'Eylemler örgütü değil Hayal'i işaret ediyor'

Hrant Dink davasına bakan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin gerekçeli kararında, iddianamede ve mütalaada sıralanan eylemler tek tek ele alınarak, savcıların örgütsel faaliyet iddiası çürütüldü.

'Eylemler örgütü değil Hayal'i işaret ediyor'
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 23.02.2012 - 14:08

İddianamede, 2002’de Trabzon Santa Maria Katolik Kilisesi rahibinin kasten yaralanması, 2004’te Trabzon Havaalanı’nda asılsız bomba ihbarı ve Mc Donalds’a patlayıcı madde atılması, 2007’de Hırant Dink’in öldürülmesi ve Orhan Pamuk’un tehdit edilmesi eylemlerinin sıralanmış, mütalaada bu eylemlere, Rahip Santoro’nun öldürülmesi, Zirve Yayınevi katliamı da eklenmişti.

Mahkemenin gerekçeli kararında, Papaz Pierre Brunessen’in, dövülme olayıyla ilgili şikayette bulunmadığını, bu olayı zaman zaman kilisede gördüğü Yasin Hayal’in yaptığını görmediğini belirttiğine dikkat çekildi. “Darp olayı adliyeye intikal etmemiştir. Bu nedenle gerçekten böyle bir eylem gerçekleşip gerçekleşmediği dahi şüphelidir. Gerçekten böyle bir darp olayının gerçekleştiği düşünülecek olursa, sanık Erhan’ın yönlendirmesi ile sanık Yasin tarafından gerçekleştirildiği açıktır. Bu olay gerçekleştirilirken nasıl bir organizasyon kurulduğunu, sanıkların terör amacı gerçekleştirme iradesiyle hareket ettiklerini gösterir delil yoktur. Eylemde iki kişinin ismi geçmektedir. Örgüt için var olan en az üç kişi olma koşulu dahi oluşmamıştır” ifadesi kullanıldı.

Asılsız bomba ihbarıyla ilgili telefonun sahibi hakkında takipsizlik kararı verildiği olayın adi suç olarak yargılandığı belirtilerek, “Mütalaada bu soruşturma sırasında sanık Yasin'in firari olarak yurt dışına çıkması, yorumla, bir örgütün varlığını gösterdiği yazılmaktadır. Ancak sanığın yurt dışına çıkma sürecinde hangi kişilerden ne şekilde yardım aldığı somutlaştırılamamıştır. Kanaatimizce sanığın yurt dışına çıkışı süresinde yakalamalı kişi olduğu halde yakalanamaması kolluğun dikkatsizliğini göstermektedir” denildi.

Rahibin dövülmesi ve asılbıs bomba ihbarı eylemlerinin Yasin Hayal’in kriminal durumunu gösterdiği belirtilerek, Hayal’in illegal işler yaparak yada bunları açıkça anlatarak arkadaş çevresinde korku salıp itibar kazanma amacını güttüğü ifade edildi.

Hayal’in yasa dışı eylemler içerisine girerek güya vatanı kurtarmaya soyunmuş bir suçlu tipi olarak görüldüğü belirtildi. Orhan Pamuk’un tehdit edilmesi olayı ile ilgili şu değerlendirme yapıldı:

Pamuk kamuoyu tarafından bilinen bir yazar ve edebiyatcıdır. Sanık Yasin Hayal yine krıminal kişilik durumu nedeniyle gazetecileri gördüğünde kendisine ideal kişi olarak kabul ettiği Mehmet Ali Ağca gibi meşhur olmak için bu tehtit eylemini yapmış olabileceği gözden kaçırılmamaladır.”

Rahip Andrea Santoro’nun 2006’da Trabzon’da öldürülmesi eyleminde Hayal’in bu cinayeti işlediğine dair hiçbir delil olmadığı kaydedilerek, “Mütalaada bu olayla ilgili sanık Yasin’in İrfan Özkan, Fikret Öğün, Hasan Özçelik isimli kişiler ile bu cinayet olayı ile ilgili telefon görüşmesini delil olarak yorumlamıştır. Yasin’in benzer suçlara karıştığı düşünüldüğünde telefonda ilgili ilgisiz konuşması herhalde bu sanık tipi için olağan kabul edilmesi gerekmektedir. Ayrıca yaklaşık bir yıl boyunca önüne gelene Hrant Dink'i öldüreceğini, bir rahibi dövdüğünü, McDonalds’a bomba koyduğunu pervasızca söyleyen bir kişi bu cinayeti işleseydi mutlaka -meşhur olmak için- birilerinin bilmesini isteyecek ve telefonda bu konuda bir cümle sarf edecektir.”denildi.

Zirve Yayınevi katliamının yargılamasının sürdüğünü, Malatya’da yargılanan sanıklarla bu davanın sanıkları arasında örgütsel bağlantıyı gösterir delillerin ortaya konulamadığı kaydedildi. Cinayetin işlenmesi için ortaya konulan, argümanlar ve bahanelerde benzerlik olduğu ifade edilerek, “Kamu düzenine karşı işlenen cinayetlerin görünür nedenleri nüanslarla birbirine benzer. Misyonerlik argümanının bu cinayette de kullanıldığını görmekteyiz. Ancak arzmettirenler açısından da irtibatı somut olgu ve deliler ile net şekilde ortaya konulamadığı durumda iki cinayetin de var olduğu iddia edilen aynı örgüt tarafından işlendiğini mahkeme olarak söylememiz mümkün değildir” denildi.

McDonalds bombalamasının sanık Erhan Tuncel ve sanık Yasin Hayal tarafından planlandığı ve gerçekleştiğinin açıkça anlaşıldığı kaydedildi. Diğer sanıkların bu olayı bildikleri kadar mahkemede anlattıkları ifade edilerek, “Bu kişilerin sadece üniversite okuduklarından sanık Erhan ile birlikte ev arkadaşlığı yapmaları nedeniyle suça vakıf oldukları oluştan anlaşılmaktadır. Tüm tanık ve sanık ifadelerinden sanık Yasin Hayal'in olayın nasıl cereyan ettiğini önüne gelene anlattığı da anlaşılmaktadır. Eğer ortada bir örgüt olsa idi sanık Yasin "gizlilik" ilkesini ihlal ettiğinden örgüt içerisinde mutlaka bir yaptırım ile karşı karşıya kalması gerekecekti” ifadesi kullanıldı. Sanıkların yardımlaşmalarının örgütsel talimat ile gerçekleştiğinin ortaya konamadığı, tanışma noktalarının mahalle ya da Alperen ocakları olduğu ifade edildi

Yukarıda tartışılan yedi ayrı eylemde de sanıkların farklı olduğu, ortak bir yerden talimat aldıklarını gösterir bir delil elde edilemediği yinelendi. Örgütün merkezinin de tespit edilemediği ifade edilerek, şöyle devam edildi: “Örgüt var ise nerede, ne zaman hangi amaç ile kurulduğu tespit edilememiştir. Örgütü kuranların karşılıklı iradelerinin hangi prensip ve suçlar etrafında oluştuğu tespit edilememiştir. Devamlılık gösteren bir yapı var ise 19 Ocak 2007’den sonra ne tür eylemler içerisinde olduğu bilgisi elde edilememiştir. Örgüt yöneticileri yada üyeleri tespit edilememiştir. Örgütün amaç suçları işlemek üzere gerekli araç ve gereçlere sahip olduğunu gösterir delil elde edilememiştir. İddia edilen örgüt üyelerinin gizlilik ilkesine uymadıkları ortadadır.”

Bu kadar siyasi sonuçları doğuran bir cinayeti örgüt olmadan sanıkların işlemeye karar vermesi ve işlemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu vurgulanarak, “Bu durum da şüphe oluşturur. Şüphe sanık lehine yorumlanması gereken bir ceza hukuku kuralıdır. Tüm bu nedenlerle sanıkların örgüt kurma, yönetme, üye olma, yardım etme suçları dosyadaki delliller ile kesin, net , şüpheden uzak ve duraksamaya yer bırakmayacak somut olgu ve delillerle kanıtlanmadığından sanıkların delil yetersizliği nedeniyle beraatlerine karar verilmesi gerekmiştir” denildi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler