Özdemir İnce

Le Monde diplomatique Türkiye

10 Mart 2020 Salı

Aydın, karanlığı gören, karanlıkta gören insandır. Aydınlanmanın ürünüdür. Aklının ortağı yoktur, kendi bağımsız aklı vardır. Aklını kimseye emanet etmez. Kimsenin müridi olmaz ve yanında mürit gezdirmez. Çağının çağdaşı ve demokrattır. Devrimciliği durağan değil, süreklidir. Bilgiye erişmek için gerçekleri ve referansları mutlaka araştırır. 

Karanlığı ancak bilgi sayesinde görürüz; karanlıkta ancak bilgi sayesinde görürüz; ancak bilgi sayesinde karanlığı dağıtıp aydınlığa çıkabiliriz.

AKP ve Saray, karanlığı temsil etmekle kalmıyor, aynı zamanda karanlığı zifirileştirmek için çaba göstermekte.

***

Cumhuriyet gazetesi, pek kısa süren kesintiler dışında her zaman karanlıkla mücadele etti. Bu yeni dönemde gazetenin yazarlarına, iç ve dış haber, kültür ve ekonomi, spor servislerine büyük görevler düşüyor. Karanlıktan aydınlığa çıkmak, gazete yönetiminin ve çalışanlarının en önemli sorumluluk ve görev alanına giriyor. 

Le Monde diplomatique ile Cumhuriyet gazetesinin ortak ürünü olan ve ilk iki sayısı yayımlanmış bulunan Le Monde diplomatique Türkiye yeni bir ortam olarak aydınlanma bilgilendirme savaşımıza katılmış durumda. Bu nedenle  Le Monde diplomatique Türkiye sadece Cumhuriyet okurları tarafından değil, bütün cumhuriyet ve demokrat insanlarımız tarafından desteklenmeli. Çünkü bu yeni ortama Türkiye’nin ihtiyacı var.

Bu sayıyı okurken, bir boşluğa şöyle yazmışım: Le Monde diplomatique herkese yararlı olur ama en çok dünyayı kavramakta ve anlamakta sorunları olan AKP kesimine ve “muhafaza-i kâr” yığışımına da yararlı olabilir.

***

Wikipedia’da (Özgür Ansiklopedi) Le Monde’un “liberal-sol bir Fransız günlük gazete” olduğu yazıyor ama “liberal-sol” kavramına soğuk bakan bana göre, gazete daha çok cumhuriyetçi, demokrat ve özgürlükçü bir gazetedir. Le Monde diplomatique’in yanı sıra Le Monde International’i, haftalık kitap ve ekonomi ekleri, kitaplar, atlaslar ve araştırma kitapları yayımlar. Türkiye’deki gibi kadrolu köşemenleri yoktur, genellikle ve gerektiği zaman her konunun uzmanları yazar.

***

Le Monde diplomatique de ana gazeteye benzer. Özel yazılara yer verdiği gibi ana gazeteden, yerli ve yabancı gazete ve dergilerden seçmeler yayımlar. Bildiğim kadarıyla, İngilizce, Almanca ve Kürtçe dillerinde yayımlanmakta. Şimdiye kadar birkaç kez Türkçe yayın denemesi oldu ama uzun ömürlü olmadı.

***

2 Mart 2020 günü yayımlanan ikinci sayıda çok ilginç ve bilgilendirici yazılar var: Bunlardan biri Pandemi: Koleradan Ebolaya, Bulaşıcı Hastalıkların İzinde, Bir Sonraki Büyük Göç gibi kitapların yazarı, gazeteci Sonia Shah’ın “Pandemiye Karşı Ekoloji” yazısı. Yazar, “Salgınların peşpeşe çıkmasının nedeni insanların çevreyi acımasızca katletmesi olabilir mi” sorusunun cevaplarını araştırıyor. Bu cevaplardan biri: “Doğal yaşam alanlarının hız kazanan yıkımı”. “Ebola buna güzel bir örnek. 2017 yılında yapılan bir çalışma, farklı yarasa türlerinde tespit edilen virüslerin yakın zamanda ormansızlaşma yaşanan Orta Afrika ve Batı Afrika’da çok daha sık görüldüğünü ortaya çıkardı. Ormanları yok etmeye başlayınca, yarasaları bahçelerimizde, çiftliklerimizde ağaçlara asılmaya yönlendirmiş olduk.” Yazar endüstriel hayvancılığın tehlikelerine de değiniyor. Kene düşmanı kemirgenlerin kökünün kazınması sonucu keneler çiftlik ve kesim hayvanlarına yöneliyor ve böylece yaban dünyanın hastalıkları kentlere transfer oluyor.

***

Bir başka yazı da ABD Harvard Üniversitesi’den Sürgün Prensin Günlüğü (Grasset Yayınevi) adlı kitabın yazarı Hicham Alaoui’nin, “Arap Baharı’nın Artçı Şokları” başlıklı yazısı. Yazının sonundaki soru beni çok düşündürdü: “Arap dünyasında istikrar için monarşiler mi gerekiyor?” Çarpıcı bir soru. Saltanatlar seçimle değişmediği için devlet yapısı örselenmiyor. Ama Mısır, Cezayir, Tunus gibi parlamenter rejimler bir türlü istikrara kavuşamıyor. 

Bunun nedenlerini biz Türkler çok iyi biliyoruz. “Cumhuriyet rejimleri laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti” değilse ve kuvvetler ayrılığı yoksa, bürokraside liyakate önem verilmez ise istikrar asla sağlanamaz. Bu tür rejimler her an bir kaosa ve yıkılışa gebedir.

***

AKP ve Saray’ın bu yazıdan çıkaracağı çok önemli dersler var. Öteki yazılar da en azından bu iki yazı kadar önemli. Cumhuriyet satın almayan okur vatandaşlar bu sayıyı nereden bulacaklar? Yazımın başında sözünü ettiğim karanlıktan çıkmanın göstergelerinden biri Cumhuriyet’in en az 100 bin satması…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları