Neden güvenmiyorum?

26 Mart 2020 Perşembe

Kendime soruyorum: Neden, daha 15 gün önce her gece Sağlık Bakanı’nın açıklamalarını merakla beklerken, artık dinlemez oldum. Sırf bağırıp çağırmadan, azarlamadan, hakaret etmeden konuşuyor diye herkesin “çok yetkin, çok güvenilir” bulduğu bakana ben niye güvenmiyorum... Neden bizde açıklanan vaka, test, ölüm sayılarına inanmıyorum.

Hiç ama hiçbir konuda şeffaflık olmadığı için mi? Dünya basınından gerçekleri izlediğim için mi? Türkiye’deki gerçekleri açıklamak isteyenlerin başına gelenleri gördüğüm için mi? Tüm önlemlerde geciktiğimizin bilincinde olduğum için mi? Demokrasiden uzak yaşadığımız için mi? İktidarın bu süreci kendi çıkarları için kullandığının farkında olduğum için mi?

Hepsinin payı var. Gecikmeli alınan tedbirlerde bile ayırımcılığın sürmesi, güvensizliğin asıl nedeni!

Şu anda iki konu benim için önde geliyor: 1) İnfaz yasası, 2) Kadına şiddetin artması. İkisi birbirinden kopuk değil. Bütünün parçaları!

Cinsel suçlara indirim

Uyuşturucu suçlarına, cinsel suçlara, tacize, çocukların cinsel istismarına indirim ve af ısrarı neden! Bunun kadına şiddeti daha da artıracağını, çocuklara istismarı çoğaltacağını, çocuk yaşta evlilikleri tırmandıracağını AKP ve MHP’liler bilmez mi! Bu kadar mı cahil, bu kadar mı kör bunlar! Bu kadar mı, ülke gerçeklerinden habersizler!

Tüm kadın örgütleri, hukukçular eve kapanma döneminde bir yanda ekonomik sıkıntılar ve çaresizlik, öte yanda stres, güvensizlik, belirsizlik nedeniyle ev içi şiddetin arttığını avaz avaz haykırıyor günlerdir. Kadınlar için acil önlem paketi açıklanması gereği vurgulanıyor... Bunlara gözlerini, kulaklarını tıkayan iktidar tam tersini yapıyor.

Hapishanelerdeki durum

Hapishanelerdeki durum zaten bir rezillikti. İster tecritte, tek kişilik hücrede olsunlar, ister 50 kişilik koğuşta 150 kişi tıkıştırılmış olsunlar, koşullar korkunç. Nasıl beslendikleri/ beslenemedikleri malum... Sıkıysa ellerini sabunla sık sık yıkasınlar; giysileri, çamaşırları, dokundukları her şeyi temiz tutsunlar, dezenfekte etsinler...

Zaten çoğu hasta! İçeride bir ay kalanın bile hastalandığını, bağışıklık sisteminin çöktüğünü biliyoruz! Gün boyu gardiyanından görevlisine, sağlıksızından hastasına, bağışıklıkları zaten sıfırlanmış bu insanları o koşullarda tutmak demek, bile bile tehlikeye atmak demek! Adalet Bakanı önlem alındı diyor. Nedir bu önlemler, bilen yok!

İçlerinde 15 Temmuz akşamı, kamyonlara doldurulup “darbe yapmaya” götürülen askeri öğrenciler de var, yazdıkları nedeniyle, muhalif kişilikleri nedeniyle, düşüncelerini açıkladığı, tweet attığı, Erdoğan’ı eleştirdiği için hapse tıkılan da var... İçlerinde Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Hülya Kılınç, Murat Ağırel gibi gazeteciler de var; kişisel kin ve husumet duygularıyla her beraattan sonra başka bir bahaneyle tutulan Osman Kavala, Selahattin Demirtaş gibiler de var... Neden içeride olduğunu bilmeyen, aylardır iddianame bekleyen de var!

Ve şimdi iktidar onları içerde bırakıp katili, uyuşturucu suçlusunu, tacizciyi, tecavüzcüyü serbest bırakacak! Allah affetmez!

Koronaya karşı dua

Devlet, millete “Evde kalın” deyip uçak bilet fiyatlarını indirdi. Önlem olarak yandaş müteahhitleri destekledi ve yeni kaynaklar yarattı.. Kayyım atadı. Selva Gölü’nü gözden çıkardı! “Herkes kendi OHAL’ini yaratsın” deyip yaşlılara kolonya müjdesi, yatsı namazından sonra camilerden dua okuma müjdesi verdi. Bir de korunmak için herkese bol bol dua edin dedi!

Koronavirüse karşı dua? Onu bilemem.

Ancak ne kadar çok dua ederseniz edin, bilin ki koronavirüs riskine rağmen hak, hukuk ve adaleti yok sayanlar ne bu dünyada ne ahrette huzur yüzü görecekler!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları