Adnan Binyazar

Gençlere sayfa açmak

08 Ocak 2021 Cuma

Hava kurşun gibi ağır!

Bağır bağır bağır bağırıyorum.

Koşun kurşun eritmeğe çağırıyorum...

O diyor ki bana:

- Sen kendi sesinle kül olursun ey!

Kerem gibi yana yana...

Nâzım Hikmet’in, “Kerem Gibi” adlı şiirinin dizeleriyle, gençlere de seslendiği kanısındayım. Dizeleri okurken, 80’ini yaşayan Victor Hugo’nun “Boaz Uykuda” şiirinde geçen “İnsan genç oldu mu geceden sıyrılan günler zaferle doludur!” dizesini, beyinlerine yerleştirsinler diye gençlere de duyuruyorum. O çağrışımla, Hugo’nun özgürlük yeşerterek insanlığı ölümsüz kıldığı romanı Sefiller’deki kadınlı erkekli gençlerin aralarında güç birliği kurarak bağımsızlığı köstekleyen nice kurşunları erittiğini görür gibiyim.

Sefiller deyince, bir din adamının konuk ettiği kürek mahkûmu Jean Valjean’ın, kilisenin gümüş şamdanlarını çalışını, polise yakalandığında, papazın, şamdanları ona kendisinin armağan ettiğini söylediği sahneyi, kürek mahkûmunun yıllar sonra Paris Belediye Başkanı oluşunu unutur muyum hiç!

KURŞUN ERİTMEK

Gençler, gelişen toplumlarda, tarih boyunca, “kurşun” gibi ağır baskılara, düzensizliğe, insan kıyımına karşı çıkmayı göze almıştır. Yalnızca coşkulara kapılmakla kalmamış, bilimde, sanatta, yaratıcılıkta kendilerini geliştirdikleri birikimle kurşunları eritecek güce ermişlerdir. Atatürk, gençlere duyduğu inançla ülkenin geleceğini onlara emanet etmiştir.

TBMM’de bir hafta boyunca okuduğu Söylev’in sonunda, gençliğe yüklenmeleri gereken sorumlulukları duyurmakla kalmamış, karşılaşılabilecek kötü durumları, onların beynine yerleştirmiştir:

Gelecekte de yurtiçinde ve dışında, seni bundan yoksun bırakacak kötüler çıkacaktır. Bir gün, bağımsızlığını ve Cumhuriyetini savunmak zorunda kalırsan, göreve atılmak için, içinde bulunduğun olanak ve koşulları düşünmeyeceksin! Bütün bu durumlardan daha acı, daha korkunç olmak üzere, yurtta yönetimin başında bulunanlar aymazlık ve sapkınlık ve üstelik hainlik içinde bulunabilirler. Dahası, böyleleri, kişisel çıkarlarını, yurduna girip yayılmış olan düşmanların siyasal erekleriyle birleştirebilirler. Ulus yoksulluk ve sıkıntı içinde ezgin ve bitkin düşmüş olabilir. Birinci görevin Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyetini, sonsuza değin korumak ve savunmaktır!

ÖNEMLİ BİR GİRİŞİM

Cumhuriyet, gazetenin Eğitim Editörü Figen Atalay’ın üniversiteli gençlerle hazırlayacağı sayfayla hem Atatürk’ün dileğini yerine getiriyor hem öykü-şiir-deneme yazmaya yönelterek onların yazın dünyasına katılmasını sağlıyor. Bu bağlamda Işık Kansu’nun eşgüdümünde; öyküleri Özcan Karabulut, şiirleri Ferruh Tunç, denemeleri Öner Yağcı değerlendirecek.

Atatürk’ün gazetesi Cumhuriyet, böylece gençlerin düşünme gücüne, yaratıcılığın kaynağı sayılan yazınsal dünyanın kapısını aralamış oluyor.

Yazar olmaya koyulanlar, öncelikle dünya klasiklerini, bilim-sanat-felsefe alanlarına yönelik kitapları okuyup bilgi alanlarını genişleterek “Kerem gibi” yanarcasına, kendi varlığının bilincine varıp yazın alanında yer tutabilir.

Gençler, yazdıkları şiir-öykü-denemelerle, Atatürk’ün söylemini, Nâzım’ın “bağır bağır bağıran” sesini duyup kendi yaratıcı güçlerinden beslenirlerse amaçlarına varabilirler.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Benlik arayışları 19 Nisan 2024
Romeo ve Juliet 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları