Barolardan tepki
Ankara Barosu, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner hakkında Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Osman Şanal tarafından soruşturma yapılmasının yasaya ve hukuka aykırı olduğunu bildirdi.
Ankara Barosu Yönetim Kurulu'ndan yapılan yazılı açıklamada Anayasa'nın 138. ve 140. maddeleri hükmü gereğince, yargıçlar ve savcıların anayasal güvence altında oldukları, bu güvencenin yargıç ve savcılara tanınmış bir ayrıcalık değil, hukuk devleti olmanın bir gereği olduğu vurgulandı. Bu nedenle, yargıç ve savcıların görevleriyle ilgili veya görevleri sırasında işledikleri suçlardan dolayı haklarında soruşturma yapılması veya yargılanmalarına karar verilmesi yargının bağımsızlığı, yargıç ve savcılık güvencesi esaslarına göre ancak yasayla düzenlendiği kaydedilen açıklamada Anayasa'ya ve Hakim ve Savcılar Yasası hükümlerine göre, yargıç ve savcıların görevleriyle ilgili veya görevleri sırasında işledikleri suçlardan dolayı yargılama yapma görevinin doğrudan Yargıtay'a ait olduğu ifade edildi. Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun (CMK) 250/3.maddesine göre yargıç ve savcılar hakkında CMK 250/1. maddesinde sayılan suçlardan dolayı herhangi bir savcının soruşturma yürütmesi veya özel yetkili ağır ceza mahkemesinin yargılama yapmasının yasal ve hukuki olmadığına dikkat çekilen açıklamada şöyle denildi:
"Hal böyle İken, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner hakkında Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı tarafından Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 250.maddesine dayanılarak soruşturma yapılması ve İlhan Cihaner'in ev ve işyerinin aranarak kendisinin gözaltına alınması yasaya ve hukuka aykırı olmasının yanı sıra çok açık bir 'yetki gaspı'dır. Ankara Barosu olarak yasaya ve hukuka aykırı ve yanı sıra yargı bağımsızlığına aykırı olan bu tasarrufa karşı olduğumuzu bildirir, herkesi, ama en başta hepimizin ortak güvencesi olan yargıç ve savcıları hukuka ve yasaya uygun davranmaya davet ederiz."
"Yeni bir örnek"
Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı'nın gözaltına alınması ve tutuklanmasıyla hukuk bilimi, yasalar ve hukukun kurallarının pervasızca aşındırıldı, hukuka ve yargıya olan güvenin sarsıldığı, toplumun korku ortamına itildiği savunuldu. Açıklamada "Daha da ilginç olan; yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığına ağır darbe vuran bu gelişmelerin; siyasal iktidarın, yargı reformu çalışmalarını sürdürdüğü bir dönemde hız kazanmış olmasıdır. Siyasal iktidarın 'birey hakkının güvencesi olan' yargı bağımsızlığını ortadan kaldırmayı hedefleyen keyfi uygulamalarının en büyük zararı; demokrasiye, hukuk devletine, onun en önemli özelliği yargı bağımsızlığına, halkın hak arama özgürlüğünün sesi olan savunmaya ve en önemlisi halkımıza yansımaktadır" görüşüne yer verildi.
Toplumun, yargı bağımsızlığının ve tarafsızlığının güçlendirilmesine her zamankinden daha çok ihtiyaç olduğu vurgulanan açıklamada şunlar kaydedildi:
"Yaratılmaya çalışılan korku toplumu, hukuk devleti ve insan hakları gibi kavramlar için değil; totaliter ve otoriter yönetimler için elverişli bir zemin oluşturur. Sağlıklı ve huzurlu bir yargı düzeni, çağdaş demokrasinin ön koşuludur. Böyle bir yargı düzeni kurulmamışsa, 'hukuk devleti', 'insan hakları' ve 'demokrasi' gibi kavramlar, güvenceden yoksun, boş laflar olmaktan ileri geçemez. TBB, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da, hukukun üstünlüğünden, hukuk devletinden, yargı bağımsızlığından, savunma özgürlüğünden, ülkemizde demokrasinin eksiksiz uygulanmasından yana olan yana olan ve ödün vermeyen anlayışıyla, mücadelesini sürdürmeye devam edecektir."
Erzincan Barosu
Erzincan Baro Başkanı Can Tekin, Başsavcı Cihaner ile ilgili olarak bilgi sahibi olmadan fikir, görüş beyan edilmesini doğru bulmadığını bildirdi.
Tekin, yaptığı yazılı açıklamada, olayın adli makamlara intikal ettiğini belirterek, Cihaner'in tutuklanması ile ilgili yapılan yayınlara dikkat edilmesi gerektiğini ifade etti.
Kişi ve kurumların bilgi sahibi olmadan yaptıkları açıklamaların, öncelikle soruşturma yapılan kişiyi, soruşturma yapan makamları ve her şeyden önce de yargıyı yıprattığını düşündüklerini dile getiren Baro Başkanı Can Tekin, açıklamasında ''Gelinen süreçte yargının tartışılır hale gelmesinden üzüntü ve endişe duyuyoruz'' ifadesine yer verdi.
Erzurum Barosu
Erzurum Baro Başkanı Naci Turan, Başsavcı İlhan Cihaner'in tutuklanmasıyla ilgili olarak, olayların çok hızlı geliştiğini, hukukçu kimliğiyle kendilerinin bile buna yetişemediklerini ve bundan sonra nasıl bir sürecin işleyeceğini kendilerinin de bilmediğini söyledi.
Hukukçu kimlikleriyle açıklamadan mahrum edildiklerini ifade eden Turan, ''Çok ilginç. Hukukçu kimliğimizle açıklama yapamıyoruz. Hukuka saygı, hukukun üstünlüğüne saygı kalmamıştır. Hukukun üstünlüğü kaybolduğu için de herkes kendi penceresinden, kendi cephesinden olaylara bakıyor'' diye konuştu.
Karar veren makamlar hukukun üstünlüğünden yana olmadığını ve onların da kendi pencerelerinden yorumlayarak, o doğrultuda karar verdiklerini savunan Turan, ''Başsavcının tutuklanması çok olağanüstü bir durumdur. Kaçma şüphesi olmayan bir kişi olan başsavcının tutuklanmaması gerekirdi. Eğer tutuklanacaksa da bu savcıların yetkileri kaldırılmayacaktı'' dedi.
Mersin Barosu
Mersin Barosu tarafından yapılan yazılı açıklamada da Başsavcı İlhan Cihaner'in gözaltına alınması süreci ve tutuklanma kararının anayasaya ve hukuka aykırı olduğu iddia edildi.
Yargıçlar ve savcıların anayasal güvence altında olduğu belirtilen açıklamada, ''Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'in, 'hukuki olmayan' yollarla yargılanmaya başlanmasının yasal olmadığı öne sürülerek, olayın yargı bağımsızlığına ters düştüğü'' savunuldu.
Denizli Barosu
Denizli Barosu Başkanı Adil Demir, Baro Yönetim Kurulu adına yaptığı yazılı açıklamada, Cihaner'in tutuklanmasına kadar uzanan soruşturma sürecini, ''Erzurum Adliyesinde görevli özel yetkili savcılar ve hakim tarafından yapılan yetki gasbı'' olarak nitelendirdi.
Cihaner hakkında sürdürülen yargı işleminin ''Anayasa'nın 138. ve 142. maddelerindeki hakim ve savcı güvencesinin ihlali'' olarak değerlendirildiğini bildiren Demir, ''Birinci sınıfa ayrılmış başsavcıyı görevinden dolayı ve görevi sırasında CMK'nın 250/3. maddesi gereğince yargılama yetkisi Yargıtaya aittir'' ifadelerini kullandı.
Bursa Barosu
Bursa Barosu Başkanı Zeki Kahraman, yaptığı yazılı açıklamada, son birkaç yıldır Türkiye'de yaşanan olaylarda ve yaratılan tartışmalarda kuvvetler ayrılığı prensibinin ortadan kaldırılmaya ve yargının, özellikle yürütmenin baskısı ve egemenliği altına sokulmaya çalışılmasının işaretlerinin görüldüğünü iddia etti.
Kahraman, HSYK'nın olağanüstü toplanarak Cihaner'in ofisi ve evinde arama yaptıran Erzurum Özel Yetkili Savcısı Osman Şanal dahil 4 savcının yetkisini kaldırma kararıyla ilgili şunları kaydetti:
''Özel yetkili savcı uygulamasına karşı olduğumuzu birkaç kez dile getirdik. Bu savcıların hukuk tanımaz kararları biliniyor. Hatta özel yetkili savcıların bulunduğu yerlerde, bunların taleplerini yerine getirmek üzere özel yetkili yargıçlar da bulunuyor. Bu savcıların tutuklama talebiyle mahkemeye sevk ettiği kişiler, mutlaka tutuklanıyor. Tutuklanan kişilerin mahkemeye çıkarılması da en erken 6-8 ayı buluyor. Böylelikle tutuklama bir tedbirken, özel yetkili savcılar tarafından cezalandırma yöntemi olarak kullanılıyor."
Antalya Barosu
Antalya Barosu'ndan yapılan yazılı açıklamada, Anayasa'nın 138 ve 140. maddeleri gereğince yargıç ve savcıların anayasal güvence altında olduğu belirtildi. Bu güvencenin yargıç ve savcılara verilmiş bir ayrıcalık olmadığının vurgulandığı açıklamada, bunun hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ilkesinin gereği olduğuna işaret edildi.
Yapılan işlemin Anayasa'nın 144'üncü, Hakimler ve Savcılar Yasası'nın 89'uncu, Ceza Yargılama Yasası'nın 250/3 maddeleriyle öngörülen yargıç güvencesine ''açıkça aykırı'' olduğunun savunulduğu açıklamada, yargıç ve savcıları görevleriyle ilgili veya görevleri sırasında işledikleri suçlardan dolayı yargılama görevinin doğrudan Yargıtaya ait olduğuna işaret edildi.
Baro açıklamasında şu görüşlere yer verildi:
''Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner ile ilgili olarak Ceza Yargılaması Yasası 250/3 maddesi hükmüne göre, yargıç ve savcılar hakkında Ceza Yargılama Yasası'nın 250/1 maddesinde sayılan suçlardan dolayı herhangi bir savcının soruşturma yürütmesi veya özel yetkili ağır ceza mahkemesinin yargılama yapması yasal olmadığı gibi, hukuki de değildir. Yapılan işlem açık bir yetki gasbıdır. Türkiye Cumhuriyeti'nin en temel niteliği olan hukukun üstünlüğüne ve dolayısıyla yargı bağımsızlığına, yargıç güvencesine bu işlem ve eylemle ağır bir müdahale gerçekleşmiştir. Artık ülkemizde bugünden itibaren hiçbir yargıç, Cumhuriyet savcısı, Yargıtay, Danıştay ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yargıç üyeleri güvencede değildir. Yargı bağımsızlığı ve hukuk devletinin var olmadığı bir yerde temel insan hak ve özgürlüklerinin de bulunmayacağı acı bir gerçektir.''
Açıklamada, Antalya Barosunun hukuk devleti ve yargının bağımsızlığı ilkelerinin arkasında durmaya devam edeceği kaydedildi.
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi