Politikacılar gider: Sanat kalır, anılar kalır...

19 Ocak 2020 Pazar

Kavga etmekten, endişe etmekten, laf yetiştirmekten, yalakalık etmekten, internet bağımlılığından zaman ve fırsat bulabilenler, çevrelerine baktıklarında, gördüklerini değerlendirdiklerinde, mutlaka güzel, yaşamı daha yaşanır kılacak bir şeyler keşfedebilirler...

Bu hafta Nâzım Hikmet’in doğumunun 118. yıldönümünü kutladık ya... İşte size iki öneri. Bilenlerin yeniden keşfetmesi, bilmeyenlerin öğrenebilmesi için... Hem de herkesin kolayca ulaşabileceği, parmaklarınızın ucunda duran iki mücevher:

Ortaköy’de ‘Çocukların Barışı’

Ortaköy’de cephesi Boğaziçi sahil yoluna bakan o kubbeli muhteşem yapı Hüsrev Kethuda Hamamı’dır. Mimar Sinan’ın eseridir. (Beşiktaş’taki 4 Mimar Sinan eserinden biri. Ötekiler: Barbaros Hayrettin Türbesi, Sinan Paşa Camisi, Yahya Efendi Türbesi) 300 yıl boyunca hamam olarak kullanıldı. Restore edildi. Bugün Beşiktaş Belediyesi’ne ait bir kültür merkezi.

Nâzım Hikmet Vakfı girişimi, Pen Yazarlar Derneği ve UPSD katkılarıyla hazırlanan “Çocukların Barışı” sergisi şimdi bu mucizevi mekânda açıldı. Nâzım’ın “Hiroşimalı Kız Çocuğu” şiirinden yola çıkan; dünyanın birçok ülkesinden çocukların yaptığı o resimler, o büyülü mekânda, geçmişin kötülüklerini lanetleyen, geleceğin umuduna kanat çırpan özgürlük ve dayanışma düşlerine dönüşmüş...

Bu arada bu serginin Ankara (Yenimahalle), Adana (Seyhan), Eskişehir (Tepebaşı) ve Kırklareli’nde de açıldığını belirteyim...

Taksim’de Nâzım karikatürleri

Sanatın ulaşılabilirliği, günümüzde çok önemli... Dünyanın paralarını ayıramayanları, sanatsal etkinliklerle buluşturmak önemli...

İstanbul metrosunun Taksim’deki girişi, binlerce insanın gelip geçtiği bir yer. O girişteki Taksim Sanat, müthiş davetkâr bir mekân. Gelen geçene, “gel, gör beni, bak bana” diye adeta haykırıyor.

İstanbul Büyükşehir Kültür AŞ’nin hazırladığı “Barışın Şairi” sergisini her gün yüzlerce insan geziyor. Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı ile Karikatürcüler Derneği katkılarıyla hazırlanan sergi, 2 dilde şiirler eşliğinde, yabancı ve yerli sanatçıların Nâzım karikatürlerini ve şairin birkaç özel eşyasını içeriyor...

Devlet adına ilk özür

Bu sonuncu serginin açılış konuşmasını yaparken bir yanlışa düştüm. “İlk kez İstanbul Belediyesi böylesi kucak açıyor Nâzım’a” dedim... Oysa “uzun bir zamandan sonra” demeliydim! Yanlışımı düzeltiyorum.  

Yıl 1992, günlerden 15 Ocak... Nâzım Hikmet'in 90. yaşı!

Nâzım Hikmet Vakfı’nı kuralı daha bir yıl olmuş.

İstanbul Belediye Başkanı Nurettin Sözen. Belediye seferber. Muhteşem hazırlıklar yapmışız.

Ve o gün ister inanın ister inanmayın, İstanbul’un tüm caddelerinde Nâzım Hikmet dolaştı durdu. Belediyeye ait tüm otobüsler Nâzım Hikmet afişleriyle donatılmıştı. Ve Nâzım, sevgili şehri İstanbul’un sokaklarından bize gülümsüyordu. 

O akşam Spor Sergi Sarayı’nda “3 Dev”, Genco Erkal, Zülfü Livaneli ve Joan Baez, Nâzım için söylüyordu: Onlar da, 5 bin kişilik koro da olağanüstüydü!

Bir hafta önce Joan Baez, ne var ne yok diye San Fransisco’dan telefon ettiğinde, Nâzım’ın yaş gününe hazırlandığımızı söylemiştim.

Anında “Geliyorum” dedi. “Paramız yok kaşe veremeyiz” dedim, kızdı. “Uçak bileti dahi veremeyiz” dedim. Daha çok kızdı. “Evinde bir yatak ver yeter” dedi. “Size değil, kendime hediye yapıyorum” diye ekledi. Ve gitarını alıp geldi.

Muhteşem bir geceydi. Ve dönemin Kültür Bakanı Fikri Sağlar o gece “devlet adına” Nâzım Hikmet’ten özür diledi. 

Sanat kalır! Anılar kalır! Gerisi fasa fiso! İyi pazarlar.

NOT: Rahşan Ecevit’e Tanrı’dan rahmet diliyorum. Ecevitlerden geriye benim gönlümde, birbirlerine aşk dolu bakışları, sevgi sözcükleri, sanata kültüre saygıları, bağlılıkları ve dayanışmaları kaldı... Işık içinde, aşk içinde uyusunlar.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları