Olaylar Ve Görüşler

Hatay’ın anavatana kavuşması

19 Şubat 2020 Çarşamba

Ahmet GÜREL

Atatürk Araştırmacısı

KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Suriye’deki Fransız mandasına bağlı Hatay Cumhuriyeti’nin 1939’da referandumla Türkiye’ye bağlanmasını kabul eden Cumhurbaşkanı Tayfur Sökmen’e gönderme yaparak; “İkinci bir Tayfur Sökmen olmayacağım” demiştir.

1963 yılı Kıbrıs Erenköy Direnişçileri ve 20 Temmuz 1974, “Kıbrıs Barış Harekâtı”nı yapan gazilerle yirmi saatlik röportaj yaparak, altı adet “Kıbrıs Destanı” adıyla belgeseller yaptım. Kıbrıs Barış Harekâtı sonunda kayıplarımız şöyleydi, anımsayalım: Türk Silahlı Kuvvetleri’nden 415 Kara, 65 Deniz, 5 Hava, 13 Jandarma olmak üzere toplam: 498 şehit ve 1200 yaralı vermiştir. Kıbrıs Türk tarafı ise 70 mücahit ölü, 270 sivil ölü, 1000 yaralımız vardır. 

Diplomatik başarı

Hatay’ın anavatana bağlanması, Atatürk’ün “Yurtta Barış, Dünya’da Barış” ülküsüyle ve kararlı diplomatik tavırla kan dökülmeden gerçekleşmiştir. “Kıbrıs Barış Harekâtı” ise 568 şehit verilerek tamamlamıştır. Bunu en iyi bilen KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı’dır, kendisi de harekâta katılmıştır. Magosa direnişinin sembolü olan ve orada heykeli bulunan Üsteğmen Oğuz Kalelioğlu ile iki saat röportaj yaptım. Ağlayarak anlattıkları biliyorum ki Kıbrıs halkının da belleğindedir. 

Barış yolu ile kazanılan siyasi zaferlerimizden biri de Hatay’ın anavatana katılmasıdır. Fransızların, İskenderun Sancağı’ndan çekilmemeleri ve sancak içindeki Türk nüfusa karşı davranışları üzerine Hatay direniş örgütü harekete geçer. Merkezi Adana’da olan, Tayfur Ata Bey’in başkanı olduğu İskenderun ve Havalisi Müdafaa-ı Hukuk Cemiyeti, bir heyet halinde Ankara’ya giderek Mustafa Kemal Paşa’dan bölge ile ilgilenmesini istemişlerdir. 

1922 yılında Fransızlar tarafından Suriye Devletleri Federasyonu kurulur ve İskenderun Sancağı bu federasyona bağlanır. Lozan Antlaşması’yla Hatay’ın misakı milli sınırları dışında kalması yöre halkını umutsuzluğa sevk etmiştir. Hatay meselesi, Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın, 15 Mart 1923 günü Adana’da yaptığı konuşmasında, “Kırk asırlık Türk yurdu düşman elinde esir kalamaz” sözü ile Hatay’ın, onun gündeminden hiç düşmediğini gösterir. Türkler, Fransızların engelleme çabalarına rağmen hedeflerine ulaşmak için yoğun bir propaganda faaliyetine girerler. Bu etkinlik içinde, özellikle anavatanda gerçekleştirilmiş olan Atatürk ilke ve devrimleri örnek alınır. Türk nüfusun yaptığı bu gayretli ve ısrarlı çalışmalar meyvelerini verir ve bir süre sonra Fransızlar, İskenderun Sancağı’nda Türk egemenliği kavramına sıcak bakmaya başlar. Sancakta yaşayan Türkler, Ankara’ya gönderdikleri heyetler ile Atatürk’ten daha yakın ilgi ve destek istemişlerdir. Türk hükümeti, 1936 Eylül ayında Cenevre’de yapılan Milletler Meclisi toplantısında konuyu gündeme getirerek, İskenderun Sancağı’nın bağımsızlık talebini Fransız hükümetine resmen bildirirler. Fransız hükümeti, San Remo Konferansı’nda Suriye’nin bağımsız bir devlet olmasını kabul eder. Bu sırada Hatay meselesiyle ilgilenen Türkiye de Milletler Cemiyeti’ne başvurarak, Hatay’a bağımsızlık verilmesini istemiştir. Milletler Cemiyeti, Hatay’da Türk çoğunluğunun bulunup bulunmadığını anlamak için plebisit yapılmasına karar verir. Bu koşulu kabul etmeyen Türk hükümeti, Milletler Cemiyeti ile ilgisini keserek, doğrudan doğruya Fransızlarla görüşmelere başlar.

Ulusal mesele

O sırada, Atatürk, Dolmabahçe Sarayı’nda kalmaktadır ve hastalığı çok ilerlemiştir. Doktorların uyarısına rağmen, 20 Mayıs 1938 tarihinde Adana’ya gelir. Hatay konusunun en kritik döneminde, sağlığı üzerindeki olumsuz düşüncelerin sonucu etkileyeceği düşüncesiyle, sınıra kadar otomobiliyle giderek askeri birliklerin resmi geçişini ayakta izler. Sağlıklı olduğunu hissettirmek için her şeyi denerken yaptığı güç ve gövde gösterisi onun sağlığından çok şey alır. 4 Temmuz 1938 tarihinde, Türk ordusunun halkın sevinç gözyaşları arasında Hatay’a girmesi, hasta olan Atatürk’ü pek sevindirir. Yurdun her köşesinden aldığı tebrik telgraflarına, “Hatay milli meselemizin dostça tedbirlerle müspet neticeye ulaştırılmasından duyulan sevinç yerindedir” cevabını verir. 

Hatay’da Türk çoğunluğuna dayanan bir cumhuriyet kurulmuş ve bayrağı tıpkı Türk bayrağına benzetilmiştir. Bayrağın, ay ve yıldızının içi kırmızı yapılır. 23 Haziran 1939 tarihinde, Fransızlarla Ankara’da yapılan anlaşma ile Hatay, anavatana katılır ve 30 Haziran 1939 tarihinde ise Hatay, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içine alınır. Hatay Egemenlik Cemiyeti Genel Sekreteri  Şükrü Sökmen Süer, Hatay’ın ilk valisi olur.

40 asırlık Türk yurdu

23 Temmuz 1939 tarihinde TBMM adına Hatay’a gelen heyetle birlikte anavatana katılma törenleri yapılır. Atatürk’ün sağlığında neticesini göremediği büyük ülküsü olan Hatay meselesi daima karşısında olduğu bir askeri harekât yerine arzuladığı gibi politik yollarla kesin sonuca ulaşır ve “Kırk Asırlık Türk Yurdu” anavatan sınırları içine alınmış olur.

Bu yazıyı bitirirken, Çandarlı’da 1998 yılında tanıştığım bir Hataylı büyüğümden bahsederek yazımı bitireceğim. Bu kişi 85 yaşında 2001 yılında kaybettiğimiz Yusuf Büyükburç’tu. Erol Büyükburç’un amcası olan Yusuf Büyükburç, 4 Temmuz 1938 tarihinde, Türk ordusunun Hatay’a girişinde görev alan yedek subaydır. Hataylı olduğu için yapılan törende konuşma yaptırılmıştır. 

Kanla yazılan destanların kazanımları, emperyalist ülkeleri arkasına alanlara hiçbir zaman geri verilmez. Anavatanın kurtuluşu olan 9 Eylül 1922 gününü hep hatırlayan Kıbrıs halkı, eli kanlı EOKA’cıları hiç unutmadı. Hatay’ın anavatana kavuşması için, yaşamından çok şey veren, başta Atatürk olmak üzere tüm kahramanlar ışıklar içinde yatsınlar.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları