İlhamını bu topraklardan alıyor: Zeynep Tosun
Kendi markasıyla 14 yıldır Türkiye ve dünyadan çok sayıda ünlü ismi giydiren Zeynep Tosun tasarımlarının sırrını anlattı.
cumhuriyet.com.tr2008 yılında kurduğu kendi ismini taşıyan markasıyla moda sektöründe kendine saygıdeğer bir yer edinen Zeynep Tosun’la üretim ve yaratıcılık üzerine konuştuk. Her yaratıcı insan gibi kendi köklerinden esinlendiğini söyleyen Türk motfilerini ve Anadolu’nun kültürel mirasını sonuna kadar shaiplenen bir anlayışla üretiyor.
Modanın geleceği ve sürdürülebilirlik
meselesi hakkında da sorular yönelttiğimiz Tosun’la keyifli bir
söyleşi yaptık.
Zeynep Tosun, 28 yaşındaki
markasını yeni kuran Zeynep’e bugünkü tecrübeleriyle neler
söylemek ister?
Düşünüyorum da o zamanlar o kadar
dert ettiğim şeyleri bugün nerdeyse hatırlamıyorum bile, hepsi o
kadar geçiciymiş ki… Fakat o yaşlarda, o dertlerin içinden
geçerken hiç öyle gelmiyordu. Her şey mükemmel olsun istiyordum,
bu uğurda kendimi çok paraladım. Ama diğer taraftan da o
problemleri bu kadar taktığım için markam ve ben bu noktaya
geldik. Bugünün tecrübeleriyle “İyi ki öyle yaşamışsın o
günlerde Zeynep” diyorum. Beni ben yapan şeyler o zamanlarda
saklı, ama yine de verebileceğim en iyi tavsiye kesinlikle "akışa
bırak" olurdu.
Tasarımlarınızın kendi
köklerine bağlı, Türk kültür ve motiflerine çağdaş ve
yenilikçi bir yorum getiren bir ruha sahip olduğunu söylesek doğru
olur mu?
Evet çok doğru olur çünkü her tasarımcının
geldiği topraklardan ilham alması ve oraya bir yenilik katması
taraftarıyım. Bu benim kültürüm. Türk motiflerini, Anadolu el
sanatlarını çok seviyorum ve markamı ilk kurduğumdan beri
tasarımlarımda kullanıyorum. Ülkemiz ilk büyük medeniyetlerin
beşiği dediğimiz, çok değerli bir coğrafyaya ve kültüre
sahip. Ben bir tasarımcı olarak bunlardan yararlanmazsam olur mu?
Ben Türk topraklarını, kültürünü, köyleri, halkını ve o
köylerde yaşayan kadınları çok seviyorum, onlarla üretimlerimizi
yaparken vakit geçirmekten çok mutlu oluyorum. Kendi tasarımlarımda
da tüm bu kültürü günümüz dünyası ile bir araya
getiriyorum.
Her şeyin erişilebilir ve taklit
kültürünün yaygın olduğu bir çağdayız. Özgün tasarımlar
üretmek için formülünüz nedir?
Şimdi, evet her şey
erişilebilir ve neredeyse her şeyin taklidi var ama bu diğer
taraftan da beni daha da düşünülmemiş tasarım yapmaya zorluyor.
Ben de onları aşmak için devamlı kafa yoruyorum, karakter olarak
da yeni bir şey üretmeden duramayan bir insanım.
Koleksiyonlarımızda hızlı satışa yönelik ürettiğimiz,
trendleri takip eden ürünler de var. Onları da kendi imzamız,
kendi yorumumuzu katarak tasarlıyoruz. Özgünlük dediğimiz
şey aslında bir yerden, bir fikirden ilham alma, esinlenme ve
üzerine kendinizden bir şey eklemeyle ilgili. Dünyada trendler
böyle ilerliyor, bir girdap gibi… Yeni bir mimari akım, yeni bir
mutfak gelişiyor, yeni konseptler ortaya çıkıyor ve hepimiz
birbirimizden etkilenerek yaratıyoruz. Ben daima yapılmamışı
üretmeye çalışarak marka çizgimi koruyorum, asıl önemli olan
bu.
Yeni bir koleksiyonun kamera arkasında neler
var?
Yani o kadar çok şey dönüyor ki kamera arkasında,
mesela biz bir tasarımcının koleksiyonunun en son halinde ne
görüyoruz, 2-3 dakikalık bir tanıtım videosu ya da 10 dakikalık
bir defile. Halbuki o kısacık tanıtımın arkasında kaç aylık
bir çalışma var. İzlediğimiz filmler, yaptığımız seyahatler,
esinlendiğimiz şeyler…Onlar bunlar hepsi karışıyor, dev bir
çorba gibi düşün, sonra hepsi süzgeçten geçiyor ve bir
koleksiyona dönüşüyor. Çok engebeli bir yol aslında kamera
arkası. Bu nedenle insanların da bu kadar emeği değerlendirirken
saygılı olması lazım. "Beğenmedim, hoşuma gitmiyor"
demekte herkes serbest, ama hiç bir emeğe kırıcı yaklaşmamak
lazım.
Sürdürülebilirlik sizin için ne ifade
ediyor?
Sürdürülebilirlik son zamanlarda “organik”
kadar sömürülen bir kelime oldu. Şimdi herkes sürdürülebilirlikle
alakalı bir şey yapıyor fakat neyi neresinden ne şekilde tutuyor,
ancak işi çok iyi bilen insanlar bu pazarlama stratejilerini
anlayabiliyor. Asıl sürdürülebilirlik, kullandığımız
kumaşlardan tutun da tasarladığımız ürünün üretim şekline,
üretim fiyatlarınıza ve ödeme şekillerinize, paketlemenize,
lojistiğinize kadar her şeyin sürdürülebilir olmasını
kapsıyor. Çin’de bir skandal çıkmıştı mesela, bir fabrikada
pet şişe üretiyorlar, yan fabrikasında bu kullanılmamış pet
şişelerden iplik ve kumaş üretiyorlar, buna da dönüştürülmüş
diyorlardı… Bunlar çok çelişkili durumlar. Marka olarak daha
çok doğal içerikli kumaşlar kullanmaya özen gösteriyoruz.
Ofisimizde tamamen geri dönüşüm yapılıyor. Birleşmiş
Milletler ile bu tip konular üzerinde çalıştığımız
projelerimiz var.
Bir dijital sanatçı ve Zeynep Tosun
işbirliğini aynı karede görebilir miyiz ilerleyen
günlerde?
Kesinlikle dijital bir sanatçı ile kendi
tasarımlarımı bir arada görmek isterim ama böyle bir çalışma
yapıldığında da çok iyi bir proje olması lazım. Ben,
“metaverse"e çok inanan bir insanım ve gelecek de bu alana
doğru ilerliyor. Şu anda bizim de fikir aşamasında olup, üzerinde
çalıştığımız projeler var.
Ne kadar çok sosyal
sorumluluk projesi yapılsa, farkındalık yaratılmaya çalışılsa
da kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin ardı arkası kesilmiyor.
Nasıl son bulacak?
Bu çok önemli bir soru.
Üretimlerimizde 2011 yılından itibaren çok daha fazla kadınla
çalışmaya başladım. Baktım ki kadınlar çalışıp eve para
götürdükçe, evde saygı artıyor ve güçleniyorlar. Kadınlar
para kazansınlar ki eşlerine "dur" diyebilsinler,
gerektiğinde düşünmeden çekip gidebilsinler. Bir taraftan bu
konuda en büyük görev hükumete düşüyor, şiddet ve cinayetleri
önleyecek, caydırıcı yeni yasaların çıkarılması gerekiyor.
Oysa ki bizde İstanbul sözleşmesi iptal edildi. Aile bakanlığının
çok detaylı çalışması gerekiyor.
LADY GAGA’YI 4 AY BEKLETTİ
Bugüne değin moda sektöründe yaşadığınız en komik ve çılgın
hikaye neydi?
Ya şimdi o kadar çok hikaye var ki
hangisini anlatayım? Moda sektörünün kendisi zaten bence
trajikomik ve çılgın bir sektör. Ama komik bir Lady Gaga
hikayemiz var onu anlatabilirim. Bana 3-4 ay, “Lady Gaga’ya
Zeynep Tosun tasarımı giydirmek istiyoruz” diye mail gönderdiler.
Ben de hiç inanmadım… Aman yalan dolan bunlar herkes de kendini
Lady Gaga’nın stylist’i sanıyor diye cevap bile vermedim… Çok
saçma. Doğum günü partimde ofiste arkadaşlarımın
yanındayım…Bir mail daha geldi, arkadaşlarım "delirdin
herhâlde" diye cevaplatırdılar, sonra anladık ki gerçekmiş.
Aylarca peşimde koştular resmen, marka olurken yaptığımız garip
hareketler. (Gülüyor)
CESUR VE EKLEKTİK
Zeynep Tosun markasını giyen kadını tanımlamanızı
istesek….
Çok cesur, enteresan şeylerden hoşlanan,
eklektik giyinen bir kadın olarak düşünüyorum. Kültürlere
merakı olan ve üzerinde bir değer taşımayı seven bir kadın…
Ürünlerimizin yüzde 90'ında el emeği var. Bu yüzden yüksek
adet seri üretimlere pek uygun değil. Her bir tasarımın kendine
özel bir hikayesi var. Benim markamı giyen kadının en belirgin
özelliği de bu hikayeye ortak olması olabilir.
Söyleşi: Merve Ertütüncü