"Teröre boyun eğmemeliyiz"
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, terör tehdidiyle birlikte terörle mücadelenin de küreselleştiğini, uluslararası işbirliğinin kaçınılmaz olduğunu vurguladı. Terörün ekosisteminin analiz edilmesini ve güvenlik güçlerinin bu ekosistemin bir parçası olmasının zorunlu olduğunu belirten Başbuğ, "Teröre boyun eğmemeliyiz" dedi.
Genelkurmay Terörle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi’nce üçüncüsü düzenlenen Küresel Terörizm ve Uluslararası İşbirliği Sempozyumu dün başladı. İsrail Genelkurmay Başkanı Korgeneral Gabi Aşkenazi ile Gürcistan, Arnavutluk, Gambiya, Irak ve Kanada genelkurmay başkanlarının yanı sıra İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün de katıldığı sempozyumun açılış konuşmasını Genelkurmay Başkanı Başbuğ yaptı. Büyük güçler arasında büyük bir savaş olasılığının ortadan kalktığını ancak bölgesel çatışmaların sürdüğünü belirten Başbuğ, tehditlerin simetrikten asimetriğe dönüştüğünü anımsattı. Terörizmin ortak insani değerleri ve temel insan haklarını hedef aldığını anlatan Başbuğ, “Terör örgütleri bugün, herhangi bir zamanda, dünyanın herhangi bir yerinde, terör öylemlerini başlatabilecek varlığa ve kapasiteye ulaşmışlardır” dedi. Başbuğ, günümüzde güvenliğin de küreselleştiğini belirterek yeni tehditleri de terörün yanı sıra askeri, ekonomik, adaletsizlik, çevre kirliliği ve doğal kaynakların yok olması, etnik anlaşmazlıklar, uluslararaıs göç, uyuşturucu ticareti, kaçakçılık ve enerji hatlarının güvenliği olarak sıraladı.
‘İslam terörle özteştirilemez’
Başbuğ, güvenliğe yaklaşımdaki dönüşümün askeri ve diğer tüm boyutları içeren daha bütüncül bir anlayışı zorunlu kıldığını belirterek “Terörizmin küreselleşmesi, sınır aşan niteliği, ülkelerin iş birliğini zorunlu kılmaktadır. Terör insanlık dışıdır, acımasızdır” dedi.
Konuşmasını Pakistan’dan sempozyuma konuk olarak katılan Korgeneral Muhammed Massod Aslam’ın oğlunu terör saldırısında yitirdiğini anımsatarak sürdüren Başbuğ, “Yaşadıkları büyük acıyı burada bir defa daha paylaşmak isterim. Ancak terör karşısında boyun eğmemeliyiz. Acımızı yüreğimize gömmeli, mücadelemize kararlılıkla devam etmeliyiz” dedi. Terör ve terörizmin desteklenemeyeceğini, görmezden gelinemeyeceğini belirten Başbuğ, “Yeri gelmişken; semavi bir din olan İslam’ı terörle özdeşleştirmenin de küresel terörizmin politik amacına hizmet edeceğini hatırlatmak isterim” değerlendirmesini yaptı.
‘Önemli bedeller ödedik’
Türkiye’nin 30 yılı aşkın süredir yürüttüğü terörle mücadelede önemli bedeller ödediğini anımsatan Başbuğ, “Devletler ve milletler gereken durumlarda bedel ödemeye de hazır olmalıdır. Zaman zaman yeri geldi ulus olarak tek başımıza mücadelemizi sürdürdük. Dolayısıyla, terörizmle mücadelede uluslararası işbirliği ve güçbirliğinin önemini biz, yine acı tecrübelerimiz sonucunda öğrendik. Terörizmle mücadelede uluslararası işbirliğinin ve güç birliğinin sağlanması zorunludur” diye konuştu. Öncelikle terörün bir olgu olarak ele alınması gerektiğini belirten Başbuğ, nasıl, nerede ve hangi koşullarda ortaya çıktığının anlaşılmaya çalışılmasını ve “terörün düşünme biçiminin analiz edilmesini” istedi. Başbuğ, şunları söyledi:
“Mücadelenin ana hedefi, terör örgütünün ve destekleyicilerinin başarı umutlarının yok edilerek terörle bir yere varılamayacağını göstermektir. Terörle mücadele insanların kalbine ve beynine hitap etmelidir. Bunun için terörle mücadele yasalar çerçevesinde yürütülmelidir. Terörün olduğu bölgelerde halkın güvenliğinin sağlanması önceliklidir. Teröristle masum halk karıştırılmamalıdır. Teröristle, yardım edenler, teşvik edenler ve onlara değişik nedenlerle sempati duyanlar iyi ayırt edilmeli, her birine karşı farklı davranış biçimleri geliştirilmelidir. Halkın desteği mutlaka sağlanmalıdır. Kurum ve kuruluşlar arasında gayret birliği sağlanmalıdır. Terörle mücadele uzun soluklu bir süreçtir. Sabırlı, azimli ve itidalli davranılmalıdır.”
Terör örgütlerinin mücadelenin uzamasını ve toplumsal sabrın tükenmesini istediğini kaydeden Başbuğ, bu nedenle stratejilerini toplumsal sabrın tükenmesi üzerine kurmaya çalıştıklarını anlattı. Başbuğ, “Dolayısıyla, terörizmle mücadelede toplumsal ve yönetsel sabrın gösterilmesi gerekir. Terörle mücadelede topluma gerçekçi olmayan beklentiler verilmesinden kaçınılmalıdır” dedi.
‘Terör ekosistemi’
Terörizmin kendisini üreten, yaşatan ve kuşatan ekosistemin parçası olduğunu kaydeden Başbuğ, “Ekosistem deyince, içinde bulunulan çevçeve düzeni anlıyoruz. Terör örgütleri içerisinde bulundukları ekosisteme şekil vermeye çalışır. Bunun için de terörün beslendiği yerel ekosistemi iyi şekilde anlamak zorunludur” değerlendirmesini yaptı. Terörizmin parçası olduğu ekosistemin karmaşık olduğunu anlatan Başbuğ, terör örgütlerinin sınır aşan suç örgütleriyle de işbirliği yapabildiklerine dikkat çekti. Başbuğ, “Bu nedenle, terör örgütünü besleyen ekosistemin terör örgütlerinin ömrünü kısaltacak bir şekle dönüştürülmesi esas alınmalıdır. Amaç terörü yalnız bırakan bir ekosistem yaratmaktır” dedi. Terörle mücadele eden güvenlik güçlerinin bu ekosistemle bütünleşmesi gerektiğini söyleyen Başbuğ, “Coğrafya ile iç içe yaşamayı, coğrafya ile dost olmayı bilmelidirler” diye konuştu. Başbuğ, terörle mücadele kapsamında kırsal alanda 1500’ün üzerinde ünite (üs bölgesi) bulunduğunu kaydetti.
‘Koruculuk örnek oldu’
Başbuğ, şöyle devam etti:
“Terörizmin yerel ekosistemini okuyarak sahada edindiğimiz tecrübeler sonucunda uyguladığımız Geçici ve Gönüllü Köy Korucuları sistemi PKK ile mücadelede, çok önemli görev ve sorumluluklar üstlenmiştir. Korucular bugüne kadar bu mücadelede 1343 şehit vermişlerdir. Korucuların kanun ve devlet yanında bu mücadelede yer alması, sorunun etnik bir çatışma olmadığının ve bölücüa terör örgütünün bölge halkının desteğini sağlayamadığının da çok önemli bir göstergesidir. Sistemin bir benzeri ABD tarafından Irak’ta kullanılmaya başlanmıştır. Afganistan’da da pilot programa Şubat 2009’da başlanmıştır.”
‘Operasyon istihbarata dayanır’
Teröre karşı yürütülen operasyonlarda istihbaratın önemine vurgu yapan Başbuğ, “Etkili, doğru ve uygun zamanlı istihbaratın elde edilmesi önemlidir. İstihbarat, operasyonları yönlendirecektir. İstihbarata dayanmayan operasyon olumsuz sonuçlar doğurabilir. Terörle mücadelede eğitilmiş personel tarafından elde edilen, insana dayanan istihbaratın önemi ise çok büyüktür” diye konuştu. Başbuğ, terörle mücadelenin başarısının etkisiz hale getirilen terörist sayısıyla değil, teröristlerin inisiyatifinde gerçekleştirilen olayların sayısının azaltılmasıyla ölçülebileceğini vurguladı. Başbuğ, içinde bulunduğumuz yıl, 15 Mart 2010 tarihine kadar toplam 65 teröristin örgütten kaçarak teslim olduğunu, bunun örgütün en korkuğu konu olduğunu dile getirdi.
Harp okullarında sosyoloji dersi
Kamuoyu hassasiyeti ve medya denetimi nedeniyle terörle mücadelede alanda görev yapan liderlerin uygulamalarının da önemli olduğunu belirten Başbuğ, “Alandaki liderlerin, geleneksel askeri formasyon dışına, tarihi ve coğrafyayı okuma yeteneği yanında yeterli sosyolojik bilgiye de sahip olması önemlidir” diye konuştu. Başbuğ, bu nedenle son yıllarda harp okullarında sosyoloji derslerinin yeniden okutulmaya başlandığını kaydetti.
Başbuğ, sempozyuma verilen arada gazetecilerle de sohbet etti. Medyaya yeterli bilginin zamanında verilmesinde sıkıntı yaşandığını belirten Başbuğ, önceki gün yaşanan çatışmayı örnek gösterdi. Başbuğ, çatışmaya ilişkin ilk haberlerin 14.00 sularında geldiğini, çatışma bitmeden, bilgiler netleşmeden basına bilgi vermenin de sıkıntı oluşturabileceğini kaydetti. Başbuğ, gazetelerde çıkan söyleşilerinde mühimmat yüklü kamyona ilişkin değerlendirmeleri anımsatılarak “orada bir taş var sanki” denmesi üzerine, “Evet taş var” karşılığını verdi.
Başbuğ, Tolon’la sohbet etti
Sempozyuma Ergenekon davası kapsamında yargılanan Eski 1. Ordu Komutanı Emekli Orgeneral Hurşit Tolon da katıldı. Orgeneral Başbuğ, sempozyum arasında Hurşit Tolon’la bir süre sohbet etti.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması