Mehmet Ali Güller

Körfez’i Doğu Akdeniz’e bağlama ‘barışı’

07 Ocak 2021 Perşembe

Körfez’de iki önemli gelişme yaşanıyor: Biri, Katar’ın üç buçuk yıldır kendisine ambargo uygulayan Suudi Arabistan liderliğindeki Körfez ülkeleriyle anlaşması. İkincisi de ABD ile İran arasında tansiyonun yükselmiş olması.

İki gelişme de bir bütünün parçası. O nedenle iki konuyu birlikte çözümlemeye çalışacağız.

KATAR GAZI NEREYE, NASIL TAŞINACAK?

İran ile Katar’ın ortak havzasında 51 trilyon metreküp doğalgaz var. Bu gazın Çin yerine Avrupa’ya taşınması, ABD için hayati konu.

ABD bu yolla, hem baş rakibi Çin’i enerjiden mahrum etmeye hem de ikinci rakibi Rusya’nın AB üzerindeki baş enerji tedarikçisi konumunu zayıflatmayı hedefliyor.

Katar gazının İran üzerinden mi, yoksa Suudi Arabistan üzerinden mi taşınacağı, bölgemizdeki pek çok sorunun önemli nedenlerinden biriydi. Örneğin 2009’da bir ABD projesi olarak Katar gazının Suudi Arabistan, Ürdün, Suriye ve Türkiye hattından Avrupa’ya pazarlanması girişimi, bu planın Esad tarafından reddedilmesi ve yerine İran gazının Irak ve Suriye hattından Doğu Akdeniz’e açılması anlaşmasının yapılması, Atlantik ittifakının Suriye’yi parçalama hamlesinin önemli bir nedeniydi.

İSRAİL’İ ENERJİ TERMİNALİ YAPMA PROJESİ

Doğu Akdeniz’deki egemenlik ve enerjipolitik mücadele de Körfez’deki mücadeleyle birlikte ele alındığında anlamlıdır.

Çünkü yeni durum şudur: ABD, Katar gazını da Körfez’deki İran karşıtı blokun petrol ve doğalgazını da bu kez İsrail üzerinden Doğu Akdeniz’e taşımaya çalışıyor.

Cumhuriyet’te 28 Eylül 2020’de bu köşede “Körfez petrolgazını Doğu Akdeniz’e taşıma operasyonu” başlığı altında incelemiştik: Mısır, İsrail, Yunanistan, Güney Kıbrıs, İtalya, Ürdün ve Filistin, 16 Ocak 2019’da Kahire’de Doğu Akdeniz Gaz Forumu’nun kurulması için anlaşmıştı. İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs, 2 Ocak 2020’de Doğu Akdeniz gazının Avrupa’ya taşınması için 1900 kilometrelik EastMed boru hattı anlaşması yaptı.

Ancak Doğu Akdeniz gazı, Rusya’nın AB üzerindeki etkisini kıracak büyüklükte henüz değil. Dahası mevcut durum açısından EastMed projesi ekonomik değil. İşte ABD bu sorunu çözmek üzere Körfez enerjisini İsrail üzerinden Doğu Akdeniz’e taşıma planını başlattı. İsrail, 24 Eylül 2020’de Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Doğu Akdeniz Gaz Forumu’na katılması için teklif sundu. BAE Veliaht Prensi Bin Zayit ile Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’nin 17 Aralık 2020’de yaptığı görüşmeden sonra, BAE’nin Doğu Akdeniz Gaz Forumu’na gözlemci olarak katılması kararı alındı.

ABD’NİN İRAN KARŞITI ‘YÜZYILIN ANLAŞMASI’ PROJESİ

Dolayısıyla Katar’ın kendisine üç buçuk yıldır ambargo uygulayan Körfez ülkeleriyle barışması, bir ucu Çin ve Rusya’yı, bir ucu İran’ı, bir ucu da hem ikili ilişkisi nedeniyle hem de Doğu Akdeniz’deki mücadele nedeniyle Türkiye’yi ilgilendiren bir konudur.

Dahası, ABD’nin “yüzyılın anlaşması” dediği ana projenin de içindedir. Zira “yüzyılın anlaşması”, özetle ABD’nin İsrail’in güvenliğini garantiye almak için Arap-İsrail barışı sağlama ve İran karşıtı bir Arap-NATO’su inşa etme projesidir.

Normalleşme diyerek tek tek Körfez ülkelerinin İsrail’le anlaşması ve ardından da Körfez ülkelerinin petrol ve gazının İsrail’e taşınması, İsrail’i bölgede çok önemli bir pozisyona taşıyacaktır.

TÜRKİYE’YE ETKİSİ

Türkiye açısından asıl önemlisi şudur: Katar-Suudi Arabistan “barışı”, AKP hükümetinin bölgedeki tek müttefikini kaybettiği anlamına mı geliyor, yoksa Katar-Suudi Arabistan “barışı”, Türkiye-Suudi Arabistan “barışı” için de kapı aralanması anlamına mı geliyor?

Eldeki ilk ve ham veriler, AKP hükümetinin Suudi Arabistan ve İsrail ile “normalleşmek” istediğine işaret ediyor. AKP’nin Oruç Reis gemisini Antalya Körfezi açıklarına altı aylığına çekme kararından Yunanistan’a görüşme çağrısı yapmasına, S-400’leri çalıştırmayı sürekli ertelemesinden İsrail’e büyükelçi atama hamlesine kadar bir dizi gelişme, “normalleşme” niyeti olarak yorumlanabilir.

Peki, bunun Türkiye’nin çıkarları açısından maliyeti ne olacak? İncelemeyi sürdüreceğiz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları