Olaylar Ve Görüşler

Tanrı’dan Trump’a Filistin

21 Şubat 2020 Cuma

Prof. Dr. TÜRKKAYA ATAÖV

ABD-İsrail birlikteliği ve Filistin’de olanlar geçmişi bilenleri şaşırtmaz. Yahudi göçmenlerin Filistin’i işgalinde ilk destekçisi Britanya yayılmacılığıydı. Türklerin tavrı ise İslâmı karada Viyana önlerine değin götürmek ve büyük sularda Akdeniz ile Karadeniz’de yaşatmak, ayrıca Hint Okyanusu’na açılan çevrede savunmak, ama Yahudilere de (Filistin dışındaki) Osmanlı topraklarını açmak olmuştu. Güçlü Türkler Avrupa’da olmasaydı, o anakarada Yahudiler herhalde kalmayacaktı. Arap dünyası da Osmanlı’ya İngiliz desteğiyle ayaklanmasaydı, şimdi İsrail yerine Filistin devleti olacaktı. Yahudi devleti de belki Avrupa’da bir yerde, bir Afrika köşesinde ya da bir adada kurulabilirdi. Yahudi soykırımını ırkçı Avrupa gerçekleştirdi; bu suçlarının bedelini Filistinlilere ödettiriyorlar. 

Pek bilinmeyen süreç

Yazı başlığında “Tanrı” sözcüğü geçiyor. Sanki Yahudi Tanrısı “Yahve” o toprakları, “seçilmiş halk” Yahudilere vermiş(!) Yahudi kökenli, Nobel ödüllü ve İsrail Cumhurbaşkanlığı önerisini reddetmiş olan Einstein şöyle demişti: “Yahudilerin seçilmiş halk olduğuna ben hiç inanmadım.” (Sırası gelmişken: Einstein, Nazi soykırımdan kurtulmak isteyen Alman Yahudi bilimcilerini almaları için, yalnız Atatürk-İnönü ikilisine mektup yazmıştı! Bunun değeri bilinmeli.) Filistin’in en eski halkı orada binlerce yıl oturmuş Kenânlardı. Filistinli Arapların bir bölümü de o kaynaktan gelir. Mezopotamyalılar ve Romalılarca alınıp götürülen Yahudiler sonra geldiler. İsrail’in Filistin’de 2 bin yıl sonra hakkı varsa, koca Amerikan anakarası da çok daha uzun süre yerli 283 aşirete aitti. İspanya’da da Müslüman egemenliği 800 yıldır. 

Nüfus oranları nasıl tepetaklak oldu?

Filistin’e Britanya destekli Yahudi göçü başladığında, orada her yerde çok uzun süre Filistin halkı vardı. Siyonizmin kurucusu Herzl, 1898’de Filistin’e ilk geldiğinde, kaleme aldığı birinci yazanağında Filistinli Arapların adlarını bile anmıyor. Nüfus oranları nasıl tepetaklak oldu? 1922 İngiliz sayımında Yahudiler yalnız yüzde 11’dir; Osmanlı yönetiminde daha da azdı. BM Genel Kurulu 1947’de Filistin’i bölme tavsiye kararını aldığında, Yahudi toprağı da yalnız yüzde 6’ydı. Önce, Genel Kurul bağlayıcı karar alamaz. 67 sözcüklü 1917 Balfour Bildirisi de bir “devlet” vaatetmemiştir. O bildiride de yüzde 90 çoğunlukta olan Araplar “Yahudi olmayanlar” diye geçiyor. Yahudi göçmen, Arap işçi ve ürünü almadı, ona toprak satmadı, “burası benim toprağımdı” diyeni de öldürdü. Filistin’i kalkındıranlar Yahudi göçmenler değildir. Tevrat ve İncil’de orası “süt ve bal diyarı” diye geçer. Mark Twain’in gezi kitabıyla Falih Rıfkı’nın “Zeytindağı”nı okuyun. Koca dağ silme zeytinlik; çevresinde buğday, darı ve pamuk; güneyde her türlü meyve. 

Yabancı göçmen silahlı Hagana, Irgun, Palmah ve Stern terör örgütleriyle saldırıyor, öldürüyor, yakıp yıkıyordu. En bilineni Deir Yasin kıyımıdır. Ama Hayfa, Caffa, Safad, Tiberias, Şeyh, Linda ve benzerleri bu yoldan Yahudileşti. Geri kalanı korkup kaçtı ya da kovuldu. Bu konuda birlikte çalıştığım E. Childers tehdit dolu Siyonist radyolarını dinlemişti. Göçmen teröristlerce öldürülmüş BM Arabulucusu Bernadotte’un yazanağına, BBC belgelerine, Şark el-Adna ve Beyrut radyo kayıtlarına ve Britanya Müzesi dosyalarına bakın. Filistin göçmenlerini de ben komşu ülkelerin kamplarında gördüm, konuştum. 

Sadece 11 dakikada

ABD BM’nin 1947’deki kararında Filipinler, Haiti ve Liberya’nın oylarını zorla değiştirterek Filistin’i bölme tavsiye kararı alabildi. ABD İsrail’i tam 11 dakikada tanıdı. Başkan Truman kendi kararında “Yahudi devleti”ni çizip “İsrail” yazmıştır. İsrail, topraklarını 1948 ve 1967 savaşlarıyla büyüttü. BM’de üye olması da tüm önceki kararları da kabul etmesine bağlıdır. Ama hiçbirine uymuyor. 

Gelinen nokta

Şimdi, Ortadoğu’da nükleer silâhlara sahip tek devlettir. Onu silahlandırmayı sürdüren ABD’dir. ABD, dünya Yahudilerini oraya çağırıyorsa da, büyük çoğunluk buna uymuyor. Toprağın neredeyse tamamı Yahudi Ulusal Fonu’nun elindedir. Kimileri Ankara’da benim öğrencim olmuştur. Filistin sularına nasıl el konulduğunu anlatan yayınım BM’yi bu konuda birkaç yıl önce harekete getirmişti. Filistin üstüne Filistinlilere danışmadan alınan kararların da kendi başına geçmişi vardır. 

(Bu yazdıklarımın doğruluğunu İsrail İnsan Hakları Derneği kurucusu Dr. İsrail Shahak ile Dr. Fayez Sayegh ve İbrahim el-Abid gibi Filistinli aydınlar da zamanında onaylamışlardı.) 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları