Olaylar Ve Görüşler

Hasan Ali Yücel unutulmayacak

26 Şubat 2020 Çarşamba

ERDAL ATICI

Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı Başkanı

Tarih bize kimi soylu insanları hiçbir zaman unutturmaz. Başta da, dünya barışına katkı sağlayan, bilime sanata yaşamını adayan, uluslarını aydınlatmak için gecesini gündüzüne katan idealist insanları... 

Toplumlar kendilerini kötü yönetenleri çok kısa sürede unutur. Hele hele geri sürükleyen yöneticileri, iktidardan düştükten sonra çok kişi anımsamaz olur. Bu nedenle, Tarih; Yunus Emre’leri, Hacı Bektaşı Veli’leri, Pir Sultan Abdal’ları, Şeyh Bedrettin’leri , Mustafa Necati’leri, İsmail Hakkı Tonguç’ları, Hasan Âli Yücel’leri önceleyerek koyar önümüze, Kuyucu Murat Paşa’ları, Hızır Paşa’ları, Patrona Halil’leri değil... 

Ölümünün 59. yılında (26 Şubat 1961) saygıyla andığımız; Milli Eğitim Bakanlarından Hasan Âli Yücel de unutulmayacak, yıllar geçse de yaptıklarıyla anılacak insanlar arasında yerini çoktan almıştır. 

Yücel, aydınlanmacı, yurtsever, şair, düşünür bir devlet adamı olduğu gibi, ülkeye yaptığı hizmetleri karşılığında ağır bedeller ödemiş, büyük bir kültür adamıdır. 

Sancılarla çelikleşti

Hasan Âli Yücel, 1897 yılında İstanbul’da doğmuştur. Çocukluğu; Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılma döneminde geçmiş, Balkan bozgununu, Büyük Paylaşım Savaşını ve işgalleri görmüştür. Gençlik yıllarında tüm sıkıntılara rağmen, düşün ve kültür alanında kendini çok iyi yetiştirmiş, kişiliği bu sancılı yıllarda adeta bir çelik gibi kırılmaz, bükülmez bir şekle dönüşmüştür. 

Üniversitede öğrencilik yıllarında Anadolu direnişini coşkuyla desteklemiş, Kuvayi Milliye’nin başarılı olması için her türlü özveriyi göstermiştir. 

Hasan Âli, Cumhuriyetin ilk yıllarında genç bir öğretmen olarak, üstüne düşen görevleri yapmış, ülkenin temellerine harç taşımıştır... 

1923’te, İzmir’de bir toplantıda Atatürk’e; “Bir yanda modern eğitim, bir yanda medreseler, ikili eğitim daha ne kadar sürecek” diye sorma cesareti gösteren 26 yaşındaki genç öğretmen Hasan Âli Yücel’dir... 

Yücel’in sorusuna yanıt, 3 Mart 1924’de “Öğretim Birliği Yasası” çıkarılarak verilmiştir. Yasayla, eğitimdeki çok başlılık ortadan kaldırılmış, laik ve bilimsel eğitim kabul edilmiştir. 

Hasan Âli Yücel, yokluklar içinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti tarafından 1927 yılında bilgisini görgüsünü artırmak için bir yıllığına Fransa’ya gönderilmiş, sonrasında, Milli Eğitim Bakanlığı temsilcisi olarak üç buçuk ay (2 Kasım 1930 - 3 Mart 1931) Kurtuluşun büyük önderi Atatürk’le yurdu dolaşmıştır. 

Yücel, Atatürk’ün ölümünün hemen sonrası; 28 Aralık 1938’de Milli Eğitim Bakanı olmuş, bu görevde 5 Ağustos 1946 yılına kadar; 7 yıl, 7 ay, 7 gün kalmıştır. Milli Eğitim Bakanlığından ayrıldıktan sonra başına örülmedik çorap kalmamıştır...

Mehmet Başaran’ın deyimiyle; “ozan, yazar, düşün adamı Yücel, Anadolu ihtilalini ve Atatürk’ü en iyi anlayanlardan biridir. Sekiz yıla yaklaşan Milli Eğitim Bakanlığı süresince işlerini Kurtuluş Savaşı coşkusuyla yürütmüştür.” (1)

Hasan Âli Yücel’in görev yaptığı yıllarda, II. Dünya Savaşı’ndaki belirsizlik ve bekleyiş bütçenin büyük bölümünün askeri giderlere ayrılmasına neden olmuş, eğitime düşen pay da iyice kısılmıştır. Yücel kadro sıkıntısı, bütçe kısıtlanması ve II. Dünya Savaşı gibi olumsuz koşullar altında bile birçok iş gerçekleştirmiştir: “1939 yılında Birinci Neşriyat Kongresi’nin toplanması, 10 yıllık Neşriyat sergisinin açılması, Güzel Sanatlar Dergisi’nin yayınlanması, Tercüme Bürosu kurularak Dünya Klasikleri’nden 496 yapıtın Türkçeye çevrilerek yayımlanması, 1940 yılında Köy Enstitülerinin kurulması, İslam Ansiklopedisi, Tercüme Dergisi, Teknik Öğretim Dergisi’nin yayımlanması, 1941 yılında Gramer Komisyonu’nun kurulması ve çalışmaya başlaması, Tarih Vesikaları Dergisi’nin yayınlanması, 1942’de Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü’nün kurulması, 1943’te Kadın Ev Dergisi’nin yayımlanması, 1944’te Türkçe Sözlük yayımlanması, İstanbul Teknik Üniversitesi’nin açılması, 1945’te anayasa dilinin Türkçeleştirilmesi ve Ankara Tıp Fakültesi’nin kurulması, Türkiye’nin UNESCO’ya katılmasının sağlanması, 1946 yılında Üniversite Yasası’nın çıkarılması, Ankara Üniversitesi’nin kurulması...” bunlardan bazılarıdır. 

Bakanlığı döneminde gerçekleştirdiği bu işlerden yalnızca biri bile Hasan Âli Yücel’in hep saygıyla anılmasına yetecektir. Bu hizmetlerin gerçekleştirildiği dönemin Avrupa’da faşizm rüzgârlarının estiği, kültürün ve sanat eserlerinin yok edildiği, milyonlarca kitabın yakıldığı dönem olduğunu özellikle anımsatalım... 

Usanmadan anlatmalı

Hasan Âli Yücel, bunca güzel hizmetten sonra, karşıdevrimin bütün azgınlığıyla Cumhuriyet aydınlanmasına karşı harekete geçtiği bir dönemde Bakanlık görevine atanmamış (5 Ağustos 1946), arkasından büyük haksızlıklara uğramıştır. Türkiye’ye komünistliği getirmek istediği konusunda haksız suçlamalarda bulunulmuş, milletvekilliğine aday gösterilmemiş, TBMM dışında kalınca, kendisine Meclis kürsüsünden yapılan saldırılara yanıt verme olanağı kalmamıştır. Bu süreçte Köy Enstitüleri kapatılmış, çevirilerini yaptırdığı dünya klasikleri rafa kaldırılmış, enstitü kütüphanelerinin kapısına kilit vurulmuştur. 

Hasan Âli Yücel tüm bu yapılanlara karşın, hiç yılmamış, gazete ve dergilere yazdığı yazılarla insanlarımızı aydınlatmaya devam etmiştir. 

Bugün ona saldıranların adını kimse anımsamıyor, ancak Hasan Âli Yücel gibi ülkemizin aydınlanmasına katkı koyanlar kolay kolay unutulmuyor, yapıtlarıyla gönüllerimizde yaşıyor. Yalnız bizim gönlümüzde de değil; onu dünya da unutmuyor. (UNESCO 1997 yılını Hasan Âli Yücel yılı ilan ederek o unutulmaz insanı bir yıl boyunca dünyaya tanıtmıştı.) 

Hasan Âli Yücel’in bütün yokluklara ve sıkıntılara karşın kurduğu kurumlarla, aydınlanmaya yaptığı hizmetleri bıkıp usanmadan çocuklarımıza, gençlerimize anlatmak zorundayız. 

Çok zor koşullarda, on binlerce insanımızı kaybederek kazandığımız ulusal bağımsızlığımızı bir daha yitirmemek, bir daha emperyalistlerin ağına düşmemek için, bugün yoksulluk ve karanlık içinde, zor koşullarda yaşayan halkımızı aydınlatmak, yaşam seviyesini yükseltmek hepimizin boynunun borcudur. Gün o gündür...

(1) Hasan Âli Yücel, Yazıları Konuşmaları, S. 42, Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı Yayınları



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları