Ölüm üçlemesi: Savaş, salgın, kıtlık!

24 Aralık 2020 Perşembe

Adeta mart, nisan aylarını yeniden yaşıyoruz. O günlerdeki maske yerine aşıyı koyun, konularının tümü aynı:

Önlemler yeterli mi?

Tam kapanma mı, yarım kapanma mı, yoksa çeyrek mi?

Sağlık çalışanlarının olağanüstü çabası karşısında hakları veriliyor mu?

Sağlık Bakanlığı krizleri çözmeye mi çalışıyor, yönetmeye mi?

20 kuruşluk maskenin tedariki, dağıtımı sorun olmuştu.

Bugün de aşıyla ilgili bilmece devam ediyor. 11 Aralık’ta Türkiye’ye geleceği ilan edildi. Aralık bitiyor, ne zaman geleceği belli değil.

Önce dünyanın neresinde aşı varsa getirileceği, bütün bağlantıların kurulduğu açıklandı. Şimdi sadece Çin söz konusu, onun da sonuçlarıyla ilgili son veriler ortada yok.

Böylesi ortamların en güçlü yayın organı fısıltı gazetesidir. Ankara’da, kimi iktidar çevrelerine aşının vurulduğundan karaborsada 2 bin dolara aşı pazarlandığına kadar her türlü kirli bilgi dolaşıyor.

***

Yöneticileri, karar vericileri, kanaat önderleri tarih bilincine sahip olan ülkelerde salgınların ne büyük belalar açtığı bilinir, ona göre önlemler alınır. Ama her şeye hükmettiğinize inanırsanız, kararname yayımlayarak doğaya gem vurmaya kalkarsanız, salgın ve benzer felaketler karşısında çaresiz kalırsınız.

Veba, kolera, çiçek, verem, frengi, sarıhumma, grip başta olmak üzere salgın hastalıklar, tarihin mürekkebi olmuştur.

2. yüzyıldaki veba salgını, inancı öne çıkardı, Hıristiyanlığın hızla yayılması sonucunu doğurdu. 14. yüzyıldaki veba ise aklı öne çıkardı, Rönesans’ı doğurdu. 1331’de Çin’de başlayan veba 5 milyon insanın ölümüne neden oldu, oradan Avrupa’ya sıçradı. Bu dönem Avrupa’da kayıp 100-150 milyondu. Avrupa 14. yüzyılın başındaki nüfusuna 18. yüzyılda ulaşabildi.

16. yüzyılın başında İstanbul’u da kasıp kavuran veba 100 bin nüfuslu başkentin 25 binini aldı. Veba İstanbul’u sonraki yüzyıllarda da vurdu, 1839’da Karantina Nazırlığı kuruldu.

Moğollar hem vebadan etkilendi hem vebayı kullandı. Ele geçirmekte zorlandıkları kalelere mancınıklarla vebalı ceset fırlattılar, kısa sürede teslim aldılar.

1402’de Ankara Savaşı’nın iki tarafı da vuran unsurlarından biri veba oldu. Timur, Osmanlı askerlerinin kullanacağı suları zehirleyince çok büyük bir üstünlük kazandı.

Savaşlarda askerler bir arada olduğu için salgın da çabuk yayıldı. Salgın sonrası üretim durunca, kıtlık ve açlık başladı, ölümler katlandı.

***

Tarihi hep zaferlerden ve yenilgilerden ibaret sağdığımız için “insanlık tarihini” ıskalıyoruz.

Türkiye’de iktidarı elinde bulunduranlar için en büyük sorun gerçekleri söyleyenlerin susmaması. Onlar sussa, salgının gerçek rakamlarını söylemese, iktidarın yanlışlarını yüzüne vurmasa çok rahat edecekler.

Oysa salgın her geçen gün hem çok büyük değerlerimizi aramızdan alıyor hem hayatımızı karartıyor. İşte Gezginler Kulübü kurucusu, Türkiye’yi çok seven dünya insanı Prof. Dr. Orhan Kural’ı aramızdan kopardı.

Cehaletin en kötüsü hareket halinde olandır.

Daha kötüsü elinde güç olandır.

Bu cehalete teslim olmamalıyız… Alınması gereken önlemleri iktidar takdirine bırakmamalı, aklın ve bilimin ışığını haykırmalıyız.

Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı aramızda olsa, bilim insanlarına şöyle seslenirdi:

Aydın olmanın ölçütü, bilgi değil davranıştır!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları