Günay: Karar siyasi nitelik taşımakta

Demokrtaik Toplum Partisi'nin (DTP) kapatılmasına ilişkin tepkiler gelmeye devam ediyor. Konuyla ilgili açıklama yapan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, kararının, hukuki olma niteliğinden fazla siyasi nitelik taşıdığını ve Türkiye'nin siyasi ihtiyaçlarına şu anda çok uygun düşmediğini söyledi.

Günay: Karar siyasi nitelik taşımakta
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 12.12.2009 - 09:36

Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, DTP'nin kapatılmasıyla ilgili değerlendirmesinin sorulması üzerine, ''Karar mahkeme kararıdır. Mahkeme kararı herkes tarafından tartışmasız kabul olunmalıdır. Yargıyı rahat bırakalım'' değerlendirmesinde bulundu.

Eski DTP milletvekillerinin parlamento çalışmalarına katılmayacakları kararının hatırlatılması üzerine Demirel, kararın milletvekillerinde olduğunu ancak ne olursa olsun yargının rahat bırakılması gerektiğini söyledi.


Günay'dan eleştirel açıklama

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, 4-5 Aralık'ta Ankara'da düzenlenen ''5. Ulusal Yayın Kongresi''nin sonuç bildirgesinin açıklanmasıyla ilgili düzenlenen basın toplantısının ardından gazetecilerin DTP'nin kapatılmasıyla ilgili sorularını yanıtladı.

Anayasa mahkemelerinin, özel bir değerlendirme yapan mahkemeler olduğunu dile getiren Günay, bunların, parlamentoyu, siyasi partileri denetlendiğini, esas itibariyle verdikleri kararın çoğu kez siyasi olduğunu aktardı.

Kendisinin de bir hukukçu olduğunu dile getiren Bakan Günay, bunun çok çeşitli örneklerini bildiğini, anayasa mahkemelerinin, çok kritik konjonktürlerde karar verdiğini ve gerekçesini yıllar sonra açıkladığını, ancak siyasi etkisini o an doğurduğunu kaydetti.
Kültür ve Turizm Bakanı Günay, ''Bu kararın da hukuki olma niteliğinden fazla, siyasi nitelik taşıdığını ve Türkiye'nin siyasi ihtiyaçlarına şu anda çok uygun düşmediğini düşünüyorum'' dedi.

 

Cindoruk: Talihsizlik

Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, DTP'nin Anayasa Mahkemesi'nce kapatılması konusunda yaptığı yazılı açıklamada, ''Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs'' eyleminden dolayı 2 yıl önce hakkında kapatma davası açılan partinin, bu süre içinde TBMM'deki grubu ile siyasi faaliyetlerde bulunduğunu, mahalli seçimlere katıldığını ve aralarında büyükşehir belediye başkanlığı da olmak üzere pek çok belediyede seçim kazandığını hatırlattı.

Davanın bu kadar süre ertelenmesini eleştiren Cindoruk, ''Demokratik Açılım projesinde DTP'yi muhatap olarak kabul eden hükümetin, bu projesinde muhatapsız kaldığını'' savundu.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın, mahkemede süren davalarla ilgili sık sık konuşma ihtiyacı hissettiğini, alınan kararı savunduğunu, oysa, gerekçeli karar açıklanmadan Yüce Mahkeme kararı hakkında ön mütalaada bulunulamayacağını kaydeden Cindoruk, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
''Bütün bu gelişmelerden sonra, Demokratik Toplum Partisi'nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmasını 63 yıllık çok partili siyasi hayatımız bakımından bir talihsizlik olarak değerlendiriyoruz.
Ancak, Anayasa Mahkemesi'nin vermiş olduğu bu kararı, hukuk devleti tüm kurum ve kuralları ile işletildiği için saygıyla karşılıyoruz.''

Sorumluluk duygusu taşıyan tüm siyasi kuruluşlarla vatandaşları sükunete davet eden Cindoruk, en kısa zamanda gerçek demokratik bir seçime gidilmesi, bunun için yasal düzenlemelerin hiç vakit kaybedilmeden gerçekleştirilmesi, ''Temsilde adalet'' ilkesinin göz ardı edilmemesi gerektiğini belirtti.

 

"Suça bulamışlar cezalandırılsın"

Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, partisinin İstanbul İl Başkanlığınca Bahçelievler Sosyal Bilimler Lisesi Konferans Salonu'nda düzenlenen eğitim seminerine katıldı.

Seminerin başlangıcında gazetecilerin, DTP'nin kapatılmasıyla ilgili sorularını yanıtlayan Kurtulmuş, DTP'nin kapatılması kararına herkesin saygı duyması ve olgunlukla karşılaması gerektiğini ifade ederek, siyasi partilerin kapatılmasına karşı olduklarını ve bunu her fırsatta dile getirdiklerini kaydetti.

Parti kapatmaların aslında siyasi fikirlerin kapatılması olduğu görüşünü dile getiren Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu anlamda biz partiyi kapatmak yerine suça bulaşmış olan siyasi parti mensuplarının cezalandırılmasını daha doğru buluyoruz. Yıllardır söylediğimiz gibi parti kapatmak yanlıştır ancak parti kapatmalarının da evrensel kriterleri olduğunu biliyoruz. Bunlar teröre bulaşmamış olmak ve terörü övmemek, herhangi bir kesimi başkalarına karşı kışkırtmamak... Bu evrensel kriterler dışında parti kapatmalarının zorlaştırılması gerektiğine inanıyoruz. Türkiye'de özellikle son süreçlerde yaşananlar böyle bir siyasi sonucun, böyle bir hukuki sonucun siyasi zeminlerini de hazırlamıştır. Keşke Demokratik Toplum Partisi başından itibaren terörle arasına bir mesafe koymuş olabilseydi. Keşke DTP, Tokat'ta 7 askerimizin şehit olmasından sonra PKK terörü ile arasına mesafe koyabilmiş olabilseydi ve böyle bir kararın siyasi zemini ortaya çıkmamış olsaydı.''

Herkese, bu topraklarda bin yıldır barış içinde yaşayan Türk ve Kürtler arasında fitne oluşturacak ilave gerginliklerden kaçınmalarını tavsiye eden Kurtulmuş, ''Bu karar karşısında hiç kimse elini ovuşturmasın. 'Aman ne güzel oldu' demesin. Hiç kimse de 'ne güzel, iyi ki böyle bir karar ortaya çıktı. Şimdi biz bu kararı vesile ederek Türkiye'de yeni gerginliklerin, yeni sokak eylemlerinin ve yeni terörlerin önünü açar ya da bunun siyasal zeminini hazırlarız' diye bir hesabın içine girmesin. Bu millet, birlikte barış içinde yaşamayı asırlardır başardığı gibi inşallah kıyamete kadar devam edecektir'' şeklinde konuştu.

Terörün arkasındaki kirli ellerin kimler olabileceğini tahmin ettiklerini de ifade eden Kurtulmuş, ''Bunlar, 30 senedir var. Ben ona uluslararası terör siyaseti diyorum. Terör siyaseti, terör örgütünü maşa olarak kullanıyor. Tokat'ta şehit olan 7 yavrumuzu kim öldürdüyse elleri kurusun, kim öldürttüyse nesilleri kurusun'' dedi.

 

"Türkiye2nin asıl alması gerekn tedbir"

Terör örgütü PKK'nin, özellikle 1970'li yıllarda hiç kimsenin itibar etmediği sıradan bir grup olduğunu, ancak ''12 Eylül ve sonrasında ortaya çıkan insanlık dışı uygulamalarla'' ciddi bir terör örgütü haline dönüştüğüne dikkati çeken Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bunların ardından Türkiye'de 1990'lı yıllarda, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da halka karşı yapılan sert faaliyetlerin, köylerin yakılması ve boşaltılmasının, insanlara dışkı yedirilmesi gibi birtakım insanlık dışı işlerin ortaya çıkmasıyla birlikte terör örgütü PKK kitleselleşti. Şimdi bunun ikinci adımının olmaması için bu tarihi uyarıyı da herkese yapmak zorundayız. DTP'nin kapatılmasıyla Türkiye'de PKK bir siyasi parti haline ya da Kürtçü siyasi hareket Türkiye'de, hatta uluslararası arenada diasporası olan bir harekete dönüştürülmemelidir. Türkiye'nin, esas bunun tedbirlerini alması gerekir.''

Numan Kurtulmuş, ülkedeki sorunun sadece iktidar ya da ana muhalefetin değil, tüm Türkiye'nin sorunu olduğunu, bu nedenle ''Kürt Açılım''nın bir bölgeyi, sadece bir grubu, sadece bir etnik kökeni ilgilendirmediğini söyledi.

Sorunun çözümü için 72 milyonun görüşünün alınması gerektiğini kaydeden Kurtulmuş, ''Türklerin mahşeri vicdanını yaralamayacak, Kürtlerin de hak ve hukuklarını koruyacak yeni bir siyasi ve hukuki reform sürecinin içerisine girilmelidir'' dedi.

DTP'nin, Türkiye'de 2 milyon 200 bin civarında oy aldığını hatırlatan Kurtulmuş, DTP seçmenine ve Kürt kökenli vatandaşları kategorik olarak terörist veya terörizm için potansiyel olarak görmenin de fevkalade yanlış olduğunu vurguladı.

Bunu önlemek için DTP yöneticilerinin çok ciddi bir şekilde teenniyle meseleye yaklaşması gerektiğini ifade eden Kurtulmuş, DTP'nin yerine gelecek siyasi oluşumun bundan sonra Türkiye'deki tüm insanların hak ve hukukunu koruyacak, demokratik mekanizmaya bağlı, terörle asla ilişkisi olmayan ve terörü tasvip etmeyen yeni bir siyasal söylemi mutlaka ortaya koymasının zorunlu olacağını sözlerine ekledi.


"Kürtlerle barış değil savaş kararı alınmıştır"

Emek Partisi Genel Başkanı Levent Tüzel, Anayasa Mahkemesi'nin DTP'yi kapatmasıyla birlikte, Türkiye Devletinin, Kürtlerle barış değil savaş kararı aldığını söyledi.

Emek Partisi Lideri Tüzel, yaptığı yazılı açıklamada, DTP'nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılması kararını değerlendirdi. Tüzel, açıklamasında şöyle dedi:
"Türkiye Devleti Anayasa Mahkemesi'nin DTP hakkında verdiği kapatma kararıyla anti-demokratik bir hukuk sistemi ve siyasal yönetim anlayışına sahip olduğunu bir kez daha göstermiştir. Terör ve şiddetle bağlantı olduğu gerekçesiyle verilen bu kapatma kararı, ülkede terör ve şiddetin hüküm sürmesinin önünü açmıştır. Türkiye Devleti Kürtlerle barışa değil, savaşa devam kararı almıştır. Bu kararın arkasındaki egemen siyasi irade AKP hükümetinin, CHP-MHP muhalefetinin anlayış birliğidir. Bu gerici ittifak TBMM'de demokrasi güçlerinin temsilcisi durumundaki DTP'nin varlığına tahammül edememiştir. Bu kapatma kararı ile birlikte demokrasi, açılım, çözüm lafları arasında Türkiye yeni bir kaos ve çözümsüzlük sürecine sürüklenmiştir. Türkiye emekçileri demokrasi, eşitlik ve birarada yaşama iradesini kendi güçleri ile geleceğe taşıyacak, barışı ve kardeşliği sahiplenecektir."


"DTP'nin kapatılması ABD onaylı"

Türkiye Komünist Partisi Siyasi Bürosu'ndan yapılan yazılı açıklamayla DTP'nin kapatılmasının "siyasi" bir karar olduğu ileri sürüldü. Kürt sorununa ilişkin başlıkların, bir iç savaş tehlikesi yaşanırken, yalnızca hukuki bir değerlendirmeyle ele alınamayacağını iddi eden TKP'nin açıklamasında şu satırlara yer verildi:

"DTP için verilen kapatma kararı, Kürtlerin siyaset yapma kanallarını daralttığı oranda, insanlarımızı birbirine düşürmeye hizmet edecek bir içerik taşımaktadır. AKP tarafından ilan edilen adı ve somut hedefleri hâlâ belirsiz "açılım", Erdoğan ve arkadaşları istedikleri kadar inkar etsinler, ABD tarafından uygulamaya sokulan bir planın parçasıdır. DTP'nin kapatılması da bu planlara uygun hale getirilmiş ve Vaşington'dan gereken onay alınmıştır.

DTP'nin kapatılmasını isteyen ya da onay veren AKP, CHP, MHP ve ABD dışında başka çevrelerin de olduğunu düşündürtecek gelişmeler yaşanmıştır. Tokat'taki saldırı, saldırının Anayasa Mahkemesi kararından bir gün önce PKK tarafından üstlenilmesi ve etkili Kürt siyasetçilerinin "DTP'nin işlevini yerine getirmediği"ne ilişkin açıklamaları, doğal olarak çok farklı hesapların yapılmakta olduğunun işareti olarak değerlendirilmektedir. Bu hesapların Kürt halkının tarihsel meşruiyeti tartışılamayacak eşitlik taleplerine hizmet etmediği açıktır."


"Kürt Açılımı yeni bir saldırgalığa dönüştü"

Ezilenlerin Sosyalist Partisi, DTP'nin kapatılmasına tepki gösterdi ve AKP'nin Kürt açılımının yeni bir saldırganlığa dönüştüğünü savundu.

ESP'den yapılan açıklamada, Anayasa Mahkemesi'nin DTP hakkında verdiği temelli kapatma kararına tepki gösterildi. Anayasa Mahkemesi'nin aldığı siyasi kararla DTP'yi kapattığı iddia edilen açıklamada şöyle denildi:

"Kapatma kararı, rejimin ve AKP Hükümetinin çözümsüzlükte ısrarını gösterdi. Rejimin, Kürtlerin siyasi ve meşru taleplerine ve mücadelesine kapalı olduğunu bir kez daha hatırlattı. 12 Eylül düzen ve hukukunun hala yürürlükte olduğunu ilan etti. AKP'nin 'Kürt açılımı' yeni bir saldırganlığa dönüştü. DTP'nin kapatılması, AKP hükumetinin iki yüzlülüğünü gösterdiği gibi aynı zamanda Kürt halkına yöneltilmiş yeni bir saldırıdır. Kürt halkının meşru taleplerinin yok sayılmasıdır. Çözümsüzlükte ve savaşta ısrardır. İnkar ve imha siyasetinin sürdürülmesidir. Savaştan ve tasfiyeci saldırganlıktan medet ummaktır. Anaların ağlaması, gençlerimizin ölmesidir. DTP, hukuki değil, siyasi bir kararla kapatıldı. Anayasa Mahkemesi yeni bir siyasi karara daha imza attı. AKP Hükümeti, kapatmanın koşullarını hazırlayarak, hedef göstererek, linç saldırılarını kışkırtarak DTP'nin kapatılmasından medet umduğunu gösterdi. Kendisi de kapatma tehdidi yaşamış olan, geldiği geleneğin bir çok partisi kapatılan AKP'nin, kapatmadan medet umması, kendine Müslümanlığının ve yasakçı-faşizan zihniyetinin aynasıdır."

 


"Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözüm girişimlerine vurulmuş bir darbe"

Hak ve Özgürlükler Partisi (Hak-Par) Genel Başkanı Bayram Bozyel, yaptığı yazılı açıklamada DTP'nin kapatılması Türkiye'nin hiçbir sorununun çözümüne katkıda bulunmadığını, tersine mevcut sorunların daha çok derinleşmesine, özgür ve demokratik bir gelecek beklentisinin karartılmasına yol açtığını kaydederek, "Baskı, yasaklama, inkar, şiddet ve parti kapatmalarla Türkiye'nin bir yere varmadığı ve varmayacağı apaçık ortadadır. Çözüm demokrasidedir, temel hak ve özgürlükler çerçevesinin genişletilmesindedir. Çözüm legal demokratik partileri kapatmaktan değil, tersine bu kanalları daha işlevsel, cazip kılacak düzenlemeler yapmaktan geçer. Parti kapatmaları zorlaştırmak, bunun için siyasal partiler yasasında köklü değişikliklere gitmek bakımından esas görevin AKP hükümetine düştüğü açıktır" dedi.

12 Eylül darbesinin ürünü olan Anayasa yerine, demokratik, katılımcı, evrensel hukuk normlarına uygun yeni bir anayasanın yapılmasının gerekli olduğuna dikkat çeken Bozyel, "Bunun için sadece hükümete değil, demokrasiden, barıştan, Kürt sorununun eşitlik temelinde çözümünden yana olan herkese görev düştüğü açıktır. DTP'yi kapatarak kaos ortamını yaratma beklentilerini boşa çıkartmak, söz konusu demokrasi karşıtı adımı Türkiye'nin yeni baştan yapılanması için bir fırsata dönüştürmek elimizdedir. Bunun için gerekli olan hem gücümüz var hem de umudumuz" görüşüne yer verdi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler