onları satın alanlar olmadan ekonomik sürdürülebilirliğini devam ettiremeyeceği için de tüketicinin geri dönüşleri dikkate alıyor. Siz de bir ürünü satın alırken içeriğinde PFAS olup olmadığını ufak bir internet araştırmasıyla bulabilirsiniz.
Eğer bulamadıysanız o markaya e-posta yollamaktan hiç çekinmeyin. Hatta sevdiklerinizle olan WhatsApp gruplarına bir de PFAS’sız markalar grubu ekleyin derim. Çünkü her birimiz gereksinimlerimiz doğrultusunda satın alma davranışı sergileyen canlılarız. Bütünsel sağlığımız ve dünyamızın sağlığı için bilinçli seçimler yapmak dileğiyle.