Özdemir İnce

Aman gelme!

19 Nisan 2020 Pazar

Korona salgınının başlamasından bu yana Bodrum, Marmaris, Fethiye, Çeşme, Didim, Kuşadası gibi tatil merkezlerinin ve adını anmadığım beldenin belediye başkanları, buralarda ikinci evleri olan hemşerilerine “Aman gelmeyin!” diyorlar, lanetli muamelesi yapıyorlar. “Aman gelme” dedikleri insanlar üstelik oraların nüfuslarına kayıtlı. Oylarını buralarda kullanıyorlar. Büyük bir bölümü de oylarını bu belediye başkanlarına vermişler. Belki haklılar ama belki! Saray rejiminin işine gelen bir tavır.

Bu engellemelere, bu “davetsiz misafir” tafrasına kimse sesini çıkartmıyor. Bir kez daha tamirci çantamı açmak zorunda kalıyorum.

***

Bu cüzamlı korkusunun, bu bencil muhalefetin görünen iki gerekçesi var:

1- İkinci evlerine gelmek isteyen yazlıkçılar mutlaka salgın yayıcılarıdır.

2- Yukarıda adını verdiğim yerlerde yeterli yoğun bakım yatağı yok. Örneğin Marmaris Belediye Başkanı, “Sadece 13 yoğun bakım yatağımız var. İlçeye giriş kısıtlansın” diyor. Benzer mazeretleri öteki belediye başkanları da söylüyor. Aynı şeyleri, geçenlerde, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı da söyledi bir televizyonda.

Haklı gibi görünüyorlar. Ama bir sorum var: Verdikleri sayı devlet hastanelerindeki yoğun bakım yataklarının sayısı mı? Verdikleri sayı yerli nüfus için yeterli mi?

Bu tatil merkezlerinde özel hastaneler yok mu?

***

Hacı Google’a baktım:

Bodrum’daki özel hastaneler: Amerikan Hastanesi, Acıbadem Tıp Merkezi, Özel Roma Med Tıp Merkezi, Özel Tepe Clinic.

Marmaris’teki özel hastaneler: Ahu Hastanesi, Yüceler Hastanesi, Caria Hastanesi, Özel Armutalan Polikliniği.

Bu özel hastanelerde yoğun bakım üniteleri olmayabilir mi? Olmayabilir. Ama olmayabilir mi? Olmaması sağlık mevzuatına uygun mu?

***

Bu iki yerleşim yerini 1965’ten, Kuşadası’nı 1962’den bu yana bilirim. Marmaris marinasının bulunduğu yerin bok koktuğu zamanları bilirim. Marmaris ve Bodrum marinalarının benzerleri Yunanistan’da, İtalya’da, Fransa’da yok. İspanya’da var mı bilmiyorum. Bu üç yerleşim yerinin resmen ırzına geçildi. Bunlar olurken yerlisi, yersizi, yazlıkçısı, kışlıkçısı göz yumdu. Türkbükü’nün elektriksiz, susuz, motelsiz, otelsiz; Günaylı, Sabrili, Osman Çavuşlu, Vambery’li, Elçinli zamanlarını çok iyi bilirim. Köyün ilk konukları Samih Tiryakioğlu, Leyla Vekilli, Selahattin Hilav, Aziz Çalışlar idi.

Kuşadası’nda Mahmut Özay’ı anımsayan var mı? Kendisi ufak tefekti ama büyük yazardı, benzersiz öykücüydü! Kuşadası’nda heykeli olmalı. Can Yücel, Marmaris’te turizm ofisinde görevliydi. Bilen var mı?

***

Şimdi gelelim Vehbi’nin Kerrakesi’ne: Bu salgın bu aylarda değil de mayıs haziran aylarında çıksaydı ne yapacaklardı? Bodrum ve Marmaris nüfusunun yaz aylarında 1 milyonu geçtiğini söyleyip övünür turizm bakanları ve tüccarları...

Diyelim ki yazlıkçılar, yasaklamalar ve türlü nedenler yüzünden bu yaz evlerine gelemediler: Yoğun bakım yatakları sorunu nasıl çözülecek? O zamana kadar ne türlü önlem alınır bilemem ama şu günler bu konuda mutlaka bir şeyler yapılmalı? “Gelmeyin!” demekten başka? Gelmesini istemediğiniz insanlar elbette vergi veriyorlar. Hane başı her gün kim bilir ne kadar para harcayıp oraları besliyorlar.

Türkçede daha nazik sözcükler vardır, onlarla cümleler kurulabilir. Geçmiş yıllarda bir Bodrum belediye başkanının “Buraya zenginler gelsin!” dediğini de hatırlıyorum.

***

Bodrum yasaklamasını haklı bulan Rahmi Turan (Sözcü, 6.4.2020) yazdı. Bodrum’daki üç hastanede toplam 35 adet yoğun bakım ünitesi varmış. Bu mazeret değil. Önceki sorumu tekrarlıyorum: Bu korona belası tatilin doruk noktasında (!) gelseydi n’olacaktı? Gelecek yıl gelirse n’olacak?! Böyle yerler kışa göre değil yaza göre önlem almalı!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları