Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Bir Nâzım öyküsü...
Dün
Nâzım
Hikmet’in
118. yaş günüydü. Onu ülkenin her köşesinde andık. Daha önce
anlattım elbet. Ama yeniden anlatmak istedim, Nâzım öykümü.
***
Yıl 1988, Altay Dağları’ndaydım. Moğolistan, Sibirya ve Çin’in birbirine iyice yaklaştığı sınır bölgesinde... Önümde uzanan düzlükler, birbiri peşi sıra yükselen dağlar ve çevremdeki sonsuz boşluk, bana “dünyanın öbür ucundayım” duygusunu veriyordu.
Türkolog arkadaşım Vera Feonova ve ben o zamanlar Sovyetler Birliği’ne bağlı, Gorno Altaysk özerk bölgesinde dolaşıyorduk. Gittiğimiz köy ve kasabaların kültür merkezlerinde Türkiye, Türk kültürü üzerine konuşmalar yapıyordum. “Şişman güvercinim” dediğim Vera, Türkçe Rusça çevirileri yapıyordu.
Yine bir gün bir kasabadan ötekine giderken cipimiz yolda kaldı. Sürücümüz elinde boş bir benzin bidonuyla yollara düştü. Hava kararmak üzereydi.
Bu uçsuz bucaksız düzlükte, yolda kalmış aracımızın başında yardım gelmesini bekliyorduk. Ne gelen vardı, ne giden... Görünürlerde de ne köy, ne kasaba... Kuş uçmaz kervan geçmez bir dağ başında, yola benzemeyen bir yoldaydık... Güneş iyice alçalmıştı.
Bir ara, uzakta bir karartı belirdi. Karartı yaklaştı, yaklaştı... Bu bir traktördü.
Traktörün arkasındaki kasadan iki köylü kadın, altı çocuk, bohçalarıyla indiler. Traktör yoluna devam etti. Kadınlar, çocuklar ve bohçalar, yolun öteki yanına tam karşımıza yerleştiler.
Karşılıklı bakışmaktansa yanlarına gittik. Vera onlarla Rusça konuşuyordu. İki saat sonra oradan geçeceğini umdukları otobüsü bekliyorlarmış. Birlikte beklemeye başladık...
Vera, benim Türk olduğumu söyleyince, önce pek inanmadılar. “Madem Türk, hele bir Türkçe konuşsun” dediler.
Benim Türkçemle, onların Türkçesi çok farklıydı. Vera’nın çevirileriyle anlaşıyorduk. Ama yine de kimi sözcüklerin aynı olduğunu bilecek kadar yörede kalmıştım.
“Bir, iki, üç...” diye saymaya başladım.
“Yok bunu herkes bilir, başka şey söyle” dediler...
Başka şeyler söyledim. Yine inanmadılar. Ne dediysem bir türlü ikna olmadılar.
Bir ara aralarında tartışıp durdular. Sonunda Vera’ya “Sor bakalım bu Türke, Nâzım Hikmet’i bilir miymiş? Gerçekten Türkse, Türkiye’dense, bize Nâzım’dan bir şiir okusun” dediler.
Ve işte 1988 yılının 9 Ekim Pazar günü, akşamın saat sekizinde, Sibirya’nın en güneyi, Moğolistan’ın en kuzeyinde, Altay Dağları’nın uçsuz bucaksız, kuş uçmaz kervan geçmez bir vadisinde, iki köylü kadına ve her yaştan altı çocuğa Türk olduğumu kanıtlamak için Nâzım’dan ezbere dizeler okurken buldum kendimi...
Yüzlerinde gülümsemeyle dinlediler. Sonunda hepsi birden boynuma sarıldılar.
Yeryüzü mucizelerle doluydu!
Dünyanın öbür ucunda, bir dağ başında, Altaylı iki köylü kadına ve çocuklarına Türk olduğumu kanıtlamak için Nâzım Hikmet’in şiirine sarılışımı hiç ama hiç unutmadım, unutmayacağım...
***
Nâzım Hikmet’i hapse atanları, eserlerini yasaklayanları, vatandaşlıktan atanları dünya tanımıyor, tanıyanlar da lanetliyor. Ama o, 118 yaşında yaşamayı sürdürüyor ve sürdürecek.
Kendisi zaten Piraye’ye mektubunda yazmıştı:
“Ben kendimin, her namuslu insan gibi yurtsever ve halkını sever olduğunu bildikten, bu hususta vicdanım rahatken, birkaç münferit yalan kusmuşlar umurumda değil. 20 sene sonra, 50 sene sonra, birçoğunun adını bile unutacak Türk milleti... Halbuki bu millet var oldukça, yeryüzünde Türkçem konuşuldukça, ben bu dilin ve bu halkın en namuslu şiirlerini yazmış insan olarak yaşayacağım. Sen üzülme.”
İşte aynen böyle!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Tanrıkulu'ndan Diyarbakır iddiası: Kayyım atanacak mı?
- Akşener'den oy bölme tartışmalarına cevap!
- YURTTAŞLAR KABİNEYE ATEŞ PÜSKÜRDÜ!
- Ekonomik kriz tiyatronun yolunu unutturdu
- Yerel seçime son 5 gün
- Akşener Özel'in o sözlerini hatırlattı
- İmamoğlu önceki dönemi anlattı
- Mart ayı 1. Dönem Çocuk Meclisi toplandı
- İmamoğlu eşi Dilek İmamoğlu ile Vefa Bozacısı'na gitti
- Özel İYİ Partili ve AKP'li adayları yerden yere vurdu
En Çok Okunan Haberler
- Büyükşehirlerde başa baş seçim
- 'Mahremimizi ortaya saçıyor'
- Belediye çalışanlarına miting ‘yoklaması’
- Ben ona 'Bakan olamazsın' demedim...
- '30 yıl sonra aynı yanlışın tekrarlanmaması için...'
- Öğretim görevlisi açığa alındı
- Diyarbakır'da dikkat çeken çıkış
- Hazine ve Maliye Bakanlığı'ndan 'altın' kararı
- ‘İçişleri Bakanlığı’nın izni olmadan taktık’
- ‘Bağış olarak verdim’